yazar var entry var biyrooon
708 (kestane şekeri)
sekizinci nesil yazar 15 takipçi 77.93 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    güneş in altında yatan köpek huzuru

    1.
  1. yanından geçen insanlara aldırmadan yatan belki de uyuyan köpeğin huzuru.
    en son ne zaman böyle uyudum kimbilir ya da ne zaman uyuyacağım...

    o değil de aklım takıldı be...

    http://inciswf.com/1290044914.swf
    bu entryi görüyor musunuz? yok ki...

    köpek huzurundan hatuna bağlayıp devreleri yakan adamın dramı!!31!
    5 ...
  2. ailesi yokken kız arkadaşla evinde kalmak

    1.
  3. açıklayıcı olması için, ailesi yokken kız arkadaşla ailesine ait olan ve normalde yaşadıkları, ikamet ettikleri evde kalmak diyelim mi, diyelim. aile bir şey için bir yere gitmiş hani, sana da gün doğmuş hani. kardeş bunun kadar tedirginlik veren çok az şey vardır. bir kere hasta olduğu için gidip kalmıştım, ilacıydı yemeğiydi falan ama sefgilimlen film keyfi adı altında kalmamıştım hiç aga. birinde açıklaması var bi baskın durumunda. akraba yok, kardeş şehir dışında, siz yazlıktaydınız, ben de kızını iyileştirmeye geldim baba, babacııım, canım babam, en çok benim babam. yar kokusuyla güzel vakit geçirme, uyuma şansı olamaz o evde aga inan bana.

    tekrar çağırdı, bu sefer niyet birlikte salon, mutfak, yatak odası, banyo, kömürlük falan keyfi.

    - ya sizinkiler gelirse yazlıktan
    + cıks gelmezler
    - yav gelebilirler, 1 saatlik yol hepi topu, ben bassam yarım saate ordayım mesela
    + gelmezler, gelirlerse haber verirler zaten
    - ben baban olsam haber vermezdim mesela
    + o ne demek
    - bi dur stresliyim amk, düşüneyim

    gittim aga gittim. hatun uykuya dalana kadar kafamda ne senaryolar yazdım aklın almaz. hatun uyudu, sabaha kadar balkon kapısı önünde cenin pozisyonunda uyumaya çalıştım, ciddiyim. tek stratejik planım buydu.

    - pompalı tüfek: bankacı adam ama emekli, av hobisi yapmıştır belki
    - ekmek bıçağı: evin mutfağı var doğal olarak, yandık amk yandık
    - kemer: şişman adam kemer kullanıyodur illaki
    - bahçe fortumu: yeşil, indiyana cons havası eser şerefsizim
    - girişteki fiskos sehpa: o niye orda hem, bacakları tam tutmalık, elden de kaymaz

    en acısız hangisi olur ihtimallerden onu düşünüyorum. belki adam yaratıcı, bi şölen havası estirecek öldürürken. bi taraftan bahçe fortumuyla döverken, bi yandan piçakla ufak şirin sokuşlar yapacak ki sen durumu ayıkamadan saatlerce sürreal şekilde döve döve öldürsün. rakıcı adam aga, vallahi şişeye oturtup sabitleyerek meze niyetine döver. neden yapmasın, ben olsam yaparım yani.

    bi kere daha çağrıldım, bu seferki hatunun oturduğu mahallenin çoğu akraba, sen hiç sülale dayağı yedin mi aga, ben yemedim, yemek istemem açıkçası. gelinin amcasından beşi bir yerde harika bir tekme tokat kombosu, gelinin kuzenleri, ah o bitmek bilmeyen kuzenleri...
    15 ...
  4. izmir teknoloji geliştirme bölgesi

    1.
  5. iyte kampüsünde yer alan teknopark.
    ericsson, netsis, bimar, cybersoft gibi firmaları barındıran, şehir merkezine yaklaşık 50 km uzaklıkta bir boşluk.

    (bkz: iztekgeb)
    1 ...
  6. 2013 yaz modası

    1.
  7. tamamen hayvani erkek içgüdüleri ile gözlemlenip yazılmamıştır agalar bu, yani bir cengiz abazoğlu, bir cemil ipekçi efenime söyliyim bir faruk saraç gözüyle yazıyorum diyecem ama biliyorum yemeyeceksiniz amk, yav isteyen istediğini düşünsün alla allaaa.

    kot şortlarda inanılmaz bir indirim var sanırım şu aralar, vallahi geçen hatunlardan çoğunda kot şort var, paçası alttan gıvırmalı olsun, püsküllü olsun, cepleri paçadan çıkmış olsun, çok çeşitleri mevcut şu aralar, abartıp kot don giyenler de var tabi, ben onlara gurban olurum gurbaaan.

    bir diğer eğilim ise dar, ayak bileğine kadar olan o incecik, efil efil eteklerde. bunların da çeşitleri var tabi. yırtmacı olmayanlar, tek taraftan dize kadar yırtmacı olanlar, iki taraftan dize kadar yırtmacı olanlar. bu arada taraftan kasıt sağ ve sol oluyor, yoksa kimse apış arasında hayvan gibi bi yırtmaçla dolaşmaz herhalde, bu da fikir işte. modacılara duyurulur. bu arada bu eteklerin siyahında indirim var sanırım, araştırmak lazım.

    ara ara beyaz şort giyenler de denk geliyor, bir kot şort değil tabi. gerçi onlarda kot olabilir, araştımak lazım yine.

    bu kıyafetlere gösterilen ilgi tayt piyasasını vurmuş durumda, satışlar iyice düşmüş.

    2013 erkek yaz modası yine değişmedi anacım, kot tişört devam.

    ailenizin konfeksiyoncusu gururla sundu...

    not: balkona çıktıkça gözlemlerime devam edecem. ayrıca kot şort giyen erkekleri çok tasvip etmiyorum, bi çeki düzen verin olum kendinize, bu ne.
    4 ...
  8. onur betin

    1.
  9. elena fiiitli, high parçası dinlenesi aranjör ve dj.
    umarım devamı gelir, yeterli desteği alır ve tarzından sapmaz.
    her işe el atan dj bozuntuları yerine desteklenmesi gereken...



    beğenmeyene kotasını geri veriyorum la raad olun.
    4 ...
  10. bu alemde adamı

    1.
  11. gördüklerini bu alemde klişesiyle bir hayat dersine dönüştüren adamdır.
    hacı bak bu adamın mekanizmayı sana bir anlatayım.

    yoldan geçen zengin piçi*: bu alemde paran varsa cincik gibi, yatakta panter, sokakta leydi manitan da olur, kırmızı yanarlı dönerli spor araban da bro. aha atarsın bu piç gibi yanına fıstığı, akşam mekanda kop-kop, gece yatakta çat-çat... * *

    otomobil fuarı mankenleri: bu alemde amın yoksa bir hiçsin kardeşim *
    aha bababa şu karı ba, şu götünün yarısıyla şoför koltuğuna oturan ba. buranın müdürüne vermiyorsa adam değilim, öyle kolay manken yaparlar mı lan adamı buraya? theheheeeyt. ben olcam bunun yerinde 1 yıla televizyona, 3 yıla plazaya, 7 yıla aya çıkmazsam şerrefsizim aga, net. hatta nokta. ayrıca ben karı olsaymışım ağır kaşar olurmuşum kardeş.

