Akşam saatlerinde Odtü öğrencilerinin yol inşaatı alanına yürüyüşüne polisin saldırmasıyla başlayan direniştir. Akşam 9 civarında polis ormanda öğrencilere pusu kurmuş çoğuna vahşice saldırmış bir öğrencisi dövüp ateşe atmıştır.
26 Ekim 2013 ODTÜ Direnişinde polisin ormanda pusu kurup dövdüğü bir kolektif üyesi öğrenciyi ateşe atması olayıdır. Bu olay Madımaktaki zihniyetin hala ne kadar canlı olduğunu göstermiştir. Ama ODTÜ ye saldıranlar bu seferkinin Madımak'a benzemeyeceğini bilsinler. ODTÜ Türkiyedir, kendi sonunuzu hazırlıyosunuz!
Recep Tayyip Erdoğan'ın 11834613298 korumasıyla kabeyi tavaf ederken çekilmiş görüntülerden oluşan videodur. Halkı ittire kaktıra ibadet ederek çok samimi müslüman görüntüleri vermiştir değerli şahsiyet.
ODTÜ mimarlık bölüm başkanıdır. Fakültenin en naif hocalarından birisidir kendisi. Oluşturulmaya çalışılan öğrenci inisiyatiflerini destekler ve teşvik etmeye çalışır.
üniversite tercih dönemlerinde her sene ışık üniversitesinin başlattığı etkinlik dizisidir. bir kaç hipster fotoğrafı çekilip çeşitli sözlüklerde medya kuruluşlarında boy boy reklamlar sergilenir. bu hipsterların özelliği ise gözlerinden fener gibi ışık saçmalarıdır. tabi ki bu ışık da bir rayban ile engellenir.
ramazan ayında oruç tutmaya çalışan nemfomani hastasının durumudur. nemfomani bilindiği gibi durmadan seks arzusu duyma hastalığıdır. bu kişinin oruç tutması gerçekten çok zordur. hatta aç olan kişilere yemek resmi gösterilip kışkırtılabileceği gibi bu kişilere de göt meme çük resimleri gösterilerek şakalar komiklikler yapılabilir.
ramazandır. ülkemizde geliri ve fikri belirli bir düzeyde olup sakin sakin, gerektiği gibi ibadetini yapan insanların yaptığı dışında sadece gündüz yemek yememek ve bunun şovunu yaparak geçiştirilen, gece ise nefes almadan 11 ayın kazancının tek bir ayda gösterişle bitirilmesiyle her yıl yaşanan dönemdir.
bu ayın işlevleri arasında
-sadece çok az sayıda fakirin doyurulması,
-tvlerde bütün gün öküz doyuran yemek tariflerinin verilmesi,
-reklamlarda kodaman sofralarının gözlere sokulması,
-gündüz sokakta oruç tutmayanlara hayatın dar edilmesi,
-her fırsatta 'saygı duy!' mottosunun tekrar edilmesi,
-akşamda hazımsızlıktan acil servislere kaldırılıncaya kadar tıkınılması
rte ye alternatif olarak koyulması mümkün tamlamadır. hem hareketlerine uymaktadır, hem pozisyonuna uymaktadır. mahalledeki tek görevi bir zamanlar onlardan çok da farklı olmadığı ipsiz sapsızı ayırmak, ona buna talimat vermek olan birinin hak edebileceği sıfattır. mesela dış ilişkilerde sorun mu var, bu dayı gider ona buna talimat verir görünür ama bi bok dinletemez. sonra gelir bizim mahalle çocuklarına ballandıra ballandıra anlatır 'nasıl ayar verdim' diye. üslup dayıcadır ama pozisyon ne kadar milliymiş gibi görünse de telmaşadır.
özellikle fenerbahçeye yüklenilen şike soruşturmasının başlangıcından beri bariz hissedilen bir durumdur yaşanılan. cemaatle her ne kadar net olmasa da ilişkisi ve cemaat korkusu olan galatasarayla, cemaat yalakası yöneticilere sahip beşiktaşın son dönemdeki hareketleri bu tespitten bağımsız asla yorumlanamaz. neredeyse yaşanılan her sıkıntı da diyalog kurup sorunu aşmak ve türk futboluna katkı vermek yerine, cemaatin gözünün içine bakıp bir ayar yemeyi bekliyorlar. bugünlerde de sonuç şaşırtmadı. milli dayımız gençlere ayar verip konuyu kapatmış!!1!1bir!!!!(nokta)
tt arenanın ulaşım sorunu olmasına rağmen başka çaresi olmayan beşiktaşın son hamlesidir. doğalgaz ve internetin aidatın içinde olması neredeyse tek avantajıdır. gerçi o paraya okula yakın semtlerden 3+1 de bulabilirlerdi ama olsundur. hem yönetici de tanıdık sorun çıkmazdır. hayırlı uğurlu olsundur.
