yüzde yirmiden düşük olmakla birlikte kesinlik içermeyen ihtimaller denizidir. siktiriboktan giriş tanımını geçtikten sonra konumuza değinmek istiyorum. hayır troll olmak değil amacım. bilenler zaten bilir nasıl bir yazar olduğumu. muhteşem bir yazar değilim ama sıradan olduğumu da kabul etmem kesinlikle.
hepimizin bildiği gibi bacak bacak üstüne atmak feminen bir harakettir. bilinen bir erkek sadece ayaklarını üst üste getirir en fazla. dizden yukarısını diğer bacağın üstüne doğru yaslamak kalçayı hatta ne kalçası bildiğimiz götü ön plana çıkarmaya yönelik yapılan istemdışı bir harekettir. sanılmasın ki bacak bacak üstüne atan insanlar götünü ortaya çıkarmak, göstermek, sergilemek için yapıyor diyorum. kimsenin böyle bir niyeti olduğuna zaten inanmam.
böylesine feminen bir hareketi sergileyen şahsın içinde gizli bir gay olduğunu düşünmek pek de yalanlanabilir bir ifade değildir. elbette ben de bacak bacak üstüne atıyorum ve rahatsız olmasına rağmen alışkanlık haline getirmiş durumdayım bu hareketi. lan? yoksa?
bir sonraki genellemede sevişmek üzere. pardon, görüşmek üzere.
yüzde elliden yüksek olmasıyla birlikte kesin yargı içermeyen ihtimaldir. bir adam düşünün ki eş cinsel ve bu adamın mükemmel bir sesi var. söylediği şarkılarla duygularını hissettirebilme yeteneğine sahip. bu adama hayran olan erkeğin de eş cinsel olması muhtemeldir. düzgün vücutlu, güçlü sesi olan bir adama aşık olmaktan daha normal bir şey olmadığına göre haklıdır da bu zat cem adrian kişisine hayran olmakta.
ayrıyeten hatırlatılması gereken bir önemli husus da eş cinselliğin bir hastalık, suç, sapkınlık ya da bir hakaret olmadığıdır. eş cinsellik kişinin gelişim safhalarında yaşadığı olaylara paralel olarak ortaya çıkabilir. bu demek değildir ki yaşadığı olaylar kötü olacak. kendisine çok iyi örnek olmuş homoseksüeller de örnek alınmış olabilir. kimse doğuştan cinsel hayata atılmaz. cinsel kimlik zamanla oturur. neyse konuyu fazla dağıtmadan cem adrian'a bağlayalım.
bu güzel insanın söylemekte olduğu şarkılarda da eşcinsellik vurguları görebiliriz. söz gelimi ''bir adam severken, bir adam giderse'' şeklinde kurulmuş olan rastgele seçtiğimiz bir cümleden bunu görmemiz gayet rahat bir şekilde mümkündür. bu şarkıyı söyleyen birine hayran olmak ona aşık olmaya yakın bir duygudur. farklı kavramlarmış gibi durmasına rağmen bu iki kavramın birbirine yakınlığı da su götürmez gerçeklerdendir. sevmek suç değildir. kötü bir şey hiç değildir. kötü olan aslını inkar etmek, kendine olduğunun dışında biri gibi davranmaktır.
tekrar belirtmek gerekir ki söz konusu cümledeki eş cinsel tabirini hakaret olarak kabul edeceklere acımaktayım. korkmayın. homoseksüellerin de insan olduğunu, normal olduğunu söylemekle homoseksüel olunmuyor.
bir sonraki genellemede sevişmek üzere. pardon, görüşmek üzere.
metal müzik tutkunu mümin bir gencin namazı bitiren selamı verdikten sonra tepesinde aydınlanan bir ışıkla headbang yapmaya başlamasıdır. bu mümin genç huşu içinde namazını eda ettikten sonra kafasını sağa sola çevirmiş olmanın verdiği hazzın gazına gelerek zaten içinde bulunan metal müzik aşkıyla delicesine kafasını sallamaya başlar. bu gencimiz yerinden fırlayarak bir adet system of a down şarkısı açarak bu zevkini perçinler. hem uhrevi hem dünyevi huzura yaklaşmış olur.
-in the bed, if i use my tongue would you like that?
- take you to the candy shop i'll let you lick the lollypop...
-i'm tired of using technology, why don't you sit down on top of me!
