biraz hattta baya bi geç oldu ama, şimdi şöyle ki o gün ağzından çıkan o cümle tanıdıktı aynı cümleyi içeren çok eski bi entry min de artı oy alması seni sevdiğimi bildiğin anlamına geliyodu ki bunun adı felaket. iğrenç ötesi bi durum. bu durumda yapabileceğim en iyi şey o muhteşem şahane tamamen içsel duygularla bezeli canım entry mi silmek ve hiç bi şey olmamış gibi devam etmekti ki içim yana yana o entry i sildim. bu da acı. ve savunmam şudur insanın 2 adım ötesinde insanı geçtim bi genç kızın diyelim senin gibi bi adam varsa o kız tutar sana aşık olur. bu konuda yapabileceğim hiçbir şey gerçekten yok. sonsuza kadar sana aşık kalcam diye bi kaide de yok tabiki hayatıma yeni birileri girecek bi ihtimal unutadabilirim ki bu mükemmel olur yada hep aklımda da kalabilirsin. dediğim gibi ne zaman biter yada ne zamana kadar benim ruhi durumum böyle kalır net bi tarih çıkarıp atamam önüne. bunun için senden özür dilemiycem o yazıyı okumanın da hiç bi anlamı yok benim için ben onu bi yerlere içimi dökmek ve sırf sözlüğe yazmış olmak için yazmıştım sen okuyasın diye yazmadım hatta senin onu bulup okuyacağın aklımın ucundan bile geçmezdi. ha bi de senin üzerindekinin rengi yeşil diye ben yeşil hastası değilim 12 yaşımdan beri sevdiğim bi renk tonudur yada sırf sana aşkımı itiraf edeyim diye sözlüğe üye olmadım zaten üyeydim 2006 dan beri.
okuyupta görmemezlikten gelirsen sevinirim.
yeri dolmaz bi arkadaşıma bugün öyle kırıldım öyle kırıldım ki sana anlatamam ki genelde yeri dolmaz arkadaşlara kırılma huyum yoktur. çok ayıp etti çok. hemi de bana. içelim unutalım.
eğer tatili gün boyu evde pijama terlik ikilemesiyle ayaklarını uzatıp tv izlemek, bilgisayar başında pineklemek ve kitap okumak ha bi de yine evde sınırsız yemek ve uyku olarak görüyorsanız ben gibi o bakkala birinci kez gitmek bile ızdıraptır başlıkta geçen olaysa çin işkencesi.
5 yaşından beri içinde olduğum hede. hep platonikti yada karşılıklı mıydı hiç bilemedim. bugüne kadar kimse bana ciddi anlamda çıkma teklif etmedi nedenini bilmiyorum. ama bildiğim tek şey seni sevenin peşinden gitmelisin sevdiğinin değil.
acaba okan mesaj mı atar yoksa arar da davet eder mi beni bi yerlere. yada diğerleri bi organization yapmış mıdır ki acaba. psikoloğum çok güzel ve özel bi kız olduğumu kafama onu bunu şunu takmamam gerektiğini söyledi. öteki dünya varsa eğer mezara girdikten sonraki sonsuzluk beni ürkütüyo. bi de onun aşkı bana extra large.
edit: okan ve diğerleri bi organization yapmamış. işte bu gerçekten genç bi insanın doğumgününde yaşayabileceği en kötü şey.
ya resmine o kadar çok bakıyorum ki uzun zamandır yüzüm de sana benziycek diye endişelenmeye başladım. kötü anlamda değil demek istediğim bi kızın yüzünde erkek mimikleri hoş olmayabilir.
yazarını hatırlayamadığım bir kitabı hatırlatan sözlük başlığıdır. (bkz: bir çift yürek) nitekim o kitapta kelimesi kelimesine olmasa da der ki esas olan hediyeyi vermektir, hediye sunduğun kişinin olduktan sonra sadece ona ait bir eşyadır. isterse çöpe atar, ister başucuna koyar, ister arkadaşına verir. ve sen bu olaylar zincirini kabalık yada beğeni olarak nitelendiremezsin. sen hediyeni verirsin o alır; olay bu kadardır.