ağlamak, halk arasında dendiği gibi 'ayıp' değil. 'erkekler ağlamaz' demek de pek tutarlı bir deyim değil. bir nedeni vardır; şu an sa ağla ağlayabildiğin kadar...
türklerin islamiyeti özümsemesi yesevi'ye dek uzanır. bize okutulan tarih kitaplarında islamiyete geçmemiz sorunsuz olmuştur. ancak okutulmayan tarihte olaylara böyle bakmaz. topraklarını büyütmek isteyen araplar, kabile halinde yaşamlarını sürdüren türklerin kimini öldürür, kimini zındanlara atar. zındanlarda bulunanları müslüman olmaları koşuluyla serbest bırakmayı vaad ederler. kabul edenler bağışlanır, diğerlerinin kellesi gider! ancak daha sonraki yıllarda a.yeseviler, yunus emreler islamı güzellikle anlatarak türkleri islamlaştırırlar...
süheyl batum'u haydi cezalandıralım da; daha dün balyoz davası denen uydurmayla ceza evlerine gönderilenlere ne diyeceksiniz. bunlar neredeydi bu güne değin, kimin içindeydi, kimlerle yazgı birlikleri vardı? yanıt yok mu?
mısır'da neler oldu? h. mübarek abd desteğiyle bu güne değin oradaydı. müslüman kardeşler abd destekli bir dernek. mısır ordusu abd yanlısı... ne oldu şimdi; halk devrimi mi? hayır, abd h. mürabarek'e 'yeter' dedi. bir başka kendi ekseninde olanları koltuğa oturttu. buna bizde 'halk devrimi' diyenler var! abd bunu dünyanın her yerinde yapar! önce ortaya çıkarır, ardından besler, sonra da kaldırır atar! bu da böyle işte!
kısa bir süre önce geldiğim uludağ sözlük'de, bir kaç ayrı yerde okuduğum 'yedinci nesil' deyiminin anlamını anlatan biri olursa sevineceğim. yenimuhalefet.com yazarlarına 'yedinci nesil' denmesinin anlamını bilmek zorundayım.
bir ayet: şeytan 'öyle ise, izzetine yemin ederim ki ben o insanların hepsini mutlak saptırırım. ancak içlerinden ihlas ile seçilmiş has kulların müstesna' (sad/82-83)... seçilmiş 'has kullar' kim, neden onlar seçilmiş, seçilmeyenlerin şeytanca kandırılmasının anlamı ne? işte bunları düşünmeyeceğiz, sorgulamayacağız değil mi?
komünistleri kültür düşmanı olarak göstermeden önce ülkemizde olup-bitene bakılması gerekir. bugüne değin talan edilen bir çok değerler oldu. benim kentimde koca manastır çok partili sistem ile birlikte yıkılmış... kimlerin yıktığını en yerdeki yıkımdan bile anlamak olası... bakın, sorun, onlar komünist miydi acaba? öyleyse ne çok kendini saklayan komünist varmış ülkemizde, diyeceğim; acaba öyle mi?
siz hiç orijinal varken, sanayi denilen basit yapımı önemsiyor musunuz? hayır, illede yabancı mal da olsa orijinal olsun! nedeni, daha nitelikli diye... atatürk'ün masonluğu, ya da bir başka özelliği mi önemli olan, yoksa bıraktığı değerler mi? bu tür saçmalıklar yerine başka uğraşlar için çaba harcayın...
alkole bu denli takmanın nedenini anlamakta zorlananlardanım... adam gibi kullanan kime ne? din diyerek tarikatların, cemaatlerin yaptıkları yanlışlar üzerinde durulmalı. alkol satan yere uğramamak, ekmek almamak; çok saçma... bu ülke en çok vergiyi bunların üzerine yüklüyor biline...
bizdeki 'san-atçılar' ile, teorideki 'sanatçılar' arasında var olan ayrımı yapmak zorundayız. bizdekiler sanattan uzak san-atlar, iki dizide, bir de rolde görülünce kendilerini dorukta sanırlar. özge'de öyle! şımarık zengin çocuklarını andırıyor açıkçası... görünce, tanımamak bunlara en büyük ceza olmalı...
