gribin bulaşmasına önlem olarak veya ilk grip belirtilerini hissetmeye başladığınızda kullanabileceğiniz pastil. tadı mentollü kola gibi. şeker içermemesi ve dünya sağlık örgütünün ürünü desteklemesi artı. düzenli kullanıldığında enfeksiyona karşı boğazda bağışıklık gibi de bir iddiası var.
1915 yılında gelibolu'da yeni zellanda'lıları komuta eden ingiliz. imparatorluk hizmetinden çok nam kazanmak için bu görevi kabul ettiği bilinir. aşırı disiplin tutkusu ve sertliği yüzünden ayrıca (bkz: anzak)ların en sevmediği komutan olmuştur.
göreme civarında gidilebilecek en harika otel. her şey dahil bir öğün politikası olmamasına rağmen gün içinde birçok isteğinizi resepsiyona bir telefonla ücretsiz odanıza getiriyorlar. sanki otel çalışanı değil de bir akrabanızın yanına tatile gitmişsiniz gibi bir ortam var. tek sorun odalarda internet kapsama alanının çok düşük olması.
* pamuk prenses'in maceraları (mirror mirror) pamuk prenses ve avcı filmiyle hemen hemen aynı anda vizyona girmişti. o filmin aksine masal daha çok romantik komedi tarzıyla çekilmişti. Julia Roberts kötü kalpli üvey cadı anne rolüyle başarılı. http://www.dailymotion.co...mirror-fragman_shortfilms
* muhteşem ve kudretli oz (Oz The Great And Powerful) iki saatten fazla süren sıkılmadan kendini izlettiren disney yapımı. Rachel Weisz ve mila kunis gibi dikkat çekici oyuncu kadrosuna sahip. alice wonderland tarzı süper bir görselliğe sahip. dorothy'yi evine yollayan meşhur oz büyücüsünün hikayesi anlatılıyor. http://www.dailymotion.co...-oz-beyazperde_shortfilms
* malefiz (maleficent) şeytani anlamına gelen ismi gibi kendisi de kötü kalpli, kinci, acımasız ve çok güçlü bir cadının daha bir bebekken ailesine duyduğu nefret yüzünden lanetlediği prenses aurora'nın hikayesi anlatılıyor. http://www.dailymotion.co...ficent-trailer_shortfilms
* kız ve kurt (Red Riding Hood) amanda seyfried hayranlığını pekiştiren hiç sıkılmadan izlenecek yapım. senaryoda masalın orjinalinden çok farklı yerlere gidildiğinden, çok fazla hikayeye odaklanmadan izlenmese daha keyifli hale gelir. http://www.dailymotion.co...hood-trailer-2_shortfilms
* çılgın kardeşler (The Brothers Grimm)heath ledger ise jake grimm'i, matt damon will grimm'i, monica bellucci ise sonsuz yaşam ve güzellik uğruna her şeyi yapabilecek cadıyı canlandırdığı, biraz komik, biraz korkunç, bol eğlenceli, cadı ve canavar avlama filmi. http://www.dailymotion.co...-trailer-vo-hq_shortfilms
normal şartlar altında işitilmesi imkansıza yakın cümlelerdir. diğer yandan eğer bir defa olsun herhangi birinin patronunun dudakları arasından çıkarken duyabilirsen (şaka ya da ironi değilse) hoş bir sürpriz etkisi yaratabilirler.
* sana bir şirket lamborghini'si tahsis etmeye karar verdik.
* arkadaşların, ailen ve sevgilinle daha fazla vakit geçirmelisin.
* aldığın avans bekleyebilir, hiç acelesi yok. ne kadar ihtiyacın varsa o kadarını kullan.
* sana yardım etmesi için, yanına yardımcı olarak istediğin sayıda kişi al.
* günün kalan iş saatlerini dışarıda geçirebilirsin.
facebook adlı sitenin zaman tüneli uygulamasına geçmesiyle birlikte, neredeyse her üç kişiden ikisinin kapak fotoğraflarını süsler. o kadar sık rastlanır ki bu sözlere, en azından birkaç tanesini bile halen daha ezberleyememiş olan kalmış mıdır acaba?
* kariyer yapmak harikadır! ama soğuk kış gecelerinde kariyerinize sarılıp yatamazsınız.
* erdemli bir kadın öpüşür ama aşık olmaz, dinler ama inanmaz ve terk edilmeden önce terk eder.
