yeni, yine ve yeniden bir saçmalıkla karşıma çıkan oyundur.
beşiktaş'ın hocasıyım. sezon bitti. transfer sezonu açıldı. iki gün sonra alen halilovic'i kiraladım. dedim geleceğin wonderkid'i gelsin takılsın bende. geldi. o yaz da avrupa şampiyonası var onun için oyuncular yok falan. hazırlık maçı ayarlamadım dolayısıyla. ağustos'un başına birkaç tane ayarladım. herif temmuz'un başında geldi. 1 hafta sonra "ben yeterince maç oynayamıyorum benim kiralık sözleşmemi feshet" dedi. "lan ne diyosun amk sezon başlamadı daha, takımın önemli parçası olcaksın sabret" falan dedim. delirdi! "bu kaçıncı söz verişin artık yeter. burada kalmak istemiyorum. daha önce verdiğin sözleri tutmadın" falan dedi. sözleşmesini feshetmeye yanaşmayınca da "sen görürsün amk çocuğu çıngar çıkarıcam" diye tehdit etti. mecbur sözleşmesini feshettim olay çıkmasın diye. gerçekten beynim çürüdü. anlamakta güçlük çekiyorum bazen bu oyunu.
kelimelerin yerlerini değiştireyim. gerçek ışid islamdır. çok ofansif oldu. şöyle yapalım. kuran'da yer alan şeyleri cımbızla çekip de işine gelen bir söylem ortaya çıkartıyorsan kelimelerin yerlerini değiştirerek de marjinal olabilirsin.
-bağdat caddesi'nde oturan, orta yaşlı, orta-üst sınıfa mensup, audi'si olan, akşam yemeğini kitchenette'te yiyen
-her yaz bodrum'a tatile giden, özel üniversitede okuyan, adı paşa olan golden retriever'ı olan, kızlı erkekli eğlenmeyi seven
-kemalist, evinde atatürk fotoğrafı ve türk bayrağı asılı, yaşlı, kocası/karısı ölmüş/sağ ve kadınların saçları daima boyalı ve fönlü, erkekleri fular takan, sözcü okuyan
tipler canlanıyor. hiç de dar gelirli, asgari ücretle geçinen, 3 veya daha fazla çocuğu olan insanlar değillermiş gibi. bu benim kafamda böyle canlanmaya hala devam ediyorsa chp halka hala inememiş demektir. hala burjuva partisidir.
kokoreç yemekle insanlığı bağdaştıramayan fikrine sağlık güzel kardeşim. yediğin yemek pis bir ortamda hazırlanıyorsa insanlıktan bahsedemeyeceğimiz kişi onu yiyen değil o yemeği pis ortamda hazırlayan kişi olur. yiyenin suçu ne?
cüzdanında para arıyormuş gibi yapan kızlar olduğu sürece "kıza para ödetmeyen erkek" saçmalığı devam edecektir.
ben neden ödeyeyim elalemin iki saat sonra sindireceği yemeğin parasını la? ben harçlık alıyorsam o da alıyor. ben maaş alıyorsam o da alıyor. ben emekliysem o da emekli.
son on yıla damga vurmasa da ilk 10'da sayılmayacak olsa da ingiltere premier lig'e damgasını vurmuş uçan hollandalı. uçan hollandalı olup geçen seneyi kasıp kavuran adam şimdi hayatında ilk kez duyduğu akhisar takımı ile yapılan maçta yedek kalıp, adını hayatında ilk kez duyduğu fernandao'ya, adını hayatında ilk kez duyduğu hocası pereira'ya yorgan altından trip falan yapmaya başladı. ulan scholes'tan alıp giggs'e veren, rooney'den alıp falcao'ya veren, robben'den alıp sneijder'e veren adamı ne hale getirdiniz.