-if your bitch wanna roll, i'ma let her get in.
türevinden zibilyon tane cümleyi isterik duygularla dinleyen hatun kişidir. ya da hiçbir bok anlamadan süper adam yaaa diyerek dinler. her halükarda kategorize edilmeyi hak etmemiş gibi görünse de ne yazık ki öyledir.
her okuduğunu doğru belleyenlere, kendi doğru bildiklerinin doğruluğuna daha fazla inanmak için bir şeyler okuyan insanlara tokat gibi çarpılması gereken söz öbeği.
yurdum çağdışı bürokrasisinin bazı resmi işlemler için alınması mecbur kılınan transkript denen belgeyi üniversitesiden alan gencin sevgilisinin isteğine kulak vermesi durumudur. transkript alınır ve gerekli işlemlerin yapılacağı mekana doğru yola koyulur gencimiz. sevgilisi telefon eder, ajgooaamm, sahile gidelim miieee? diye kafa siker. zaten özlemiş olan genç dayanamayarak sikerim işini ben gidiyom lan manitamın yanına diyerek sevgilinin yanına doğru yol tutar.
bu ara uludağ sözlük moderasyonunun diline doladığı entry silme sebebi. nasıl değil ulan? önerme dendiği zaman siz tavsiye filan mı anlıyorsunuz abi? açıklayın da anlayalım.
türk metal sendikası başkanı mustafa özbek'in oğlu. evde arama yapıldığı sırada takındığı lakayıt tavır gerçekten düşündürücüdür. gazetecilerin sorularına verdiği cevaplardan bir tanesini hemen diyaloglaştıralım.
-efendim liste var mı ortada? aileden başka birisinin de alınması olası mı?
+isterse bütün sülaleyi alsınlar. geniş aile, aşiret geniş evet.
enfes coldplay enstrumentalinin sözlere bürünmüş hali. pek bir şeye benzettiğimi söyleyemem. en azından estrumental vrsiyonunun yanında pek de matah sayılmaz.
there's a wild wind blowing
down the corner of my street
every night in the headlights glowing
there's a cold war coming
on the radio i heard
baby it's a violent war
oh don't let me go
won't you take me where the streetlights glow
i can hear it coming
i can hear the siren sound
now my feet won't touch the ground
time came a-creepin'
oh and time's a loaded gun
every road is a ray of light
it goes oooooooonnnn
time only can lead you on
still it's such a beautiful night
oh love, don't let me go
won't you take me where the street lights glow
i can hear it coming
like a serenade of sound
now my feet won't touch the ground
gravity release me
and don't ever hold me down
now my feet won't touch the ground.
moderasyonel edit: ne cümlesi ne noktası hacı? şarkıyı ben mi yazdım?
popüler olandır. diğer konulardan bahseden müzik daha çok bilinçli insanlar tarafından tercih edilmektedir. sakın ha bu sözden ben bilinçliyim bu müziği dinlemiyorum anlamı çıkartmayın. terlikle döverim. hemi de tuvalet terliğiyle.
biyolojik olarak ergen olmasa bile zihin yapısı 16 yaşından sonra gelişmeyen, solculuğu sadece isyan etmek, karşı olmak sanan bünyedir. sol pencereden baktığımızda görülebilecek karşı olma durumu şunlardır.
polise karşıdır: mantıklı.
askere karşıdır: biraz mantıklı gibi.
sermayeye karşıdır: en mantıklısı.
emperyalizme karşıdır: sosyalizmin/komünizmin emperyal yönünü çözmesi gereklidir.
globalizme karşıdır: sen bi' git ben gelicem demeyi farz kılandır.
hukuka karşıdır: anarşizm için mantıklı.
devlete karşıdır: yine anarşizm için mantıklı.
karşı olması ya da olmaması gereken her şeye karşı olurken karşı olmak dışında hiçbir faaliyeti bulunmayan ziyan bünyedir. converse giyen solcudur.
peşin edit: son cümleye bakıp eleştiriyi converse giyen komünist boyutuna indirgeyeni terlikle kovalarım.
gün itibarı ile uludağ sözlükte ortaya çıkan ekoldür. ismi lazım değil bir iki yazar noel baba başlıklarına abanınca diğer yazarların da buna katılmasıyla yeni bir ekol sahibi olma yolunda dev adımlar atmışızdır.