Kimi asın kesin diyor. Kimi çözüm kimi çözülme diyor. Kimi leş diyor kimi it. Birileri birilerine hep giydiriyor. Ama laf ama elbise ama kefen ama sorumluluk.
Klavye kahramanları her yerde. Ne kadar savaşçı ne kadar kan meraklısı varlıklarız.
Hergün şehit, çatışma haberi geliyor. Korkuyoruz. Sevdiklerimizin zarar görmesinden, onları kaybetme düşüncesi bile yetiyor.
Torpil seslerine alışmıştık ama helikopterleri seslerinden taniyacagim aklıma bile gelmezdi. Tugaydan gelen sıra aralıklı atış sesleri öyle içselleşti ki.
Hastalansak yanılıp yenilip Erzincan a sevk etseler yolda indirirler heralde bizi.
3 hafta çıkmadım evimden. Bazı yakın arkadaşlarım o kadar uzak kaldı ki bana artık görüşmek istemediklerim bile var.
Tatiller yasak oldu. Tatil fotoları paylasanlari kıskandım.
Biliyorum ve hissediyorum buralar yakında cehenneme dönecek.
yaklaşık 6 aylık gözlemlerim sonunda öğrendiklerim.
-her aile de en az bir kişi kayıp ve sonucunda gaiplik kararı alınmış sayısız kişisi vardır.
-nüfusunun yaklaşık %30'unu asker ve polis aileleri oluşturmaktadır.
-ev kiraları pahalı olup, kent merkezi büyümekte planlı şehirleşme yapılmaya çalışılmaktadır.
-kadına çok ciddi önem verilmekte ve saygı duyulmaktadır.
-yaşlısı, genci, erkeği, kadını son derece misafirperver ve sıcak kanlıdır. size nasıl hizmet edeceklerini, nasıl yardım edeceklerini bilemezler etrafınızda pervane olurlar.
-çok acı çekmiş, eskilerden bu yana unutamadıkları ve unutmayı da istemedikleri kötü bir tarihleri vardır.
-eskisi kadar yol güzergahlarında çevirme yapılmıyormuş.
-yurtdışına çok fazla göç vermişler. aynı oranda özellikle mersin iline de çok fazla göç vermişlerdir. elazığı saymıyorum bile.
-halkın temel geçim kaynağı diyebileceğim çok fazla bir alan yok ne yazık ki. topografik yapının çok yüksek ve eğimin fazla olması tarımı imkansız hale getirmiştir. hayvancılık büyükbaş şeklinde olup geleneksel yöntemlerle yapılmaktadır. ticaret yerel esnaflık şeklinde olup sanayi atölye bazındadır.
-yeni gelen nesli saymazsak eğer, yükseköğrenim yapmış kişi sayısı türkiye standartlarının çok üzerindedir.
-bir ilden öte ilçe standartlarında sosyal yaşam sürdülebilmekte. insanlar alışveriş, hastane gibi ihtiyaçlarını giderebilmek için daha çok elazığ ya da çevre illeri tercih etmektedirler.
-her ne kadar belediye insan yaşamı, hakları ile ilgili bir çok çalışma yapsa da ne yazık ki sokak hayvanları için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. sadece çarşı da bir kaç köpekte küpe bulunmakta. belediyenin sunduğu bir barınak, ya da veterinerlik hizmeti dikkatimi çekmedi. yeni oluşturulan atatürk mahallesinde hiçbir sokak hayvanında küpe bulunmamakta. (ayrıca bu mahallede gece domuz sürülerini çöplerinizi kurcalarken görmek de mümkün)
-munzur milli parkı ise gerçekten şahane. çok bakir bir doğa. bir çok kentte gördüğünüz güzel manzara, doğa ve benzeri alanlara çöreklenmiş işletmeler buralarda yok.
-kışların sert ve kar yağışlı geçtiği söylense de neredeyse kış hiç yaşanmadı (şu ana kadar) sanki kış görmeden bahara geçildi. bunda yapılan barajın da etkisinin olduğunu düşünmekteyim.
göktürk kitabelerinde göktengri ile birlikte geçen kutsal varlık, tanrıçadır.
çocukların ve hayvanların koruyucusu olarak da bilinir.
bolluk ve bereketi simgeler.