* bir kadına doğru ayakkabıları verirseniz, sizin için dünyayı bile fethedebilir.
* tek başına mutsuz olmak, biriyle mutsuz olmaktan iyidir.
* ihtiyarlamadan önce yaşamak zorundayız. çünkü pişmanlık duymak en az korkmak kadar aptalca
* erkeklerle eşit olmak isteyen kadınlar tutkularını kaybetmiş olanlardır.
* kimseyi kandırmadım. ama insanların kendilerini kandırmalarına izin verdim. hiç biri benim kim ya da ne olduğumla ilgilenmedi. bunun yerine benim için bir karakter yaratmayı tercih ettiler. onlarla elbette tartışmayacaktım. çünkü nasılsa olmadığım birine aşıklardı.
* bir erkeğin dünyasında yaşamaya aldırmam, yeter ki orada da bir kadın olarak bulunabileyim.
* iyi biriyim, ama melek değilim. günaha girdiğim olur, ama şeytan değilim. ben yalnızca bu koskoca dünyada sevecek birilerini arayan küçük bir kızım.
* hatalar yaptım, kontrolümü kaybettim ve çekilmez biri oldum zaman zaman. ama en kötü zamanlarımda beni idare etmezsen, en iyi zamanlarımda benim yanımda olmayı hak edemezsin. *
gülşen'nin muzice albümünden en güzel şarkısı. biraz hayal kırıklığı, biraz pişmanlık, çokça da burukluktur şarkının malzemesi...
ne bana huzur verdin, ne kendine ne de aşkıma
yalanların, bahanelerin biri bin para
senin için var mıydım? yok muydum? az mı çok muydum?
düşündün mü, sevdin mi kimseyi kendin dışında?
ben karar verdim
seni ne zaman aklar, ne de sular paklar
zamanında ödenmezse
cezaya girer günahlar...
af dilemek için yalanında bir asaleti olmalı
yüce makama havalesin, hesabı tez sorulmalı...
neil gaiman'ın aynı adlı kitabından sinemaya uyanlanan animasyon film. şuana kadar izlediğim en iyi animasyonlar biri. senaryosu ve müzikleri harika...
* dr. seuss the lorax (Dr. Seuss Loraks)
fragman:
sanki biraz daha çocuklara hitap ediyor gibi olsa da büyüklerinde keyif alabileceği, doğayı koruyalım, yeşili sevelim temalı, şirin karakterlere sahip animasyon.
* ronal barbaren (barbar ronal)
fragman:
danimarka yapımı ve sadece yetişkinlere yönelik eğlenceli bir animasyon film. diğer akrabalarının aksine cılız ve çelimsiz ronal'ın kahramanlık hikayesini konu alıyor.
* shrek
fragman:
(shrek 2)
(shrek the third)
(shrek forever after)
farklılıkların uyumunu anlatan, bir çok kişiye animasyonu sevdiren animasyon film serisi... birçok farklı masal kahramanına da içinde yer veriyor olması ilgi çeker...
* puss ın boots (çizmeli kedi)
fragman:
komik, sevimli, izlenesi bir film. alttan alttan farklı filmlere yaptığı göndermeler gülünmeye değerdi...
* ıce age (buz devri)
fragman:
(ıce age 2)
(ıce age 3:dawn of the dinosaurs)
(ıce age 4: continental drift)
komedi ve duygusallığın dengesini yakalayabilmiş harika fim. bazen güldürür, bazen hüzünlendirir... her bir versiyonu birbirinden güzeldir.
* corpse bride (ölü gelin)
fragman:
bence tek klasik denebilecek bir tim burton filmi. duygusal olarak tatmin eder izleyeni, görsel ve işitsel şölendir...
* 9
fragman: http://www.youtube.com/watch?v=OnoJecu9e7c
daha çok gecenin geç saatlerinde izlenebilecek, sürekleyici bir film. diğer cicili bicili, eğlenceli animasyonlara benzemez. hikayesi, detayları farklıdır...
* tangled (karmakarışık)
fragman:
izlerken beni çocukluğuma alıp götürmesine bayıldığım film. disney çizgi filmlerini seven herkesin bıkmadan usanmadan izleyeceği şahane bir film.
* megamind (megazeka)
fragman:
keyifle izlenebilecek, aşkı anlatan animasyon. superman'a yapılan göndermeler başarılı...
