Çok ilginç bir durum. Bütün şartlar sizi en alakasız yerlerde bile karşılaştırıyor. Hani bu kadar alakasız olmasa; beni görmesin, onun için geldiğimi düşünür dersiniz. Normalde göz göze gelmek için sokağından geçtiğiniz zaman bile bir yandan da beni görmeden çıkayım surdan acelesi olur içinizde. Böyle tesadüf anlarında ise çekinmeden anın tadını çıkarırsınız. Bilirsiniz, isteseniz bile böyle bir organizasyon kuramazsınız.
Son zamanlarda bu durumu birebir yaşıyorum. Bu kadar tesadüf arasında bir de bu yazıyı okuması ihtimaline karşı tam detay vermeden bir kaç karşılaşmadan bahsedeceğim. Çok ağır soğuk algınlığı geçirdiğim bir zamanda(bi hafta önce) sınava direksiyon sınavına gireyim diye eğitim alanına gidince baktım kendi de karşıdan geliyor. Biraz bakistiktan sonra o başka yere ben başka yere yürüdüm. Bu arada hiç merhabamiz falan yok. Sadece karşılaştığımızda kısa bir bakışma oluyor. Konuya gelecek olursak ilginç gelen durumlar şöyle; yani o da normal ordaki kalabaliktan biri. Bu ihtimali tartisacaksam, orda olan herkes üzerinde bir analiz yapmam gerekir evet ama şimdi şöyle bir şey var. Ben sınavın tarihini aklımda yanlış turmustum. Bir gün öncesinden gitmiştim. O da direksiyon sınavı için orda değildi onu da biliyorum. Acaba benim için mi geldi diye salakca hayallere de kapilmiyorum. Ve onu o kalabaliktan ayıran özellik ise diğer insanları başka yerlerde belki ayda yılda bir görürüm ama bununla buna benzer bir çok durum yaşandı. Olası yerlerde olanları saymıyorum bile. Facebookta bile profiline bi kez bile bakmadığım halde bildirimde bir akadas önerim var diye çıktı karşıma. Hatta bir ara hastaligimdan dolayı hayal falan gördüğüme de ikna etmeye çalıştım kendimi de orda konuştuğum kişiler oldu. O gün böyle böyle desem hangi gün demiyecekler yani. Düşündükçe içinden çıkamıyor insan. inançsız biri olarak acaba bunun arkasında gerçekten bir güç mu var yoksa ben mi bu kadar anlam yukluyorum diye düşünüyorum bazen.
5 milyar öncesine, ilk hücreye kadar geriye giden, bilim neden hala dinlerin uydurma olduğunu kanitlayamiyor anlamış değilim. Ya böylesi insalliga daha faydalı diye ya da uğraşacak kadar önemli bulmuyorlar. Çünkü mantıken bile düşününce bir sürü çelişki olan dinde bilimsel olarak arastirildiginda çoktan yalan olduğu kanıtlanmıştı.
3 sene sevgili kalıp 1 sene boyunca tamamen ayrıldıktan sonra tekrar barışan sevgililerin 1 sene sonra ilişkilerinin 5. mi 4. mü yoksa 1. Senesi mi diye belirsizlik taşıyan sorunsal.
Durakta duran otobüse yavaş yavaş yanaşıp, tutuna tutuna binmeye çalışan yaşlı amcaya gözüm çarptı. Elinden tutarak binmesine yardımcı olmaya çalışırken kafamdaki derin düşünceler de buna eşlik etti. Bu durum onun üzerinde o kadar doğal duruyordu ki; amcanın yıllardır kabullendiği şeyi ben bir anda sorgulamaya başladım. Niye bu kadar duruma alışmış davranıyor ki? Sanki gökten bu haliyle düşmüş gibi. Sanki bir zamanlar okul duvarlarından atlayan, top peşinden saatlerce koşan, bir çuval çimentoyu tek başına kaldıran o değilmiş, daha önce hiç genç olmamış gibi...
Bi gün Dişim çok kötü ağrıyordu. Tarif etmeye kalksam tarif edemem. Tarifi olmayan bir ağrıydı. dur üzerine biraz tuz dökeyim, elimle etini bastirayim da o ağrı diğer ağrıyı bastirsin. Öyle bir şey yoktu. Agrıdığı an gözümden yaşlar çeşme gibi akıyordu. Aceleyle dişçiye gidip şu dişi acil çek dedim. Dişçi her ne kadar yazık olacak dişe dese de onu ikna ettim. Koltuğa geçip dişe uyuşturucu iğne vurduktan biraz sonra o ağrı öyle bir anda kesilince gelen rahatlık var ya. Hayatta duyduğum en güzel histi.
Moderatorlerin artık olaya el atması gerektiğini düşünüyorum. uckurusu beyninden büyük olan, reel hayatta hiçbir kızın sıfatına tukurmeyecegi abazalarin burada açtığı başlıklara maruz kalmak istemiyorum. 10 m degerindegi sözlüğe 5 krusluk ilgi gösterin be.