--spoiler--
ismail bir tuhaf adamdır, üç kuruş için hesap sorandır
uyanık geçinir amma yalandır, tüm mal varlığı cebinde
olandır
liseyi 6 senede bitirmiş, cin gibi çocuk bizim ismail
neden bu kadar acele etmiş, aklını seveyim
lan ismail lan ismail lan ismail lan ismail lan ismail lan ismail
ismail
sek sek sekerek ismail
rastık çekerek ismail
adresim aynı ismail
posta kodum da aynı yavrum
kel başa şimşir tarak, bu ayakları artık bırak
ne işin var ki diskoryumda yanında bir kız sarımtrak
ayranın yok içmeye, atla gidersin çeşmeye
bu ne perhiz, what is this
aman ismail, can touch this
hafif piskopattır kendileri, buna enayilik de dahil
kızma amcası, daha çok cahil
ismail
ismail odalarda ışıksızım
peşindeyim ismail
tut ki karnım acıktı kedimi yedim
ah ben deli ismail, sen benden de deli
kırdığın potlar bini aştı, bak yanlışsın herkes kaçtı
ismail de buna şaştı, aklını seveyim lan ismail
lan ismail, atlı mısın, yavrum bağdatlı mısın
herkes zeka yaşını sorar, lan sen bu kadar tatlı mısın
ulan ismail, ulan ismail,ulan ismail,ulan ismail,ulan ismail
ismail
sıra sıra siniler
hasta olan iniler
ismail kel kafandan sen suçlusun
ismail miyav dedi
minik fare kükredi
ismail iki gözüm iki iki musluk
oynatmama az kaldı, ismail nerde
la fa la sol ismail
ismail ballı lokma tatlım benim
ismail sensiz cennet bile sürgün sayılır
senin ki düpediz vurgun sayılır ismail
ismail sen kocaman bir çılgınsın
ismail
çılgın çocuk iso
ismail önemli şahsiyetim benim
ismail, felsefe yapma
ismail, tut ki mucizeyim
ne desem laf değil
ismail, tutti frutti seyrediyorum
göremiyorum, biraz eğil
ismail beni anlamadın ya ben ona yanıyorum
bazı üniversitelerde (örn. anadolu üniversitesi)hukuk fakültesinde dışarıdan öğretim üyesi getirilmekte. kendi kadrosu ne yazık ki tam değil. bu da bazı derslerin alınamamasına neden olmaktadır. çocuk hukuku bunlardan bir tanesidir.
ne yazık ki sistemin sıkıntılı olması eğitimin sıkıntılı olması hukuk fakültelerinde de sıkıntı yaşanmasına neden olabilmekte.
ateizmin temellendrilmesinde 2 temel inanmama kuramı vardır.
bunlardan biri kötülük sorunu nedenidir. madem tanrı, mükemmel, iyi, bağışlayıcı vb özelliklere sahip. peki neden dünya da savaşlar, kıtlık, cinayet, tecavüz, yoksulluk vb kötüler var, Tanrı neden evrendeki acı, kötülük ve yetersizlikleri yaratmıştır?" sorusuna dayanır.
bir diğeri ise Nietzsche ve Sartre'ın söylemleri ile gelişen ahlaki gerekçeler kanıtıdır.Tanrı'nın varlığını kabul etmek insan özgürlüğünü reddetmektir. Sartre'a göre insanın özgürlüğünün yolu Tanrı'nın yokluğundan geçer.çünkü Tanrı'nın varlığı insanın özgür olarak kendi değerlerini yaratmasını engeller.
şimdi mışıl mışıl uyuyorsun ya, aklıma yıllar yıllar öncesi geldi. uyurken seni izlemek. bu hayatı anlamlı kılan tek eylemdi zannediyorum.
sıcaktan uyuyamazdın, yatağa sığamazdık uyuyamazdın, kavga ederdik uyuyamazdın, sabah olurdu uyuyamazdın... sonra bir ara derin sessizliğin içinde iki mışıltı yankılanırdı kulağımda. uyumuşsun..
çok korktum çok tereddüt ettim. gitmeyi de istemedim dersem yalan olur fakat yapamadım bir türlü. sende ki bir şey hep bağladı beni, hep yanında kalmamı sağladı.
aradan geçen o kadar yılda biz seninle her şey olduk. sevgili, düşman, arkadaş, dost, aile.
şimdi geriye dönüp baktığımda iyi ki karşıma çıkmışsın, iyi ki varsın tüm hayatımda... seninle geçen 28 mevsim 4 gün. nice birlikte senelereee.
m.s. 2. yy'da antik yerleşim alanlarındaki yapılarda orkestra salonlarının zemini mermerden yapılırmış. burdur'un gölhisar ilçesinde kibyra antik kendinde bu mermer döşeme şu ana kadar ortaya çıkarılan "ilk renkli mermerden" yapılan orkestra salonunun bu renkli döşemesi "medusa"nın resmidir.
medusa!nın iri gözleri, kalın dudakları, dalgalı saçları ve boynuna dolanan yılanların olduğu rivayeti vardır. bulunan bu resimde aynen bu şekilde resmedilmiştir.
yılanlardan oluşan saçlarıyla ve bakışlarıyla insanları taşa çevirdiğine inanılan, antik dönemdeki koruyucu kimliğiyle özellikle mezar yapılarında betimlenir medusa.
her şeyden önce bir can satın alınmaz. o canı sahiplenebilirsiniz. lütfen üretici sıfatı ile canları sağlıksız bir şekilde üretenlerden para karşılığında köpek sahiplenmeyin.
bir çok bakım evinde yardıma ve bakıma muhtaç bir çok can var. inanın yeryüzünün en mükemmel duygusu olanlarla olmak.
