Sözde e ticaret sitesi hizmeti veren firma. Telefonlarımı açmıyorlar , maillerime cevap vermiyorlar. iade bile kabul etmiyorlar. Üstelik de “istersen git şikayet et” şeklinde cevap veriyorlar. Bin pişman oldum. Param boşa gitti.
Pilot Garage’da ekspertiz yaptırdığım ve sadece sürtme boyası olduğu söylenen araç pert çıktı. Aracın değişmeyen yeri kalmamış. Motor baştan aşağı kötü malzemelerle toplanmış. Pilot Garage’ı aradım.” Biz paramızı aldık. istersen mahkemeye git.”dediler. Yasal yollara başvuracağım. Kul hakkı yemek gerçekten kötü...
Uyarmaya rağmen hasarlı kitap gönderen, bunun üzerine bir daha uyarmaya rağmen aynı kitabın yerine yine hasarlı ve cildi yırtık kitap gönderen ciddiyetten uzak ve alışveriş yapılmaması gereken yer.120 tl para alıyorlar bir kitap için.Müşteri ile dalga geçiyorlar resmen.
Bir vatandaş olarak hizmet yapmadıklarını düşünüyorum. Ayrıca hukuka da pek saygılı değiller.Bence izmir büyükşehir belediyesinin adına da ciddi zarar veriyor.
Çok kalitesiz bir yer.Doktorları çok ilgisiz.Rahatsizliginizi soylediginiz halde tedavi etmiyorlar.Hasta haklari birimi cok saygisiz.Daha duzgun yerlere gidin.Eger gozunuzu seviyorsaniz.
şoför uyandırılırsa şoförün daha çok kızacağını düşünerek muavini uyandırmaktır..*
tesadüfen radyoda rastladığım bendeniz'in ses tınısına benzer bir bayanla düetin gerçekleştiği tahir şimşek şarkısıymış.başarılı ve duygusal olduğu söylenebilir.
-yarım saattir konuşuyoruz zordagül.
+ne var bunda cenabettin?
-ee yani bir göreyim gül yüzünü..
+ olmaz cenbo.benim webcam bozuk.hem daha erken.yazışalım sonra görürsün nasıl olduğumu..
-ama yani zordagül muhabbeti zora soktun ziktin attın afedersin..
+ama cenbo..
-caps ver piç..
+şüku versem panpa..
- lan kız benden daha incici reyiz çıktı amk. ccc zordagül reyiz ccc
-alo kiminle görüşüyorum?
+benimle görüşüyorsunuz.kenan(ışık) bey siz misiniz?
-yok değilim.ne işle meşgulsünüz?
+kenan bey yeme beni allahını seversen..
-yok valla değilim.son kararınız mı çekinizi alabilirsiniz.
+tamam çeki ver kaybol hadi.
kendisi uludağ sözlüğe yeni entryler kazandıracak sekizinci nesil yazardır. hoş gelmiştir.
ing bank türkiye yeni genel müdürüdür.35 yaşında olmasına rağmen böyle büyük bir göreve getirilmesi şaşkınlık yaratmıştır.bilkent ekonomi ve harvard mba diplomaları varmış.
sanki ikisinden biri doğru gibi gözükse de iyi düşünülünce her iki türlüsünün de yanlış olduğu anlaşılır.
dolmuş şoförünün kankaları::::::nereden geldikleri,nereye gittikleri,ne yapmak istedikleri belli olmayan ve olmayacak kişilerdir.aniden
yolun ortasında dolmuşa atlayıp "baba naber" gibisinden bir lafla dolmuşa dahil olabilirler.hele şoförün yanı boşsa aklı sıra
şoförün kankisiyim diye hava basmaya başlarlar.kotları ve modern atkılarıyla rönesans aşığı ressam tavırları takınsalarda
nafiledir.zira biz onları tanıyoruz.zaten konuşmalarda ele verir kendini.bağıra bağıra konuşmalar ve espri yapma çabaları her şeyi
ortaya koyar zaten.yine aynen bindikleri gibi bir anda dolmuştan kaybolup caddeye karışırlar.hatta dolmuş durmadan atlayanları da vardır.
ferrarisi varmış gibi takılan cool adam :::::: evet efendim bu tiplerin üstü başı marka olup yol boyunca kulaklıkla müzik dinlerler.öyle
dolmuştaki ayak takımıyla göz göze bile gelmek istemezler.gören bunları ferrarisi tamirde olduğu için dolmuşa biner sanır.
