internet konserleri engellemeye çalışılıyor. Konser hazırlıkları sırasında Solisti gözaltına alıyorlar, prova yapılacak Kenter tiyatrosunu 2 günlük süre ile kapatıyolar. Yetmiyor bugün de prova için gidilen sahneye konser yasağı tebliğ ediliyor. Ayrıca hem Kenter Tiyatrosunun hem de prova yapılacak mekanın önüne bir kaç araç polis yığarak gözlerini korkutmaya çalışıyorlar. Tüm bunların tek bir anlamı var; diyorlar ki, Grup Yorum'a sahne vermeyin. Grup Yorum ezgileri eşliğinde insanlar bir araya gelmesin Grup Yorum'un tek bir notası, tek bir ezgisi onların korkulu rüyası çünkü ardında gerçek var. Ne yaparlarsa yapsınlar güneşi balçıkla sıvayamayacakları gibi, Grup Yorum gerçeğinden de kaçamazlar. Tek bir internet konserinin gücünü görüyoruz. Meydanlara çıkabilmek için ölüm orucu ile direniliyor. Çok yakında meydanlarda görmek umuduyla...
Meşhur peynirci ısınmak için yaktığı tüpünün bir faciaya dünüşeceğini nerden bile bilirdi. Kısa sürede alev alan tüp olay yerinden geçenleri tedirgin etti kaçanlar arabasını kaçıranlar. Ne yazık kimseye bir şey olmadan tüp söndürüldü bu traji komik olaydan geriye sadece gülümsemeler, korkuyor ve bilinçsizlik Kaldı.
Aslında şunu gördüm bilinçsiz bir toplum oluşmuş kimse ne yapacağını bilmiyorum herkes kaçıyor. Birisi de olaya müdahale edelim demiyor. Herkes kendini düşünüyor gerçekten ağır bencilleşmiş bir toplum oluşmuş.
Ankara-Mersin istikametinde hareket eden Villa Turizm'e ait otobüs Aksaray Tuana Turistik Tesisleri'nde verdiği molanın ardından saat 16.00 sıralarında hareket ederken, 06 BFJ 470 plakalı beyaz bir araç otobüsün önünü kesti ve araçtan inen saldırganlar otobüste bulunan Kadriye Çavuş adındaki kadını darp ederek kaçırdı.
Araçta bulunan yurttaşların müdahalesine rağmen, genç kadının akrabaları olduğu zannedilen saldırganlar kadını darp ederek yerlerde sürükledi ve otobüsten indirerek kaçırdı.
Araçta bulunan yolcular polise haber verirken, kaçırılan kadının akıbeti ise bilinmiyor.
Villa Turizm kadını kaçıranlarla işbirliği mi yaptı?
Villa Turizm'e ait otobüsün şoförünün kadını kaçırmak için gelenlere direnmediği, orta kapıyı açarak içeri girmelerine izin verdiği görüldü. Kaçırma olayı sırasında ve sonrasında da otobüs çalışanlarının polisi aramamaları dikkat çekti. Polise çağrı telefonunu yolcular ederken, polisin de otobüse gelip bilgi almadığı görüldü.
SiyasiHaber'in aldığı bilgilere göre, Kadriye Çavuş'u kaçıran kişiler Villa Turizm yetkililerine kızkardeşlerinin kaçtığını, onu almak istediklerini söylediler. Şirket yetkilileri bu gerekçeyle kadının darp edilerek kaçırılmasına gözyumdu. Şoförün direnmeyip orta kapıyı açması da bu bilgiyi doğruluyor.
Büyük oranını cemaatlerin oluşturduğunu düşünmek mümkün.
Diğer kalan kısım da gerek ekonominin gidişatı gerek de fazla israfın ve gereksiz lüksün tepkisini vermiştir.
sandığa gitmeyen seçmenin çoğunluğunu Cumhur ittifakı seçmeninin oluşturduğu da dünüşürsek.
Buradaki büyük kayıbın resmi de hükümetin yanlış politikalarıdır.