ırk takıntısı içinde olmak hiç ama hiç doğru değil. bir canı sokaktan kurtarmak, arkadaş olmak duygusu her şeyden daha mükemmeldir.
es kaza sevgili yapmak için, çocuğunuza arkadaş olsun diye bir HEVES ile para karşılığında bir can sahiplendiyseniz de lütfen onu terk etmeyin. sahiplediğiniz o canın ömürlük yuvası olun. onları alışmadıkları hiç tanımadıkları bir dünyaya atmayın.
ay bu çok büyüdü,
çocuğun hevesi gitti,
taşınacağım onu götüremem gibi mazeretleri söylememek için iyice düşünün.
‎#eskişehiruyumabaşkanınasahipçık. yılmaz hocaya haksızlıktır. seçim öncesi karalama politikasıdır. bu karalamayı haber yapan ulusal kanalları ise kınıyorum. yılmaz hoca eskişehir in başına gelmiş ve gelecek en önemli ve mükemmel şeydir. yılmaz hocanın basın açıklaması. http://webtv.hurriyet.com...ersen-aciklama-yapti.aspx
bir deli rüzgâr eser, akşam vakti, denizlerden
alır başını gider, uzayan sularda, bir tekne
şimdi ben nasılım, şimdi ben nerdeyim, şimdi ben
al bir bulut gelir yavaştan, çöker gözlerime
en güzel şarkılar bitti, en eski ve en
uzun yalnızlıkların ortasında ucuz bir gece
tâ içimde işleyen bir rüya gibi,
önce sen sonra sen, önce sen...
yine mavi deniz, yine korkulu düş, sevmek yine
oralarda bir yerde, büyür karanlığım, alabildiğine
al git mavilerini al git, ben bu denizi batıracağım
ama yok, sularım aydınlanır belki dur gitme!
arınırdım, ışırdım, bana bir şarkı söylesen
önce sen sonra sen, önce sen...
hüsnü arkan- önce sen sonra sen (2011 de çıkardığı "solo" adlı albümün güzel parçalarından.)
sen ne kadar saçma sapan bir sürü tipi barındırıyorsun be sözlük. bir yanda ona buna sövüp, diğer yanda allah din kitap diyor bu insanlar. bir yanda ayrımcılık yapıp diğer yanda atatürkçülük taslıyorlar. bir yanda kadın hakları diyip daha sonra bekaret geyikleri içinde onun kıçı bunun başı tribi içinde görüyoruz insanları. bunları eleştirenlerin dili ise bir o kadar berbat. söylesene bu saatte bu kadar trol neden hala uyanık?
bu saatte gerçek anlamda freud, marx, weber, dali, bach, foucault, deluze, comte, mardin, pavlov, maslow; ideoloji, politika, sanat konuşabilir? üç beş kişiyi geçmez her halde.
10. sınıfta psikoloji hocamın söylemidir. daha önceden de söyleyen varsa da ben ilk ozan hocadan duyduğumda vay arkadaş demiştim ve hala unutmuyorum. galiba bana laf sokmak için söylemişti.
her türlü eti dir. eskişehir de çocukluk yaşayanlar bilirler ki soğuk havalarda tepebaşında misss gibi bisküvi kokusu kaplardı o kömür kokusunu bastırmaya çalışır gibi.
eti özdür, çocukluktur. lan eti cin diye bir şey var nasıl inkar edeceksin.
--spoiler--
ne zaman canın yansa bu kadar derinden
sanırsın mümkün değil bir daha üzülmen
ne inat ne gözü kara ne dayanıklı yürek
acıyor aynı yerden her şeye rağmen
ne akıl kar ediyor ne fikir o sırada
biliyorsun geçiyor zamanla ama ne fayda
yaralı tepeden tırnağa herkes yaralı
alışılmıyor acıya yok kaidesi kuralı
kanayıp ne kadar tutabilirsin gül uğruna dikeni
ne gelen anladı ne giden olanı biteni
adıyorum aşka geri kalanımı
suya söyledim gitti en son yalanımı
aşkın da en hesapsız kitapsız olanını
yaşamazsam kara kaplıya kaydedin beni
--spoiler--
sosyal içicilikle sürekli karıştırılan bir hastalıktır aslında. tedavi edilebilmesi için kişinin bu bağımlılığı, hastalığı kabul etmesi gerekir.
yeşilçam sayesinde ise alkol bağımlılarının sadece şarap içtiği yanlış yorumu da bir çok kişi tarafından benimsenmektedir.