    alemci futbolcu: bu alemde topçu(!) olacan gardaaaş. 2 saat top oynuyolar, onun da bir saati devre arası, vay bacağım, ay bileğim, uff pipişim derken gidiyo gardaaaş. ahada dün götü başı dağılan, kendini yerden yere vuran adam bugün vurmaya gidiyo. bazı karılarda topçu hastalığı var gardaaaş, şimdi bu heriflerde kondisyon hayvan gibi, sabaha kadar tek kale, çat-çat-çat... bağımlısı var lan bunların, şşş kime diyom... ben hayat dersi veriyom, sen beni dinlemiyon gardaaaş.*

    böğrü açık türkücü: bu alemde türkücü olacan. paranın çoğu, garının hası bu ayılarda gardaaaşım. adam akşam tavana çiğ köfte yapıştırır, ellerini yıkamadan şo bebeh gibi garıya yabıştırır, ohhhşşş. garı demiş miydim gardaaaşım, önemli çünkü, garı şart. 2 paragraf geçti tükürmedim, dur hele harrrkkhhh... ah ulan ahhh bu alemde abazan olmayacan gardaaaşım, ekmek musaf çarpsın ki zor zanaat...
    15 ...
  12. greenpeace anketörleriyle göz göze gelme korkusu

    1.
  13. çevre dostu greenpeace anketörleriyle göz göze geldikten sonra yaşanacakların korkusudur aga.

    karabasan gibi çöküyorlar, laf anlataman, anlatabilemen. ne "daha önce konuşmuştuk zaten" işler, ne "ben kömürü yiyerek tüketiyorum, osurukla karbon salınımı yapıyorum", ne de "termik santrallerin alayının amına koyayım sana bişey olmasın kanka" sözleri...

    kafamı kaldıramıyorum aga yolda, görür peşime takılır diye.
    yere bakarken bulduğum paralarla termik santral yapacam, çuval çuval kömür dağıtacam.
    "pardon" diye yaklaşarak yol tarifi soranlara, doğayı sev yeşili koru diyorum. manyak ettiniz lan beni.
    sadece ben mağdur olamam bu konuda. gençler birleşelim, biz tepki vermedikçe güçleniyor bu arkadaşlar. haydi sözlük tek yürek...

    unutmadan söyleyeyim. doğayı sevin yeşili koruyun.

    (bkz: greenpeace anketörleriyle kanka olma eşiği)

    edit: bu bakınızı doldurmuştum ama okuyan çıkmadı, sildim amk. biri doldurursa alnından öperim. yalnız olamam bu konuda.
    15 ...
  14. ev yapımı yoğurt

    1.
  15. ev yapımı kalaşnikof'un devamı olarak...
    yok aga öyle bir yazı. tıklama boşuna. belki daha çok okunur o zaman deyü şeettim...*
    ev ortamında kendi çabalarımızla, fabrikasyonsuz yoğurt yapmaktır.

    neyse efendim adım adım yoğurdumuzu yapmaya başlıyoruz.
    malzemeler: 3 litre süt. 1 tatlı kaşığı yoğurt.
    biraz oran orantıyla bu miktarlarla oynayabilirsiniz gençler.

    mandıraya giderek sütümüzü alıyoruz. sütü bir güzel süzdükten sonra pişirmeye başlıyoruz.
    süt kaynamaya başladığında, kısık ateşte 5-10 dakika arasında kaynamaya bırakıyoruz. taşırmayın la sütü...
    sütü kavanozlara doldurup soğuması için bırakıyoruz. elle tutulabilir sıcaklığa gelene kadar duruyor sütümüz. ılık olmamalı, dikkat. elle tutulabilecek maksimum sıcaklık. ben kaynarken de tutarım diyene de saygım sonsuz. sen yoğurt falan yeme aga. demir ye, kaya kemir...
    yoğurdumuzu içine ekleyip karıştırıyoruz güzelce. yazın daha ince, kışın ise daha kalın olacak şekilde sarıp sarmalıyoruz yoğurdu. mutfağımda tek mevsim yaşanır, her daim yaz gibidir diyenlerdenseniz ince sarın işte söyletmeyin.
    bu şekilde en az 4 saat durması gerekiyor. ortam sıcaklığı arttıkça bu mayalanma süresi de kısalır gençler. sardıklarımızı aldıktan sonra yarım saat daha bekletip buzdolabına koyuyoruz yoğurdumuzu.
    daha lezzetli olması için 1 gün sonra açıp tüketmeye başlamak gerekiyor.

    mayalamak için kullandığınız yoğurdun köy yoğurdu ya da yine kendi yaptığınız yoğurt olması lezzeti arttırır.
    ayrıca yoğurt yine yoğurttan yapılıyorsa ilk yoğurt nasıl oldu o zaman gibi polemikler yaratmayın keserim topunuzu.
    cevabı için (bkz: yoğurtsuz yoğurt yapımı)

    kendi yoğurdunuzu kendiniz yapın, sağlıklı beslenin, terli terli soğuk su içmeyin, korunun...

    bana da gel birlikte yapalım yoğurdu, belimize bağlayıp ayran da yaparız gibi tekliflerle gelmeyin.* *
    5 ...
  16. türk kızı ve erkeğinin özünden sapması

    ?.
  17. bitirme tezi gibi başlık oldu la...

    bir hikayeyle anlatıcam bu durumu hocam. bıraksak sabaha kadar türk kızı kezban, türk erkeği bir biscolata değil diye düdüklü tencere gibi öteceksiniz. yüz yüze bakıyoruz lan, amacınız ne? türk kızı ve türk erkeklerine söylüyorum, aranızda italyan, ingiliz, ruz varsa üstüne alınmasın, çek varsa da bi zahmet bana özelden ulaşsın, bişey sorcam...

    eğitim boku püsürüne rotayı gurbetçiler diyarı almanya'nın düsseldorf şehrine verdiğimiz zamanlardı. eğitim bitmiş, oturmayı, kalkmayı, pati vermeyi öğrenmişiz. son günümüz, nasıl bokunu çıkarsak diye düşünürken kendimizi altstadt'ın bir mekanında bulduk. insan yağmış her memleketten, aksiyonsuz bir zamanını da görmedim zaten, neredeyse her milletten cinsiyetler kendi milli kıyafetleri içinde endam eylemekte. biz de kafa yükseltme, etrafı kesme ve goygoy peşindeyiz aga. geyiklerin en pisini çeviriyoruz, türkçe bilen biri dinlese ıslak it eniği gibi ülke dışına tekmeler, o derece...

    neyse, ne içelim falan derken, lan dedim burdaki long island'ı acayip övdünüz, hala içmedim ben, onu deneyek bu akşam dedim. diğer arkadaş ben bira içecem aga dedi. ben yokken geldiğinde 2 tane jumbo içmiş hastanaye yatırmışlar. dedim arap sen içme amk...
    içki konusunda kondisyonumun top yaptığı zamanlar, ver edecem içkiyi, ver edecem geyiği...

    neyse agalar, 7 yıl gördüğüm almancadan zerre kırıntı kalmamasından dolayı ingilizce anlaşıyoruz esnafla. garson kız geldi, 2 long island 1 bira dedik. çat geldi, çut yuttuk. kızı tekrar çağırdık, arkadaş içki değiştirmek istedi ama ne kadar söylesekte kız anlamıyor aga, en son ben patladım arkadaşa, amk bok var, iç işte aynısından, anlaşamıyoruz diye...
    garson kız "aaaa türk müsünüz" dediği an, türkiye öss birincisi ne hissettiyse aynısını hissettim aga. kalan diyalog...