* the simpsons (simpsonlar)
fragman:
diziye sadık kalarak sinemaya uyarlanmış film. homer filmde her zamanki
sakarlıklarıyla her şeyi berbat edip, tüm dünyanın başını daha çok belaya sokuyor..
* mary and max (mary ve max)
fragman:
dışlanmış bir farklı kişinin mektup arkadaşlığını ve hayata bakış açılarını anlatan duygu yüklü bir animasyon.
* how to train your dragon (ejderhanı nasıl eğitirsin)
fragman:
yoğun hayalgücüne sahip, sımsıcak, dreamworks harikası, kusursuz bir film.
* the princess and the frog (prenses ve kurbağa)
fragman:
2009 yapımı disney'in animasyon filmi. bildiğimiz kurbağa prens masalı ama prenses çikolata tenli...
* monster house (canavar ev)
fragman:
biraz gerilimli bulunsa da gerilimden çok gizemlidir, izlerken merak uyandırır... gayet başarılı.
* ratatouille (aşçı fare)
fragman:
insanın o kadar fareyi mutfakta görmeyi pek sevimli bulmayacağı gerçeğini bir kenara bırakırsak keyif alınacak, animasyonun dibine vurmuş filmdir. içinde birçok duyguyu özetler...
* the polar express (kutup ekspresi)
fragman:
teknoloji o kadar iyi kullanılmış ki izlerken bazen animasyon olduğunu unutabilirsiniz. meraklı bir çocuğun noel baba'nın gerçekten yaşayıp yaşamadığını öğrenmek üzere çıktığı yolda yaşayacağı maceraları konu alır.
* cloudy with a chance of meatballs (köfte yağmuru)
fragman:
hızlıca geçirmesi istenilen birkaç saat varsa mutlaka izlenmeli. zamanın nasıl geçtiğini anlamayacağınız, bol hayal gücü içeren film.
* planet 51 (gezegen 51)
fragman:
hiç bunalmadan seyredilecek 2009 yapımı animasyon. filmde astronot kaptan charles baker'in kimsenin yaşamadığını, ilk kendisinin keşfettiğini sandığı gezegene indikten sonraki macerası anlatılıyor.
* a christmas carol (yeni yıl şarkısı)
fragman:
charles dickens'ın tiyatro oyunundan uyarlanıp daha önce birçok benzeri çevrilmiş, ancak bu en güzelidir...
gammazlama yapılan entry'lere işlem yapılabilmesi adına doğru gerekçelerle gammazlanması gerektiğinden, gammazlama aparatında bulunan seçeneklerin doğru işaretlenmesi gerekir.
1- her yazarın birbiri ile ilgili fikir ve düşüncelerinin kişisel olması çok doğal olduğundan, yazarların nick altına girilen entryler "yazarı ilgilendirecek derecede subjektif." gerekçesiyle gammazlanmamalı.
2- başlığı tanımlamadığı için gammazlanacak entry eğer başlığın hemen altındaki birinci entry değilse "ilk entry (yönlendirme olmadığı halde) tanım değil." gerekçesiyle değil "entry/başlık uyumsuzluğu. entry başlığı tanımlamıyor." gerekçesiyle gammazlanmalı.
3- imla, yazım, noktalama hatası gibi silinmek yerine sadece düzeltme gerektirecek entry'ler "formata aykırı" gerekçesiyle değil "rötuş isteği" gerekçesiyle gammazlanmalı.
4- eğer arka arkaya girilmiş entryler birbirlerinin tamamen aynısı ise "entry yanlışlıkla 2 defa girilmiş - entry'nin birebir aynısı yukarıda var." gerekçesi ile gammazlanır. ancak ilk girilen entry ile gammazlanan entry arasında çok fazla sayıda entry girilmişse, gammazlama aparatına ilk entry'nin entry adresinin de not düşülmesi daha doğru olur.
"yazarların en sevdiği kitaplar, yazarların son dinlediği şarkılar..." gibi anket türü başlıklara birden fazla yazarın birebir aynı kitap ismini, aynı şarkı adını yazmasında bir sakınca yoktur...
5- son zamanlarda sadece "entry sözlük formatına aykırı." gerekçesiyle gammazlanan entrylerin sayısı çoğaldı. çoğu zaman sadece bu seçenekle gammazlamak yeterli olmayabiliyor. örneğin; forum/chat tarzı entry ise veya hakaret söz konusu ise bu seçeneklerle gammazlanması daha doğru olacaktır.
