şehit cenazelerinde tüm liderlerin beraber saf tutmasının önemine vurgu yapan sözde "manşetler" harikasınız(!)
oturup bir masa başında bugüne kadar konuşamayan siyasetçilermiz, bir şehit cenazesinde bir araya gelince kararlılık mesajı mı vermiş oluyor? Dikkat, mesaj iletilemiyor!
Evet beraber saf tutmanızı takdir ediyoruz ama ertesi gün beraber bir safta yürüyemeyişinizi de ibretle izlemiyor değiliz...
paraya sahip olmak, özgürlük için gereklidir.
ancak özgür olabilmek için,
para harcamak ve akabinde para kazanmaya çalışmak,
özgürlüğümüzün bir başka parçasını yitirmek anlamı da taşır.
para hem özgürlük için bir gereç iken,
hem de onu elde etme çabası içinde; özgürlükten vazgeçmektir.
erkek ve kadın arasındaki kendi doğrularını kabul etirme çabasının kıvılcımıdır.
oysa;
insani ilişkilerde ne salt doğru vardır ne de salt yanlış...
fark; kendi doğrularının, karşındakinin doğrularına yakınlığı ve uzaklığından ibarettir.
eğer iki kişi birbirini seviyor ve anlaşamıyorsa, bunu açıklamak için, kendi doğrularının zıtlığı yerine; yaşamın kargaşası bile yeterlidir.
türk telekom'a alternatif olabilecek sloganlardır.
-ttnet: speedy gonzales çakması internet...
-ttnet: disconnecting people!
-ttnet: sen 3 gb'a kadar indir; biz sonra bindiririz...
-ttnet: 7 kişi internet aboneliğine girin, paylaşmanın tadına varın...
-ttnet: kopartan internet.
-ttnet: hiç yoktan biraz daha iyisi...
-ttnet: biz daha kötüsünü yapana kadar, en kötüsü bu.
aynalar olmasa yaşanabilecek durumları anlatan başlıktır.
-insan kısmen vücudunu görebilirdi ama kendi "yüzünü" göremezdi. çok garip bir durum.
-kendi yüzüne aşık olamazdı.
-sevgilinin sözleri, onun güzelliğini ne kadar yansıtabiliyorsa, güzelliğinin o kadar olduğunu hayal edebilirdi.
-sevgilinin iltifatları çok daha değerli olurdu.
büyütülen acıların zamanla ve "kişinin iradesi ve cesaretiyle" azalmasıdır.
gelişimi şöyledir:
yaşanan durum, ruh ve akla ince bir "çizik" atar.
çizik, buhranlı düşüncelerin alevinde "korlanır". artık yakıyordur da!
"yananla, yananı seyreden hiç bir olur mu?" diyerek; kendini çevreden soyutlama başlar.
ruhun dipsiz kuyularındaki su; "gözyaşından" ibarettir.
kalp; "çengelli tartıda" asılıdır. ağırlaştıkça, daha da derine batar olmuştur.
kederin içinde yatarken, bir nefes ötesindeki "yeni günle" arasında bir "tül perde şeffaflığı" vardır.
ardını görür, görmesi gerektiğinide bilir; fakat o perdeyi aralayamaz.
iradesi ve cesareti "ölmeden koyduğu o tabutta"; can çekişmektedir.
usul usul aldığı nefesin son bulması, nasıl bu kadar büyük bir "yankı ve üzüntü" uyandırabilmişti..?
ve "meçhulun ilk ilmeği atılır";
ruhun tabutta bedenle buluşması mı; "ayrılığın ilk demi midir" bu yüzleşme...meçhul!
büyük acılara da ne oldu? hangisi toprağın üzerinde yeşerip, dallanıp budaklanmaya devam ediyor..?
necip fazıl kısakürek: bambaşka kelimeler kullanmak yerine, kelimeleri bambaşka yerlerde kullanarak, akıllara zarar bir "derinlik" yakalayan; eli öpülesi şair, fikir adamı.
