1951 north carolina doğumlu amerikan soul music sanatçısı. lakabı sesinin ve tipinin james brown'a benzerliğinden ötürü "little jb" olarak bilinmektedir. the expressions ile yaptığı çalışmalar harikadır. özellikle wish you were here isimli şarkısı mükemmellikte sınır zorlamaktadır. alkollüyken dinlemeyin, arabayla duvara toslamış gibi olursunuz.
harika bir fleet foxes şarkısıdır. özellikle a take away show'daki akustiği dinlenmelidir. iki parça, iki farklı şarkı gibidir. özellikle sonundaki "terrible am i child, even if you don't mind" kısmıyla da üzer. tavsiye edilir.
bugün rektörlerin imzasıyla odtüye tepki olarak yayımlanan bildiriye cevap olarak yapılmış yazılı bildiridir. tam metni şöyle;
"
Basına ve Kamuoyuna,
ODTÜde yaşanan üzüntü ve kaygı verici olaylarla ilgili olarak üniversitelerimiz tarafından bir açıklama yapıldığını gazetelerden öğrendik. Biz, aşağıda imzası bulunan ve Galatasaray Üniversitesinde görev yapmakta olan öğretim elemanları olarak bu açıklamaya hiçbir şekilde katılmadığımızı beyan ediyoruz.
ODTÜde yaşanan olaylarda öğrencilerin maruz kaldığı polis şiddetini kınıyoruz. ODTÜlü meslektaşlarımızın tüm ifadelerine rağmen, söz konusu açıklamayı yapan üniversite yönetimlerinin, polisin olayları başlattığı, olayların ilk aşamasından itibaren iyi niyetli davranmadığı ve orantısız güç kullandığı gerçeğini gözardı etmelerini manidar buluyoruz. Polis şiddeti karşısında tek vücut olarak tepki gösteren ODTÜlü meslektaşlarımızın ve öğrencilerin yanında olduğumuzun bilinmesini istiyoruz.
Üniversitenin özgürlüğü sadece öğretim elemanlarının araştırma ve ifade özgürlüğünden ibaret değildir. Öğrencilerin düşünce, ifade ve protesto özgürlükleri de üniversite ortamının ayrılmaz bir parçasıdır. Türkiyede son yıllarda öğrenciler üzerinde artan baskılara sessiz kalan, akademik özgürlüklere yapılan müdahaleler karşısında susan üniversite yönetimlerinin, iktidarı elinde tutanlara hoş görünmek maksadıyla yaptıkları açıklama, akademi tarihine kara bir leke olarak düşmüştür.
Üniversiteler, iktidarların böbürleneceği projeler üreten, şirketlerin taşeronu gibi çalışan, kâr hedefine odaklanan imalathaneler değildir. Akademinin vazgeçilmez görevlerinden biri de, hiçbir baskı altında kalmadan, toplum ve iktidarı sorgulamak, bunlar hakkında bilimsel ve eleştirel görüşlerini dile getirmektir. Üniversiteler, güçlünün karşısına bilgi, bilim ve özgürlükçü düşünce ile çıkabilmelidir. Araştırma alanı fark etmeksizin akademik özgürlükler bir bütündür. Akademik özgürlüklere saygı gösterilmeyen kurumlarda, nasıl kullanılacağı ve neye hizmet edeceği sorgulanmaksızın üretilen bilginin, toplumlar üzerinde yıkıcı etkileri olabileceğini tarih bizlere birçok defa göstermiştir.