Gelelim cumhur ittifakını bu kişileri kazanmaya çalışmalarına.
ilk olarak gündem de olan ismailağa cemaati; binali Yıldırım’ın ziyaret ettiği ve bu ziyareti de kamuoyuna ismailağa cemaatinin duyurması da halli gariptir.
Diğer kısımları kazanmanın bir yolunu bulamayan cumhur ittifakı millet ittifakının adayı olan Ekrem imamoğlu’nu karalayarak oyunu kaybetmesini sağlamaya çalıştırmaktadır.
Bura da görülüyor ki yine önem cemaatlere veriliyor o kadar da kaldırılmalarına rağmen halen cemaatlerden ders çıkaramamış bir hükümet halkçı olmaktan bir kez daha kaçmaktadır.
Bursa'nın iznik ilçesindeki Devlet Hastanesi'nde 3 bölümden oluşan 1,5 tonluk morgun kaybolmasıyla ilgili, Hastane idari ve Mali işler Müdürü Müdürü Ömer Y. hakkında soruşturma başlatıldı. Teknik servis görevlileri ifadelerinde, Ömer Y.'nin talimatı üzerine morgu hurdacıya sattıklarını söyledi.
Ulan bunu damı görecektik. Herkes bir yerden sömürüyor amk.
hemen hemen herkesin hayatında pişmanlık duyduğu ve tekrar imkan tanıması istediği bir durum vardır.
bu imkanların ilk etapta geri tepilmesinin nedenlerinden birkaç tanesi bilinçli veya bilinçsiz hareketlerimizdir. bazıları hatalardan dolayı, bazıları da gururumuzdandır.
her ikisinin sonuçunda pişmanlık duyduğumuz olaylardır.
ikinci bir şans isteyecek olursam. bunun iyi kaplı birini tekrar kazanmak istemem olurdu zira artık bulmak çok zor.
Bakın sonunda Fransız halkı istediği hakların bi kısmını aldı.ve geri kalan haklarını da alacak.ve tabii ki elbet alacak,elbet kazanacak.çünkü Fransız halkı boş şeyleri yemez.Onlar oyunlara gelmez.çünkü Fransızlar makarnayı yakıp,kömürü yiyerek kafayı bulan cahil bilgisiz ve kültürsüz bi halk değil.hakkı elinden alındığı halde aç oturup kendini zengin ve mutlu hissettiğini söyleyip,koca avrupanın kendilerini kıskandığını sanacak kadar ahmakta değil.onlar kafaya koydu mu hakkını alır.çünkü onlar FRANSIZ.bakın açın tarihin yapraklarını ve görün onurlu Fransız devrimlerini.Fransa için endişeleniyoruz diyerek bu onurlu mücadele ile alay edenler ; bence Fransa için değil,kendi aç yoksul sefil korkak kaypak halleri için endişelensinler!
Dini dili ırkı ne olursa olsun hakkı ve onuru için mücadele edenlere selam olsun.
Çünkü göçmen hareketleri faşizmi, faşizm savaşı tetikler.
Günümüzde faşizm üç ucu olan bir çatal gibidir.
ilk ucu farklı kültür, din ve mezhep eğilimlerini deşer.
Ikinci uç farklı ırk, millet ve etnisiteler arasındaki ayrılıkları deşerek aykrılıklara dönüştürür.
Üçüncü uç ise sosyoekonomik alanda ortaya çıkar. Dağdan gelip bağdakini kovma efekti olarak ta düşünülebilir. Göçmenin yerel olanı, işinden gücünden ve nihayet yerinden yurdundan etmesi hissiyatını deşeler.
Faşizm siyasi bir görüşten ziyade insanlık tarihi ve insanlığın tarifi kadar eski olan bir eğilim hatta ve hatta bir içgüdüsel evrim sekelidir.
