aralık 2012'de yayın hayatına başlamış; kaliteli müzik haberlerine, röportajlara, yeni albümlere, yeni videolara, yeni single'lara ve yeni gruplara ulaşabileceğiniz site.
aralık 2012'de yayın hayatına başlamış; kaliteli müzik haberlerine, röportajlara, yeni albümlere, yeni videolara, yeni single'lara ve yeni gruplara ulaşabileceğiniz site.
SENDiKALARIN neden "1 Mayıs işçi Bayramı"nı illa ki Taksim Meydanı'nda kutlamak istediğini anlamak için 1977 kutlamasının önemini anlamak gerekir.
31 yıl evvel ben de o meydanda idim ve o gün yaşadığım dehşeti bugün hálá unutmuş değilim.
Önce Vikipedi, özel ansiklopedinin günle ilgili yazdıkları üzerinden o günü hatırlayalım.
"1 Mayıs 1977 işçi Bayramı, 34 kişinin hayatını kaybettiği, yaklaşık 130 kişinin yaralandığı gün, tarihe Kanlı 1 Mayıs adıyla geçmiştir.
1 Mayıs 1977 günü çeşitli illerden istanbul'a gelen yaklaşık 500 bin kişi, DiSK'in organizasyonu önderliğinde Taksim Meydanı'nı doldurdu... Saat 19.00 sularında dönemin DiSK Başkanı Kemal Türkler konuşmasının sonuna geldiğinde etraftan silah sesleri duyulmaya başlandı. Sular idaresi binasının üstünden açılan bu ateş sonucu insanlar panik halde kaçmaya başladı, kısa bir süre içinde Intercontinental Oteli'nin de üst katlarından ateş açıldı.
insanlar panik halde kaçmaya çalışırken panzerler de kalabalığın arasına doğru girmeye ve kitleleri sıkıştırarak Kazancı Yokuşu'na itmeye başladı... Bir kamyonun tıkadığı Kazancı Yokuşu'ndan aşağıya kaçmaya çalışan kalabalığı daha da korkutmak için bir daha ateş açıldı. insanlar panzerler altında kalarak ve birbirlerini ezerek kaçmaya devam etti.
* * *
28 kişi ezilme ya da boğulma nedeniyle, 5 kişi vurulma nedeniyle, 1 kişi de panzer altında kalarak yaşamını yitirdi, yaklaşık 130 kişi de yaralandı. 470 kişi gözaltına alındı fakat hiçbirinin olayla ilgisi kurulamadı. Ateşi kimin açtığı tam olarak belirlenememiş, olay halen aydınlatılamamıştır. Sular idaresi'nin çatısından ve otel odalarından ateş açanlar bulunamamıştır."
Ben şahsen Sular idaresi Binası'nın üzerinden ateş açanları gözlerimle gördüm. Onlar yok oldular, zira o gün orada bulunan herkes inanır ki binanın arkasında bekleyen resmi araçlar katilleri kaçırdılar. Birçok insanın birbirini ezerek öldürdüğü Kazancı Yokuşu'nun boydan boya bir kamyon tarafından kesildiğini, panzerlerin insanları o tarafa sürüklediğini de bizzat biliyorum.
Ben o sürüklenme sırasında kendimi zorla güruhun dışına atmış ve ara sokaklardan aşağıya doğru koşa koşa Beşiktaş'a ulaşmıştım. Ara sokaklarda sivil giyimli provokatörlerin "Gün bugündür, savaşa geri dönün!" minvalli sözleri hálá aklımdadır.
* * *
O gün Taksim Meydanı'nda bulunanlar, başka hiçbir açıklamayı kabul etmezler:
Kanlı 1 Mayıs'ı devlet organları tertip etmiştir!
34 kişinin katili bizzat devlet aygıtıdır!
O gün ben derin devleti gözlerimle gördüm. Milletin parasıyla satın alınan panzerlerin üzerinde yine milletin verdiği maaşla geçinen ve bizzat milletin bağrından çıkmış polislerin işçilere nasıl saldırdığının şahitlerinden birisiyim.
Bugün Ergenekon'un üzerine gidilmesini haklı olarak talep edenler arasında Kanlı 1 Mayıs'ı yaşamış olanlar, "derin devlet"in öyle 3-5 kişinin "çetecilik" oynamaya kalkmaları kadar basit bir oyun olmadığını çok iyi bilirler.
Veli Küçük'lerin, Doğu Perinçek'lerin suyunun suyu olduğunu da bilirler.
"Ergenekon ne oldu?", diye bağıran kişilerin 1 Mayıs'ın bayram olması konusunda yan çizen hükümete de çok kızmaları gerekir.
* * *
1 Mayıs'ın tekrar bayram olması ve Taksim Meydanı'nda kutlanması devletin borcudur, zira o gün meydanda ölenlerin devletten alacağı hálá ödenmemiştir.