şener şen: türk sinema tarihinin tartışmasız eli öpülesi en iyi erkek oyuncusu.
standart hale gelen xp ve "cilalı bir katıra benzeyen vista'nın" ardından, microsoft'un çıkardığı yeni işletim sistemidir. fakat yüklenmeden önce bilinmesi gereken "önemli noktalar" vardır. işte onlar:
- performans:
hızlı açılma ve kapanma; xp düzeyinde ve sorunsuz tatmin edici performans.
- görsellik:
vista'nın bir gömlek daha üstünü.
- kullanılabilirlik:
çoğu kullanıcı yeni eklenen veya kaldırılan özellikler nedeniyle burada sorun yaşayabilir.
çünkü "masaüstünü göster" tuşu değişmiş ve ekrarnın sağ altına taşınmış, "klasik başlat menüsü" tamamen kaldırılmış,
"hızlı başlat çubuğu" kaldırılmış... fakat bunları "bildiğimiz, alıştığımız hale" getirmek mümkün!
bunun için; http://www.docums.net/tag/windows-7-ipuclari/ adresini ziyaret edilebilir.
- kurulum:
vista kurulumundan farksız. sadece xp kuranlar için ise; çok daha basit bir kuruluma sahip.
kurulum ile ilgili adım adım videolu ders: http://www.ogren.tv/bilgi...m/windows-7-kurulumu.html adresinde mevcut.
- "hangi sürümü kurulacak" sorunu:
piyasada windows 7'ye ait bir çok sürüm var. bunların bazıları deneme amaçlı çıkarılan ücretsiz ve hatalı sürümler!
22 ekim'de çıkan, nihai sürümü(rtm sürüm şeklinde geçer) kurulmasına mutlaka dikkat edilmedir!
- "32 bit mi, 64 mi kurulacak" sorunu:
eğer ram'iniz 4gb veya 4gb üzeri ise, mutlaka 64 bit'lik(x64) sürümü kurmalısınız.
eğer ram'iniz 4gb altı ise 32 bit'lik(x86) sürüm kurulmalıdır.
- "yüklediğim windows 7 ingilizce, nasıl türkçe yaparım" sorunu:
eğer yüklediğiniz windows 7 ingilizce ise, bir kaç adımda "türkçe dil paketini" yükleyerek bu sorunu çözebilirsiniz.
bunu yapabilmenin resimli anlatımı: http://www.sendegel.org/i...ce-yapma-resimli-anlatim/
- "benim bilgisayar, windows 7 kaldırır mı" sorunu:
windows 7'nin yüklenebilmesiiçin minumum sistem gereksinimleri şöyledir:
-1ghz işlemci,
-1gb ram,
-16gb boş alan hard diskte,
-256mb ve dx9 destekli ekran kartı,
-dvd writer.
evde alaturka tuvalet olmaması durumunda; siz banyo yaparken yanınızdaki klozete sıçmaya gelen insandır.
alternatifi olmadığı için "bir şey diyemezsin", banyodan öylece "çıkıpta gidemezsin"; gerçekten rahatsız edicidir(!)
akan suyun sesinde rahatlamaya çalışırken, aniden gelen osuruk sesi bütün egzotikliği bozucudur.
sen mis gibi sabunlanırken; ardından gelecek bok kokusundan bahsetmiyorum bile.
standart hale gelen xp ve "cilalı bir katıra benzeyen vista'nın" ardından, microsoft'un çıkardığı yeni işletim sistemi.
performans:
hızlı açılma ve kapanma; xp düzeyinde ve sorunsuz tatmin edici performans.
görsellik:
vista'nın bir gömlek daha üstünü.
kullanılabilirlik:
çoğu kullanıcı yeni eklenen veya kaldırılan özellikler nedeniyle burada sorun yaşayabilir.
