duydum ki 2 senedir yazarmış, nick altında 13 entry varmış, dayanamadım koştum geldim. iyi yazar (dakikada 60 baskı yapıyor, hemi de renkli). Kalitelidir de.
Tanım: Rengi koyulaşmış madeni paraları parlatan kişiye verilmesi gereken sıfat.
Küçükken ailenin bakkalcısı ben olduğum için, bakkal ilişkileri benden sorulurdu. Birşeyler almak için elime tutuşturulan parayı ve çabuk gel nidasını hiç unutmam. Bakkal amcanın bir kızı vardı, adını hatırlayamadım şimdi. O kız bakkalda olduğunda sıkılır, utanırdım. Sanırım hoşuma gidiyordu...
Günlerden birgün bakkaldan alacakları alıp eve geldim ki, annem tuzu söylemeyi unutmuşum dedi. Hemen koşarak geri gittim tuzu alıp parayı uzattım. Bakkal amca paranın rengi koyulaşmış diye kabul etmedi. Oysa ki o parayı, paraüstü olarak az önce o vermişti. Özgüven eksikliğinin ve bakkal amcanın baskın karakterinin etkisi olsa gerek fazla diretmeyip kendi harçlığımda ki paradan verdim. Evde de kimseye söylemedim ki, fırçayı yiyen gene ben olacaktım...
O zamanlar maddi durumumuz çok iyi olmadığı ve sık harçlık alamadığım için, o siyah para içime dert oldu, ama kantinde falan da kabul etmediler.
Neyse, mahallemize yeni birileri taşınmıştı o aralar. Adam evi altında ki bodrumla beraber kiralamış, bodrumu da işyerine çevirmişti. Yanık mum kokusunun bir türevi sayılabilecek bir koku yayılırdı bodrumdan, pek hoş değildi yani. Bizde merak ederdik acaba ne yapıyorlar diye burada...
Bu bodrumu iş yeri yapan adam insanlara sempatik görünmeye çalışan, iyi desinler diye iyilik yapan türden bir adamdı. Birgün o adamın çocuğuyla beraber olmanın da cesaretiyle merakımı gidermek için dükkana dalmıştım. Adam herzaman ki yapmacık sevecenliğiyle, gelin oturun bakayım dedikten sonra, mahallede yeni olmasından ötürü vakıf olmadığı konularda soru soruyordu. Yaptığı iş ise, bir firmanın üretmiş olduğu kaşık, çatalları vs. Parlatmaktan ibaretti...
O vakit aklıma bu siyah para geldi, cebimden çıkartıp bunu parlatabilirmisiniz dedim. Adam alıp önünde dönen motorun kıllı diskine biraz değdirip verdiğinde para, artık kullanılabiecek durumdaydı...
..........................
ilkokul beşteyim o zamanlar. Birgüm hoca 'kara para aklayıcı kime denir?' diye sordu sınıfta. Ben de söz alıp, yukardaki olayın da etkisiyle, 'eski paraları beyazlatanlara denir.' dedim...
Hoca kahkayı atıp bana gerizekalı muamelesi yaptıktan sonra, doğru cevabı almak için; sınıfın örnek öğrencisi erkut a dönüp, sen bilirsin yavrum söyle de öğrensinler dedi. Bu da böyle bir anım işte.
Yalan çıkması sevindirici olan haber. Kimsenin tercihine karışmaz, kimseyi tercihlerimize karıştırmayız. Asıl önemli nokta farklı dünya görüşüne sahip gruplar arasında ki, kin ve nefreti tetikleyecek olayları haber yaparken ince eleyip sık dokunması gerekliliğidir. Merkez medyanın bu konuda ki sabıkası malum. Gönül ister ki birşeyler düzelsin ama, bu kafayla daha henüz zor.
ben şu yazıyı yazana kadar hiçbir ulucunun farkına varamadığı yanlış anlamaya maruz kalmış, önemli atasözümüz. Behey cahiller Burada ki arka kelimesi, koltuk geren, itici güç oluşturan mahiyetindedir. Örneğin israil in arkasında amerika var derken, amerika israil in gerisinde demek mi oluyor? Koskaca meşhur ulusözlük, basit kelimelerin dahi manasını kavrayamayan aptallar yuvasına dönüşüyor. Ağlayasım geldi yine ühüüüü.
oto boka sorunsal diyen insanların, mübarek ramazan gününde, oruçlu bünyeminde etkisiyle bende yarattıkları etkinin soru halinde dışa vurumu. Buradan Her sorunsalın aslında bir sorunsal olmadığını anlamış oluyoruz. Ya da bir kişiye göre sorunsal olanın başka bir kişiye göre sorunsal olmadığını. Aslında bir kişiye göre sorunsal olan herkese göre de sorunsal olabilir ama, bu her bünyeninin sorunsalının toplumda sorunsal olarak karşılık bulacağı manasına gelmez. Tüm bu sorunsalların içerisinde asıl sorunsal, kişiden kişiye değişen yani herkesin kendi sorunsalıdır.
dünyanın en basit öğretisinin bile telkin ettiği, muhattabına veya muhattaplarına saygılı olma erdeminden yoksun olan nihat genç in dikkate alınmaması gereken saçması.
an itibariyle sözlüğe girmeme vesile olan kibar ve kullanışlı telefonum. Dediğim gibi sade ve kibar bir telefon, ama ben alacaklara yardımcı olabilmek için daha çok eksilerini saymak istiyorum. Böylece almayı düşünenler bir fikir edinmiş olur.
Nokia C5-03 Eksileri:
- inanılmaz geliyor ama maalesef kamera tuşu yok. Resim veya video çekmek için ekrana dokunmanız gerek. Bu da oldukça rahatsız edici.
- Ram in ne kadar olduğunu tam bilmiyorum ama oldukça az olduğu hissediliyor. Sadece web browser i kullanırken bile hafıza dolu uyarısı alabiliyorsunuz.
- Yanında kalem veya benzeri bir aksesuar yok. Dokunurken sadece parmaklarımızı kullanabiliyoruz.
gerçekten sevgilinizse, ayrılma için falan değil de geleceğinizi etkileyecek bir konu da ki karar için kullanabileceği kelime. Misal iş veya okul konularında olabilir. Gerçi gerçek bir sevgili -yani potansiyel eş - nasıl olur da kendi başına önemli bir karar alır, o da bir muamma.
esasen 'insanlık ilkel haline geri dönüyor' şeklinde olması gerekir. Hayvanlıktan gelmedik, ama biliyoruz ki bazı eylemlerimiz bizi hayvanlardan aşağı bir statüde konumlandırabilir.