Tanıdığımız insanların sahip olduğu eşyalar zamanla sahibini andırıyor. Bindiği araba olsun, giydiği gömlek olsun. Bazen birinin askıdaki gömleğine bir süre bakınca karşımızda onu görüyoruz sanki.
Kışın elektrikli sobanın önünde otururken can sıkıntısından koparılan takvim yaprağını sarıp sobayla yakan nesildir. Dumanı çekerken gittiği yere kadar o iğrenç tadı hissedersiniz. En kötüsü de dumanla birlikte içinize kaçan acı küllerdir.
Bazen Sebebini bilmeden karşımdaki bir insanın bir hareketini falan görürüm ve ona karşı yoğun acıma hissederim. Aşağılayıcı bir acıma değil bu. Durup dururken oluyor. Anlam vermeye çalışıyorum ama bi türlü anlayamıyorum. Bir insanın başına bi şey gelir, kötü durumda olur. Oyle bir durumda acımak normal ama bir insanı su içerken ya da başka bir şey yaparken görünce neden ona acır insan.
Ekleme: bu başlığı açmadan önce tereddütte kaldım. Böyle bir şey ancak bende olur deyip millet okurken ne diyo bu falan olur dedim kendi kendime ama daha bu gün akşam üstü bi çocuğun is yerinde kapıdaki eşyaları içeri çektiğini görünce birden bire o duygu geldi bana. O yüzden içimde tutamadım. Hatta abisi çok boş konuşur diye sinirlendigim de olurdu ama o andan sonra ufak bi vicdan azabı çektim ve bi daha kötü dusunmicem dedim kendi kendime. Gelen mesajlardan anladım ki çoğu insanda oluyormuş. illaki bunun da vardır bir açıklaması.
Dikkatimi çekti bu aralar yaşadığım yer olsun haberlerde olsun türkiye genelinde ölüm haberleri geliyor. Trafik kazaları, cinayetler, intiharlar birini unutmadan diğerinin haberi geliyor. Ülke taaziye evine döndü.
--spoiler--
Son günlerde sosyal medyada dönen videolarla da iyice popüler olan Fatih Bulut'un seslendirdiği 'Çok Sevdim Yalan Oldu' şarkının çalıntı olduğu iddia edildi. Şarkının söz yazarı Tarsuslu Aşık Hüseyin Akan, bestenin kendisine ait olduğunu, bunu da ispatladığını söyledi.
Fatih Bulut'un okuduğu eseri 1987 yılında cezaevinde yazdığını söyleyen Aşık Hüseyin Akan, eserin orijinal isminin 'Zalim Geceler' olduğunu, 2010 yılında yayınlanan Pusula Film tarafından yapımcılığı üstlenen ve TRT ile Kültür Bakanlığının desteğiyle yayınlanan 'Cono Ahmet ve Çocukları' isimli belgeselde bu eserin yer aldığını ifade etti.
--spoiler--
Şarkıyı sadece bi kere açmıştım. Açar açmaz da bi dk dinleyebildim sadece ve kapattım. 30 40 sene önceki arabesk şarkıların bir zamanlar popüler olan arabesk rap'le harmanlanmiş bi hava var dedim kendi kendime. Bu haberde öğrendiğim kadarıyla 1987 yapılmış bir beste. Demek ki hisler insanı yanıltmıyor.
Yukardan kayarken bacaklarının iki dağın arasındaki mesafeye göre uzayıp kisalmasi ve ayak tirnaklarina oje yaparken sadece tırnakları dışarda kalacak şekilde kalıp geçirip fırçayla komple kalıbı boyamasi.
Bir türlü anlam veremedim olay. Kime sorsan yeter artık burama kadar geldi diyor. Akp'lisi bile daha vermem diyor. Tamam diyorsun bu sefer saadet partisisinin altında oy alır diyorsun ama seçim bi oluyor %49.
Bu gün saat 14:00 civarı bir yazarın hayvan tanıtım videosu çeken küçük kardesimizin youtube kanalı linkini paylasmasiyla yoğun ilgi gördü. 256 aboneden 33k ya çıkmıştı en son.
Geçen define muhabbeti açıldı. Bilirsiniz bu muhabbetler sarıyor. Hele ki köyde yaşamış birinin ağzından dinlediğinizde. Arkadaş falan yerde define muhabbeti dönüyor baksak mi falan derken, o define büyülüdür dedi ve büyülü defineyle ilgili hikayeler anlatmaya başladı. Bi keresinde bir çobanın keçisi otlanirken ağzında bi tane uzun zincir gördü. Almaya giderken zincir kecinin ağzından düştü ve düştüğü gibi de kayboldu dedi. Çoban ne yaptıysa bulamadı dedi. Definenin büyüsü keçiymiş dedi. Orda otlanirken de büyüsü bozulmuş. Aynı şekilde başka bir define varmış, bütün işaretler tutuyor ama o da büyülüymüş bir türlü çıkarılamıyor dedi. Yani altınlar arı seklindeymis büyüsü bozulduğu zaman arılar altın oluyormuş dedi. Ben şahsen metafizik şeylere inanmayan biri olarak kafamda soru işareti kalmadı değil. Böyle bir şey mümkün mu acaba? Başlığı da bu konu hakkında belki bir şeyler yazılır diye açtım.