yenimuhalefet... ülkemizdeki 'muhalefet' anlayışını yerinde bulmadığımdan dolayı, başına 'yeni' getirerek oluşturduğum bir internet sitesidir. sanal ortamda tanıdıklarımın da desteğiyle bir ylıdır yayın yaşamımızı sürdürmekteyiz. anadolu'nun bir ilçesinden yönettiğim sitenin yazarları yurdumuzun dört bir yanından... şimdi düşünüyorum da, iyi ki oluşturmuşum bu siteyi... yazarlarımızla çok iyi sanal dostluklar olştu aramızda...
yalnız olmak deyimini tek açıdan değerlendirmek yanlıştır. özellikle de atatürk için... kimliğini yitirmiş bir ulusun var olabilmesi için verilebilecek uğraşların 'çok kafadan' çıkacak düşüncelerle kazanılması olanaksızdır. atatürk, tek başına kurguladığı planı yanında bulunan bir-iki kişi ile tartışarak karar aşamasına varmıştır... o, düşünme zamanında yalnızdı; öyle de olması gerekiyordu.
bir internet sitesi olan yenimuhalefet.com'um yazarları:faruk haksal, özgür karasar, turgut çelik,nurullah aydın, mehmet halil arık, oktay erol,m.nuri sönmezer, murat hacıoğlu, nihat sırdar, özlen akarsu çelik, ceren bensu arslan, yurdagül alkan,ali rıza özkan, aygül karaşoğlu, nefise canaran, muzaffer denli, süleyman yağız, ömer arslan,mehmet kaya, ismail hakkı cengiz...
engels'ten 'kutsal aile', sırada lenin'in 'bir adım ileri iki adım geri' yapıtı var... sonra s. tanilli'nin bir yapıtı... serol teber'ın okuduğum yapıtları da olağanüstü.
eleştirinin teoriye katkısı ne demekse; yenimuhalefet demokrasiye katkı demektir...
ayrıca, yenimuhalefet.com adlı bir site de bulunmaktadır. site iyice incelenecek olursa, olaylara 'ayrı bir yorum'logo altı sloganıyla uyum sağladığı görülecektir.
marx'ın zenginilğinden söz edenler açıp bir tarihe bakmalılar... engels'in desteğiyle yaşamını sürdürmüştür marx. ayrıca, bir abd gazetesinde yazı yazmasına içerleyen engels'e de 'sana fazla yük olmak istemiyorum' demiştir...
bir zamanların gençliği tesbihi düşürmezdi ellerinden, şimdi de cep telefomu düşmüyor elden! cep telefonun olmadığı günler de yaşanacaktır... düşünün ki tüm uydular işlevsiz kaldı! ne cep telefonu, ne de bilgisayar ne işe yarardı dersiniz... bir hiç olurlardı...
çocuklara alınan oyuncaklarla önce büyükler oynar... yaşar kemal anlatıyordu. çocukluğundan kalma bir istek olarak, tepelere çıkıp çocuklar gibi uçurtma uçurtmak, topaç çevirmek istiyordu... demek ki her yaşta çocuk olamak istiyor insan...
inanamadım, geçenlerde bir tanıdığım yurtdışına yaptığı bir geziden söz etti; sonra da ekledi: telefon ile internet bedeline bittim... inanamadım! biraz daha anlatınca da inanmak zorunda kaldım. demek ki bizden daha pahalı olan ülkeler de varmış; onunla avunalım!!!
bir-iki yıl önce abd tarafından anti-sovyetizm düşüncesini aşılmak, yeri geldiğinde de ezmek için kurulan özel harp dairesi'nin ülkemizdeki ilk provakasyonu... 1955 yılının 6-7 eylül günü anıtkabir'e bomba atılartak ülkemizdeki gayri müslümlerin yurttaşlar linç edilmek istendi...