çünkü "masaüstünü göster" tuşu değişmiş ve ekrarnın sağ altına taşınmış, "klasik başlat menüsü" tamamen kaldırılmış,
"hızlı başlat çubuğu" kaldırılmış... fakat bunları "bildiğimiz, alıştığımız hale" getirmek mümkün!
bunun için; http://www.docums.net/tag/windows-7-ipuclari/ adresini ziyaret edilebilir.
kurulum:
vista kurulumundan farksız. sadece xp kuranlar için ise; çok daha basit bir kuruluma sahip.
kurulum ile ilgili adım adım videolu ders: http://www.ogren.tv/bilgi...m/windows-7-kurulumu.html adresinde mevcut.
"hangi sürümü kurulacak" sorunu:
piyasada windows 7'ye ait bir çok sürüm var. bunların bazıları deneme amaçlı çıkarılan ücretsiz ve hatalı sürümler!
22 ekim'de çıkan, nihai sürümü(rtm sürüm şeklinde geçer) kurulmasına mutlaka dikkat edilmedir!
"32 bit mi, 64 mi kurulacak" sorunu:
eğer ram'iniz 4gb veya 4gb üzeri ise, mutlaka 64 bit'lik(x64) sürümü kurmalısınız.
eğer ram'iniz 4gb altı ise 32 bit'lik(x86) sürüm kurulmalıdır.
"yüklediğim windows 7 ingilizce, nasıl türkçe yaparım" sorunu:
eğer yüklediğiniz windows 7 ingilizce ise, bir kaç adımda "türkçe dil paketini" yükleyerek bu sorunu çözebilirsiniz.
bunu yapabilmenin resimli anlatımı: http://www.sendegel.org/i...ce-yapma-resimli-anlatim/
"benim bilgisayar, windows 7 kaldırır mı" sorunu:
windows 7'nin yüklenebilmesiiçin minumum sistem gereksinimleri şöyledir:
-1ghz işlemci,
-1gb ram,
-16gb boş alan hard diskte,
-256mb ve dx9 destekli ekran kartı,
-dvd writer.
önemli insanı kendine "vizyon edinmek" yerine,
her şeyini kendine kopyala yapıştır yapmaya çalışan, üzerinde ona bir kaç beden büyük kıyafet gibi duran kişiliğe sahip tiplerdir.
çoğu kimse resimlerde olduğu gibi burada da, kopyaları orjinallerinden daha çok beğenir.
üniversitelilerin bir araya gelip, terazisi ve yapısı hayli bozulmuş eğitim sistemimize karşı isteyebilecekleri şeylerdir.
genellikle siyasi çatışmalar üzerine kurulu eylemlerde, eğitim hakkı ve kalitesinin yozlaşması konusunda, bu kadar aşikar bir yılgınlık varken toplu protesto, yürüyüş gibi tepkilerin olmayışı düşündürücüdür.
tüm üniversite öğrencileri birleşip, protesto yapsa neler istenebilirdiki?
- aynı bölümü okuyan öğrencilerin bambaşka dersler görebildiği üniversitelerimizde,
ders ve ders saatlerinin belli standartlara oturtularak, başarılı öğrencilerin yatay geçişlerini muhtemel kılınması.
- hocaların maaşının en azından bir kısmının, dersteki performansına göre belirlenmesi.
hiç bozulmadan,
sorunsuz bir şekilde yıllarca çalışabilen bir birlgisayar için vazgeçilebilecek şeyleri ifade eder.
hata verdiğinde kendi kendine "harakiri" yapan bilgisayar çıkmalı artık, yıllar boyu duyulan bu kini bitirmek için!
stres, bağırıp çağırma, yumruklama ve hatta duvara fırlatma şeklinde son bulan bu çileden kurtulmak için neler verilmezdi ki...?