    - he yaa türküz, niye türkçe konuş muyorsun yav? çok çaba harcadık.
    + ne bileyim, ben de pek ingilizce bilmiyorum. neyse rahat anlaşırız artık, ne alırsınız bakalım?

    içkileri söyledik, kızın ikametgah ilmuhaberi dahil herşeyini sorup öğrendik, siparişler gelip gittikçe geyiği de goyduk. misss...

    bokunu çıkarmak istediğimizden mütevellit ve para durumunu kontrol ederek kıza kredi kartı kullanabiliyor muyuz diye sorduk. tabiykiside cevabından sonra, doldur masayı eyyy hancı, bana bir testi şarap, şunlara da ceylan budu dedim. daha önce cebimizdekinden epey fazla harcayarak fas asıllı bir taksici dayıdan yardım istediğimizden beri cüzdanda hep yedek para bulundururum bu gibi durumlarda, bunu da belirtmem lazım aga, gidişat önemli...
    neyse biz kafaları iyi ettik, tek tartışmadığımız imkb kaldı, onu da yola saklayalım dedik.
    hesabı istedik, kredi kartını bıraktık, kız geldi binbir mahçubiyetle. çalışmıyormuş o amuğa goduuum pos makinesi, ben tedarikli abi olarak mecbur cepten çıkardım yedek zulayı, sütyenden para çıkarır gibi... verdik hesabı, zulam sayesinde artı puanları toplayan ben oldum, kız kaç kere özür diledi hatırlamıyorum.
    neyse hocam kalkmadan takılalım dedik kıza, ya dedik nabıcaz şimdi, tüm paramızı aldın, taksi parası kalmadı, eve yürüyerek dönecez dedik gülümseyerek. kız ciddiye aldı, cebinden afedersin 10 hayro çıkardı, masaya koydu, kusura bakmayın tekrar dedi...
    aga ben bu kadar bozulduğumu hatırlamam ömrü hayatımda, şaka yaptık olur mu öyle şey diyerek teşekkür ettik düşüncesi için.
    kız belki bize vermek istediği para için çalıştı tüm gün...
    bak hocut, bunu alman kendi vatandaşına yapmaz burda, zaten alman usulü diye hesapları bile var adamların, herhalde yapmaz. italyan 1 paket spagetti vermez bu durumda, ingiliz yere dökülen birayı yalatmaz, fransız citroen'le 1 tur attırtmaz, şurdan dönüp gelecem diyemen. haa şimdi gelelim başlıktaki özünden çıkma kısmına, bu hanım kızımızda zerresini görmedik mesela, alnından öpesim geldi ama dayak yeme korkusu lan nabayım...

    ondan 2-3 gün evvelisi başka bir mekanda, yan masamızdaki, afedersin daştan bozma, ipekten olma 2 tane alaman hanım ablaya yazmaya çalışan bir garson vardı. türkçe konuşuyoruz lan, adamın da türk olduğuna bildiğin emin olduk, türk değilim dese, cuccuk misali en pis şakaları yapmaya hazırız. herif inat etti, ingilizce verdik siparişleri, ingilizce anlattık derdimizi, ta ki kızlar masadan kalkana kadar. aga kızlar masadan kalktı, adam bizden daha türk çıktı. hayatımda duymadığım dolaylı tümleçler, özneler, sıfatlar kullandı sözlerinde. sormadık ama, türk olduğundan utanıyor musun diye sormadık...

    markete uğradık, yolluk bira aldık, taksiye de binmedik. içe içe eve vardık, yol boyunca türk kızımıza olan hayranlığımızı dillendirdik, helal olsun deme rekoru kırdık...
    türk hemcinsimize ne kadar kızsakta kalbini kırmamaya çalıştık, adam mc yakışıklı beyler...

    belki birbirimizi özleyecek fırsat bulamadığımız için bu türkçü cinsiyet faşistliği. buna devam ettikçe de bizi sevilebilir, sıcakkanlı, yardımsever yapan tüm özelliklerimiz tek tek kaybolacak.

    demem o ki, aga bırakın türk kızı, türk erkeği faşistliğini. genelleme yapıyorsunuz ya, o elinizdeki genellemeyi yavaşça yere bırakın. türk olmamızla gurur duymamız gerekirken birbirimizi skmeye çalışıyoruz burda. türk kızı türk erkeğini, türk erkeği türk kızını. mecazi skiş bu lan, yoksa tabi ki skicez birbirimizi...*
    ailenin bu konuda en etken olduğu, batılılaşma özentiliği, ananelerimizi koruyamamamızın, saygı duymamamızın sonucudur. molekül tarifi gibi tanım oldu ama neyse...

    not: lan bunu sonuna kadar okuyan varsa 2 çuval un vercem...
    6 ...
  18. sql server yapılandırması

    1.
  19. sql server'ın performanslı ve güvenilir çalışması için gerekli ayarlardır.

    öncelikle sistemin büyüklüğü ve işlem yükü belirlenmelidir. bu doğrultuda ayrılan bütçe ile sistemin fiyat/performans olarak optimum seviyeye getirilmesi amaçlanmalıdır.

    veritabanımız 2 dosyadan oluşur.
    1- data
    2- log

    veritabanımız çok fazla işlemin dönmediği, ortalama anlık işlem sayısının düşük olduğu bir sistem ise data ve log dosyalarının aynı diskte tutulmasında bir sakınca yoktur. fakat sistem büyüdükçe, sistem yükü arttıkça bu dosyaların da birbirinden ayrılması hatta bir adım daha atılarak server'ın tempdb veritabanının da ayrı diskte tutulması gerekmektedir. online index işlemlerinin çok olduğu bir sistemin olmazsa olmazıdır.

    bazı işlemlerin saniyenin binde biri gibi zaman dilimlerinde yapılması gerektiği düşünülürse, data, log ve tempdb dosyalarının ayrılmasının yanı sıra disklerde raid kullanılması gerekmektedir.

    büyüme ihtimali ve işlem yükü yüksek olan bir sistemin kabaca sistem yapılandırılması şu şekilde olmalıdır.

    - işletim dosyalarının bulunduğu diskler. buraya işletim sistemi dışında herhangi bir program yüklenmemesi önerilmektedir. raid 10.

    - data dosyalarının tutulduğu diskler. bu belirlenmeden önce sistemin yazma ağırlıklı mı yoksa okuma ağırlıklı mı çalıştığı ya da çalışacağı belirlenmelidir. genel olarak önerilen raid 5'tir fakat bütçeniz yeterliyse raid 10 daha akıllı bir seçenek olacaktır. raid 5 bazı durumlar dışında yüksek yazma öncelikli sistemlerde az da olsa daha performanslı çalışmaktadır.

    - tempdb, geçici dosyaların oluştuğu ve online index işlemlerinin yapıldığı veritabanı da ayrı disklerde tutulmalıdır. raid 10 önerilmektedir.

    tüm bu anlatılanlar sistem tipine, hangi amaçla kullanılacağına göre farklılık göstermektedir. her şeyden önce sistem tipi ve işlem öncelikleriyle, miktarı yolumuzu belirlemelidir.

    bunların dışında disaster recovery, backup-restore olayları da vardır ki zaten burdaki bazı cümleler gibi başlıca bir kitabın konusudur.

    tüm bu ayarlamaları yaptım, sistemim uçacak hissiyatı da yanlıştır. şöyle ki bu ayarların dışında veritabanı'nın geliştirilmesi ve yönetilmesinde rol alan kişilerin yetenekleri ve tecrübeleri yeterliyse tüm ayarlamalar işe yarayacaktır. anlatılanlardan daha çok profesyonel ve dikkatlice geliştirilen bir sistem gerekmektedir.

    not: şu mına kodumunun cursor'unu da kullanmayın lan. trigger kullanacağınıza da foreign key cascade kullanın oğlum, 2 eşşek sıpası bi bok yer ceremesini biz çekeriz arkadaş...*
    4 ...
  20. dikiz aynasında kaybolan aşklar

    ?.
  21. efenim dikiz aynasının asli görevi, amacı dışında kullanılması ile doğup kısa süre içinde tükenen aşklardır. tükenmezse, kaybolmazsa ne ala mirim...

    dikiz aynasından kesişmedim diyen ya yalan söylüyordur ya da araç kullandığı süre boyunca;
    - devir ikibini geçti vites atmam lazım
    - aha araba tekliyo sanırım vites küçültmem lazım, ay heyecan geldi
    - her şey normal geri vitese atmam lazım
    gibi arabanın motor ve diğer aksamlarıyla meşgul olduğundan, sadece (o da aklına geliyorsa) güzergah boyunca acı fren anlarında (arkadan birinin kapatma ihtimaline karşı) ve şeritte yavaş seyrederken (arkadan gelen ivmeli aracın yine kapatma ihtimaline karşı) 1-2 saniyeliğine kullanılır bu isveç aynası.

    oysa sayılanlar ve dişten susam ve kıyma çıkarma dışında bir dikiz aynasının en asli görevi kişinin aşk hayatına katkıda bulunması, yön vermesidir. sadece bir dikiz aynası yardımıyla ne mutluluklar, ne aşklar yaşanmıştır a dostlar...
    örnek olarak: taçsız kral pele, baken bauer, nadya komanaçi, biricit bardo, kaleci mayer, fenerbahçeli cemil. hepsi aşklarını bu aynaya borçludurlar...

