mideye hafif bir sancı girmesine sebep olan durumdur. yüzüne baksanız mı bakmasanız mı bilemezsiniz, kısa süreli bir şok gelmiştir zaten beraberinde. sonra aklınıza helen in menalaus u bıraktığı gibi onun da sizi başka bir kız uğruna bıraktığı gelir.. ona bakmaya cesaret edemezsiniz. hoş baksanız da o, eski o değildir artık. kızlar kirli sakak sever anlayışıyla sakalı yüzüne veretmiş, kas yapacam diye baklavam olsun diye saatlerini gym lerde boşuna harcamış ve sonunda pek te bi b.ka benzememiş, kareli şortuyla bir cadde beyfendisidir artık o. yüzünüz gözünüz şişene kadar ağlamak istersiniz ama yapamazsınız. tabi siz geçen sürede yüz olarak güzelleşmiş, fizik olarak da adeta mankenleşmişsinizdir. derken sizi fark eder ve yanınıza gelir, havadan sudan muhabbet etmeye başlarsınız. kalbimiz bu esnada güm güm atmaktadır. tam o sırada pembe bmw siyle orlando bloom arabadan size "come on baby, lets go" diye seslenir. siz de binbir cakayla önünden geçip gidersiniz..
oruç tutmak yerine bira içen insana orantısız irade uygulayan birisidir.
not: mal insan tanımın uzağından yakınından geçmez.
not2: eğer türkiye laik bir ülkeyse ve herkesin dini inancına saygı gösterilmesi gerekiyorsa, oruç tutan bu insanın ibadetini dilediğince yapması onun hakkıdır, mallığı değildir.
kendilerine değer ve sevgi verilince dünyanın en aşık kadını olabilme potansiyeline sahip, arkadaşlık ilişkilerinde anlayışlı ve dinleyici taraf olan, herhangi biriyle arası ufacık açıldığında gözyaşlarına hakim olamayan ve karşısındakinin gönlünü almak için her yolu deneyen hassas, sevgi dolu kadınlardır.
sanılanın aksine çoğu kadın kendine bağlı ve son derece aşık bir erkeğin hayatında bulunmasından büyük mutluluk duyar. onu elde etmekle yetinmez, kaybetmemek için elinden geleni yapar. tabi bu karşıdakinin sevgisinin büyüklüğüne ve adamlığına göredir.
dine küfür etmek demek aslında dine değil inananlara küfür etmek olduğundan özgürlük değildir. şöyle açıklayayım; dine küfretmek inanmamak demektir, madem varlığına inanmıyorsun demek ki inanan insanların değerlerine, inandıklarına küfrediyorsun kardeşim. bu da ne haktır, ne de özgürlük.
şakirtliği hayat felsefesi ilan etmiş, eli işte gözü oynaşta, kendini prens gibi gören halbuki yeraltı penguenleriyle uzaktan yakından alakası olmayan, kıllarına kaslarından daha çok güvenen bey yazarımız.
not: ben bu kızın gerçek hayatta en yakın arkadaşı olduğuma göre nick altında istediğim kadar zırvalayabilirim.
şöyle açıklayayım;
bir zamanlar karşı dairede çocuğu olmayan kırklarına yaklaşmış bir çift oturuyordu. kadın çok neşeli ve konuşkan olmasına karşın adam çok soğuktu ve sert bakışları vardı. derken bir akşam karşı daireden bağırmalar çağırmalar yükselmeye, kulaklığımda çalan justin yakışıklıses e rağmen gürültüler kulağımın içine değin gelmeye başladı. ilk tepki ev arkadaşım Şakir den geldi. "lan nolüyür" şeklinde bir tepkiydi bu evet. sonra adamcağızın "beni bunla mı aldattın beni bunla mı aldattııan" diye bağırışlarını duyduk daha sonra da dayak sesleri geldi. kapıyı açıp olaya müdahale etmek istedik. bir anda kafamızdan aşşaya konfetiler dökülmeye başladı. Şakir le aynı anda "lan nolüyür" dedik. sonra bir baktık ki yerler jillet gibi herhalde kapıcı yeni silmiş buraları dedik. neyse sonra karşı komşunun kapısı açıldı. adam hala beni bunla mı diye hönkürüyordu. acaba adam bunları yatakta basmış mı diye düşündük. bir de ne görelim. içerde kadın ve bir it var. hayretten küçük dilimizi yuttuk. yani aldatcaksanız da üsturuplu aldatın efendim. işte hayat hep böyle süprizler yapar. kader olur kısmet olur. ayrıca kapının önü jillet gibiydi demiştim ya işte hep bu aldattıran it yalamış. insanlar çok garip hayvanlar da öyle ve yere batsın lahmacun.
girdiğim entry hakkında "çok haklısın" şeklinde pm ler aldığım halde, o entry min hiç artı almamasını anlayamıyorum sözlük. bazı sözlük yazarlarımızın kafası çok bulanık galiba sözlük.