tarih enteresan bir şey. istediği şeyi çok güzel unutturabiliyorken bazı şeyleri yaşandığı dönemdekinden daha fazla sahiplendirebiliyor. 1000 sene önce "en el hak" dediği için türlü işkencelerle öldürülüp teşhir edilen bir insan ne yapılırsa yapılsın tarihin karanlığına gömülememiş. tarih onu unutturamamış. peygamberin ölümünden, islamiyet'in doğuşundan sadece üç yüzyıl sonra yani olay hala sıcakken bu kadar "ters" bir şey söylemesi sonucunda söyledikleri aslında çokça ciddiye alınmış ki yüzlerce yıl konuşulan bir isim olmasının önüne geçememiş. o dönemde yaşayanlar bu dünyayı ona çok görüp öldürmüşlerse de 1000 küsür senedir fikirleri hala tartışılan (olumlu ve olumsuz) bir düşünür olması engellenememiştir. klişe evet ama fikirler hakikaten kurşun işlemiyor.
ulan bende bu şans varken ben "enel hak" deseydim evdekiler öldürüp üstüme çiçek dikerlerdi. ne dediğimi de kimse duymaz bilmezdi. peh.
en tanımlanamayan özelliklerden biri. bahsettiğim şey facebook, instagram, twitter, sözlük, linkedin gibi tüm sosyal medya araçlarında geçerli.
facebook'a fotoğraf yüklüyorsunuz/statü yazıyorsunuz/haber paylaşıyorsunuz. sonra biri layklıyor. fotoğrafı/statüyü/haberi açıp tekrar bakıyorsunuz.
instagram'a fotoğraf yüklüyorsunuz. biri layklıyor. fotoğrafı açıp tekrar bakıyorsunuz.
twitter'da tweet atıyorsunuz. favorilere ekleniyor ve/veya retweetleniyor. yazdığınız statüyü tekrar okuyorsunuz.
sözlüğe giri yazıyorsunuz. giri oylanıyor/favorilere ekleniyor. giriyi açıp tekrar okuyorsunuz.
linkedin'de biri profilinizi görüntülüyor. sayfanızı açıp tekrar bakıyorsunuz.
tarafsız bakmaya çalışma çabası mı, "lan bunun nesini beğendiniz" mi, "lan ne yazmışım/paylaşmışım be" bakışı mı, gururlanmak mı, utanmak mı, "hakkaten güzel mi yazmışım/çıkmışım" mı?
allahım sana şükürler olsun. bu adamı o kadar abartıyorlardı ki kendi futbol bilgimden şüphe etmeye başlamıştım. haksız çıkmadım nitekim. milyonlara karşı ben galip gelmiş oldum hatta.
oğlum siz hiç futbol seyretmediniz mi amk? ozan tufan dediğin adam ne oynuyor? hangi mevkide oynuyor? bu zamana kadar ne yapmış? yeteneklerini gösterebileceğiniz kasetler mevcut mu? ben adamı ne zaman görsem, top ayağına ne zaman gelse yere düşüyor. ağzı açık dil dışarda hakeme boş bakarken görüyorum çocuğu. siz müthiş futbol bilginizle bu adamın hangi özelliğinden dolayı adamı wonderkid ilan ettiniz? yok valencia peşindeymiş yok chelsea kapısında yatıyormuş yok liverpool sıra numarası almış. menajeri ahmet bulut diye o da arda turan gibi yurtdışına gider ayağı yaptınız eyvallah ama yok abi. yok yani bu herif mehmet topuz balonunun aynısı. beşiktaş'ın piyasa yükseltip fener'e yüksek fiyattan kakaladığı ikinci adam.
karşılıklı yapılan bir şey olduğu için "ş" harfi orada. sevi"ş"mek, öpü"ş"mek, barı"ş"mak gibi. bazen tek taraflı yapıldığı iddia ediliyor da hatırlatmak istedim. kavramın doğasına aykırı.
herhangi bir kaos yaşandığında ilk gerçekleşen hadiseler yağma ve hırsızlıktır. kaos devam ederse ve kaos bir yaşam biçimi halini alırsa bunu tecavüz, gasp ve yaralama gibi hadiseler takip eder. kaos artık yerleşmişse ve halk kaotik düzeni benimsemişse insan öldürmek olağan karşılanmaya başlar. insan öldürmek sıradanlaştığında ölüme verilen tepkiler de sıradanlaşır.