    şu an çoğunuzun lan o aynadan kestiğim de harbiden bebek, kukla gibiydi beee* dediğinizi duyar gibiyim.
    şaka la şaka, milletin işi gücü yok flaşbek yapacak amk...

    en pazartesi zamanlarda bile güne enerjik başlamanızı sağlar o ufak ayna flörtleri. izlersin, izledikçe tribe girersin. hele aynanın diğer ucundaki de karşılık veriyorsa tadından yenmez. saçıyla başıyla oynamaya başlar, o dudakların bittiği en tatlı yeri bir tebessüm alır, dikiz aynası yerini yan aynaya bırakır... yol hiç bitmesin, bu tebessüm hiç silinmesin istersin. yol biter ama o tebessüm sizi akşama kadar idare eder...

    köyün temiz havası ve ılık köy sütüyle ya da zummm olunan akşamın sabahında birayla güne başlamak gibidir günübirlik dikiz aynası aşkları...* * *
    heh unutmadan, sözlüğümüzün erkeklerine sesleneyim, her gördüğünüz uzun saçlıyla böyle bir temasa girmeyin gençler, gözleri sürmeli rocker çıkma ihtimali de var. yine de risk budur...

    kestane kebap, acele cevap...

    afişit: https://galeri.uludagsozluk.com/r/233136/+
    4 ...
  22. bir ergenin aşkı

    1.
  23. anadolu liselerine 5. sınıftan sonra girilen zamanlardı. izmir'de dağ başında bir yeri kazandım hayırlısıyla, hatta ilkokul'dan tek ben anadolu lisesi'ni kazandım. varoşların çocuğu dağın birinden diğerine okumaya gidiyor...

    buraları çabuk geçecem. hazırlık sınıfında ilk 1-2 ay yedek oturtuldum beden eğitimi dersinde, herkes maç yaparken kenardan "lan öyle pas atılır mı", "çekeceğin şutun ben...", "oha lan bu da mı takımda" gibi teknik direktör terk düşüncelere dalardım okul merdivenlerinde. derken adam kıtlığından beni aldılar günün birinde.

    ------------------------------------------------
    işte o an direk şu diyalog aklıma gelmişti.
    - buyur birader ye.
    + yok ya tokum. yeni yedim.
    - ye lan çöpe gitçek yoksa.
    işin özeti çöpe gideceğine sen ye amg açı...
    ------------------------------------------------
    işin özeti adam yok gel de langırttaki sabit adamlar kadar olsan yeter bize...

    he işte böyle girdim takıma ve 7 sene boyunca çıkmadım o takımdan. hazırlık, orta1 ve orta2'de ortaokul şampiyonu olduk, orta3'te ise penaltılardan avuçladık malları... sınıfa gidip ağlamıştım sinirimden hiç unutmam.
    işin özü futbol, almanca ve aşksız geçen 4 yıl.

    lise'ye geçtik, sınıflar karıştı, yeni arkadaşlıklar, yeni dersler... ortaokul'da ne kadar futbol ile anıldıysam bu sefer lise'de matematik ve çıktığım kız ile anılacaktım.

    elimde çift dürümle her teneffüs kızı keserdim aga. sarışın, çok tatlı, kedi canını onun kızıydı...
    ne hikmetse kız beni görür görmez boka basan şener şen'i gören masum şehirli gibi yüzünü ekşitirdi. umudu kestim bende. kendimi tanjanta, kotanjanta verdim. aşkımdan üslü sayıları üstsüz düşünmeye başlayarak yılın sapığı seçildim...*
    o arada bıyıklar almış başını gitmiş, bıyık dediğim tüy, darbukatör baryam gibi geziyorum ortalıkta. sokakta gezerken beni gören, genç şu ayakkabılara bi boya atıversene der olmuş. rezillik. beni kim napsın amk...*
    günün birinde kızla aynı sınıfta olan arkadaş geldi. müjdemi isterim lan dedi. lan ne müjdesi, sınavlar mı açıklandı dedim. bizim zamanların en büyük müjdemi isterim hediyesi kutu kola'ydı aga. dedim tamam alıcam, noldu öt!

    kesmeyi bıraktığım kız benden hoşlanırmış meğer, daşşak geçme rezil ederim dedim. hayatımda duymadığım yeminler etti lan. e dedim elimde dürümle kestim hiç pas vermedi, kızı ne zamandır görmüyorum bile şimdi noldu dedim? elimde yarım ekmek takviyeli köfteyle mi görmüş beni? dedim...
    elime telefonunu tutuşturdu kızın, akşama ara dedi. tabi o zamanlar cep telefonu nanay, aşklar ev telefonuyla aga.
    tüm cesaretimi toplayarak aradım kızı.

    kız: alo.
    ben: aaa alo.
    -- telefonun sessizliği. kuzuların densizliği...
    kız: alo kiminle görüşüyorum?
    ben: şey ben t..... telefonunu arkadaşıma vermişsin de...*
    kız: ihihihi evet. nasılsın? (bizim zamanımızda ihihihi diye gülünürdü, cilve yapılırdı)
    ben: iyi işte nolsun, dersler falan...(sen nasılsın demek yok heyecandan, ah kafaaam salak kafaaam)
    kız: hmmmm...
    -- muhabbet tıkandı konuya girmem lazım
    ben: ya sen benden hoşlanıyormuşsun!?!?!bir!bir!üçyüz!beşyüz!? *
    bundan sonrasını hipnozla bile hatırlayamadım hocam, bilinçaltım üstüne beton dökmüş bu kısmın, ama ben bu kızla 1 sene çıktım.
    bizim zamanımızda çıkılırdı. bizim zamanımızda türk kızı, türk erkeği yoktu. bizim zamanımızda internetten karı düşürmece yoktu. en önemlisi bizim zamanımızda biscolata yoktu agaaa...

    1 sene sonra zaten başka ülkede bir sevgilisi olduğunu öğrendim, ayrıldım. tüm yazı telefonlarını meşgule almakla geçirdim. onun yüzünden okulun büyük bir kısmı bana dalmaya yeltendi. okulun en psikopatının kankasıymış erkek arkadaşı. buna emanet etmiş, miş de miş.
    neyse feyizli arkadaşlarım araya girdi de linçten kurtuldum. 1 sene boyunca okulda nasıl kimseye çaktırmadan benimle olmuş onu hele hiç anlamadım. pazar malı aşkımız okulda anlatıldı durdu. bu da ilk aldatılışım olmadı. yalama olduk daha ergenlikten...

    aaaah ah. kuşaktan kuşağa değişiklik gösteren, aşkların en temizi, en heyecanlısıdır...* * * *
    17 ...
  24. alacaklıyken borçlu duruma düşmek

    1.
  25. alacaklı durumdayken hile, hurda ve hinliklerle borçlu çıkmanız durumudur.*
    asıl başlık "10 tane mint'i ağızda erittikten sonra bir bardak soğuk su içmek" olacaktı ama uzun başlık okunmaz diye bunu uygun gördüm.