çocukken yaşanan, kişiyi derinden etkileyen, gelecekte de etkisi gözlenen, sarsıcı olaylardır.
işte art arda yaşanmış ibretlik(!) 3 çocukluk travma'sı:
sır kapısı'nın,
"şurdan, şu isimlli izleyicimizin bize gönderdeği gerçek hikayeyi aktarıyoruz" diye başlayan bölümlerinin, demirbaşı olan aksakallı dede vardır. her bölümün başrol oyuncusu olan dedeye o kadar çok mana yüklenmiştir ki;
bir anda beliriverip arkamızı döndüğümüzde kaybolması, beklenmedik anda omuza dokunan eli ve sakinleştirici sözleriyle çok gizemlidir.
1.travma:
öyle ki bir akşam vakti, bakkaldan dönerken mahallenin tüm elektiriği kesilmiştir. yorgun gözler bir anda cam gibi açılmıştır.
eve doğru doğru adım atıcakken, sol omuza dokunan "dost eli" ve hemen akabinde duyduğum "oğlum" sözü;
benim "göt kapımın aralandığı" andı. işemiştim...
2.tavma:
sünnette, aile fertlerinin sizi mezbahaneden kaçıcak bir koyun gibi tutuşuna lanet edercesine atılan çığlık gibi çığlık atmıştım
ve "eve doğru yaptığım son 100 metre engelli koşumda", kayarak bir çamur deryasına düşmüştüm. batmıştım.
bunun üzerine yiyeceğim dayağı ise hayal edememiştim...
3.travma:
zar zor görebildiğim evin merdivenlerini koşarak çıktım. korkudan, kapıyı bir alacaklı gibi tekmelediğimin farkında değildim.
ve "evimizin kapısının aralalandığı" andı.
elindeki sönmeye yakın mumuyla annemin sadece yüzünü görebildiğimden,
"gaipten gelen eliyle attığı tokatı" yiynce anlayabildim.
harap durumda olmam nedeniyle sorgusuz sualsiz yediğim bu tokat 3.travmamdı.
ve lise yıllarına kadar ak sakallı dedelerden, üstünü batırmaktan, karanlıkta elinde mumla dolaşanlardan korkar olmuştum...
içeriği bilinen bir süpriz gibidir, kargo.
beklemesi ise, gol dakikalarını bildiği halde, her pozisyona gol olucakmış gibi heycanlanan taraftarın çoşkusuna eşdeğerdir.
dolmuş şoförlerinde sıklıkla izlenimi yapılabilen, şoföre has görüntülerdir.
- vitesi kavrayan sağ elin avuç içi daima arkaya dönüktür. (kontrol bende, rahat olunuz göstergesi)
- sırt direksiyona doğru hafif yatar pozisyondadır, her daim. (bu yolların yükünü çektik, bliriz göstergesi)
- beyaz çorap üzerine iliştirilmiş, sivri burun ayakkabının ökçesine basılmış olacaktır. (şoföre has radikal bir özgürlük göstergesi)
- eli, kırmızı ışıklarda hep bıyık ve sakkalarını okşar vaziyettedir. (sabrın, sözsüz göstergesi)
- yapışkan askılara asılmış ceket gece dışında hiç giyilmez. (rajondur, her şeyin bir yeri ve zamanı vardır göstergesi)
- çakmak ve tek tük kalmış paket en görünür yerdedir. (benzine zam geldi ücretler aynı, bak kendimden fedakarlık yapıyorum göstergesi)
- pilli oda parfümü koltuğun alt rafalarında, yere yakın yerde konuşlandırılmıştır. (konforu ayağına getirdik göstergesi)
bir rica veya uyarı için gidilen dairede, sizi karşılayan ilginç tiplerdir.
uyarı için gidip, "ben yeni komşunuzum da tanışmaya geldim" gibi laf ebeliklerine başvurulması kuvvetle muhtemeldir.