6- teknik hata yapıldığı için tıklanamayan bkz'ler "bakınız özelliğinin amacı dışında kullanılması." gerekçesi ile değil gammazlama aparatındaki teknik seçeneğinde yer alan "hatalı link/bakınız verilmiş." gerekçesi ile gammazlanmalıdır.
7- eğer başlık içinde hakaret niteliği taşıyan bir şey yoksa, sadece entry içinde hakaret söz konusu ise "başlıkta hakaret var!" gerekçesiyle değil, yalnızca "hakaret var!" seçeneği ile gammazlanır.
yalnızca eğlenceli bulduğun için iş yerinde geç vakitlere kadar çalışmaya başladığında,
yerli yabancı tv dizilerindeki bütün oyuncuların isimlerini ezberine alabildiysen,
başvuru formları doldururken hobilerin ya da ilgi alanların kısmındaki boşluğa "insanları gözetlemek" yazıyorsan,
e-posta kutunda öncelerden çöpe gönderdiğin e-postaları okumaya başladıysan,
sana gürültüsüyle arkadaşlık etsin diye tv veya radyo açık uyumaya başladınsa,
her sabah istem dışı yastığına sarılmış bir biçimde uyanmaya başladıysa,
eve ikinci, üçüncü bir kedi almayı düşünmeye başladıysan,
aynı gün içinde e-posta kutuna en az üç adet nişan/düğün davetliyesi geldiyse,
akşamları yorganı üzerinden çekmeye çalışan tek şey köpeğin ise,
hızlı aramalarda yer alan ilk üç numara fast food, restoranlara aitse,
arkadaşlarının aşk hayatlarını bir çizelge haline getirebildiysen,
kendi kendinle konuşmayı bırakıp, kendi kendinle kavga etmeye başladıysan,
senin bile kararsız olduğun en iyi yönlerini ortaya çıkartacak biriyle karşılaştığında,
yakın gelecekteki hayat tarzın için rahibe olmak mükemmel bir kariyer hareketi gibi görünmeye başladıysa,
cumartesi akşamları diğer tüm akşamlardan farksız geçmeye başladıysa,
anla ki yeni bir ilişkiye başlama vaktin gelmiştir...
her iki cümlesinden biri "ne?" ise,
mahalle bakkalını bile senden daha çok sevdiğini fark ettiğin zaman,
birbirinize değdiğinizde özür dilemeye başladıysanız,
senin için önemli bir günü unuttuysa ve bu davranışı yüzünden özür dahi dilemeye gerek duymuyorsa,
saçına tekrardan şekil vermek yerine gelişi güzel toplamayı tercih ediyorsan,
e-posta adreslerini bir bir bloke ediyorsa,
uzaktan akrabalarını görmek bile onu görmekten daha heyecan dolu bir bekleyişe sebep oluyorsa,
sürekli başka başka kızlara hımm... diğer erkeklere bakmaya başladıysa,
köpeğinin iştahsızlığını, senin bronşitinden daha fazla önemsiyorsa,
eğlenmek için beraberken neler yaptığınızı hatırlayamıyorsanız,
labrador'unun ondan daha zeki ve akıllı olduğunu düşünmeye başladıysan,
erkek arkadaşın, herhangi bir kız arkadaşının parfümü gibi kokmaya başladıysa,
sinirlendiğin, kırıldığın anları fark bile etmiyorsa,
onunla birlikte vakit geçirmek yerine, hiç gerek olmasa dahi alışverişe çıkmayı tercih ediyorsan,
üç aydan fazla çıkmanıza rağmen seni hala arkadaşlarıyla tanıştırmadıysa,
seninle olduğundan daha fazla arkadaşlarıyla görüşmeye başladıysa,
"hayatım aramana sevindim ama daha bu sabah konuşmamış mıydık?" demeye başladıysa,
son zamanlarda annen her cümlesine " karışmak istemem ama fark ettin mi?..." diye başlamaya başladıysa,
sadece ama sadece "meraktan(!)" arkadaşlık sitelerine bakınmaya başladıysan,
"sen daha iyilerine layıksın" (saz heyetinde 17. keman) gibi sözler sarf etmeye başladıysa,
altı ay geçmesine rağmen onun yanında makyaj yapmaktan hala çekiniyorsan,
kazara bir başkasından hoşlanırsam ne olur diye düşünmeye başladığında,
ona göre dinlemek sadece kafa sallamak ve boş bakışlarla uzaklara bakmaktan ibaretse,
anla ki bu ilişkiyi bitirme vakti gelmiştir...
yapraklar düşer, kız ölür. her düşen yaprak kızın ömründen giden bir gün anlamını taşır... tanıdık hikayenin farklı bir uyarlaması gibi bir film. dram yok ama eddie murphy'nin olduğu yere sadece komedi var. film 2011 yapımı.