    nerden nereye seslerini duyar gibiyim gençler, açıklama birazdan geliyore...* *
    her şey yaklaşık 5 sene önce, küçükpark civarında ufak bir lokantada öğle yemeği sonrası çay sigara yaparken başladı...* *
    öğrenci milleti dışında kimse abuk bir muhabbeti iddia ile sonuçlandıramaz hocam. 5 dakika önce tefe, tüfe konuşursun, bir bakmışsın burnundan süt çıkarmaya çalışıyorsun. bizim olayımız farklıydı lan, hoca bana taktı muhabbetinden ağzına 10 tane mint atıp erittikten hemen sonra 1 büyük bardak su içemezsine geldi. içersin içemezsin döngüsünden sonra nesine lan açık arttırması başladı. açık arttırmayı 1 kasa bira diyen arkadaş kazandı, yarışmacı bendeniz, yani ben, şarkıcı olan değil olum.*
    10 tane mint itinayla avcuma konuldu, ağızda eritildi ve su kafaya dikildi. iddiayı kazandım agalar. bu olaydan sonra çok arkadaş edindim. bir ara burnu tıkanan yüzüne üfletiyordu burnu açılsın diye, pısst pısst diye parfüm salan oda kokularına döndüm yeminle.

    neyse hocam geçenlerde arkadaşın borcu olan 1 kasa birayı almadığı aklıma geldi. daha önce de düğüne gelemediğinden onun yerine altın takmıştım. lan adama ailesi bu kadar para harcamamıştır valla. aradım cicoyu, hal hatır faslından sonra yapıştırdım iddia borcunu. yok zaman aşımı dedi, ben böyle bir iddia hatırlamıyorum dedi, en son yanlış numara bile dedi. yılmadım üstüne gittim, üstüne bir de altın borcunu hatırlattım adama. lan iyice dellendi herif, altın o zaman şu kadardı, şimdi bu kadar, o zaman bira fiyatı şuydu, şimdi bu dedi. içler dışlar bir çarptı it horozu, 20 lira borcun var dedi kapattı aga. çıldıracam lan. kendime sövmeye başladım, nerden aradım, fatura da girdi zaten diye...
    şoku atlatamadan yüzsüz banka hesap numarasını göndermiş mesajla.
    işbankası alsancak şubesinden yazıyorum beyler...*
    o değilde ağzım hala nane kokuyo la.
    4 ...
  26. gökhan özen in ilişki bitirmesi

    ?.
  27. üniversite 3. sınıf bitmiş, staj var dediler gitmişim. ben bu yazıyı tacizcilere yazdım olayından sonrası, 2 sınıf arkadaşım daha gelmiş istanbul'a, stajımın son haftalarını birlikte dövecez. ilk defa bu kadar uzun evimden ayrı kalmışım, içimde lanet bir kefir tadı.
    tanıdık olmasına rağmen yük olmamak için, sıkıntı olmasın diye kalacağım yeri de ayarladık, itü gölet yurtları. staj nortel netaş, servis falan hepsi içinde...
    arkadaşların aktiviteci olmalarından mütevellit onların gelmeleriyle istanbul hayatıma renk geldi, akşam çıkışta ayrı olay, haftasonları ayrı. şuranın şusu meşhur, buranın busu meşhur, şurda takılalım, orda hoplayalım modundalar.

    derken iş çıkışı beşiktaş'ın yolları taştan sen çıkardın beni beni baştan...
    pofuduklu bi yere koyduk çanağı, pofuduklu hele hele çimlerin üzerine serilmiş pofuduklu mekan gördümü direk camışa bağlarım aga ben, laaps diye saldım kendimi, ver ediyorum birayı, ver ediyorum birayı.
    neyse bikaç puflu masa yanda 3 kız oturur, 1 tanesi var ki ne diyem ne anlatam, melek la melek, yaşı yaşıma boyu boyuma uygun diye iç geçiriyorum, eyle bi gız, çohu yahşi...

    bildiğin hayvanlar gibi kesişiyoruz, benim arkadaşla kız arkadaşı da farketti ama nafile, zaten garsonlar masayı parsellemiş onlarda hayvanlar gibi yazıyorlar kızlara. mekan bu hayvanlıklar karşısında ahıra döndü şerefsizim. bizimkiler mekanın yemeklerini beğenmedi, yemek yemeye ayrıldılar yanımdan. yanıma bir teyze geldi torunuyla, daha doğrusu torunu geldi bana, ardından teyze geldi. sevdim falan masanın yanında duruyo velet, teyzeyle konuşuyoz üç beş, havadan sudan. kız kalktı masadan benim masaya geldi çocuğu seviyor aga, ben altıma işiycem heyecandan ama tek kelime edemiyorum, hem çocuğu sever hem bana gülümser hatun, sunta-adamdan(benden) bişey çıkmayınca da döndü masasına, ben de kendime, bünyeme, karakterime dünya kadar küfrediyorum. arkadaşlar geldi, dedim böyleyken böyle, kız arkadaş dedi istersen tuvalete gittiğinde kızla konuşayım, dedim ağzın bal yesin, hemisi anzer balı. konuştu bu, bizim masaya geldiler, garsonlar bozulmuş, kızlardan en büyüğü konuşmaya gitti adamlarla, işte bizim mekanımızda böle ayıp şeyler olmaz da falanda filanda, ipnetorlar(pardon)...
    telefonlar alındı edildi, fransız sokağına gidelim falan diye sözleştik, kız da 18 yaşında çıktı hacı, yeni öss ye girmiş hatta, 4 yaş büyüğüm ama sorun değil. kızın gözlerine bakmaya utanıyorum lan.

    neyse fransız sokağını için buluştuk, arkadaşla kız arkadaşı takım giymişler staj yaptıkları yer yüzünden, kızlar desen gören ha maaşallah haaaa diye göz belertiyor, ben gabardin pantül, konvers, tişört.* arkadaş ağzına sıçalar inşallah diye küfretti kılığımı kıyafetimi görünce. gittik millet fransız sokağında şarap içiyor, tek ben rakı, sevemedim şu şarabı. arkadaştan ikinci küfürü yedim, rakının etkisiyle kıza masa altından mesaj da atıyorum, gülüyor, hoşuna gidiyor falan, arkadaş aymış durumu, hınzııır diye kulağıma fısıldıyor. ben tutuldum kıza, gerçi çok kolay tutuluyorum o ayrı. bünyeme sövdüm yine...
    sonraki hafta adalar turu yapalım dedi kızlar, hayhay dedim, stajda benden sorumlu adam izne çıktı zaten başımda kimse yok, paso stajı ekiyorum. gittik romantik romantik gezdik, sonra okey oynadık, feribotta kızın elini tuttum sonunda, yanaktan da öptüm, ohhhhhh mis, evlenme planına geçme aşamasındayım...
    hikayenin sonu için yol yapayım aga, çünkü gram abartı varsa, cümle alem ltd. şti. misafirim olsun...
    sevdiğim, değer verdiğim, aşık olduğum insanın başka erkekler hakkında (özellikle ünlülerle ilgili) övücü, hayran olucu sözlerini yaralayıcı bulurum. hele bunları benim yanımda söylediyse ağzına sabo terlikle vurasım gelir.

    adalar muhabbeti bitti, otobüse bindik, en arkaya geçtik cam önünde ayakta duruyoruz, eller artık vıcık vıcık terlemiş tutuşmaktan ama inatla bırakmıyorum ve hala gözlerinde kayboluyorum...
    kızın gökhan özen çok tatlı yaaa demesiyle sabo terliği belimdeki kılıftan çıkarmam aynı ana denk gelir. cümlenin bitişiyle kızın elini atmam da aynı milisaniyeye... şaka yapmıştım sözleri, tekrar nemli elimi tutma çalışmaları sonuç vermedi. sonra pişman oldum gibi geldi, yurda gittim arkadaşlara anlattım, gülüştük ettik. oğlum zaten sen izmir o istanbul olmazdı dediler, belki izmir'i kazanırdı dedim, yanlış yaptığını anladı aslında dedim. bünyeme, karakterime sövdürdüm zorla...
    kıskanıyorum lan sevdiğimi, kıskançlık hastalıktır falan diye bik bik ötenlere de ayrıca sabo terlik girsin amk.* şener şen gibi delirip çıplak koşacam o olacak sonunda...
    sonra kızla bikaç kere msn'den görüştük. bu kızın ilerde kız arkadaşım olacak kişiyle, hem de ankara'da karşılaşması var ki tam türk filmi...
    not: ya amk asıl kaldıramadığım neden gökhan özen lan? kızım brad pitt var, george clooney var, onları beğensen ayrılmazdık lan belki, aha tansiyonum pıtladı yine...