nasıl her duygu, olay, doğru ve gerçek herkeste farklı şekilde tezahür ediyorsa; anlatılan bir hikayeden beş kişi beş farklı sonuç çıkarıyorsa rüyalar da kişiseldir. kişinin yaşadıkları, hayata bakışı, olaylara ve nesnelere yüklediği anlamlar birbirinden farklı olduğu için rüya tabiri genele yorumlanamaz ya da yorumlanmamalıdır.
hali hazırda yaşanan zenofobinin gitgide artacak olması hali. dışarıdaki suriyelilere olan bakış açısı "yazık müslüman kardeşlerimize"den ziyade "dilenci hırsız suriyeliler" olduğu için ortadoğu'ya zaten kuşku ile bakan türkiye insanının gittikçe o kültüre uzaklaşması ve hatta düşman olması ile son bulması muhtemel bir sürece doğru gidilmektedir.
bodrum sahilinde cansız bedeniyle tüm dikkati çeken aylan, mültecilere olan bakışı biraz daha yumuşatsa da bu suriyelilere olan antipatiyi sempatiye çevirebilecek kadar güçlü bir etki yaratmadı kanımca.
-bıktık bu suriyelilerden
-ayy her yerde araplar
-herkes arapça konuşuyo
-sanki suriyedeyiz
-burada savaş çıksa onlar da bize kucak açar mıydı
-bisürü de çocuk yapıyolar
-işlerimizi elimizden alıyolar
-elin suriyelisine iş var maaş var benim halkıma yok
-suriyeliler oy da kullanıyomuş
-suriyeliler üniversiteye sınavsız giriyormuş
gibi katlanarak artan öfke ve homurtu hezeyanları bu şekilde. ve kurulacak cümleler gittikçe de zarar vermeye başlayacak.
-sabri'yi takımda tutabilmek adına 6 milyonluk bir sözleşme yapılmasında herhangi bir beis görmemiştir. menajerine de neden tonla para verdiğine dair bir açıklama yapmamıştır.
-"umut bulut ve hakan balta sahada yürümeye başlayana kadar bu takımda kalacaktır" diyerek takım yaş ortalamasının bağdat caddesi'nden geçen kadıköy-pendik otobüs hattı yaş ortalamasına yaklaşmasında bir sakınca görmediğini belirtmiştir.
-dany, sercan yıldırım, aydın yılmaz gibi adamların artık takımdan gönderilmesini beklerken "onlar takımda kalacaklar. dany gibi bir stoper varken stopere ihtiyacımız olmayacak" diyerek müthiş öngörülerde bulunmuştur.
-"nordin amrabat takımda kalabilir, takımda kanat yok" diye düşünüyorken satmayı, "neyse siktir et amrabat'a ihtiyacımız yok adam bize çok çektirdi" diyorken takımda tutmayı düşünerek resmen taraftarın isteği ile ters orantılı hareket etmek için özel çaba sarf etti.
-"oumar niasse tam istediğim golcü" diyerek robin van persie, klaas jan huntelaar gibi adamları bir kalemde sildi.
-ibrahimoviç gelmeyecekti belki ama hayalini bile kurdurtmadı. "o paraları veremeyiz" dedi; sabri'ye acımadan 6 milyon verdi. hala da sebebi açıklanmadı.
-orta sahaya takviye yapayım dedi; jem karacan ve bilal kısa'yı aldı. bilal kısa iyidir lakin jem karacan nedir? herkesin adını duyup kimsenin seyretmediği bu adam, selçuk'un, melo'nun olmadığı maçlarda onların yerini doldurabilecek seviyede midir?
-dani alves'e birkaç milyon daha fazla verdirtmedi, kadrodaki oyuncuların kazandıkları paralarda uçurum olmasının yanlış olduğunu söyledi; sabri'ye acımadan 6 milyon verdi. hala da sebebi açıklanmadı. dani alves'ten bahsediyoruz. hani şu birkaç hafta önce şampiyonlar ligi'nde çılgın atan barcelona'nın ilk 11'inde oynuyordu kenafir gözlü, brezilyalı.
