hemen hemen hepimize kim bilir hangi şarkısıyla dokunmuş olan ezginin günlüğü'nün şarkılarının; harun tekin'den melike şahine, zeynep bastık'tan gripin'e 20 farklı sanatcı tarafından seslendirilmesiyle oluşturulmuş albümün adı. albüm dokuzsekiz müzik etiketiyle ve burhan şeşenin müzik danışmanlığında bugün piyasaya çıktı. benim favorim şu an için melike şahin'in seslendirdiği aşk bitti oldu.. albüm youtube'dan ücretsiz erişime açık:
ankara doğumlu müzisyen, şarkıcı. gökçe kılınçer, ankarada Gazi Üniversitesi'nde işletme okurken Londra Metropolitian Üniversitesi'nden burs kazanmış ve çalışmalarını orada devam ettirmiştir. şu an çalışmalarına ise istanbul ve londrada devam etmektedir.
kuruluşunun 113. yılını bugün kutlayan, türk spor tarihine ve türk futbol tarihine adını altın harflerle yazdırmış, nasıl spor kulübü olunur sorusuna kurulduğu günden bu yana erdemle cevap veren, büyük ve ulu çınar.
COVID-19 pandemisiyle ülkedeki tüm örgün eğitimin yerini alan sistem. baktığımızda eğitimde fırsat eşitsizliği yarasını daha da derinleştirmekten başka bir boka yaramadığı açıkça görülmektedir.
youtube premium her ne kadar cezbedici ve görece olarak ucuz dahi olsa da; eğer premiuma geçersem youtubeun zekama hakaret ederek usanmadan bana sunduğu onlarca reklamla olan savaşımı kaybedecekmişim gibi geliyor. o yüzden gardenscapes inden mafia city sine.. gür bir sesle: topunuz gelin!!!
23 Haziranda hukuksuz olarak yenilenecek olan istanbul seçimlerinde akp ve mhpnin ortak adayı binali yıldırıma oy koparmak amacıyla cumhurbaşkanı erdoğan tarafından meydanlarda saref edilen utanç verici söz. rakip aday imamoğlunun cevabı ise tarihe geçecek niteliktedir:
"Benim adım Ekrem imamoğlu. Milletimiz ismimi çok iyi biliyor"
zaten olması gereken yer türkiyedir. adam malatya doğumlu değilmiş gibi davranmayalım. bakmadığımız şeyleri yok zannetmekten vazgeçelim. hep birlikte. he erdoğanın bu söylemi tabi ki seçim öncesi son çırpınıştır, orası ayrı.
hiç düşündün mü ben kimim, neyim, nerden gelmişim nereye gidiyorum, şu koca dünyadaki yerim nedir? bunları biliyor musun sen?
şu 7 senedir durmadan kan kusan bir tüfeğim, soyguncuyum, katilim, hapishane firarisiyim, bir kanun kaçağıyım. jandarma peşimde hakkımda vur emri var. yakalasalar asacaklar. 7 senedir diyar diyar gezip baş kesen celladım. niye celladım? niye sıcak evinde oturan 300 liralık bir memur değilim? niye büyük şehirde üçkağıtçılık yapan bir avukat değilim? niye dükkanını saat 6'da kapatıp rakısını içmeye giden bir doktor değilim? niye tüccar değilim, şoför değilim, niye afyon kaçakçısı değilim?
çünkü 8 sene önce siirt'in bir köyüne gelen, içi memleket sevgisi ile heyecanı ile dolu gözü pek bir öğretmendim. bir karım vardı, yeni evlenmiştim. mutluluk dedikleri belki o günlerdeydi. sonra birden her şey bitti. o hiç aklımdan çıkmayacak güzel günler bir daha geri gelmemek üzere gitti. bir gece eşkıyalar bastı köyü ve benim karımı beraberinde götürdüler. 9 ay dağlarda eşkıyalarla kaldı. sonra bir gün ölüsünü getirdiler köye, intihar etmiş. ansızın her şeyin manası değişti. sevmenin sınırsızlığını, acının sınırsızlığını, öfkenin sınırsızlığını anladım. yaşamak çekilmez bir yüktü artık, insanları sevmiyordum. kendimi dağlarda buldum sonra. kan kusan bir silahtım. eşkıya avına çıkmıştım. ilk yakalandığımda 11 kişi öldürmüştüm. idama mahkum edildim, hapishaneden kaçtım ve kan ve barut ve öfke içinde 7 yıl geçti. öldürdüğüm adamların sayısını unuttum ama, karım hala aklımda. her gün, her saat, her dakika...