Ilk önce homisapiens, neanderthal ve denisovan gibi 50 den fazla insansı tür arasındaki varlık kavgasında şekillenmiş ve Homosapiens 'in mutlak üstünlüğü sonrası diğer türlerin yok oluşu ve sağ kalan hakim türün gen kombinasyonları içinde sindirilmesi ile sona ermiştir.
Neolitik dönem sonrasında ise siyahla beyaz, Paganla Yahudi, Yahudi ile Hıristiyan, Ortodoksla katolik, Sünni ile Şii arasındaki çatışmalarla ortaya çıkmış daha çok yakın geçmişe kadar çok kanlı sonucları olmuştur.
20. Yüzyılın ilk çeyreğindeki Yahudi Soykırım dinler arası son çeyreğindeki Ruanda kırımı ise kabileler arası yok edici faşizmin tipik örneğidir. Siyahla beyaz arasındaki faşizm ise ölümcül olmaktan ziyade, boyun eğdirici faşizm türüdür. Günümüzde yaşanan ise asimilator yani sindirici faşizmdir...
Faşizmin iyisi kötüsü azı çoğu olmaz. Aşırılıklar bir kez başladı mı önüne geçilemez ölümler nefreti tetikler, nefret ölümleri körükler. Sonunda bu iş önce pogrom, sonra çatışma ve soykırıma nihayet savaşa kadar gider...
kime dert yanacaklar, kim bu insanların geleceğini tahin edecek. nasıl bir rezillik bu. 300 ve üzeri puan almış gençler düz liseye gitmek zorunda kalıyor. o zaman bu adam neden çaba sarf ediyor neden gecesini gündüzüne takıp emek veriyor ? düşük puan alanda yüksek puan alan da aynı okula yerleşmiş. bu nasıl bir denge nasıl bir adaletsizlik bu nasıl bir sistem? yazık çok yazık.
büyüyünce ne olacaksın dediğimiz de bu çoçuklar bize nasıl cevap verecek?
Aslında söylenecek çok şey var tabi bütün bu sorunları tek kelimeye sığdıramayacağız için mutlak söylenecek bir şey varsa oda kesinlikle (bkz: özünüze önün) demek olacaktır.
Ankara'da yapılan polis operasyonunda değeri 70 milyon doların üzerinde olduğu belirtilen kaliforniyum maddesi ele geçirildi. Nükleer silah başlıklarında ve atom enerjisi santrallerinde kullanılan maddenin gramının 4 milyon dolar olduğu belirtiliyor.
"Miktar yüksek görünüyor. Esasında bizim doğada bulunmayan dediğimiz transuranik dediğimiz, uranyumdan sonraki elementlerden 98 numaralı. Ve dolayısıyla yapay olarak elde edilebilen bir element.
Farklı radyo izotopları vardır. Farklı amaçlarla kullanımı söz konusu olabiliyor. Nötron radyografisinde nötron kaynağı olarak kullanılması var kaliforniyum 252'nin. Ayrıca reaktörlerde nötron kaynağı olarak kullanımı olan vardır ama genellikle daha uygun fiyatlı olanların da kullanımı tercih edilir.
Esasında bu kadar miktarlı kaliforniyum bulunması benim için de enteresan oldu. Stratejik, kullanımı limitli ve üretimini de belli ülkeler ancak yapabiliyor. Önemli hızlandırıcılarının olması gerekiyor. Amerika ve Rusya üretebiliyor."
Kaliforniyum nedir?
Kaliforniyumun dünyadaki en pahalı ikinci madde ve doğada bulunmayan sentetik bir aktinit olduğu biliniyor.
ilk kez Şubat 1950'de Kaliforniya Üniversitesi'nin Berkeley'deki laboratuvarında küriyumun alfa parçacıkları (helyum iyonları) ile bombardıman edilmesiyle üretildi. Element, keşfedildiği Kaliforniya Üniversitesi ve Kaliforniya eyaletinin onuruna bu şekilde isimlendirildi.
Kaliforniyum, toksiktir ve yüksek radyoaktivite içeren bir elementtir. Bu element kemiklerde birikerek dokulara zarar verebilir. Ayrıca kandaki alyuvarların oluşumunu engeller veya yapılarını bozar.