-"stopere ihtiyacımız yok" dedi, koray günter gibi bir oyuncuyu stoperde oynatmak yerine eski sol bek hakan balta'yı stopere çekti. ve bunun üstüne dany nokononokono geldi diye seviniyor. gözleri falan parladı.
-haftalardır galatasaray'ı yönetiyor. hala farkında değil. akhisar günlerindeymiş gibi bir vizyona sahip. ligde ite kaka, hem fernando muslera ve wesley sneijder'in başarısı ile hem de rakiplerin korkunç performanslarından dolayı şampiyon oldu. türkiye kupası final maçında bursaspor adam gibi oynamadı bile. taş gibi bir futbol oynatıp güle oynaya şampiyon olduğunu düşünüyorsa tekrar düşünsün.
tek hedefin lig ise, avrupa'da oynamayacak bir takımın hocası olmanda fayda var. zira 2-3 ay sonra şampiyonlar ligi'ne direkt katılacak bir takımda hocalık yapıyorsun. 3. torbadan katılacaksın. tepene zebellah gibi 2 tane avrupa'nın en iyi top oynayan takımı gelecek. ayık ol! taraftar senden türkiye kupası değil avrupa'da başarı bekliyor. başarı dediysek de öyle final oynat falan bile değil. gruplardan çıkman bile ortamı çok değiştirecek. ama bu hedefe sen niasse ile, jem karacan ile, dany nokononokono ile, 6 milyonluk sabri ile, tarık çamdal ile, umut bulut ile, alternatifsiz bir burak yılmaz ile erişemezsin.
ha doğru gerçi sen taraftarın istediğinin tam tersini yapmayı adet edinmiştin. şampiyonlar ligi'nde sıfır çekme hedefindeysen, avrupa'da dalga geçilmekte bir sakınca görmüyorsan, evinde 5-6 yemek kulağa hoş geliyorsa, sıfır çekmek sana koymayacaksa, "benim için önemli olan futbolcuyu kazanmak" deyip taraftarı kaybetmeyi göze alıyorsan sen bilirsin.
anladık çok mütevazisin. çok da mütevazi olmamanda fayda var çünkü gerçekten öyleymişsin gibi anlaşılıyor.
artık şunu anlamamı sağlamıştır. önceleri "zoraki" arkadaşlık yapmak durumunda kalıp da saçmasapan muhabbet eden insanların akıllı telefonların çıkması sonrasında her boşlukta kafayı telefonlara eğerek "zaman geçirme" süreleri artmıştır. boş muhabbet yerini gereksiz instagram, facebook, twitter kontrol edilmesine bırakmıştır.
hdp 268, chp 103, akp 99 ve mhp'nin 40 kadın milletvekili adayı gösterdiği açıklanmış. 40. rakam iki açıdan komik. birincisi tabiki "kırk yapar" esprisine inat gibi olması ikincisi de 550 adayın sadece 40'ının kadın olması. bu sefer güldürmedi mhp.
ona verilecek en ama en büyük ceza, onu her yerden silmektir. o yokmuş gibi davranmak, hakkında hiç haber yapmamak, gerekirse sadece adının baş harfleri ile ondan bahsetmek, fotoğraflarını paylaşmamak, ses taklidini yapmamak, şarkılarını dinlememek, onu aşağılamamak, onunla dalga geçmemek, o hiç var olmamış gibi davranmak, onu hiçbir platformda takip etmemek, hakkında hiçbir yazı dahi yazmamak, klip ve şarkılarını yayınlamamak, kameralara çekmemek, röportaj yapmamak gibi "görmezden gelme silahları" ile onu hiç yaşanmamış varsaymamız gerekir.
tecavüzü "hak" ya da "reva" gören bir zımbırtı asla ve asla günlük hayatta dikkate alınmamalı gerekirse ona herhangi bir ürün dahi satılmamalıdır. "şiddet uyguluyorsan adam değilsin" kamu spotundaki aşırı "erkek cinsiyetçiliği" bir kenara bırakılırsa kamu spotunda yer alan davranışların, tüm görmezden gelme pratiklerinin tamamı kendisine uygulanabilir. hiç var olmamış gibi ve o an orada bulunmuyormuş gibi bulunmak. hepsi bu.
