kendisiyle 6 yıl önce filan sözlük sayesinde tanışmıştım, 1 kere bile görüşmedik türkiyede. ama şu an yunanistandaki evimde kız arkadaşıyla beraber şarap içiyoruz. hayat çok garip lan sözlük. ahahaha
sözlük amına koyim kaderim midir bu bende mi problem ya, olm yıllar sonra sevgülü yaptık onda da bi hata yaptık galiba anlamadım. inatla takılmıyorum lan, arkadaşlarım da gazladı 6 saat "ayrıl bence abieee" diye, sokiyim her şeye, üzgünüm bu cuma gecesinde de lan.
sözlük sen biliyon ben 1 buçuktur yıldır birini seviyorum. seviyodum. daha önce de anlattıydım sana daha önce hayatımda hiç böyle bi şey hissetmedim filan diye. o kadar erasmusa gittim geldim, bak kaç aydır yoktum memlekette hala aklımda o vardı hep. oha gerizekalıya bak erasmusta gününü gün etmemiş çocuğu düşünmüş diyenler de oldu, ama edemezdim ben başkalarıyla günümü gün filan o varken. neyse artık bu sevgimi tatlı bi anı haline getirip, tabiri caizse kalbime gömmeye karar vermiştim şu son 1-2 hafta. hatta biriyle tanıştım, benden hoşlandığını biliyorum ağzından düşmüyo çünkü, ben de kendimi ilk defa zorladım bak. 1 buçuk yıl sonra ben de hayatıma devam etmek istedim, ömrümün sonuna onu mu bekleyecem lan. hayır, beklemeyecen steril dedim. tam dedim bunu, hatta arkadaşlarıma yeni tanıştığım çocuktan bile bahsettim. onlar bile çok sevindiler. durup dururken gelen ağlama krizlerimden benim kadar onlar da bıkmıştı sonuç olarak. neyse tam dedim bunu sözlük, tam dedim hayatıma devam edicem artık benimki aradı. bana neredeyse 1 yıl sonra ilk defa nasılsın dedi. benim nasıl olduğumu merak etmişti. ya da ben öyle sandım. inanamadım. hem onun hem benim en sevdiğimiz film çok benzerdir, oradan dem vurdu. filmler hakkında ne biliyosam hepsini o öğretmiştir bana. bugünkü film kültürümü o vermiştir bana yani. heyecanlı heyecanlı konuşuyorum. sevdiğim adamla en sevdiğim konuyu konuşuyorum. aylar sonra hem de, titriyorum mutluluktan. sen nasılsın dedim sonra. iyiyim ben de, 3 haftaya gidiyorum dedi. hayırdır nereye dedim. ispanyaya, film okucam sonunda dedi. 2 yıl boyunca. nasıl sevindim, gözlerim doldu mutluluktan. 6 yıldır çektiği mühendislikten kurtulmuştu, şimdi çok sevdiği bi ülkeye gidiyo. hem de sinema okumaya. harika dedim, sevincim sesimden belli olmuştur. teşekkürler, bakalım dedi. sonra sessizlik oldu. hoşçakal o zaman dedi. ben de ıı tamam görüşürüz diyip kapadım. sonra oturup 2 saat ağladım. hem mutluluktan, hem heyecandan, hem korkudan, hem belirsizlikten. sayamadığım bi sürü duyguyu o an yaşadım resmen. hani diyolar ya kafamda deli sorular diye. hakikaten kafamda deli sorular vardı. niye aradı, veda mı etti, buluşmak mı isticekti? neydi bu? neden böyle bi şey yaptı? neden? gecenin 3'ünde artık ağlamaktan ve üzülmek yorulduğum için uyudum sonra sözlük. sabah uyanır uyanmaz da telefonuma baktım acaba mesaj attı mı diye. yoktu bi şey. içim buruldu, gözlerim yine doldu. sinirden 4 sigara yaktım peşpeşe. sonra öyle. zaten hayatımı sikmişti zamanında, yeni yeni her şeyi yola koyarken sadece 5 dakikalığına gelip tekrar yıktı her şeyi ve şimdi yine yok.yapılmasın böyle şeyler sözlük.
neredeyse her bakımdan erasmus için var olan bir ülkedir hakikaten. sürekli ırkçılık yapmaları insanın sinirini bozar bir noktadan sonra. ha bir de biedronkası vardır ki sormayın, ucuzlukta çığır açmıştır. su savaşı yerine vodka/bira savaşı filan yapılır, öyle bol ve ucuzdur, gezmece için harbi ideal ülkedir paranız cebinizde kalır. büyük ihtimalle özlenilecek olandır.
"fakat sevişmek çok güzel bir şey, adam öldürmekten ve insanları kısıtlamaktan ne anlıyolar anlamıyorum. hem sağlığa da faydalı" gibi bi cümle kuran bi çocuğu takmayıp kendi bildiğimi yapmıştım sözlük.