Kaliforniyumun son derece radyoaktif, en tehlikeli ve en zararlı izotopu, yüksek oranda nötron yayma özelliği bulunan Cf-252’dir.
Daha taksiti bitmedi: 3’üncü köprü Çinlilere satılıyor
Astaldi ve IC Yatırım Holding'in ortak girişim şirketinin, aralarında Çinli şirketlerin de olduğu yatırımcılarla Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ndeki hisselerinin satışı için görüştüğü ileri sürüldü.
Bloomberg'in haberine göre, Astaldi SpA ve IC Yatırım Holding A.Ş.'nin ortak girişim şirketi, aralarında Çinli şirketlerin de olduğu yatırımcılarla Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ndeki hisselerinin satışı için görüşüyor. Konuya yakın dört kişinin verdiği bilgiye göre ortak girişim şirketinin yüzde 20'sine sahip olan Astaldi hisselerinin tamamını satmayı planlıyor. IC Yatırım'ın birimi IC içtaş ise yüzde 80 oranındaki payından Astaldi ile eşdeğer oranda satış yapacak.
Hep eski bir zamanı getirir
Gidip de dönmeyene
Dönüp de görmeyene
Bu muhacir sızı
Bu hasret
Ve sabır
Kin dalında kızıl bir gonca
Dökülür kahrın güz ayları
Odunsuz, etsiz-ekmeksiz
Gün olur kıtlık kıran
Gün olur feryat figan
Dökülür umudun oyaları
Dökülür buzlu rüyası mahpusların
Gün olur bir miting alanıdır
Gün olur
Diz döver and veririz
Parlar namlularımızın ucu
Gün olur alanların orta yerinde
Birer birer kuşuna diziliriz.
Biz ki umudun bahçıvanıyız
Gönül kin dalında sevda üretir
Çağın destanıyız dijle boyunda
Issız acılarda delik deşik olmuş gelinler
Ve gözleri
Pusularda
Vişne gibi çatlayan kaçakçılarla
Güller kararan dünya bahçesinden
Doğmadan ölen çocukların ipince sevincine
Gül fidelerini serpip geçen analarımız
Destan içre sızlayı sızlayı gelir
Eğer akacaksa gökyüzüne doğru
Toprakta döllenen tohum
Tütecekse kaynayan tencerenin buğu
Küskün tomur dal ucunda çatlayacaksa
Ve karımın karnında oğlum
Tekmeleyip rahmin ince duvarlarını
O büyük çığlığa ulaşacaksa
Yürüsün bin yıllardan bu yana
Zulmün kan lekeleri
Maddenin en küçük ve temel yapı taşı olan atom, bir fotoğraf karesiyle görüntülendi.
Resmin merkezinde küçük, parlak bir nokta görülüyor. Bu tek ve pozitif yüklü bir stronsiyum atomu. Çevredeki metal elektrotların yarattıkları elektrik alanları sayesinde neredeyse hareketsiz tutuluyor. Mavi-mor renkli bir lazerle aydınlandığında, atom normal bir fotoğraf makinesinin uzun pozlama modunda görülebiliyor. Çünkü ışınları yeterince çabuk emiyor ve tekrar yayıyor.
Bilim insanları, DNA'dan yaptıkları nanorobotlarla kanser hücrelerine giden oksijen ve enerjiyi kesmenin yolunu keşfetti.
Araştırmayı yürüten Arizona Devlet Üniversitesi Biyokimya Profesörü Hao Yan, "Bu teknolojinin hayata geçirilmesine çok daha yakınız" dedi.
Bu nanorobotlar, küçük boyutları sayesinde damarlarda kolaylıkla dolaşıyor ve sağlıklı hücrelerde nadiren rastlanıp kanserli hücreleri besleyen damarlarda sıklıkla rastlanan nükleolin adlı kimyasalla karşılaştığı anda o damarları tıkayarak tümöre kan akışını durduruyor.