50 yaş üzeri eşcinsel oyuncuların olduğu site. O kadar eşcinsel porno sitesi olmasına rağmen üyelik için para istiyor. Yahu zaten videolar diğer sitelere sızdırılmış millet niye oraya para ödesin?
Bende bir huy var, ihtiyaç duyduğum bir nesneyi kendim yapınca acaip zevk alıyorum. Eskiden beri de ney'e karşı bir hayranlığım vardı. Bi gün neden kendime ney yapmıyorum ki deyip fırça borusunu söküp internetten ölçülerini alarak kendi neyimi kendim yaptım. Ölçülerinin doğruluğundan emin olmasam da bi günde ses çıkarmayı öğrenmiştim. Fakat doğru olmama ihtimaline karşı fazla da çalışmadım üzerinde. Ta ki hayat duzenim ney çalmak için müsait plana kadar. Işte geçenlerde tanıdığım bi müzik ogretmeniyle karşılaştım. Bende el yapımı bir ney olduğunu, ölçülerinin doğru olup olmadığına bakabilir misin diye sordum. Sağolsun bakip doğru olduğunu ve bi tane de baspare getireceğini söyledi. Sonra hem baspare getirdi hem de bi tane ney hediye edip ilk derste ne yapacağımı söyledi. Notalar üzerinde çalışmaya başladım. Şimdilik neva perdesini öğrendim. Öğrenirken de biraz arastirayim dedim. Araştırırken dikkatimi çeken nokta; başlayanların çoğu aylardır ses cikaramadigindan yakiniyor. Ben ses çıkarma da sorun yaşamadım fakat ney ufleyenleri görünce o parmak hareketleri beceremem gibi hissediyorum. Bu sadece ney'de değil her enstrumanda oluyor. Hiç yapamayacağım gibi geliyor o parmak hareketlerini. Bir de ezberden paça çalma durumu var. Gerçekten şaşırıyorum. ilk defa çalacak bir parçayı nasıl oluyor da tek seferde çalabiliyor insanlar.
Şu despasito şarkısını söyleyen herifin birebir kendisi olmak isterdim. Yakışıklı mi değil mi pek emin olmasam da ruhumla bire bir örtüştüğünü düşünüyorum. En azından ruhumun istediği şekil tavranirdim. Şu anki goruntumle ruhumun yapmak istediklerimi yapsam çok uyumsuz duruyor.
10 11 yaşlarındayken akşam yemeğinde patates patlıcan et biber karışık tava yapmıştı bizimkiler. Misafirler falan da gelmiş ev biraz kalabalikti. O zamanlar gece oldu mu herkes damda uyurdu. Bizimkiler de ev kalabalık olduğundan biz çocukların yataklarını yan yana kurmustular. Ben yeğenim bi de kuzenim vardı. Neyse uyuduk. Sabah güneşin vurmasiyla uyandığımda dudagimda bir şey hissettim. O sersemlikle dilimle yokladim. Tadı biraz tuzlu olunca disimle sıyırıp ağzıma çektim hepsini. O sıra yatak dan çıkacam bi baktım yatakta dün yediğimiz yemekler. Yeğenim yatağa kusmuş ben de başımı üzerine koyunca dudagima yapışmıştı. Kendimi hiç bu kadar iğrenç hissetmemiştim. Kaç gün yemek yemedigimi hatırlamıyorum.
Zekayla espri birlesti mi ortaya çok güzel bir şey çıkar. Bir espriyi ilk söyleyenden hadi olmadı espriyi ilk çalandan görünce tad alabiliyorsun. Ama öyle embesiller var ki espri anlayışı sıfır, zeka desen z si yok, sağda solda gördüğü, duyduğu bu esprileri alakası olmayan her yere yapistiryor. Misal ıstanbul seçimleri tekrarlandığı zamanda "hiçbir şey olmamışsa da mutlaka bir şeyler olmuş" gibi bir söz dolaşıyordu. Bu sözü alakasız başlıklar altında okumaktan gına geldi artık. Yine aynı şekilde bi video falan izlendiğinde videonun uzunluğunu belirtmek için yok bilmem nereden baslatsaydin ya da gercekliginden şüphe duyulan bir videoda olay gerçek ben video daki bilmem kimim gibi esprileri yapan insanların üzerine kusmak istiyorum. Az yaratıcı olun Mk. Salak salak entrylerinizi okumak zorunda değilim.
Bunu kendim için söylemiyorum ama uludagda eksilenmeyen enrtry görmüyorum kolay kolay. En masum entry bile en az 2-3 eksi almış. Mal misiniz Mk? Niye kiriyorsunuz milletin sevkini?
Edit: bildiğin sağır avı olmuş. Hazır kurban bayramı da yaklasmisken lütfen sadece yaşını gecmeyenler eksilesin.
Düşünüyorum insanın başına böyle bir şey gelirse ne yapabilir diye ama hiçbir çıkar yol bulamıyorum. Ya altiniza yaparak rezil olursunuz ya da otobüsü ayağa kaldırıp rastgele bi yerde, arazinin birinde yaparsınız.