örnek olay:
karar verilmiştir...
kapısına gidip nazik bir dille uyarıda bulunulacaktır.
final öncesi kısıtlı zaman sesiz ortamda maximum verimlilikle değerlendirilmelidir.
yeni taşınılmış apartmanın hijyen kokan merdivenleri çıkıldıkça, yerini ağır yemek kokularına bırakmaktadır.
zaten aç olan karın "bizi de bir görsen artık aq" dercesine goruldanmaya başlar.
ağır yemek kokuları, son ses açık olan ibo şarkıları, zihinde 3.sınıf lokantanın mutfağı görüntüsü canlandırıvermiştir.
kapı çalınır...
kavga ederken hışımla art arda dizilen küfürler gibi, "geldim patlama be, üfffff sende haaa" sesleri yükselir.
güven duygusu yerini titrek nefes alıp verme egzersizlerine bırakmıştır.
kapı açılır...
göz altları çengellerle ağırlık yüklenmiş gibi sarkmış,
saçları hareket ederse üzerine konuşlandığı beyaz bir balonu patlatıverecek gibi hareketsiz ve de mat,
yüzü mayın tarlasını andıran, kendiliğinden patlaması için büyümesi beklenen sivilcelerle dolu
bir orta yaşlı kadın beliriverir.
diyalog süreci başlar...
- ne var?
+ ...
- olum manyak mısın, söylesene ne istiyosun?(elini küçük havlusuyla silip, yakanıza hijyeni seven bir katil edasıyla yapışıcak gibi)
+ şey, ben varsa şeker istiycektim?(sıçılmıştır.gözler düşer, diyaloğun bir an önce bitmesi için bi s*ktir git sözüne bile razıdır.)
- hey allahım ya, dur bekle bari.
+ peki...
kaçış:
bu magmaya inme durumuna daha fazla dayanılamaz ve tüyülür.
sonuç:
güzel bir kafede, bol şekerli bir çay söylenip tostla afiyetle yenilir.
eve ancak gece geç saatlerde gelmeye götü yediğinden, finale çalışılamamış ve kalınmıştır...
zeki ve çaba göstermeden bir şeyleri yapabilecek bir yapısının olduğunun göstermenin, gözde en "sivrilen" eylemidir.
stresli ortamda mantar gibi türeyen bu tipler, aralarında gizli bir savaşa girişerek, zaten sınırlı olan ilgiyi toplamaya çalışırlar...
özellikle vize(!) ve final(!) zamanları, götünden ter akan öğrenciler arasında,
"çalışmıyorum çalışmıyorum, yinede sınavda popom kuru kalıo, ne iş?" gibi cümlelerle ortamın tüm negatifliğini,
götü kalkık ve büyük olması nedeniyle üzerine çeken, pozitif yüklü mıknatıs gibidirler.
sınav zamanı bu durum nasıl gelişir? işte şöyle(!):
sınav zamanları rahatlık görüntüsü vermenin cazibesi tavan yapar.
çünkü çalışarak sınava girenlerin inek, çalışmadan girenlerin ve geçer not alanların zeki olduğu kanısı hakimdir. arkdaş ortamında "hadi abi yarınki sınava hazırlanalım" demek, rahat adam imajını fena halde zedeler. bu durumlarda şöyle konuşmaların yaşanması aşikardır:
+ abi bugünkü sınav öyle böyle geçti, yarın matematiksel iktisat sınavında ne bok yiycez?
- dur oğlum hele, ilk önce bi kahvaltı yapalım, 1-2 saat dinlenelim çalışırız bir şey olmaz ...
+ abi o zaman gece çalışırız boşver, sabaha kadar kopartırız kayışları.
- tabi kanka, akşam kurtlar vadisi var zaten.
... gece olmuştur. birilerinin "hadi çalışmıyormuyuz" demesi beklenmektedir. fakat kimse bu yükün altına girmek istemez. dolaylı yoldan sınava atıfta bulunmalar başlar.
+ abi sınav saat kaçtaydı?
- 10'da.
+ abi pek de bir şey kalmadı, bi okuyalım en azından notları.