* bride wars (gelinlerin savaşı)
fragman:
anne hathaway ve kate hudson baş rollerde. 2009 yapımı film. çok yakın iki arkadaşın aynı gün, aynı yerde evlenmekteki inatları yüzünden aralarının açılması ve her ikisininde bu fikirden vazgeçmesi için birbirine yaptıkları küçük oyunları konu alıyor film.
* date movie (buluşma olayı)
fragman: http://www.izlesene.com/v...-movie-fragmani-1/3718041
2006 yapımı. korkunç bir film serisi tarzında, diğer komedi filmleriyle alay ediliyor. kalbinin sesini dinle, zor baba, darısı başıma, bridget jones'in günlüğü, en iyi arkadaşım evleniyor... bu filmlere göndermeler yapılmış.
komedi/suç türü film 2011 yapımı. iş yerinde duygusal saldırı (mobbing) daha güzel ve komik bir şekilde anlatılamazdı...
* jack and jill (jack ve jill)
fragmanı:
zaten adam sandler hayranıysanız bu filmi de beğenirsiniz. hem ayrıca kadın kılığında daha bir komik sanki. diğer oyuncular arasında al pacino, katie holmes ve birkaç dakikalığına johnny depp var.
* just go with it (hayatım yalan)
fragman: http://www.youtube.com/watch?v=Jz5Ubqhru7g
oyuncular; adam sandler (yine), jennifer aniston ve filmin yarısından itibaren ortaya çıkan nicole kidman... tek gecelik ilişkiler yaşamak adına, bekar olduğu halde evli ama mutsuz rolünü oynayan adamın, bir gün yine aynı yalanı söylediği bir kadına aşık olması ile gelişen komik olaylar konu ediliyor.
* yes man (bay evet)
fragman: http://www.youtube.com/watch?v=uRv4CoXQoAQ
bence jim carrey'nin en iyi komedisi. 2008 yapımı. izlerken insanda hareket etme, bir şeyler yapma isteği uyandırıyor. insanı neşelendiren filmlerden. asosyallere katkı sağlayabilir...
* little man (küçük adam)
fragman: http://www.youtube.com/watch?v=4vxUys8MSek
2006 yapımı. klasik kapı önüne bırakılan sepet içindeki bebek. bu bebeği sahiplenen çocuksuz ev sahipleri... ama sorun bebeğin aslında bebek değil ceza evinden yeni çıkmış, belalı bir cüce olması...
* mean girls (kötü kızlar)
fragman: http://www.youtube.com/watch?v=6YjSIvmNjT8
rachel mcadams ve amanda seyfried'ın hatrına bile izlenebilir 2006 yapımı bir film. lindsay lohan'ın ününe ün kazandıran film olmuştur ayrıca. afrika'da evde eğitim gören bir kızın, amerika'da bir okula başlamasını konu alan film. 2010 yılında çekilen filmin 2. versiyonu, ilkinin yarısı kadar bile eğlenceli değildir.
* Meet the Fockers (zor baba ve dünür)
fragman: http://www.youtube.com/watch?v=0KovDEIah2M
robert de niro, ben stiller, owen wilson, dustin hoffman, barbra streisand'ın oynadığı 2004 yapımı süper vakit geçirilebilecek film. meet the parents'in devam filmlerinin ikincisidir ve en komiğidir.
* mr.popper's penguins (babamın penguenleri)
fragman: http://www.youtube.com/watch?v=iu5-70plbum +
jim carrey'in keyifli filmlerinden biri. filmi izleyene dek karşımda penguen görsem büyük ihtimal elimi bile sürmeyeceğim belki ama işte bu filmden sonra insanda bir penguen sevgisi oluşur. 2011 yapımı, sevimli aile komedisi.