    yaralı yürek tanımı: gökhan özen'i beğenen, çoğoş çocuk diyen kişiden ayrılmaktır...*

    edit: paragraf araları itinayla derz dolguyla kapatıldı...
    8 ...
  28. deep in love

    1.
  29. tom boxer, morena, j warner eseri, oynatmadan bırakmayan şarkı.
    http://www.youtube.com/watch?v=luwgU5zhVAI
    morena ne kadar güzel, sempatik bir hatunmuş aga ya. dansçı kızlara zaten laf söylemek haddime değil zira kendileri bu dünyadan değiller. aynı hareketleri başkası yapsa dakikasına yoğun bakıma alırlar.
    ayrıca led ring flaş yüzünden midir nedir bilinmez gözleri içime işledi lan...*
    1 ...
  30. spor salonundaki tipler

    1.
  31. sivrisinek kişisi: hocam bunlar somali doğumlu olup, yaşamına burda devam eden, balkanlardan gelen soğuk havayla bile uçma potansiyeli yüksek olan, 1.70 boylarında, 30-35 kilo civarında seyreden kişilerdir. bunlar bir oturuşta ufak bir büyükbaş yiyip kilo almayanlar sikletinde yarışır. su içse yarayanların tam tersidirler. bu adamlar besin takviyesi almaması durumunda 40 gün 40 gece spor yapsa bile şekle giremez, girdirilebilemez...

    newbie kişisi: çaylak sporcu diyelim üstat. hırslı olur bunlar, fiti fiti her alete koşturur, hepsini yiyip bitirecem, ben zaten bunun için doğmuşum, pasaport hazır, capua vizesi bekliyorum modunda olur bunlar. kapışmaya gelmez bu adamlarla, oracıkta kendini sakatlayıverir, vebali size kalır vallahi, aman diyem...

    pro kişisi: bu adamlar alman disiplininde çalışır aga. aletleri sırasıyla, olması gereken şekilde kullanır. whey, l-carnitine, aminoasit gibi tırı vırıyı bu adamlara sormak lazımdır. bunlar istasyonlarda falan çalışmaz, dambıllarla, halterlerle çalışırlar. mekik çekerken göbeğine ağırlık alan adam görürseniz kategorisi budur aga. yardımsever kişilerdir ayrıca, çekinmeyin sorun...

    raad ol çaça kişisi: aha spor salonlarının en antipatik kişilerine geldi sıra. bu adamların sıfatına ıslak oduncu gömleğiyle kombo çekmek farzdır. 500 kiloluk halterin altına sokup bırakıp gideceksin aga. bunlar vasat üstü vücut yapmış, bundan gayrı karı kız ayağına muhtar gibi cirit atan tiplerdir. güzel bir kız gördümü direk salça olur. "ya spor yapmanıza ne gerek var bu vücutla" gibi klişelerle dayak yeme ihtimallerini arttırırlar. girer bir alete 1 set yapar 2 dakika, sonra 15 dakika kulağında kulaklık ortalıkta gezer trisepsleri düşesice, adonisleri batasıca, kalflara gelesice. bu adamlar için ise çözüm basittir, eleman arkası dönük durumdayken plates topu yaklaşık 2 metre uzağına, sibop kısmı size bakacak şekilde dikilir. imkan varsa maksimum hız için 15-20 metre açılmak gerekir. deparla birlikte son 3 metre kala elemana seslenilir ve döndüğü anda mahalle maçlarının yasaklı ve ayıplı vuruşu pis burun ile top kişinin sıfatına yollanır. günün kahramanı sizsinizdir artık, kıza bir merhaba demeyi unutmayın...

    kadın kişisi: aşırıya kaçmadan, olması gerektiği gibi, ne çok disiplinli ne laçka durumunda seyreden kişilerdir. efendi gibi koşu bandına geçer, omzunda havlusu fiti fiti ufak koşularla terini atar, 3-5 ufak dambıl ve yer minderi hareketiyle sporunu tamamlar, gider. size soru sorduğunda heyecan yapmayın lan sakın, yazmak için sormuyordur genelde. aletin nasıl çalıştığını ya da hareketin nasıl yapıldığını bilmediğinden soruyordur. havaya girip koşu bandı hızını arttırmaya çalışmayın, tökezleyip 25 metre uçan adam biliyorum...

    günümüzün trendi adonisli tanım: spor salonlarının olmazsa olmazları, amaçları spor yapma ve ortam yaratma arasında değişiklik gösteren tiplerdirler. takımını belirle sen de yarış...

    not: kadın kişisini inceliyorum hala ve kategorize edemedim malesef, harbiden anlamak zormuş lan sizi...*
    34 ...
  32. common table expression

    ?.
  33. sql server 2005 ile gelen, geçici, isimlendirilmiş sonuç kümeleri yaratmamızı sağlayan özellik.
    - seçme, veri girişi, veri güncelleme ve veri silme işlemlerinde uygulanabilir.
    - cursor, while, for döngülerine gerek kalmadan yinelemeli(recursive) sorgular yazmamızı sağlar.
    - sorgunun okunabilirliğini ve anlaşılırlığını arttırır.
    - istediğimiz sıraya göre numaralı veri kümeleri çekmek için kullanılabilir.

    ;with ulucte as
    (
    select row_number() over(order by toplam_şuku) AS satır_no, yazar_nicki, toplam_şuku
    from yazar_şuku_tablosu
    where eni_vici_vökke = 10
    )
    select satır_no, yazar_nicki, toplam_şuku
    from ulucte

    evet ifinim, sözlüğün veritabanını hekledim. sorusu olan?
    2 ...
  34. asle bjorn

    1.
  35. danimarkalı dj, yapımcı.
    lucky you parçası ölmeden önce dinlenmesi gerekenlerden.
    asle bjørn (ft. anne k.) - lucky you

    0 ...
  36. luigino celestino di agostino

    1.
  37. gigi d'agostino olarak bilinen dünyaca ünlü italyan dj. i'll fly with you ile müziğe daha farklı bakmamı, daha çok dinlememi, eğlenmemi sağlamış efsane adam.
    http://www.youtube.com/watch?v=pdsz48G-Y0I
    la passion
    http://www.youtube.com/watch?v=SzT0dvNrFc4
    the riddle
    http://www.youtube.com/watch?v=6DcfXVL0mh0
    0 ...
  38. damı olmayanın eğlenmeye hakkının olmaması