elinde torba işsiz adamlar :::::: bu tiplerde ise dolmuş aboneliği kavramı ortaya çıkar adeta.dolmuş bunlarsız bir hiçtir.ellerinde renk
renk türlü türlü torbalar bir yerden bir yerlere gider dururlar.kahverenginin tonlarındaki kumaş pantolonları ve yılın 9 ayı giydikleri
geniş kabanlarıyla ter kokularını saklamaya çalışırlar.işsiz oldukları her hallerinden belli oluyordur.hee bir de eski model
telefonlarından radyo dinlerler bunlar.
pazardan dönen teyzeler :::::: yahu teyzecim her gün nerede ne pazarı buluyorsun sen diye sormak lazım bunlara.dolmuşun yarısını
kaplayacak kadar eşyayla binerler.hele o pazar arabasına yaptıkları zulümden hiç bahsetmiyorum bile.pazar arabasının dolmuştan daha
fazla yük taşıdığını söyleyebiliriz.yapmayın efendim.az yiyin.
okul üniformalı gençler :::::: bu gençler okula giderken uyku tesirindedirler.dönüşte ise okulda bütün enerjilerini bitirmiş bir şekilde
binerler dolmuşa.bu yüzden dolmuşun en zararsız tipleridir diyebiliriz.
araba durdurulur :
sürücü :kolay gelsin memur bey.buyrun ehliyet ve ruhsatım.
polis : yok lüzumu yok..gerçekten..
sürücü :öyleyse..sorun nedir memur bey?
polis : aslında sorun denmez ama..
sürücü :öyleyse nedir?
polis : abi bu kaç basıyo?
sürücü: ne kaç mı basıyo?
polis :evet abi bu kaç basıyo?
sürücü : hehe.ne oldu ilgini mi çekti.haha memur beyciğim..boş ver sen onu..gaza ne kadar basarsan o kadar basar..hehe anlaman sen..
polis :ehliyet ve ruhsat lütfen..
sürücü :hani gerek yoktu..sorun nedir memur bey?
polis : artık gerek var.görev başındaki memura hakaret etmek ve görevi aşağılamak bir suçtur..
sürücü :ama çok sayın kıymatlı bir o kadar da saygı değer başkomiserim amirim emniyet genel müdürüm ..lütfen..şey etmeyelim..
polis : höd..sus bakim..
bu ikileme hemen bir açıklık getireyim.kaçan kovalanır.ve bu yüzden de kovalanan kaçar.sanırım yeterince açık oldu.*
gelecekten konuşuyorum.itibar ediniz lütfen.ve bütün türkiye sevinç içinde .2012 uefa avrupa ligi şampiyonu beşiktaş.taksim ana baba günüdür.aman allahım bu ne büyük bir gurur.şampiyonluk bize çok yakıştı.beşiktaş finalde rakibini yenerek kupayı almaya hak kazandı.zaten biliyorduk.en büyük beşiktaş..şampiyon beşiktaş..uefa avrupa ligi kupası bizim..