çünkü her şey onunla güzeldi. ne demek istediğimi anladın mı? karın için geldim buraya. eşkıyalar dağa kaldırdı diye kabul etmediğin karın için. erkeklik onuruna dokundu di mi? asıl erkeklik onu bu acı içinde yalnız bırakmamaktır.
uluslararası chat ve arkadaşlık sitesi. özellikle yabancı dilini geliştirmek isteyen, italyan beyler ve ukraynalı hanım kızlarımızla tanışmak isteyen arkadaşlara şiddetle tavsiye edilir. arayüzü yıllardır gelişim göstermese de iş görüyor.
nefes alıp veren en büyük türk müzisyen, sanatcı. babayı bir kez olsun canlı dinlemek icin ve mümkünse kendisiyle konusmak icin sag + sol ayak serce parmaklarımı feda ederim.
aynı anda, yüksek domates fiyatları icin ingiltere kralicesine salladıgım hem de hörgüclü nikaragua maymunlarının soyunun tükenmesi hususunda pele yi suclayıp ana avrat küfür edebildigim bir atmosfer neden ucuz olsun?
bu şiiri yazmak için söküp attım pansumanı yaramdan
tam olarak bıçağa kaptırdığım tarafımla sancıyorum al
al bu hayat kiminse billahi ben yaşamıyorum
al bu hayat kiminse billahi ben
sarılan bir yarayı fışkıran bir damardan daha çok sevmiyorum
saat kim bilir kaç olacak yine, kaç!
bugün bitip dün olacak gece yine gün olacak
tam ağzını bozduğun tebessümlü bir sıra
parantezler basacak cümlelerimi
peşimizde bağlamdan kopmuş bir güruh
eğer hakkım olsaydı yağmuru yağdırmaya
bana tufan derlerdi sana ise nuh!
kaçıp kaçıp sana geliyorum, ne diye?
gidecek bir yerim olmadığından değil
bir yerlere senden gidiyor olmamdan belki de
borç olsak geçirmişiz tarihimizi
çoktan kalkmış bir treni bekliyoruz biletsiz
yabana atılacak şeyler var bavulumuzda
şu havuza çakılırım şu ummana nefessiz
şu kazanda yakılırım şu nazarda hevessiz
gitmiyorum diyorsam ve ne kadar gidiyorsam
yüzme bilmiyorsam ve ne kadar yüzüyorsam
şu yüzmediğim suların da cümlesinin dibisin
çok sarhoş olsam dediğim her dakika
şaraba testisiz yakalanmak gibisin
sonra bir süre her yanıma dökülüyorsun -dökül!-
ne önemi var geçmeyen bir izin unutkanlığımız karşısında
zaten kırık bir gökyüzüdür artık mutlu olmanın damı
hayat böyle dımdızlak ortada bırakır işte adamı
ben bir kere görmüştüm çokça cenazelerde
topraktan gayrısı tortop edip saklamıyor insanı
gözlerin yeter ki sözlerime ilişkin olsun
istersen gövdeme ihanetler sırt sırta yuva yapmıştır
boş bulduğun yere saplan senin de canın sağ olsun
ellerimi ceplerimde kaybedip unutmuşum
ben senin bildiğin dervişlerden değilim
ceplerim ellerimden misli ile büyüktür
ellerimi bir yerde ceplerimle yutmuşum
o kadar yorgunum ki o kadar ki yorgunum
uykumdan çalıyorum uyumak için
ben ölümden gayrı yazmayı bilmiyorum
sen hırkalara bakıyorsun şallara niçin?
havalar ısınıyor yar bahar diye
ölümlü şeylerle avunmamak vaktidir
gözlerin çocukluğumun bozulmamış aktidir
ve üzerime dökülmenin üç kurşunu vardır mavzerimde:
1- dökene kurban olayım.
2- dökülen dökendendir.
3- hiç çıkmasın izin benden.
tam da bu yüzden
dol ya da dökül
şaraba meyyal bir üzüm gibi serpil
hiç çıkarmasan da üzerinden yine de bil
yine de bil yine de bil yine de bil
onlar hırka değil, pil!