--spoiler--
memur hala çalışmaktadır. tipi yüzünden eve nasıl döneceklerini düşünürken bir yandan da işlerini yapmaya çalışmaktadırlar. olası bir "hadi evinize" sözü beklenmektedir.
--spoiler--
Mavi Hat operasyonuna konu olan BOTAŞ'ta, ibrahim Selçuk önderliğindeki ihale çetesi ile çalışan BOTAŞ yöneticilerine "kadın sağlandığı" belirlendi. Kadın sağlanan ve gazinoya götürülen bürokratlardan birinin, dini inancı nedeniyle içki içmediği, meyve suyu içtiği telefon kayıtlarında yer aldı.
--spoiler--
kişinin hiç bir ilişkisi sevgililer gününe denk gelmediyse yine "ah ulan şansıma sıçam, acaba nasıl geçiyor bugün, acaba bende tadabilecem mi?" diye düşünmesine neden olur...
his dedik ama derseniz; tabii ki bir burukluk, bir ezikli ve de alkol halleriyle çerçeve uzar gider...
+ sevgililer günümüz kutlu olsun hoşcan
- seninde höytcan
...
- höytcan bu ne?
+ kapanmanı istiyorum hoşcan, önce üniversitelerde sonrada kamu alanlarında serbest olacak nasılsa...
- çok afedersin höythöytcan ama lütfen bi siktirip gider misin?
mehtep Kandemir'in kitabı olup, şöyle arka kapaktanda koyabiliriz...
kitap hakkında:
"seksten önce iki kelime, bir sözcük etmek lazım. burayı iş bilmişiz işte. gelen insanları iyi karşılıyoruz. sabununu, kolonyasını veriyoruz. "hoşgeldin, kendine iyi bak, güle güle git, allah seni korusun" diyoruz. bunları karıları bile demiyor. yani nasıl üşüyorsun, sıcak bir sobanın yanına yanaşıyorsun, ısınıyorsun, işte öyle bir sıcaklık lazım insana. bizim insanlarımız laftan anlayabilen kişiler. devamlı gelenler var. patrondan, bu hayattan eziyet çektiğimizi biliyorlar. çoğu da devlete isyan ediyor. bana soruyorlar "n'oldu mehtap, daha emekli olmadın mı?", "devlet hakkımı vermedi ki!" diyorum."
mehtap kandemir, türkiye'de hayat kadınlarının emeklilik hakkını ilk olarak gündeme getirmiş bu nedenle de çeşitli baskılar görmüş, halen bilfiil genelevde çalışan bir hayat kadını. ayrıca öküz dergisi'nin de en özel yazarlarından. bu kitapta mehtap kandemir'in üç yıldır bağıra çağıra anlattığı genelev ve hayat kadınlığı gerçeğini bulacaksınız."
işten çıkmanıza engel olabilecek güce sahip şey. evet şeydir, çünkü çalışma saatiniz 4'de biter fakat siz ancak saat 5:30 olduğunda işten çıkabilirsiniz. **
kimi zaman yan etkilere neden de olabilir. örneğin; acıyı azaltmak yerine pisikoya bağlayabilir, sağa sola zarar verip kendinizi harcamanıza neden de olabilir. ama yine de destekliyoruz efendim, arada bir iyi gider. ama başka bir yine daha verecek olur isek, bu da "alkolü alıp hayattan ayrılcam" diye komaya girip eşşek cennetini boylamamakdır, bu uyarımızı da verelim. mutlu ve esen kalın...
üniversitelerin karıştığı, halkın sesinin yükseldiği an keskinleşebilecek koku. daha zamanı vardır. bunun için köpek olmak gerekmemektedir aynı zaman "da"... o zaman başka cins köpekler bu kokuyu neresiyle alıcak orası bilinmemektedir.
başlık itibari ile yazılanlar başka köşelere çekilmiş; olay müziğin kısılması ve ya kapatılması, çarpıtılarak dinsizin dinliye saygısına çekilmiş konu. kişi ile yukarıdaki arasındaki bir olay olup, kimseye kişiyi eleştirme hakkı vermez.
bununla birlikte kimin dinsiz olduğunu belirme hakkını yüce rabbimiz bize bahşetmemiştir, hatırlatalım... bir insana dinsiz gibi bir söylede bulunmak adamı dinden de çıkartır, hatırlatmaya gerek var mıdır yok mudur? unutmayalım ki islam hoşgürü dinidir, zorlama hiç bir türlü yoktur. insan olan kısar denilen hesap ama kimsede kimsenin gözüne sokmaz sanırım "ezan okunuyo bak lan kısmıyorum işte, gel seni de günaha sokacam" gibi bir olasılık olmasa gerek... *