Bugün, baskıcı politikaların ana hedefi haline gelmiş olan ODTÜlü akademisyen ve öğrencilerin yanında yer almak, akademi ve demokrasi tarihi açısından vazgeçilmez bir sorumluluktur. Basit iktidar hesapları ve ikbal kaygıları ile ODTÜye karşı tavır alan üniversite yönetimleri ve bu yönetimleri destekleyenler veya bu politikalar karşısında sessiz kalanlar, bu davranışlarının hesabını, akademik özgürlükler ve demokrasi tarihi önünde vermek zorunda kalacaklardır."
sözlükte ne kadar kör şerefsiz olduğunu görmemi sağlayan olaylardır. bunun bir polis dehşeti olduğunu anlayın lütfen, çünkü bu olay sadece odtülünün değil, sizlerin de başına gelecektir elbet! iktidar değişse, isimler değişse bu polis şiddeti değişmeyecek, önemli olan bu. bir arkadaşımın yazdığı yazıyı paylaşıyorum burada;
"Bütün direnişler zaferle sonlanmamıştır belki ama bütün zaferlerin temelinde direniş vardır."
18 Aralık 2012 tarihine dair hatırlayacaklarım Göktürk-2'nin uzaya fırlatılması değil, "ORTA DOĞU" Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği binasında 2 saat boyunca hayatımda ilk defa bu denli yoğun bir şekilde biber gazına maruz kalarak mahsur kalmam olacak. Dersten çıkıp eve gidecektim fakat bu mümkün olmadı çünkü bina dışına çıkmak imkansızdı. Bu süre zarfında Endüstri Mühendisliği Bölüm başkanının ve sekreterinin ofisine(2.Kat), öğrencilerin ve çalışanların yani insanların bulunduğu kantine(zemin), bilgisayar laboratuvarına, çalışma salonlarına(3.Kat), 3-5 kişi yürüyen öğrenci gruplarına, otoparktaki otomobillere ve binanın etrafına atılan sayısız biber gazı ve ses bombası güvenlik güçlerinin ne denli zıvanadan çıktığının, toplu bir şekilde akıl ve mantık dışı hareketlerde bulunduklarının bir göstergesidir. Öte yandan bilgisayar laboratuvarındaki görevli kadının astım krizine girip nefessiz kalmasını ve baygın bir şekilde dakikalarca ambulans beklememizi, sağlık görevlilerinin müdahalesi sonrası bilincinin açılmasını, sonrasında hastaneye götürülmek üzere ambulansa bindirildiğini fakat ambulansı dahi hedef alarak atılan biber gazlarını da unutamayacağım. Bu olaya tanıklık etmem aklıma Çayan Birben'in ölümünü getirdi, biber gazı astımlı insanların ölümüne sebebiyet verebilir. Bunları buraya yazma sebebim de birinci ağızdan işin aslını öğrenmenizi istememdir. ODTÜ'de zaten herhangi bir eylem için toplanan öğrenci sayısı 50'yi geçmez hadi bugün 200 öğrenci olsun. 3500 Polis, 105 Koruma, 8 TOMA, 20 Zırhlı araçla gelmek neyin nesi? Bir okul binasına ve çevresine 100e yakın bombayı neden atarsın? Ana akım medyada belki yine ODTÜlü marjinal gruplar, terör örgütü mensupları vb kişiler olay çıkarttı diye göreceksiniz fakat daha öncekilerden biraz daha farklıydı bu. Sanki güvenlik güçleri olay çıkartmaya gelmişlerdi, sanki değil direk öyle aslında. Son olarak, bu topraklarda yaşayan herkes er ya da geç biber gazını soluyacaktır.
Gözlerim hala ağlamaklı... 12 Mayıs Kadıköy- 14 Temmuz Diyarbakır- 18 Aralık ODTÜ
27-28-29 temmuz 2012 tarihlerinde macaristanın başkenti budapesşte'de gerçekleştirilecek yarıştır. hungaroring pisti monaco ve valencia'dan sonra geçişe en namüsait pist olduğu için yarış son iki grand prix kadar heyecanlı olmayabilir. cuma günkü antrenman turlarında bariz bir mclaren damgası gördük. hem button hem hamilton üstün performans göstererek tepeye yükseldi. yarınki sıralama turlarından sonra yarış büyük ölçüde şekillenecek. pazar gününde de şiddetli yağış beklenmekte. formula severlere duyurulur.
