belli bir müddet sonra aradaki mesafe kalkmazsa yalan olması muhtemel olan ilişkidir. yaklaşık bir sene uzaktan ilişki yürüttüm, bir senenin sonunda kalktım yaşadığı şehire taşındım, yaklaşık da dört sene kadar beraberdik. bu arada yaş, uzun ilişkide çok önemli bir faktör. hayatına yön vermen gereken yaşlarda isen uzak mesafe ilişkisi seni mahveder aradaki mesafe 40 dakika da olsa yürümüyor, üzgünüm.
kedilerin koku duyuları çok hassatır ve birbirlerini kokuları ile tanırlar. bir kedinin sevilen yerini yalaması üzerine sinen kokuyu çıkarıp kendi gibi kokma içgüdüsünden kaynaklanır.
sosya medya duyarcısı olduğu yorumunu yapabildiğine göre sosyal platformlarda etkileşim halindesiniz diye düşünüyorum. melek profili çizen bir kadının üç yıllık ilişkisini sosyal medyaya yansıtmaması çok olağan olmadığı için; ya sen durumu zaten biliyordun ya da götünden uyduruyorsun.
onur ünlü nün her izlememde iflahımı siken uzun metraj filmidir.
başlığı okuyanlara ayıp olmazsa filmin analizinden ziyade hissettiklerimi yazmak istiyorum.
hiç olmasaydık ya biz? ne olurdu o zaman? hiç bir sik olmazdı afedersiniz. gelmişiz bir şekilde yaşayıp gidiyoruz işte. ister ege'nin küçük bir kasabasında olalım ister dünyanın en cafcaflı şehirlerinden birinde olalım hep aynı. ister düz adam sami olalım istersek thor olalım. ister duvarların içinden geçelim istersek tek bir numaramız olmasın. insanlar aynı. düşünceler aynı, ön yargılar aynı, ikiyüzlülük aynı, sistem aynı. ''her şeyleri bilmekle hiç bir şeyi bilmemek aynı şey. odun gibi oluyo insan.'' insanın odunluğu aynı. bir şeylere cevap arayıp hiç bir cevap bulamamanın insanı getirdiği nokta aynı. her şey koskoca anlamsız bir şey gibi. adını koyamadığım bir şey. ee nabıcaz o zaman? oturup ölümü bekleyelim amına kodumun yerinde. yok olmaz. insanın fıtratına aykırı bu durum. bir şeyler yapıyoruz, devam etmeye çalışıyoruz, devam etmenin neden önemli olduğuna kendimizce anlamlar yükleyerek yapıyoruz bunu.
ya filmin sonundaki cemal gibi arafta kaldıysak da haberimiz yoksa?
blutv üzerinden izlenebilen türk yapımı internet dizisi.
sanırım behzat ç.'den bu yana izlediğim en kaliteli türk dizisi. berkun oya nın bayrak adlı oyunundan uyarlamaymış. gerek oyunculuklar gerek çekimler, renkler insanı ekran başına kitlemeyi başarıyor gerçekten. sinemaya aşina bir yönetmenin elinde dizilerin bile mükemmel görüntülere sahip olabileceğinin kanıtıdır kanımca.
siyaset en nihayetinde bilmem kaç yıldır pis bir oyun. halkın iradesiymiş, iyiliğiymiş bunlar boş lakırdı hocam. sözüm hepsine sadece hdp'ye değil. ne iktidar görevini yapıyor, ne muhalefet. hdp de meclise demokratik hakkını kullanarak girmiş diğerleri gibi kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden bir game team.
ama bak şimdi; senin 1300 lira maaşla geçiniyor olman nusret'in suçu değil, kapitalizm nusret'in suçu değil. ya şu ülkede tek derdiniz nusret mi allah aşkına. konuşabileceği şeyleri konuşuyor herkes. nusret olmasa sen daha fazla mı et alacaksın. anlamıyorum arkadaş şu adama bu kadar linç uygulanmasını anlamıyorum. adam zaten halihazırda dünyanın amına koymuş bir ekononik sistemde kendine bi alan yaratmış parasını kazanıyor. sonradan görmeliğini bu kadar belli etmesi dışında bu adama yüklenmek gerçekten aptallıktan başka bir şey değil.
objektif olarak bakıldığında yani kapitalizm vs bir kenara bırakıldığında bilmem kaç çocuklu madenci ailesinden gelen ilkokul mezunu bir adamın kendine kurduğu alan gerçekten hayret verici. nusret kadar para kazansanız hanginiz itiraz edersiniz amına koyim?
kararı ülkücülerin belirleyeceğini düşünüyorum. zaten hali hazırda evet ve hayır diyecek kitle belli. ülkücü kitlenin oyları belirler gibime geliyor o yüzden.