öyle yani belki sen de benimle üzülürsün diye şeettim.
bugün tiyayro D22'de izlediğim muazzam oyun. yönetmenliğini meltem cumbul yapmış, hala da yapıyormuş. ana karakter olarak üç güzel insanın oyunculuğu beni kendilerine hayran bıraktı resmen.
oyunun birinci perdesinde berlinde yaşayan 2 eşcinsel sevgilinin yaşamları anlatılırken, daha sonra bu iki sevgili eşcinsel oldukları gerekçesiyle nazi kampına düşerler. rudi * eşcinsel olduğu için öldürülürken, partneri max bir anlaşma sonucu hayatta kalır ve "sarı yıldızlı" olarak damgalanır. olaylar devam eder vs.
daha sonra oyuncuları stalkladım ve üçünün de mimar sinan'dan mezun olduklarını öğrendim. ulan o birbirine dokunmadan sevişme ve orgazm sahnesi için cidden msgsüne mi teşekkür edeyim yoksa meltem cumbula mı bilemedim.
oyunculuk bakımından mükemmel olan, herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği bir oyun olmuş.
geçen haftalarda bulunduğum, şimdiye kadar * gördüğüm en en en en güzel şehirdir. ciddi anlamda hayatımın geri kalan kısmını bu huzurlu, sessiz ve yeşillik dolu şehirde bisiklet sürerek geçirmek istiyorum.
ha not: gittiğinizde berlin duvarın ı görmeden kesssssssinlikle geri dönmeyin. tarih sever biri olarak duvara dokunur dokunmaz gözlerim dolmuş, tüylerim diken diken olmuştu resmen. lan tarihe dokunmak nedir ya, çok güzeldi valla gidin görün.
bahçeşehir üniversitesi fen-edebiyat fakültesi yrd.doçlarındandır. kendisi dünya tatlısı bi' insandır ayrıca. eğer sosyoloji okuyorsanız * ve tarihe ilginiz varsa illa ki karşılaşırsınız bu sevimli adamla. dünya görüşünü tam olarak kestiremesem de, çoğu sikko sosyoloji hocama bin basar sayın akyıldız. olur da verdiği makale ödevlerini yapmazsanız "bunu cumaya kadar yap getir, telefonum akşam 9a kadar açık sorun olursa ara" diyen biridir. 5 sayfa mesajla bi konuyu anlattırmışlığım dahi vardır, çok iyi adamdır çok!
çok üzgünüm sözlük. üzgün üzgünüm yani. mutsuz anlamında üzgün. en son ne zaman gerçekten mutluydum onu bile bilmiyorum. mutsuzum amına koyim hayatında mutsuz.
sözlük lan ben yine birinden hoşlanıyom ve buraya 2-3 yıl sonra bu entry yi görüp "lan salaklığa bak yine ne acı çekmişim" demek için yazıyom. *
kendi halimin erkek versiyonunu bulmuştum halbuki, ulam 2 tip birbirine bu kadar benzer sözlük ya. o da benden hoşlanmışmışmış ama pek sikinde olmadığım için üzgünüm biraz. neyse yine üzüldüm babay.
Allahın Brezilyası'nda * taaa geçen cuma vizyona girmiş, bizim ülkemizde de bu cuma vizyona girecek olan en sevdiğim kitap serisinin ikinci kitabının filmidir.
Duyduğuma ve tumblr sağolsun gördüğüme göre kitabın aynısı olmuş. her sahne ve cümle kitaptan hiç değiştirilmeden geçirilmişmiş. Göreceğiz bakalım cuma günü. En azından beni hayal kırıklığına uğratmayacığına eminim.
cory öldükten sonra izlememeye karar verdiğim, ancak ilk 2 bölümünde sırf The Beatles coverları olacığı için, ardından gelen 3.bölümde de Cory anması olacağı için izlemeye karar verdim.
Geçen gün Danny Glover'ın sadece ilk 5 bölümde oynayacağını öğrenince yıkıldım. LAN ABED, TROYSUZ YAPAMAZ. ABED OLMAZ O ZAMAN. BANANE. KABUL ETMiYOM SÖZLÜK.
sinirlendim.
neyse ki bir bölüm anime bölümü olacakmış. bakalım bakalım.
Dün sabahın bi köründe arkadaşımın mesajıyla * öldüğünü öğrendiğim güzel insan. Glee dizisine başlama nedenimdi kendileri. o bebeksi suratını gördükçe bu mu la 30 yaşında derdim. çok güzel insandı, gülüşüyle kendine hayran bıraktırırdı beni.
2 hafta sonra rol arkadaşı olan lea michele de evlenecekti halbu ki...
hala aklım öldüğünü kabullenmiyor. umarım acı çekmeden gitmiştir. hoşçakal cory, çok güzel insandın sen.
pek yaran okul müdürü lafları olmasa da olay şöyledir efenim;
liseden mezun olduktan sonra klasik mezunların buluşma yeri olan pilav gününe gidilir. bir kaç arkadaş çok sevgili müdürümüzle konuşmaya başlarız:
+ hocam ya lise zor diyoduk, üniversite daha da zor çıktı ya vizeler, finaller, projeler hede hödö....
- ya yaaa işte biz size bunu kazandırdık.
+ * yani tabi, evet.
- bizim okulun farkı bu çocuklar. 50 yıllık bir tarih bu okul bilmem ne falan filan *
+ evet...
- bizim okulun gazetedeki haberlerini görüyosunuz di mi!? bizim okul hakkında ne diyolar arkadaşlarınız he söyleyin bakiyim.
+ hocam şimdi şöyle ki *
not: 50 yıllık okul denilen okul allahın çekmeköy ünde topu topu 300 kişinin duyduğu, bi sikime yaramayan bir okuldur. kimse bilmez sezin lisesi nedir, kimdir. hocaları çok şeker ve iyi insanlardır o ayrı mesele.