20-22 temmuz 2012 tarihlerinde almanyada hockenheim pistinde gerçekleştirilecek grand prix'tir. cuma cumartesi gününde yapılan ilk iki antrenman turlarını sırasıyla button ve maldonado kazanmıştır. cumartesi günü sabah yapılacak olan son antrenman turundan sonra sıralama turları gerçekleştirilecek. pazar günü de yarış yapılacak. bu yarışta gözler biraz alman pilotlara odaklanıyor, zira biraz gaza gelebiliyorlar kendi pistlerinde. sezon başındaki sürprizlerden sonra yavaş yavaş araç farkları ortaya çıkmaya başlayınca red bull'ların üstünlüğü farkediliyor. pilot performanslarının da etkili olacağı geçişe çok müsait bu pistte agresif pilotlar iyi performans sergileyebilir. pole pozisyonunda başlayan pilot çok iyi bir savunmacı olmazsa önlerde de bir hayli heyecan yaşanabilir. şahsi favorilerim vettel, alonso, webber ve ihtimali az da olsa hamilton. güzel bir yarış olsun sevgili formula takipçileri...
iki saatlik aksaklıktan sonra heyecanlı bir q2 ve q3 izlediğimiz sıralama turlarına sahip olan yarış olmuştur. eğer cumartesi günkü gibi bir yağış olursa pazar günü yarış çok ama çok büyük sürprizlere gebe olacaktır zira sıralamalarda bile spin atan atanaydı. bu sezon genelinde olduğu gibi yine alonso ve vettel favori. hamilton da ülkesinde yarışmayı lehine çevirmeye çalışacak ancak sıralamada aldığı pozisyon biraz dandik duruyor. geçen yarışa 19. başlayıp 4. bitiren webber bu sıralamalarda çok iyi bir derece yapıp ön sırada alonsonun yanında yer alacak. asıl sürpriz ise artık ununu eleyip eleğini berlin duvarına astığo tahmin edilen schumacher yırtık dondan çıkar gibi vettel ve massanın önünden çıkıverdi bir anda ve en azından sıralama turlarının podyumunda buldu kendini. geçen yarışta 11. başlayıp efsanevi bir birincilik yaşayan alonso buradan sonra yavaştan ipleri eline almak ve bu yarışı bırakmamak istiyor.
lotuslar tüm sezon oldukları gibi yine hayal kırıklığından öteye gidemiyorlar. araçlarındaki dark knight rises reklamıyla uğraşacaklarına, o aracı geliştirmeye uğraşsın dingiller. gerçi batman abimize ağır hastayız ama reklam kokan hareketlere pistte gerek yok. sıralama turlarının bir diğer göze çarpan ismi ise alman hulkenberg oldu. force india'nın pilotu üçüncü sektöre kadar kalabildi. ancak pitte vites kutusunu değiştirdiği için malesef 5 sıra ceza aldı. cezası olan diğer pilotlar kobayashi(5 sıra), vergne(10 sıra) ve pic(5 sıra). hrt'ler her zamanki gibi kendi aralarında çekişecek ve son sırayı kapmaya hatta belki de yarışı tamamlamaya çalışacaklar gibi görünüyor.
yağmur çok abartmazsa devamlılığı yüksek olan alonso vettel webber ve hamilton yarışın favorileri gibi duruyor. ancak yağmur abartırsa pistin de yardımıyla bu yarışı en fazla 10 kişi bitirebilir ve sürprizciler de perez massa ve schumacher olabilir. umarız yarın güzel ve heyecanlı bir yarış izleriz ve keyifleniriz.
coldplay'in her albümdeki hareketli ve eğlenceli duran ama içten içe melankolik şarkı kontenjanını mylo xyloto'da dolduran güzel şarkı. hoplayıp zıplama isteği yaratıyor bünyede. ama sözleri çok ayrı bir güzel;
oh you, used your heart as a weapon
and it hurts like heaven!
