Şu hassas dönemde bile vazgeçmeyeceksiniz değil mi? Evinizi barkınızı çekip çeviren, size anne olan, eş olan, üzerine kat kat sorumluluk alıp gerekirse vücut sağlığından olan kadınlara devam edin böyle ithamlara olur mu, vicdanınıza selamlar.
Kendi kendine yetebilmelisin. Hayatındaki insanlar senin için mecburiyet değil, birer hediye olmalı. Gökkuşağının bütün renklerini sen oluşturabilmelisin kendi gökyüzünde.
Iyi geçinmekle yalakalık arasındaki fark karıştırılıyor bence bizim aramızda. Insan vardır sakindir, dingindir, kavga gürültü istemez hayatında, herkese laf anlatamayacağını, bazı kişileri kabuklarından ya da at gözlüklerinden ayıramayacağını bilir. Kimine saygı duyar, kimini yok sayar. Bazılarıyla da aynı toplumda yaşamak zorundadır. Bu yüzden ne kendi karakterinden ödün verir, ne de birinin kuyruğundan gider. Sadece kafasını rahat tutmak ister o kadar. Bence hiçbir şey değiştirmeyecek kavga gürültü ya da muhabbet içinde olmaktan daha iyidir, bazı küfürleri yalnızca içinden etmek.
Beni kötü bir insan olmaya zorluyorsunuz. Yapmayın, lütfen yapmayın. Şu saçmasapan dünyada kaç günlük ömrüm varsa onu iyi bi insan olarak bitirmek ve öyle hatırlanmak istiyorum. Gelmeyin üzerime.
Hayal kırıklığına uğradığım her olayda, Allah' a kimseyi hayal kırıklığına uğratan biri olmamak için bir kez daha dua ediyorum. inşallah kabul oluyordur.
Bu aralar kafamı en çok kurcalayan sorudur. Tamam evet belli olaylar, insanlar, yaşanılanlar falan derken elbette aynı kalabilmek çok zor fakat kendisinde bunu nasıl fark edemeden başka bir kılığa bürünüyor insan? Yani en azından ben bazı şeyleri fark edemeden bir anda o gerçekle yüzleşip şok oluyorum. Bugün daha önce hiç yapmadığım şeyleri yaparken buldum kendimi. Bir anda başka birini gördüm sanki kendimde. Yabancılaşmış gibiydim kendime. Kendimi kontrol edemeyen, olmak istemediğim gibi bir insan olmaktan korkuyorum galiba.
Benim için günün tablosu biraz farklı. Bir tarafta onca tertemiz duygu düşünce ve emeğine, hayatının tam da orta yerine koymana rağmen sana zerre değer vermeyen, seni anlamayan birkaç kalp... Bir tarafta üzülmemesi için kendini unuttuğun ve gözünün içine baktığın bir varlık. Yaşından onlarca kat fazla yükte omzuna binen sorumlulukların. Sürekli anlamak istegin ve şükretme sebebi arayışların. En sonunda da cevabını veremediğin bir sürü soru. Keşke ben de size mutluluğun tablosunu gösterebilseydim, söz bulursam onu da paylaşıcam.