direkt başlamış eylemdir. yok ''vodafone'un yardımı sayesinde kurulcak'', ''vodafone'un adı olacak stadda hahahah'' falan. manyak mısınız lan? hangi klüp tek başına böyle bi stad inşaa edebilir. ilklerin takımı beşiktaş, ilk akıllı stadı yaptıracak işte çatır çatır. seneye sırf bizim stadı görmeye geleceksiniz oraya ''aaa stada bak lan üstü müstü açılıyo, yuh cihazlara bak'' diye dudağınız uçuklayacak.
ayrıca biz stadı vodafone sponsorluğu ile yapıyoruz. yani 1 sene sonra çıkıp kimse ''beşiktaş'ın 1 allah kuruşu geçmemiştir bu stadda'' diye kafamıza kakmaz. tayyip'e stad yaptıranlar düşünsün. fenerliler hiç konuşmasın zaten, karı gibi çene yapmaktan başka bi şey bilmezsiniz çünkü. he bi de şike.
11 ayın sultanı ne zaman yaklaşsa korkmaya başladığım eylemlerdir.
1-sinirli ve dikkatsiz şöförler
özellikle can taşıyanlar. lan embesil, o kadar insanın canı sana emanet. oruç tutuyosun diye karşıdan gelen arabayı göremiyorsun. refleksler yavaşlıyor, ani manevrelar. heee bi de oruç tutuyor ama bütün gün açlığın verdiği gerginlikle ana avrat sövmeyi de ihmal etmiyor.
2-ağzı kokanlar
bunu zaten biliyosunuz, anlatmak istemiyorum.
3-oruç tutmayanı hor görme çalışmaları
''aaa tutmuyo musun...'' diye başlayan cümleler. başkasının orucunu sorgulayarak müslümanlıktan bi' haber kişiler..
4-tv programları
nuh nebiden kalma filmler, dini sohbetler. kendi iradesinden yoksun, açıp okuma alışkanlığı olmayan insanların bütün gün güya dini açıdan çok bilgili kişilere ''şu günah mı bu günah mı?'' şeklinde soruları.
yıllardır her sene haberlerde verilen güllaç tarifleri. (hadi onlar zevkli biraz, izliyorum ben de)
absürd girişim. iğrenç durur efenim; küçük küpe takarsın ineğin kıçına konmuş sinek gibi durur, büyük takarsın kulağına tomahawk füzesi takmış gibi olur. kısacası takma.
bütün takımın ''allah'ını seven defansa gelsin'' şeklindeki cihad çağrısına kulak asmasıyla başlayan ve 10 kişinin de savunma yapmasıyla oluşan formasyon. fakir işidir, tehlikelidir; kemik sesleri gelir. delmeye çalışmayın o sistemi, aman diyorum. bacağınızı elinize verirler vallahi.
survivor'ın eski lead vocalist'i, güzide sanatçı; başlığı bugüne kadar nasıl açılmamış şaştım. rocky filminden aşina olduğumuz eye of the tiger'ı seslendiren dave bickler gruptan ayrıldıktan sonra yerine jimi jamison gelmiştir.
jimi jamison'ı burning heart parçasından hatırlarsınız, nasıl hatırlamazsınız lan? vokal tarzına her zaman bayılmışımdır. ayrıca survivor parçalarını her zaman dave bickler'dan daha iyi seslendirmiştir.
klübün derhal dağıtılmasına sebep olabilecek eylem. akabinde uzun bir süre kepenk indirirler ya da bir çok kişi avcılığı falan bırakıyormuş amk ne gülerim.
''sikerim ama ha yeter'' dedirten sinir bozucu reklamlardır.
ulan bilgisayara geçiyorum, sözlüğe giriyorum ve o arada başka taba geçiyorum. arkadan paldır küldür magazin programlarından fırlamış bi ses bişeyler anlatıyor. ''noluyo amına koyim ya'' diyerek sözlüğe geçiyorum, düşük pixelli bi' video açılmış, hafif kasarak oynuyor falan.
yeter lan. hadi biz yazarız, o videoyu kapatıp login oluyoruz.. bilgi aramak için gelmiş adamın önüne çıkıyor birden o sikik videolar, hassiktir der ve direkt sayfayı kapatır adam. hani böyle ufak bişey de değil kenarda oynasın. kim kardashian'ın götü kadar reklam ulan ekranı kaplıyor.
rte'nin bugün mardin'lilere sözünü verdiği film endüstrisi.