* My Super Ex-Girlfriend (eski süper sevgilim)
fragman: http://www.youtube.com/watch?v=7FY2efhRS4U
öyle çıtı pıtı, narin yapılılıktan olabildiğince uzak uma thurman'ın şimdiye kadar en iyi durduğu 2006 yapımı komedi filmi. filmde en akılda kalıcı sahne diye sorsalar, izleyenlerin yarısından fazlası "ema thurman'ın gökdelenin camın içeriye devasa bir köpek balığı fırlatması" diye cevap verir. http://www.youtube.com/wa...wgzji&feature=related +
* the nutty professor 2 (çatlak prosesör 2)
fragman: http://www.youtube.com/watch?v=UVqXU5wsBFE
eddie murphy'yi tanıtıp, sevdiren filmin 2000 yılında çekilmiş, ikinci versiyonu.
profesör ilk filmde geçici olarak kurtulabildiği, kendisiyle çok farklı karakteristik özellikler taşıyan diğer kişiliğinden tamamen kurtulmaya çalışacaktır.
* the animal (hayvan)
fragman: http://www.youtube.com/watch?v=Ts3aouFi9Ks
rob schneider'in hep senaryosunu yazdığı, hem oynadığı filmdir. zaten kendisinden başkası da yakışmazdı bu filmde. filmde yeteneksiz polis memuru marvin gelen bir ihbar üzerine olay yerine yalnız gider ve başına bir kaza gelir. dr. wilder adında biri marvin'i ameliyat ederken hayvan organlarını kullanır. bu kurtuluş marvin'in tüm dengelerini alt üst eder...
* the hangover (felekten bir gece)
fragman: http://www.youtube.com/watch?v=-iztQ4akIdg
gizem, komedi, suç, gençlik, macera türünde 2008 yapımı süper eğlenceli bir film. filmde iki gün sonra evlenecek arkadaşlarına bekarlığa veda partisi yapmak için las vegas'a giden dört arkadaşın orada yaşadığı karmakarışık olaylar konu ediliyor.
* the hot chick (ateşli piliç)
fragman: http://www.youtube.com/watch?v=VGfNOUkb4sk
2002 yapımı fantastik komedi filmi. adam sandler, rachel mcadams, anna faris, rob schneider'dan oluşan oyuncu kadrosuyla gülmemek imkansız gibi bir şey zaten. filmde tılsımlı küpeyi takmaları sonucu rachel mcadams ve rob schneider'in vücutlarının yer değiştirmesiyle gelişen olaylar anlatılıyor.
* the means war (iyi olan kazansın)
fragman: http://www.youtube.com/watch?v=X86SYwZGUEkr
romantik komedi türünde film 2012 yapımı. çok iyi arkadaş olan iki cia ajanının aynı anda, aynı kadına aşık olmaları sonucu aralarındaki rekabeti komik ve aksiyonu bol şekilde anlatıyor film...
* you again (yine mi sen?)
fragman: http://www.youtube.com/watch?v=S1-UMzt9e34
keyifle izlenebilecek, her dakikası eğlenceli, sıcacık bir komedi filmi. 2010 yapımı filmde başrolde kristen bell var. joanna rolünde oynayan Odette Yustman, megan fox'a mı benziyor biraz ne? eski yaraların açıldığı, arkadaşlık üzerine bir film.
* when in rome (aşk çeşmesi)
fragman: http://www.youtube.com/watch?v=gsb8U014Hs0
ilk dakikalarından itibaren güldürmeye başlayan romantik komedi. 2009 yapımı. bu tarz filmlere çok yakışan, sesi ayrı kendisi ayrı sevimli oyuncu kristen bell filmi de güzelleştiriyor. kardeşinin düğünü için romaya giden beth'in, dilek havuzunun içinden dilek paralarını çıkartır. çıkarttığı her para sahibinin kendisine aşık olmasıyla gelişiyor olaylar.
* 13 going on 30 (keşke otuz olsam)
fragman: http://www.youtube.com/watch?v=y06v_1D-58c
kısaca konusu; 13 yaşında küçük bir kızın, 30 yaşında bir kadına (jennifer garner) dönüşmeyi dilemesi ve bu dileğinin gerçek olması. 2004 yapımı.
insanları kendi iradeleri dışında istemedikleri halde yönlendirmeye, etkilemeye çalışma anlamını taşır.
asıl hedefi kişinin kendisinde kontrol edemediği kötü alışkanlıklarından uzaklaşmasını, zarar verici davranışlarından kurtulmasını sağlamak olsa da şimdilerde çok çeşitli amaçlara hizmet eder...
alice filmindeki şapkacı rolünün kendisiyle bütünleştiği, 1979 doğumlu ingiliz oyuncu. johnny depp'in gençliğini andırır. gülümsemek bir erkeğe ne kadar yakışabilirse kendisine de o kadar yakışır.