yeni nesil porno yıldızı. eski playboy modeli olan bu hatun kişi, porno sektörüne geçmiş bulunmaktadır yakın zamanda. uzun boyu, uzun bacakları, ince vücut yapısı, doğal ve harika göğüsleri, performansı ve oyunculuk yeteneği ile sektöre yeni girenler arasından çabukça sıyrılıyor... çok iyi derecede almancası da olan bu yıldız, kızılderili ve alman kökenlidir. kaçırılmaması, izlenmesi tavsiye edilir. ilgilenenlere duyurulur.
az önce gördüğüm, "parçalı formanın asaleti bu lige fazla, sezon sonuna kadar tüm maçlarda siyah forma!" sloganıyla başlatılmış galatasaray taraftar hareketi. ne kadar ses getireceğini gerçekten merak ediyorum. suistimal edilmemeli, alet edilmemeli, adaletin peşinden gidilmeli! türk futbolu ancak böyle kurtulabilir. açıklaması da şöyle:
türk futbolseverlerine;
3 temmuz 2011de başlayan ve türk futbol tarihinin en büyük operasyonu olarak kabul edilen soruşturma çok ümit verici olarak başlamışına rağmen sonu getirilememiştir. futbolun en önemli aktörleri birer ikişer savcılık tarafından sorguya alınmaktadır. geçtiğimiz yılı şampiyon olarak tamamlayan takım da dahil olmak üzere; 6 - 7 takımın hakkındaki iddialar emniyet tarafından doğrulanmış ve 19 maçta şike yapıldığı resmi olarak açıklanmışken, türkiye futbol federasyonu ve başındaki zat-ı muhterem'in olaylara duygusal (!) bakmaya devam ettiğini büyük hayal kırıklığı ile gözlemlemiş bulunuyoruz.
türkiye futbol federasyonu yapılan sponsorluk anlaşmaları, yayın ihalesi gibi futbolun ruhu ile en ufak bir ilgisi olmayan sözleşmelerin altında ezilmiştir. tek amacı ceplerini doldurmak olan kurum ve kuruluşların baskılarına boyun eğerek amacından sapmıştır. kararın açıklandığı akşam mehmet ali aydınlar; telegol programında yaptığı konuşma ile yaşananları hiçe saymış, seyirci yüzünden ceza alan kulüpleri, tribünden atılan cisimler yüzünden seyircisiz oynan maçları görmezden gelip, kişiler kurumları bağlamaz demiş üstüne de aziz yıldırım için benim kulübümün başkanı diyerek tarafsız olmadığını belli etmiştir. kaldı ki aynı mehmet ali aydınlar, ilgili takımlar hakkında verilecek kararlar için iddianamenin beklenmesi gerektiğini söylemişken; kendi çalışan olan tescil müdürü haldun şencanın federasyon ile ilişkisini iddianemeyi beklemeden kesmiştir.
kulüpler birliğinde yer alan, türk futbolunun üstüne çöken bir grup futbol baronunun da kendi pislikleri ortaya çıkmaması ve çıkar ilişkileri için bu olayın halının altına süpürülmesi için çalıştığının da farkındayız.
bizler galatasaray taraftarı olarak; galatasaray parçalı formasını metin oktay forması diye anar ve galatasaray değerlerini ve galatasaraylı durusunu simgelediğine inanırız. bu yüzden bu ortam temizlenene ve herkes hak ettiği cezayı alana kadar maçlara takımımızın siyah formayla çıkmasını talep ediyoruz. biz de kulübümüzü tribünde siyah forma giyerek destekleyeceğiz.
tek isteği temiz futbol olan futbol severler olarak yasalarla belirlenenden daha farklı bir şey istemiyoruz. başkanımızın belirttiği gibi; bu ateş üfleyerek söndürülmez.
albüm çıktıktan tam dört ay sonra rastgeldiğim, r.e.m.'in yine kanırttığı çok ama çok güzel şarkı. klibindeki kafanın benzeri yok. belki zorlarsan lotus flower klibinde tom yorke'ta olabilir. bağımlılık yapıyor, hareketli eğlenceli gibi görünse de, içten içe bir hüznü de yok değil. über olmuş, imba olmuş, eci olmuş, şuku olmuş, güzel olmuş. hayli güzel olmuş.