    1.
  39. yanında kız yoksa giremezsin durumudur en sade şekliyle. yanında kız yoksa eğlenemezsin koç parçası, aslaaaaan. anlamıyorum lan bu zihniyeti, aga almama nedenin bazılarının hayvanlaşması olabilir, tamam ama buna önlemi yine sen alacaksın arkadaş. ilaveten koruma mı koyarsın, sivil korumaları mı masalara dağıtırsın, mekana müşteri ilişkileri yöneticisi mi alırsın onu sen bilecen artık, bana sorma. iyi bir mekan açılmıştır, müzikleri iyidir, havası iyidir, gidip görek hele helee dersin, demlenir, eğlenir geliriz diye çıkarsın evden, "damsız almıyoruz arkadaşım" lafıyla kuyruğunu götüne kıstırmış it eniği gibi "eyk eyk eyk" yaparak geri dönersin.
    damın yok diye almaz seni, o an adamın teki önünde ferrari'den iner, etrafı sklemeden, dişinde et kalmış gibi tıslaya tıslaya içeri dalar.
    - e aga hani damsız girilmiyodu? eleman kebapçıdan geldi girdi.
    + ...
    - kime diyom, alo. adam arabasıyla mı aşk yaşıyo. bu mudur yani?
    son atarı yapmayın, itneler guvvetli oluyo, galaksiyi saydırır şerefsizim.
    lan arkadaşlarımla eğlenmeye güzel vakit geçirmeye geliyorum ben, hayır, kafanda damsız kimse eğlenemez diye bir düşünce varsa söyle, oturtalım yanımıza, 1 saat sonra "damsızlığa evet" diye bağırmazsan adam değilim lan.
    senin düşüncene göre dam olunca noluyo, etrafa sarkamıycaz mı? la alırım yakın kız arkadaşlardan birini giderim mekana, bir süre sonra gönderirim kızı, çıkışta döner koyarım postayı sana "aha lan mekanınızda bug buldum" diye.
    hem para kazanacaksan damsız alman lazım lan, kız 1 bira içene kadar ben 3 tane içiyorum aga. ahu geleceğine mahmut gelsin daha iyi değil mi? matematik hocan kimdi bakim senin ilkokulda?
    dam diri diri diriii daaaam daaaam dam diri diri dam. delirttiniz amk.
    1 ...
  40. porno indirip izlemeyen insan

    1.
  41. erken boşalmada çağ atlamış insandır.
    %10 yüklendi, %31 yüklendi, pıtt...
    edit: başlık başıma kalmış ya la.
    (bkz: tutamadım kaçırdım)
    22 ...
  42. pavyona eşofmanla gelen yaşlı adam

    1.
  43. evden koşuya diye çıkarak pavyona gelen adamdır ifenim.
    dün başıma geldi lan, adam kapıdan adidas eşofman ve basketçi ayakkabılarıyla girdi.
    neyse anlaştık adamla, her perşembe pavyondan önce 10-11 halı saha ayarladık.*
    2 ...
  44. deepside deejays

    1.
  45. romanya kökenli, house, electro üzerine çalışan müzik grubu.
    never be alone şarkısıyla coşturuyor gençler. gaza yüklenmek için güzel bir neden. neden?
    http://www.youtube.com/watch?v=S8s5fs6jjTY

    not: inna, alexandra stan, deepside deejays...
    efendim globalleşmenin getirdiği bir saldım çayıra mevlam gayıracılıkla birlikte çoğoş bir tınıya sahip gruptur.*
    edit: ailenizin diceyinden sevgiler...
    0 ...
  46. ben bu yazıyı tacizcilere yazdım

    1.
  47. hocam uzun yazıcam benden söylemesi ama bir zahmet oku lan, oylama ama oku, ibret almazsan şerefsizim, valla bak...

    tacizin her türlüsünün mına koyyim adaş. trafikte sıkıştıran, yılbaşında mıncıklayan, okul önünde çömeşerek bahçedeki öğrencileri zoomlayan... sen, sen, sen hepinize komple girmek istiyorum lan...

    -- çalışkan ahmet mode = off --

    şimdi agalar çömeşin hele, sigaralar yakılsın, çaylar, kahveler tazelensin... ibret vericem hepinize...

    yaklaşık 5 sene öncesi, okuyom ben yuaaa modundayım, staj zamanı gelmiş, daşı torpaa altın istanbul'a atmışım kendimi 1 aylığına. izmir'den 1 kız arkadaş var sadece tanıdığım, okulunu bitirmiş çalışmaya çalışır... sözleştik bununla beşiktaş iskelede buluşup mappet edicez, piizlenicez. lan arıyorum telefonu kapalı, arıyorum kapalı, dedim sattı amk bak keyfine. gittim mesleki bir kitap aldım staj yapmanın verdiği gazla, yapıştırdım iskelenin ordaki bir mekana, içim rahat etmedi kızı biraz daha bekleyek hele gardaş dedim, hem bi tane de bira yapıştırayım, biramı yudumlarken bi taraftan da kitabı karıştırıyorum, bi bok anlamadığım halde anlarmış triplerine de giriyorum gereksiz. gözleri belertmeler, tabi yaaa sırıtışları, hmm diye işaret parmağını şakağa koymalar falan gırla. lan yarım saat oldu hala ses yok kızdan, skerler dedim kalktım, biranın parasını masaya bıraktım çıktım, lan daha 10 adım atmadım pat arkadan takım elbiseli, 40-45 yaşlarda bir adam seslendi "pardon" diye. hay amk parayı ödemedim sandı diye düşündüm önce, lan adamın garsona benzer bir hali yok dedim, sonra aha dedim, kitabı okurken gördü herhalde, kesin yönetici adam, iş teklif edicek... aga kısa ve öz konuştuk...

    adam: merhaba.
    ben: merhaba.
    -- burda adam ses çıkarmadan bana bakıyo, noluyo amk diye tereddütlerdeyim --
    ben: buyrun, ne vardı? -- kibar adamım vesselam --
    adam: hiç, içerde gördüm sizi.
    ben: ee.
    -- içses: ne istiyon amk lan. sadede gel.
    adam: tanışmak istedim sizinle.

    aga yemin ediyorum burda yaşadığım dumur, hayatımda yaşadığım dumurların best of listesinde birinci sırayı zorlar.
    ufak bir sessizliğin ardından, cevap vermeden bir yürüyüşüm var, postacı şaban bok yesin.

    neyse aga bu taciz sayılmaz, aynı sene yaşadığım başka bir olayı anlatayım sıkılmadıysan, yaslan hele gurban.*
    -- daktilo sesi eşliğinde oku --
    yer: izmir
    ayrıntı: metrosu
    yön: bornova
    başrol: ben
    -- kapa şu daktiloyu --

    metro dolu sayılır, ayakta 3-4 kişi var en çok, homojen dağılmışlar mekana. kapıdan girdim direk tutundum yukarı. sonraki duraktan bir eleman daha bindi, saçlar 3 nümero, kirli sakallı, benim tipten ama benim sakal daha uzun emmineeke. hemen yanımdaki zımbırtıya tutundu it horozu. birader metro gittikçe sallantıdan mıdır, nedir, elemanın eli benimkine değiyo, ufak sürprizler yapıyo piç, lan en başta metro sallanıyo ondandır dedim ama amuğoduuum metrosu bi bu piçe mi sallanıyo, benim el neden sabit lan? neyse sinir oldum piçe, fısıltıyı desibel olarak biraz geçecek şekilde "skecem o olacak haa" dedim, ayrıldım. kapının oraya gittim, dayadım götü kapı kenarındaki cama, piç bakmıyo, baksa skivericem oracıkta. neyse 2-3 dakika sonra bu hareketlendi, inecek belli, benim olduğum kapıya geldi, mesafeli bir şekilde durdu, kapılar açıldı, eleman yürümeye başladı, aga tam yanıma geldi eli benimkine atmaya yeltendi, bildiğin avuçluycak ipne, abazanın karı memesini sıkması gibi sıkacak benimkini, üzecek oğlumu... harbiden zamanın durduğu anlar olurmuş biraderovski, sana 1 saniye içinde olanları anlatayım, elemanın eli kavradığım gibi büktüm açılan kapıdan tekmeyle dışarı attım, karşımda dikilen kız dumur, durakta bekleyenler dumur, elim ayağım titremeye başladı, inip bi temiz dövsem mi acaba düşüncesi var, ardından lan bu piç yalan atar karakola düşeriz, rezil olduğumla kalırım düşüncesi, beynim ömrünce yakmadığı fosforu yaktı o saniyede. lan döndüm garip garip bakan kıza açıklama yapıyorum, açıklamaya bak.