(bkz: hem sempatik hem yakışıklı)
eğer konu kişisel alanların istilaya uğraması ise; çoğunlukla hepimiz en sevdiğimiz koltuktan kalkmak bilmeyen, mutfağımızdaki yemeklere doymayan, dvd koleksiyonumuzla pek bir haşir neşir olan, şahsına yapılan hiçbir imadan anlamayan o sıkıcı misafirlerden nasibimizi almışızdır. bu gerçekten istenmeyen konukları göndermekte sorunlar yaşıyorsan, pek de dolaylı sayılmayan birkaç yöntem sana;
* evdeki tüm havluları bir yerlere gizle ve doğal yollarla kurumanın daha sağlıklı olduğuna inandığını anlat.
* bir gelincik alıp onu evin içinde ve özellikle misafir odasında eğitmeye başla.
* misafirlerin kullandığı yastıkların içindeki pamukları, patlamış mısır ve keçi kılıyla değiştir.
* eğer kışsa kaloriferi, yaz ya da kış fark etmez suları ve elektriği kapattır.
* böcek ilaçlama şirketini ara ve yüksek sesle oldukça hararetli bir şekilde gece yarısı ortaya çıkan türlü börtü böcek üstüne uzun bir sohbete koyul.
* mutfaktaki buzdolabının üzerine göz hizasında gelecek şekilde "misafirler balık gibidir. üç günden itibaren kokarlar ve beni alkol almak zorunda bırakırlar." tarzında özlü bir söz yapıştır.
* en az 300 kiloluk bir dolaptan başlamak şartıyla evdeki tüm ağır eşyaların yerini değiştirmeye karar verdiğini söyle. üstüne onlardan yardım iste. sürekli kararsız davran ve evin içinde bir çok farklı yerde bu eşyaların nasıl duracağına bak.
* uzun ve bol köpüklü bir banyo için banyonun içine girdiklerinde, hemen çamaşır yıkamaya başla, bulaşık makineni çalıştır.
* yakın bir akrabaya altı çocuğuna birden gönüllü olarak bakabileceğini belirt ve çocukları serbest bırak. hemen köşede duran misafirlere ait bavulun içindekilerle dilediklerince oynayabileceklerini söyle.
* evin içinde elinde bir tütsüyle yürü. sana ne yaptığını soracak olurlarsa "evimizin içindeki şeytani ruhları kovmaya çalışıyorum. sizde bu korkunç ruhların varlığını hissedebiliyor musunuz?" diye cevap ver.
şimdiye dek gitmiş olmaları gerekirdi. hala evindeler mi? hayret!
en iyisi sen evdeki bütün her şeyi toplayıp kolilere yerleştirmesi ve paketlemesi için konusunda uzman profesyonel bir nakliye şirketi ile anlaş. özellikle ve ilk önce misafir çekyatından başlamalarının altını çiz....
herkes ister beğenilmeyi. çeşitli yollar mevcut bunu sağlamak için ama en acayip, en tuhaf yolu bence insanın özellikle beğenilmesini, bilhassa iltifat gelmesini istediği yanlarını kendi kendine kötülemesidir. kendinde en beğendiği ve en güvendiği özelliklerini yerden yere vurur, vurur ki karşısındaki aksini iddaa etsin. "yooook canım hiçte diiil, çok güzel bence..." gibi şeyler söylesin...
kız versiyonu;
- belim çok ince taner, hiç sevmiyorum bunu. çok çirkin duruyor. bu ne böyle yaa, 61 cm. kopacak gibi.
+ ne güzel işte tülay, nesini sevmiyorsun?
- hele gözlerimin mercan maviliği yok mu?, off hiç yakışmıyor yüzüme, hiç!
+ olur mu tülay? ne güzel gözlerin var işte.
- şu ayak bileklerimin inceliğine, bacaklarımın uzunluğuna baktıkça kendimden nefret ediyorum. hele pürüzsüz tenim yok mu?
+ evet, evet var?
- hıh işte bu çirkinlik yüzünden bazen ölmek bile istiyorum...
erkek versiyonu;
- belgin adonis kasım olmaz olsun, keşke yapmasaydım. çok iğrenç bir şey bu. kızlar bunun nesini seviyor anlamadım gitti.
+ aylarca spor salonlarından çıkmadın bu yüzden, nerden çıktı şimdi bu?
- ne bileyim işte, kol kasları, baklava dilimleri falan hepsi birleşince yakışmadı sanki bana...
+ bence gayet iyi duruyor. boşver bunları, asma artık yüzünü. hadi gül biraz.
- yok hiç gülmeyeyim şimdi gamzelerim falan çıkar. çirkin oluyor yüzüm öyle...
kendisine zorla iltifat ettirmeye çalışan insan inan senin niye böyle küçük oyunlara baş vurduğunu anlamıyor da değilim hani. böyle davranarak hem güzel yanlarının farkında bile olmayan mütevazi biri oluyorsun, hem belki o ana kadar fark bile edilmemiş olan yanına dikkat çekip hızlandırılmış güzel sözler duyma seansına geçiş yapıyorsun. yalnız benim aklıma takılan, seninse gözden kaçırdığını düşündüğüm küçük bir ayrıntı var. ya gerçekten karşındaki kişiyi söylediğine şeye ikna edersen? densizin teki çıktı diyelim, senin aklından geçenleri değilde ya söylediklerini teyit edecek olursa? işte o zaman ne olacak hiç düşündün mü??
kendisine zorla iltifat ettirmeye çalışan insan, seni yadırgamıyorum aslında. bu zamanda sarf ettiği her bir övgü içerikli söz ile birlikte sanki cebinden para, canından can gidecekmiş gibi davranan insanların sayısı çok. yani sende haklısın bir yerde...
her çalışanın er ya da geç farkına varması gerekendir. patronun ile aynı standartlara sahip olmayı bekleyemezsin. bu gerçeğe ne kadar çabuk adapte olursan, yaşadığın hayat sana o kadar az adaletsiz gelecektir.
sen fazla vakit harcadığında, uyuşuk ve yavaşsındır.
patronun fazladan vakit harcadığında, son derece titiz ve sistemlidir.
sen kendi masanda uyukladığında, işten kaytarıp gevşeklik etmiş olursun.
patronunun masada uyuyakaldığında sadece gözlerini dinlendiriyordur.
sen çok konuştuğunda çenesi düşük, gevezesindir.
patronun çok konuştuğunda, tam bir iletişim erbabıdır.
sen bir süre hiçbir şey yapmadığında tembellik ediyorsundur.
patronun hiçbir şey yapmadığında, çok yoğun ve meşguldür.
sen söylenenin dışında bir şey yaptığın zaman, yetkini aşıyorsundur.
patronun söylenenin dışında bir şey yaptığı zaman, kendi inisiyatifini kullanıyordur.
sen hatalı bir iş yaptığında aptalsındır.
patronun hatalı bir iş yaptığında yalnızca insandır.
sen yakınındakilerle sohbet ettiğinde, ofis içi dedikodu yapıyorsundur.
patronun iş arkadaşlarınla sohbet ettiğinde, günlük işleri takip ediyordur.
sen önemli bir toplantıyı kaçırdığında, nedeni sorumsuz olmandır.
patronun aynı önemli toplantıyı kaçırdığında, nedeni ihmalkar bir başkasının bunu ona hatırlatmamış olmasıdır.
sen iş yerinden erken çıkmak istediğinde, işten kaçan birisindir.
patronun iş yerinden erken çıkmak istediğinde, sosyal açıdan faal biridir.
sen ofis içi bir doğum günü kutlamasında kendini komik duruma düşürdüğünde soytarısındır.
patronun aynı ortamda kendisini komik duruma düşürdüğünde espritüel bir bireydir.
mustafa cecelli'nin es isimli son albümünden bir şarkı. sözlerinide ismi ilk kez burcu güneş'in şarkılarından aşina olunan eflatun yazmış.
unutamıyor insan hatta deniyor defalarca
daha da boğuluyor sanki aşkın sonsuzluğunda
beceremiyor insan terk edip gitmeyi
kalbinden söküp atmayınca
zillerime basıp kaçıyor o çocuksu hallerin
hatta hala doluyor o gün baktığın gözlerim
zillerime basıp kaçıyor o çocuksu düşlerin
hatta hala tir tir titriyor o gün tuttuğun ellerim
kalbim artık atsa atsa, sana çarpar bundan sonra
ben vazgeçmem ölüm olsa
aklıma artık yatsa yatsa, senin fikrin varsa yoksa
bırakmam ki dünya dursa...