- uzat ordan notları da başlayalım, olum kolay olucakmış zaten, okusak yeter.
... çalışmaya başlanmıştır. fakat "ben rahatım" göstergesinin en vurucu sözleri gelmektedir.
- kanka ben yatıyorum, 1 kere okudum yeter, yaparız sınavda ucundan kulağından.
+ abi bir kez daha okusaydık, edebiyat sınavı değil ki lanet ders.
- kanka uyu allahını seversen, çalışıp ne olucak bu saatten sonra(!)
... zafer karşı tarafındır. "ben rahatım" imajını bir sözle gediğine koymuştur. fakat uyumaya gidenin aslında yarınki sınav için kafasında binbir soru ceryan etmektedir. bu stresli durum sık sık tuvaletin gelmesine neden olur.
+ abi nereye uyumadın mı hala sen?
- kanka tuvaletim geldi sıçıyım da rahatlıyım. (uzun uzun wc'de sıçıyor olmak, rahatlık imajını tazeler.)
... tuvallette karşı tarafın hala yatmaması düşünülür, biraz daha çalışmamanın verdiği stres ayyuka çıkar.
sonuç: derinden bir osuruk ve yüksek sesle bir "ohhh çekmek". bu tavırlar, savaş alanında son nefesini vermeden, düşmana bir kılıç darbesi indirmek gibidir. haz verir, fakat son hamlesini yaptıktan sonra ölümün kaçınılmaz olduğu bilinir. tuvaletten çıkılıp, uykuya devam edilecektir, artık gerçekten elinden bir şey gelmemektedir. son çare uyumaktır.
+ kanka şu kombiyi bi artırsana, soğuktan uyuyamıyorum(!)
- tamam abi. (içten içe: bi uyu artık aq dengesiz herif.)
yapacağı eylemlerinden önce sevgiliden haber alma isteğidir.
aslında amaç şunu yap veya bunu yapma demekten ziyade, kendisine değer verdiğini tescil etme isteğidir.
erkek için sahiplik duygusu, kız için kendine bağlılık duygusu anlamı taşıyabilir.
gerçekleşmemesi durumunda sıklıkla, ayrılığın görünmeyen pamuktan halkasını oluşturabilir.
gelişimi ise şöyle olması muhtemeldir:
can sıkıntısıyla başlar,
kafada soru işaretlerinin artmasıyla alevlenir, kendini yalnız hissetmeyle "karşılıklı sevme" kişiselleştirilir,
yaşattığı kötü anılar mantıklı düşünceleri beynin en ücra köşelerine kilitler,
yapılan fedakarlıklar akla gelir,
her şey güzelken kör bir bıçak olan gurur samuray kılıçı keskinliğine bürünüverir,
bunların hepsi aynı diyerek olay birdenbire genelleştirilir,
"merkez üstü kendisi olan bu depremin" şiddeti artırılarak sevgiliye de hissettirilir,
sınırsız çağrı, sınırsız mesaj evresine geçilir,
çatlayan güven duvarları ve yıkılan ilişkiler ise "bu gerilimdeki son fazdır"...
cinsel ilişki dışında da ruhun orgazm olabildiği, tatmin duygusunun yaşandığı durumlardır. örneğin:
-gece açık tekel bulabilmek.
-deplasmanda izlediğiniz bir derbi maçında kazanan taraf olmak.
-birini göt etmek, ayar vermek.
-milli piyangonun akbil basıcak parası yokken, kendisine çıktığını öğrenmek.
-öğrenci evinde, birisinin bulaşıkları yıkamaya gönüllü olduğunu duymak.
-sınav tarihlerinin, mücbir sebeplerle ertelenmesi. vs vs vs.
aile içerisinde sıklıkla yaşanabilen durumdur.
örnek: ergenin her istediğini yapması onun için "özgürlük" manası taşırken, veli için "bu çocuk ipini kopardı" manası taşıması.
