henüz güneş doğmamıştır, ışıklar yanmamıştır, yeni hissedersiniz kendinizi. hisler yıpranmamıştır, bakışlar, ruh beden yeni bir yirmi dört saati karşılarken, önceki günden kalma umutlara yenisi eklenir. her şey güzel olacak gibi mesela..
yağmur altında ıslanmaya başladığımda o an bedenime kaç adet damla düştüğünü kendime sorar dururum. yağmur temizliktir, durulanmaktır, yağmur içimizi yağmayalarak yağmalıdır hep yağmalıdır.
"Bu kitap, bir zamanlar çok kaybettikleri için artık kaybedecek hiçbir şeyi olmayanların ve çok sevdikleri
için artık hiçbir şeyi sevmeyeceklerin hikâyesidir." diyerek vurucu bir giriş yapan Beytullah Ergin Borobey'in ağustos ayı sonunda çıkacak olan istanbul ve Aşk masalları ile dolu mistik romanı.* bkz http://www.metropolruyalari.com
artık sabahları erken uyanıyorum.
kadife sesli imamlar, ezanlar okuyor göbeğinde şehrin.
arka mahallede çan sesleri kulaklarımı çınlatıyor.
balat kıyılarını soracak olursan, bugünlerde inadıma durgun.
ilk defa çay içtiğimiz o medrese parkına ne zaman gitsem;
yokluğuna kokuyor simitler, poğaçalar....
kapı kapandıktan sonra bir noktaya uzun uzun bakmak. düşüncelere dalmak. hayaller kurmak. acabalara, keşkelere ihtiyaç duymak. dikkatsiz biri olduğumuz konusunda yeterli delile sahip olmak. her gün pat küt diye umursamadan kapattığımız kapının değerini anlamak. hatta kapı ile konuşmayı bile deneyebiliriz.
her şeyin yerini bir şeylerin aldığı bu günümüz dünyasında menfi kabahatler de hoş görü ile karşılanıyor. o haberler silindiği için varsa devlete borcu belki ondan da sıfırları silerler nitekim.. bu ülkede medya hiç özgür olamadı.. ya iktidarından ya patronlarından..
beytullah ergin borobey.. bir senarist çok az da yönetmen. yazdığı şiirleri ve günceleri ile de hatırlı bir yazar. sinema sektörünü kırgın bir şekilde bıraktığını ve sadece yazarlığa döndüğünü duymuştum. şimdi aşağıdaki yansımasını okuyunca insanın oh iyi yapmış diyesi geliyor.. *
Artık sabahları erken uyanıyorum.
Kadife sesli imamlar, ezanlar okuyor göbeğinde şehrin.
Arka mahallede çan sesleri kulaklarımı çınlatıyor.
Balat kıyılarını soracak olursan, bugünlerde inadıma durgun.
ilk defa çay içtiğimiz o medrese parkına ne zaman gitsem;
Yokluğuna kokuyor simitler, poğaçalar....