    - salak yaa, salak insan dolu ortalık, ayıp, cık cık cık cık...

    eleman kalktı, toparlandı, hiç birşey olmamış gibi yürümeye devam etti, sinirden kendimi skicem, o derece bir dellenme sürecindeyim.

    neyse amk taciz anılarımı dinlediniz. uzun oldu lan, yine okunmayacak, yine tacizler devam edecek. ah azizim ah, ah ali rıza bey ah.
    mesajı da verelim. siz siz olun sakın ola bir ipneye "skecem o olacak haa" diye atar yapmayın, yanlış anlıyolar amk.
    29 ...
  48. marija karan

    1.
  49. assassination games filmi ile tanıdığım, dünyalar güzeli sırp hatun.
    not: sensation white belgrad'a gidersem, evinin önünden pati çekerek geçicem deli gız.
    0 ...
  50. keen v

    1.
  51. "j'aimerais trop" isimli şarkının sahibi fransız şarkıcı.
    şarkı da, klibi de eğlenceliymiş ifinim.
    http://www.youtube.com/watch?v=FiHXBVmmoYw
    1 ...
  52. eskici eskiler alıyorum eskici

    1.
  53. formata uyan, dil bilgisini dibine kadar kullanan eskici bağırışıdır.

    aga yok lan böyle eskici, eskici dediğin "skiciii, skiler alyo skiciiii" diye bağırır. aga o "e" harfini ne ara kaybettin yaa. adamı duyan biri adamla konuştuğumuzu görse adamı ucuza düdüklüyoruz sanacak...

    --spoiler--
    skiler alıyomuşun, gieel abiysiiieee...
    --spoiler--

    bu bağırışa dildo satacan aga, ne işin var bozuk televizyon, davlumbazla...
    1 ...
  54. işyerinde yaşanan komik olaylar

    1.
  55. lan aramaya inandım, hatta arı maya inandım ama yoktu amk. işyerinde yaşanan yaran diyaloglar, olaylar diye açacaktım ama anlatacaklarım yaran cinsten olmayabilir diye korktum lan. hani başından geçen olay o an çok komiktir ama başkasına anlattığın zaman karşındaki zorla güler hatta anlattığın yüzünden dayak yersin, "abi ama o an çok komikti, orda olsaydın bak..." diye açıklama ihtiyacı hissedersin...

    neyse lan, işin özü, işyerinde yaşanan, kişiye kendince komik gelen olaylardır.

    işyeriyle alakalı yaran olaylar, diyaloglar, sıçırtan, kanırtan anılar başlıklarını bunu okuyan arkadaşlardan biri açsın artık.

    hocam çalıştığım şirkete kartla giriyoruz biz, aynı kartla iznin varsa diğer katlara da girebiliyoruz. kartsız girme ihtimalin ancak çalışanlardan birinin seni girişe gelip alma ihtimali kadar. serverların bulunduğu kat hariç diğer katların kapıları ağzına kadar açıktır burda, atom parçalamıyoruz en nihayetinde...

    mutlu mesut çalıştığımız bir günde, odanın kapısında tanımadığımız bir eleman belirdi. elamanı görmeden, sözlerini duyup o yöne doğru çevrildi kafalar...

    - abi çakmaklar 3 tanesi bi miyooon...

    aga ofiste herkes dumur, herkes birbirine bakar durumda, eleman kim, şakaysa komik değil, komikse şakası değil...
    sonunda üstündeki mallığı en çabuk atan arkadaş kalktıda çocuğu kapıya kadar götürdü. daha sonra kamera kayıtlarına baktık, meğer çok değerli(!) çalışanlarımızdan biri çıkarken girmiş eleman içeri ve bu arkadaş sadece bakmakla yetinmiş.

    nickimi de içeri sızan bu arkadaşa borçlu olabilirim aslında, bilemedim şimdi...

    aslında burda olsanız çok komikti lan, valla bak...
    19 ...
  56. filmlerde dövüşürken demirin üzerine düşen tip

    ?.
  57. başlık çok tırt, düz oldu deee mi faarettin?
    aslı "filmlerde kavga esnasında gelen döner tekmeyle uçarak sırtüstü demire saplanan lavuk" olacağıdı. önce bunu yazdım, "aga bununla 3 başlık açarsın" yazısı çıktı, şakacı sözlük.
    al sana bir klişe daha. bu sahne genelde filmlerin finaline yaklaşırken olur agoleyte. filmin başrolündeki, dövüş sanatlarında mastır yapmış, lanet olası federal ile filmin sonuna kadar topuklar götte kaçmış suçlu kapışır(suçlu da dövüş konusunda iyidir haa, belli etmez ama, bu sahneye saklar). en önemli ayrıntı kaçan suçluyla federalin önceden bir vukuatı vardır.

    olası vukuatlar
    a) suçlu federalin karısını skip bırakmıştır.
    b) federal suçluyu hapse, etli, dolgun tarrakların arasına mahkum etmiştir(genelde 10 yıl önce amk).
    c) federal, suçlu yüzünden atarlı psikolojik terapilerden geçip, nice psikolog düzmüştür.
    d) hepsi(harbiden cevap d ise imdb puanını düşünemiyorum hocut).

    işte bunlar yüzünden suçlu ile lanet olasıca, kahrolasıca, götü kopasıca, gözleri çıkasıca federal hıyartolarla davarolar tarzı bir kan davası gütmektedirler. federal aşırıya kaçtığı için genelde parasız izne çıkartılır ve kendini donuta, alkole verir. suçlu için tam zamanıdır, çünkü onu tek yakalayabilecek kişi müdürü tarafından izne çıkartılmıştır(rozetiyle silahını verdi mi bilemedim bak şimdi).
    neyse sktir et amk bunları, finale gelelim. bunlar kıyasıya bir kovalamaca ve bolca mermi ve zılgıt yakıldığı anlardan sonra karşılaşır hocut.

    burda 2 ihtimalle karşılaşırız.
    a) ikiside son kurşunları sıkmıştır ama bende daha kiloyla var havasındadır(çıt sesiyle kavga başlar).
    b) işi delikanlılığa vurup, silahları yere bırakıp, kenara doğru tekmelerler(bu iş seninle benim aramda bro).

    güm, pat, çat, sille tokat girerler birbirlerine, biri yerden boru kapar onunla dalar, diğeri rafları üzerine devirir, yumruk beklerken tekme yer, tekme beklerken cucuk çeker... ve o sahne gelir aga, federal artık yenilmek üzeredir, yediği etli tarraklar suçluyu hırslandırmıştır, jilet tüküren travestilerden bile daha tehlikeli yapmıştır ama o da nesidir, federal bir hışımla kalkar ve suçluya saldırarak o müthiş sonun bahşedileceği demire doğru sürükler. burda tek ihtimal var aga, döner tekmeyle elemanı demire mıhlamak. federal döner tekmeyi çıkartır, suçlu havada, yavaş çekimde, demire 5 dakika sonra saplanır. demir sırtından girip karnından çıkar. suçlu ağzı kana kesmiş halde hala yavşak yavşak gülmektedir...

    tanımlı özet: kavga ederken, döner tekme yardımıyla demirin üzerine düşen suçludur bu tip.
    3 ...
  58. wing stop

    1.
  59. forum bornova içerisinde yemek ve içki konusunda, fiyat performans olarak en iyi yer.*
    -- vedat milor mode = off --

    özellikle fajita ve chicken fingers diye bir olayları var, en tokum diyen adamın aklını çeler.
    sakin ortamı ve kafa çalışanlarıyla güzel vakit geçirmek mümkün.
    geçen seneye kadar müdavimiydim, iş çıkışı uğrar 2-3 bira içer kaçardım. sürekli müşterilerindenseniz çereze para vermezsiniz, sık olmasa da müesseseden bira ikramı olabilmekte ve en kalabalık zamanlarda bile yer sıkıntısı yaşamazsınız.
    alkol kullanmayanlar ise limonatasını mutlaka denemeli...
    0 ...
  60. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük