'' sen mükemmel bir adamsın.tonlarca eksiğin,kusurun,yaptığın bir yığın yanlış olsa da bütün bu söylediklerimi inkar etsen de sen benim için mükemmel bir adamsın .çünkü ben bu zamana kadar herkesten farklı olanları gördüm.herşeyi farkıyla kabullendim.seni de hataların,kusurların ve yanlışlarınla sevdim.şimdi sen gidiyorsun ve ben sadece bu hatanı da izlemekle kalıyorum.karda donmak üzeresin sevgili.uyumak tatlı geliyor ama sen öldüğünün farkında değilsin.'' cümlesini kurabilmeye çalışmaktır.
hak etmeden keyfiyen terk edilmişse kadın, hemde aşıksa;
uzak dur arkadaş! tehlikelidir aşk nefretten bile çok.hezeyandır her adımı bir süre, bir süre boşluktur.acıyla dolan her boşluk onun kiniyle,felakettir ve mutlaktır her daim.
sevdiğim, sen yoksun artık! sesini duyduğumda içimin titrediği, adını andığımda yüreğimin acıdığı insan, yoksun artık.. nefret ediyorum sayende aşktan, sevgiden, herkesten, en sevdiğim şarkılardan, melodilerden.. ve biliyor musun artık söyleyemiyorum şarkılarımı eskisi gibi, yazamıyorum şiirler, güzel sözler.. sadece sen vardın güzel olan yüreğim...
ismini duyduğun da aklına gelebilecek rengin yeşil olduğu şehirdir, bursadır.
isimlerini, şehirlerine verilen adı 7 mayıs günü cidden savaş alanına çevirerek hakkını veren holiganlar topluluğunun barındığı şehirdir.biraz sakin beyler, gözünüz doysun cümlesini ağız dolusu söyleme isteği doğuran terimdir.
kiminin masumluğunu görüp, çocukluğu öğrenmek.
kiminin acizliğini görüp, korkaklık nedir bilmek.
kiminin hiç bir şeyi yokken, tek güzel şeyi seni yapabildiğini görüp, sahiplenmeyi öğrenmek.
kiminin aldatışına tanık olup, riyakar ne demek öğrenmek.
kiminin sadece gözlerine bakıp, aşk nedir çözmek.
ve kiminin de gözlerine baktığında aşk denilen o şeyin aslında koca bir yalan olduğunu görüp bir daha yalanla boğuşmamayı idrak edebilmek.
''seni üzmekten korkmuyorum,canın yanacak diye telaş yapmıyorum'' daha dün sensizken yaptığım hiç bir şeyi hatırlamıyorum, ilk uyandığım da aklıma gelen ilk şey sensin demesi bu saçma sapan dengesiz cümleyi hiç kurmayacağı anlamına gelmezdi tabi fark edemedim, inanmak istemedim.
uyuyabilseydim belki kuracak bir cümleye de sahip olabilirdim.uyuduğum zamanlar da uyandığım da da kurduğum tek cümle şu;offf ne çok uyudum yine ben ya !
uyumadığım gecelerin sabahlarında da yanımda mutlaka reaksiyon vardır ve onun kurduğu cümlelerle saatlerce gülebilirim 'biz uyumadığımz zaman neden gülüyoruz' bilmiyorum arkadaşım inan bende çözemedim.ama senin uyandıktan 3 4 saat sonra hala ben gelmeden önce hiç konuşmamış olduğunu söylemen beni çok üzüyor.çok üzülüyorum ben sana.
var oluşununun tek sebebi gibi yanında uzanırken, onun verdiği nefesi oksijen niyetine içine çekmek akciğerlerin patlayana kadar onunla dolmak istersin... nefesinin akustik tınısını hiç bir ninniye değişmezsin.. işte öyle bir şey..
bitti buraya kadarmış dediğin an da başlar her şey.
önce aileye kavuşur hiç sarılamdığın kadar sıkı sarılırsın annene kokusunu içine çeke çeke..
en yakın arkadaşın koynuna sığınırsın ağlamaktan artık ona utanarak,susar ve srılırsın sadece oda anlar zaten zor tuttuğunu..
sığmazsın hiç bir yere,ufak tefek bir insan olman hiç bir şeyi değiştirmez bu durumdayken sen..
kendini atar,dışarıda nefes almaya çalışır vakit öldürür oyalarsın kendini..
ve bütün bunları sosyalleştiğini sanarak devam edersin ..
... aslında sen hep onu düşünerek yaşarsın her dakikanı, her gece hayaliyle uyur tam uykuya daldığın an o bitmek bilmez kabuslardan çığlık çığlığa uyanırsın.sabahlara(zor çıktığın sabahlara) onsuz uyandığının farkına varıp acısını tadınca ya tekrar uyumaya zorlarsın kendini ya da saatlerce yatakta kalıp onu hayal etmeye yokluğunun acısından bile mutlu olmaya devam edersin.
uyur uyanık çıkarsın en sonunda yataktan.5 dakika da bir telefona giden gözlerini yine orada bulursun istemsiz,yine yok arayan soran..
fırlatır atarsın cebinden hiç eksik olmayan telefonu yatağın üstüne.bir kahve en az ardı ardına yakılması gereken 2 sigara tüketirsin 2 dakika içinde.evin içinde atılmış 2 mayhoş tur biraz açar uykulu mayhoş hallerini(ne çok severdi uykulu mayhoş hallerini, o ses tonunu sırf o seviyor diye konuşmassın uykudan uyandığın ilk bir saat hatta) oyalanma girişimlerine devam edersin en savruk tavırlarınla biraz temizlik, belki biraz televizyon ekranına kitlenirsin hiç olmadı takılıp kenarına söndürdüğün 2 izmariti seni sahiplenemediği kadar çok sahiplenen izmaritlerinin küllüğüne onu devirir oturur ağlarsın kolu kanadı kırılmış hissini bolca taşıyarak.o hırsla kalkar tekrar telefona koşarsın yine yok hiç bir şey ekranda cebine atarsın en sonunda, ait olduğu yere.öyle ya da böyle geçirdiğin güne hayretle geçersin yatağa.o varken hayatında rahatlıkla daldığın uykuya kavuşmak zordur, savaşmak bir hayli yorucu.gözlerin kapanır da umursamazsın elinde olmayarak o çok sevdiğin uykuyu bile.döner durursun saatlerce yatağın içinde, belki bu gece çıkar aklımdan da uyurum sakince.işte o an avaz avaz bağırasın gelir 'ewet seni aldattım.. her gece her gece... yorganımın altına yattım.. sadece...'kimse duymaz susar ekrana kitlenirsin onun resmiyle.bir bakmışsın yine aynı kabuslar, yine o kulak tırmalayan hıçkırık sesleri..
yoksa hayatında ve sen zaten yok olmamasını istemiyorsan yokluğunun acısıyla bile mutlu olabiliyorsan sosyalleşemezsin hiç bir zaman, sosyalleşsen bile anlamazsın anlasan bile o kabuslara analık etmeye devam edersin koyu yeşil gecelerinde .. !.
ölüm cümlesi insanın hissedebileceği en berbat cümle olsa da, ölünesi bir ayrılık ve sonrasın da peşinden getirdiği çaresizlikte bir o kadar berbattır inceden.