90 lı yılların güzelliğini daha da uzaktan hatırlamak istemiyorum.biliyorum ki o güzel tarz kıyafetler , o güzel pop şarkıları artık
yoktur.eskinin saflığı ve gizemi hiç bir zaman 90 lardaki gibi olmayacaktır.neredeyse herkes kullanmaktadır ama internet ve teknoloji
bir çok duyguyu bitirmiştir.ben iphone 5 i merak etmekten çok mustafa sandalın ve tarkanın yeni albümlerindeki çekişmesini merak
etmek istiyorum.ben mahsunun ve özcanın gençliklerindeki polemiklerini özlemek istiyorum.çok mu geç kaldım?.eskiden yazlık vardı.her
orta halli ailenin en büyük hayaliydi yazlık almak.ama şimdi zengin 7 yıldızlarda geziyor,orta halli bütçeyi zor
denkleştiriyor.şimdiki çocukların gözlerinin ucuyla bakmayacağı o atari salonlarındaki makineler bir zamanlar gençlerin en büyük
eğlencesiydi.eskiden hava atmak bmwlerle ve audilerle değildi.yüzme havuzuna takla atarak atlayan çocuk kraldı o zaman.şimdi ise reina
da valeye en fazla bahşiş veren kişi kral.eskiden derbiler bile daha heyecanlıydı.barcelona öyle uzay takımı falan değildi.real madrid
ve manchester united ın yanında devede kulaktı.adı bile geçmezdi çoğu zaman.opel vectralar dönemin bomba arabasıydı.hele kırmızıysa
aha da ferrari.takardın kasedini arabaya .senden kralı yoktu vallaha.ne gerek vardı usb ye cd ye? karakol telsizi gibi cep telefonları
vardı.şimdi ise kağıt gibi dokunmatik aletler.her şeyden önce eski telefonlar göz dolduruyordu.gerçi yer de dolduruyordu ama yine de
değerdi.künye modası vardı bir de.hem de altın.şimdi olsa ne dalga geçerler demi? işte o zaman künyeyle kolyeyle dalga geçmezdi
insanlar.beyaz çorapla dolaşanı bile yadırgamazlardı.insanların saçları ,yüzleri bile daha berrak ve daha temizdi.ya onu bırakalım
eskinin mafyasının bile bir imajı vardı.takım elbise siyah mercedes.şimdi ise sakallı kotlu iphonelu arka sokaklarda bölüm oyuncusu
tipli adamlar dolaşıyor mafya diye.mafya görmesek neyse.herhalde bu yazdıklarım özlediklerimin yüzde 1' i falan.bu arada 56 doğumlu
gibi konuşmamın sebebi az hatırladığım 90 lı yılları bile bu kadar sevebilmişsem ve özlüyorsam demek ki gerçekten zaman yanlış yolda
ilerliyor.bu fani dünyada bir dileğim olsaydı,bütün ömrümü 90 larda geçirmeyi dilerdim..
-bak cenabettin..geçen de kırdın beni.insan sevdiği kadına iki demet maydonoz bir kilo kuru soğan mı alır hediye olarak?
+ne var kızım.işte hem hediye hem de akşam yumurta kırıp yeriz diye şey ettim.ne var yani?
-hayvansın cenabettin.bak senin o kalas arkadaşın servet bile hep karısına çiçekler alıyormuş.hayvansın cenbo..
+tamam amuğa goyim.yaptık bir gavatlık.kusuruma bakmazsın artık amuğa..bir dahakine yanında şalgam suyu da alırım hehehe..tamam la
alırız bir çiçek bahçeden neyin .yeter ki sus garı..
-cenbom benim maço erkeğim..
halbuki her şey çok kusursuzdur bir yere kadar.yakın coğrafyadan komşu ülkenin kızıdır bu kız.her oturum açışında sanki güneş doğmuş
misali ekranın sağ alt köşesine bakıp anlamsızca sırıtırsınız.üstelik size sık sık kendi isteğiyle görüntülü aramalar
başlatıyordur.i love you derken çok da inanmışsınızdır onun bu sözüne.hem sizde hoşlanmışsınızdır ondan.
sonuçta başka ülkeden ve uzakta olmak sizin suçunuz değildir ki.birden öğrenirsiniz ki zaten kendi ülkesinden
başka bir ülkede okuyan bu kız 1 sene dil için değişim programıyla daha da başka bir ülkeye gidecektir.çok karışıktır.ama
umutlusunuzdur.ve o dil için belirlediği ülkeye gider.ilk zamanlar alışamaz.sizle görüntülü konuşurken ağlar.siz ona teselli
