arkadaşımdan gelen mesajı içimden küfürler ede ede okuyorum normalde küfür etmem orası ayrı. e neyin itirafı bu. o değil de babam evlendi ya gerçekten istediğim bir şey olmasına rağmen midemde bir kilo bok varmış gibi hissediyorum. hayatım bu kadar çabuk değişmemeliydi. sadece benim mi elbette hayır benimle birlikte bir sürü kişinin. ayrıca sürekli entarilerimin silinmesinden rahatsızlık duyuyorum her geçen gün artıyor ben ne mi yapıyorum. hiç.gözlerimin önünde eriyip gitmelerine göz yumuyorum.hem bi de şu var ki sabah tarhana çorbası içmek dünyanın en güzel şeyiymiş. sabahları çorba içen insanlara nasıl saygı duyuyorum nasıl saygı ve sevgiyi bir arada duyuyorum anlatamam. o zaman herkes kendine iyi bakmalı. babalar evlenmeli ama evlenmemeli de.
aylar önce mal gibi haftada 4 saat ders veriyorum diye gittim mal mal şeyler aldım bi ton borcum oldu iki bilemedin üç hafta sonra şutladılar beni. o borçları ödemek için neler yapmadım ah be sözlük. iki hafta garsonluk yaptım haftanın üç günü. sonra sapığın biri yüzünden işten ayrılmak zorunda kaldım Allah belanı versin şerefsiz.gittim tezgahtarlığa başladım her şey güzel gidiyordu lakin iki kere izin almamdan mütevellit beni işten ayrılmam suretiyle kapının önüne koydular. elime de üç kuruş para sıkıştırdılar.köpeğimin ugodogunu gittigidiyorda sattım. hem de aldığımın yarı fiyatına. oysa bi kere bile işememişti.bu zamana kadar kazandığım paraları borcuma yatırdım elbet. ama neredeyse yarısına yakını duruyordu. bir şeyler yapmam lazımdı. ama ne? aklıma muazzam bi fikir gelmişti. köpek bakıcılığı. Ankara nın seçkin ailelerinin köpeklerine bakmak suretiyle araştırmaya koyuldum. bi kaç veteriner yardımıyla bir kaç aile buldum ve görüşmeye gittim. gittiğim ilk evde güzel karşılandım ta ki köpecik üzerime koşup pipisini çıkarıp bacağıma sürtene dek. kafa yukarda dil dışarda hızlı hızlı nefes alıyordu. eşek sıpası. ev sakinleri utandı. ama ben bunu neden yaptığını iyi biliyordum. çünkü benim fıngırdak köpeğim o tahrik eden dişi köpek kokusunu üzerime bırakmıştı. bir kazaya kurban gitmeden evden ayrıldım. sonra başka bir aileyle görüşüp anlaştık.haftanın üç günü köpekle ilgilenecektim.ilk hafta güzel geçti. köpeciğe kurabiye vermek bahanesiyle mutfaktan kurabiye aşırıp karnımı doyuruyordum.ama o eve bir kez daha gidemedim. çünkü köpecik ölmüştü. kendisi bir arabanın altında ezilmişti. bunu duyunca inan sözlük gün boyu ağladım. o kadar zoruma gitti ki.borcu falan düşündüğüm yoktu.ona çok alışmıştım sözlük çok tatlı inanılmaz akıllı bir köpekti. ve dikkatsiz duyarsız insanlara bir kez daha lanet ettim. ve dünyaya köpek olarak gelmediğim için şükrettim. bu olaydan sonra çalışma hevesi falan kalmadı zaten. aradım ablamı efendi efendi para istedim borcum var dedim. neyseki dünyalar tatlısı ablacım aynı gün içinde parayı gönderdi de rahat bi nefes aldım. bu yaşadıklarımı kimseye anlatmadım o yüzden bu bir itiraftır.
çok şanslı bir çocuktur. dizide babası hariç herkes yaşlanmıştır ama soner yıllara meydan okumuştur adeta. ilk bölümden beri yaşlı olan soner şimdi artık meteden bile daha genç. *
pempe panjurlu ev. ne bekliyodunuz. ben de bir Türk kızıyım ve her kedi gördüğümde aşırı tepki veririm. zengin erkek favorimdir. gece 3 te sözlüğe girmemdeki amacı ise söylemek dahi istemiyorum.
sezaryene cinayet derler. Allah ın verdiği canı Allah alır derler. sokak hayvanlarını yok yere katlederler. onlar can taşımıyor mu? yoksa onları Allah yaratmadı mı ? *