--spoiler--
Artık nasıl Amerika'da bir Hollywood varsa, nasıl Hindistan'da bir Bollywood varsa bizim için Türkiye'de de Mardinwood olacak. inanıyorum ki milyonlarca, milyarlarca dolar kazanacak
--spoiler--
yeni nesil sevgililerin çektiği en büyük sıkıntıdır.
ayrılıktan sonra hemen facebook'taki ilişki durumu, fotoğraflar, fotoğrafların altındaki o vıcık vıcık yorumlar, duvarlara yazılmış aşk vecizeleri kaldırılır. daha sonra formspring'te jest mantığıyla verilmiş sorular-cevaplar silinir, twitter'dan atılmış aşk mentionları yok edilir. her ayrılıktan sonra bu rutinler gerçekleştirilir ve daha kötüsü, eğer barışırsanız bu şeker şeyleri en baştan yapmak zorundasınızdır.
efenim dün buluştuk, bi' sokaktan geçiyoruz sağ taraftaki sokak tabelasında da gayet masum bir şekilde ''yarbaşı'' yazıyor. tabi ben görmedim başta tabelayı.
- ohaaa!
- ne?
- ay tabeladaki şeyi nasıl okudum öyle. yarrakbaşı.
- yaaa öf.
iyi yaptın, sayenizde sokağa çıktığımız zaman; devlet dairelerinde bile o kaba, ne idiğü belirsiz, kaç kelimeden oluştuğu parmakla sayılacak şey ile kafamızı sikiyorlar. istanbul'da yaşıyorum, sokak arasından geçerken biji kürdistan diye bir yazı görüyorum. e bunların hepsi sizin sayenizde ise...*
bir anda sol frame atatürk'e, cumhuriyet'e ve laikliğe karşı açılmış bir çok provoke başlıkla dolduğunda söylenecek alarm niteliğindeki cümle. şakirt ekibin toplandığına delalettir.
çevrenizdeki askeri bölgeleri gözlemlediğiniz zaman ulaşabileceğiniz sonuçtur.
alaylar, taburlar, kışlalar hatta ufacık askerlik şubelerinin içi ve çevresi yemyeşildir. daima bakımlıdır, çimenler hep aynı boydadır, ağaçlar etrafı adeta kucaklar. bu güzelliklere hiç bir kötü el değemez ve her zaman bakılır, korunur. koskoca şehirlerde yeşillik alan kalmamışken tek yeşillik alanlar askerin konuşlandığı yerlerdir.
google'ı ''internet'' teriminin karşılığı sanan bir toplumda yaşayan yazar tespiti.
anasayfasının google olma sebebi facebook olmasıdır belki. belkide daemon tools gibi bi program yükledikten sonra next-next-next derken anasayfasını otomatik olarak başka bi arama motoruna yönlendirmiş kişidir. belkide yahoo! kullanıyordur, belkide harbiden cooldur amk.
bugün karşılaştığım ironik durumdur. ben öyle pek dindar birisi falan değilimdir ama ibretlik bir sahneye şahit olduk resmen.
provalarda herkes sikine buyruk bişeyler çalmaktadır. baterist arkadaş bam güm zillere vuruyor, elektrocu akor yapıyor, bassçı bişeyler deniyor, ben elimde mikrofon ses ayarlıyorum falan. ateistim diye havalara giren akustikçi arkadaş, başı şişmiş olacak ki, birden bire:
- allah aşkına yeter artık!
(herkes durur bi kaç saniye şaşkın bir şekilde bakar)
- oha lan, ben mi yanlış duydum?
- yok lan yok, ben de duydum.
- adamı imana getirdik beyler, acayip sevap point kazandık söyliyim.