verirsiniz.hatta memnun değilse okuluyla konuşup tekrar geri döndürebileceğinizi bile söylersiniz.halbuki hiç gitmediğiniz bir
ülkede kimi tanırsınız kime torpil yaptırabilirsiniz ki.ona videolar hazırlayıp gönderirsiniz ara sıra.ama bir an gelir.online olduğu halde
hiç cevap vermemeye başlar.iyi ama zorla i love you dedirtmediniz ki ona.çok hevesliydi söylerken.çok da ciddiydi ayrıca.sizde sadece
msn adresi vardır.acaba msn de mi sorun var diye binbir çabayla facebook ve skype adresini de bulursunuz.ve ikisinde de kabul
edilmezsiniz.ve en sonunda msn de kızın iletileri kısmına sitem edercesine yorum yaparsınız.online görünüyorsun sürekli bişeyler
yapıyorsun msnde.ama bir cevap vermiyorsun.bu ne vefasızlık gibilerinden.ve aylardır iletileri aldığı halde cevap vermeyen kız 10 sn
sonra der ki.bilmeden senin kız arkadaşın mı oldum acaba? kızmanıza rağmen yine de alttan alırsınız.konuşalım mı dersiniz..lütfen
dersiniz..yalvarırsınız resmen..cevap yok.her gün facebookda cevap beklersiniz sizi arkadaş olarak eklemediği halde.sonra msnde
biriyle arkadaş olduğunu görürsünüz.erkek ismine benziyordur.yine uzun bir süre ortadan kaybolur.tekrar ileti girdiğinde ise o malum
kişiyle konuşmak istediğini belirtiyordur.ve ertesi gün facebookta o kişiyle ilişki içinde olduğunu görürsünüz.sizi üzen şey onun sizi
sevmemesinden çok sizi takmamasıdır.günde onlarca mesaj alırken nasıl cevap vermeden durabilir.vicdansızlık değil midir bu?ve en
sonunda o kadar kızarsınız ki.ona bol küfürlü bir mail yolayıp silersiniz onu.ama yine de sürekli onu takip ederseniz sanal
alemde.fotolarına bakarsınız ,iletilerini izlersiniz.kendi dilinde olanları google translateden çevirmeye çalışırsınız.sonra pişman
olursunuz ona küfür edip onu sildiğinize.sonra yine eklersiniz msn de onu.sizi silmemiştir hala.ama düşündüğünden değil uğraşmak
istemediğinden muhtemelen.artık o başlangıçtaki gibi yabancı bir internet kızıdır. gerçekten ondan çok hoşlanmışsınızdır.ama gerçek
hayatta sanallığa yer yoktur. kim demiş sanal aşkın acısı gerçek olmaz diye...
eğer sözde davan uğrunda mücadele veriyorsan adam gibi dersin ne bok olduğunu ne istediğini.ben buraya yazıyorum.ben türk oğlu türküm.pkk düşmanıyım.pkk nın orospu çocuklarından oluştuğunu söyleyen türk kanı taşıyan türküm.ya sen nesin beyinsiz ezik ben pkklıyım bile diyemeyen şerefsiz haysiyetsiz zavallı?
edit: eksi veren şerefsiz pkklı.götün yiyorsa yaz ben pkklıyım diyede görelim götünü.piç evladı seni.
çok beğendiği bir entryde eli artı butonuna gidecekken , rakiplerin karması yükselmesin diye "sen eksi vermediğime dua et,artı senin neyine ulan" diye düşünen yazardır.
başlık ne kadar açıklayabilir bilemem ama muhakkak bir çok kişinin yaşadığı şeydir.mesela msn de ve ya telefonda hatta günlük hayatta
bile biriyle konuşuyorsunuz.ve bu kişi sizin konuşmaktan keyif aldığınız biri ve konuşmanın uzamasını içten içe arzuluyorsunuz.hele bu
kişi hoşlandığınız platonik aşkınızsa tam bir kıvranma durumu ortaya çıkıyor.ve o an geliyor işte o iğrenç diyalog yaşanıyor.
- sona kalan sarıların sülo * önce davranan müşerref tezcan
-aa demi evet hatırlıyorum..haklısın..komikti.(konu bulmalıyım ve ya cool bir bahaneyle tüymeliyim.)
*neyse benim gitmem gerek...
-evet ya benim de acelem var zaten. bir yere gitcem hazırlanmam lazım.(hee oscar ödül törenine katılcam ya aq.iyi de niye gidiyon ya?)
*okay o zaman görüşürüz kendine iyi bak..
-sen de ..(tabi bu arada surat kansere deva olan kırmızı turp mübarek)
uzun lafın kısası reddedilmekten korkan insanlar için veda etme büyük bir problemdir.
küçük halı saha ile gerçek saha arası büyüklüğündeki sentetik çimli amatör bir sahada bir maç oynanmaktadır.takımlar bell değildir
çünkü neredeyse her takımdan futbolcular vardır.ben maçı dışarıdan izliyorum.çek cumhuriyeti misali 75. dakikaya 2-0 geride giren
takımım yine dakikada aynı dakikada gökhan gönüle sol kanatta yapılan faulun kullanılması sonucu dia sayesinde golü buluyor.ve maçıda
3-2 kazanıyor(diğer 2gol nasıl oldu görmedim).ama sonra ne olduysa hakem maçı 73 ten iti baren tekrar ettirme kararı veriyor(saçmalığa
,bak ).ben de tam 73 te oyuna giriyorum.ama o kadar rahatım ki .çünkü nasıl mantıksa 73 ten sonra birebir aynı maçın oynanacağını ve
yine 3-2 kazanacağımızı düşünüyorum.nitekim gökhan gönüle 75.dakikada aynı faul yapılıyor.her şey aynı şimdiye kadar.faul kullanılıyor
ve yine aynı şekilde kaleciden sekiyor dia ya geliyor.aman allahım o da ne? ama dia bu sefer kaçırdı.bizim takım nasıl olur falan ya
gibi mal mal trip yapıyor.karşı takım bu sefer maçı böyle bitirmek için dan dun vuruyor her topa.karşı takımın defansında giray var
sanırsam.topa bir vuruyor ben topa bir zıplayıp taban koyuyorum.sonra yine havalandırıyor topu.bu sefer tellerden dışarı gidiyor.ve
bizim takımda sabri sarıoğlu diyor ki giraya atan alır git al diyor.giray almam diyor.sabri zavallı yine küfür yememek için atlıyor
tellerden başlıyor topu aramaya.ama ne oluyorsa bundan sonra oluyor zaten.hangi takımdan bilemediğim (maçta oynadığım halde* )bir
siyahi kardeşimiz var.baroni ve keita karışımı.emre belözoğlu geliyor buna diyor ki.olum sen real madridte oynadın ya nasıl
bilmiyorsun.topa ayağının üstüyle şöyle vuracaksın diyor.ve o da anlıyor nasıl anlıyorsa.ben şaşırıyorum .aaa sen real madridten mi
geldin.evet diyor.hemen elimi cebime atıyorum telefonla foto çekmek için.tipik türk mantığı işte* .bu arada etrafıma bakıyorum ümit
karan ,emre belözoğlu real madridli tanımadığım bu adam ve bir çok tanımadığım futbolcu .ayrıca nerden geldilerse sahaya arada kızlar
da var.sonra diyorum ki benim telefon iyi çekmez .var mı iyi çeken telefon.arkadaşım var diyor.bu arada ben hakeme hocam zaman
ilerliyor ekleyin bunu uzatmalara işareti yapıyorum.futbolcular,kızlar ve ben erasmusta buluşan ergenler misali kafaları birleştirerek
makineye sırıtıyoruz.çekiliyor fotoğraf.sonra ben maç bitmiş gibi fotoyu çeken kızla sahanın dışına doğru yürüyorum.kız bulamıyor
fotoyu.ver ben bulurum diyorum.sonra birden elimde kızın telefonu uyanıyorum.oha rüyaymış diyorum.kızın telefonundan kıza resmi
bulamadım diye mesaj atıyorum.saçmalığa bak hem kızın telefonu sen de hem de rüyaymış dedin ya lan dallama ne resmi daha derken.bu
sefer telefonun şarj bitiş sesi beni gerçekten uyandırıyor ve bunu sabah yazıp ,daha fazla insan okusun diye daha sonra
paylaşıyorum...*
platonik aşıkların içlerinden her gün 24 saat geçirdiği cümledir.platonik aşkı azaltıcı bir şey var mı bilmem ama bu acıyı tam olarak tarif eden çok güzel bir grup yağmur şarkısı vardır.dünyadaki en güzel platonik aşk şarkısıdır.
bir an önce düzenlenmesi gereken kampanyadır.şayet onlar yiyecek ekmek bulamazken bizim burada sözlük keyfi yapmamız hiç doğru değil.çok üzülüyorum.hatta şu an bu entryi girerken göz yaşlarıma hakim olamayıp o her milletvekilinin isteyip de alamadığı laptopun klavyesini ıslatıyorum.lakin ıslansın mühim değil.nasıl olsa çok zenginiz.yenisini alırım.ama milletvekillerimizin bu durumuna daha fazla kayıtsız kalamayacağım.11 bin tl maaş dilenciye sadakadır.memurlar ve işçiler milyon dolarla oynarken milletvekillerine yapılan bir zulümdür.kampanyamızın sloganını açıklıyorum."haydi bir 11 bin tl de sen ver."
daha fazla entry yükleniyor...