Ard arda hapşırmalar sonrası başa gelebilecek durumdur, gariptir. hapşırma sonrası üzerine bir de geğirilerek gürültü katlanmış olur. neden olduğunu bilinmemektedir şahsım tarafından.
bugünlerde milli eğitim bakanlığının gerçekleştirmeyi düşüdüğü uygulamadır. hedef 10 dershanenin 7 sini özel okul formatına çevirmektir. artık iktidarın eğtim sisteminin kurtuluşu olarak tam teslimiyet fikrini benimsediğinin açık göstergesidir. eğitimde reformlar yapmak yerine, tam donanımlı liseler kurup gerçek anlamıyla adam gibi öğrenciler yetiştirmeyi denemek yerine kendi yarattığı sınav sisteminin kurdu olan dershanelere teslim olmak ne kadar akılcı bir tercihtir sorgulanılması gerekir.
hakkında süper ligden düşürülmesi kararı alınan ankaraspor un yerine karşıyaka spor klübünün süper lige dahil edilmemesi durumudur. futbola her türlü siyaset karıştırılıp ankaraspor, kasımpaşaspor gibi takımların her türlü yönden desteklenilerek süper lige çıkarıldığı bir dönemde ankaraspor un etik olmayan ilişkileri yüzünden süper ligden düşürüldüğü halde karşıyaka nın çıkarılmaması tamamen adaletsizliktir, kazanılmış hakların sahiplerine teslim edilmemesidir.
mustafa kemal atatürk'ün azınlıklar konusunda ismet inönü'ye ettiği iddia edilen hiçbir gerçeklik payı olmayan faşizan sözdür.
"başbakan inönü saat 18.00 sularında florya köşkü'nde atatürk'ü ziyaret etmiş:
- hayırdır ismet... habersiz geldin.
- paşam, azınlıklar meselesi... konuyu meclis'e getireceğiz... ne diyorsunuz?
- ismet bugün geç oldu... yarın sabah erkenden gel, konuşalım.
inönü çıkınca atatürk "bütün görevlileri" toplamış:
- sadece laleler kalsın... bahçedeki diğer bütün çiçekleri sökün, atın... derhal.
ismet paşa sabah gelmiş, bahçenin "halini" görmüş ve "görevlilere" sormuş:
- ne oldu böyle?
- gazi paşa hazretleri emrettiler, söktük.
başbakan inönü, cumhurbaşkanı atatürk'ün odasına girmiş:
- paşam, bahçenin durumu nedir?
mustafa kemal:
- azınlıkları söküp attım ismet.
inönü "anladım" dercesine başını öne eğmiş:
atatürk:
- ismet, ben "ne mutlu türküm diyene"
sözünü boş yere söylemedim... kendini türk hisseden herkes bu vatanın öz evladı... ben hayatta olduğum sürece bu böyle bilinsin... ve sakın azınlıklar ile ilgili bir kanun çıkarılmasın."
atatürk'e ait olamayacak kadar faşizan ve kurguca zayıf bir hikaye
mustafa kemal bu ülkeyi kurarken şimdi ki çok bütünleştirici görünen hükümetin ab ye yaranmak adı altında azınlık olarak saydığı öğeleri bu ülkenin kurucu unsurları olarak nitelemişti. aşağılayıcı ve ayrımcılık anlamış taşıyan 'azınlıklar' dememişti.
bu ülkedeki hangi etnik kökenden olursa olsun kimseyi bu vatandan ayrı olarak düşünüp onları asimile etmeyi başkalaştırmayı düşünmemişti. bunu biz değil kendi söylemiştir. "Ne mutlu türküm diyene! " sözünün tek amacı budur. tek milletli bir devlet değil, kendini bu vatana bağlı hisseden herkesin içinde bulunduğu bir devlet. bu sözden anlaşılması gerekenler bundan başkası değildir.
Ama bu hiçbir kaydı olmayan, uydurma hikayede anlatılmak istenen Atatürk'ün azınlık düşmanı biri olduğudur. mesele diğer çiçeklerin lalenin güzelliğine gölge düşürmesi midir? diğer çiçekler lalenin güzelliğine güzellik katarak ve etrafa daha bir güzellik saçarak yaşayamazlarmıydı? Diğer tüm çiçeklerde zorla laleler gibi olsalardı çeşitlilik içeren bir güzellik kalır mıydı bahçede? Yurt dışında Türkiye den her bahsedildiğinde ülkemiz farklı kültürler, çeşitlilikler içeriyor diye böbürlenmek niye o zaman? Söküp atın hepsini...bu ülkede Sivas, Kahramanmaraş, çorum katliamları da bu mantıkla çıktı.senden olmayanı yok etmek...
ortadaki içeriği bile henüz olmayan, ama boş kağıda imza atmak istemeyenleri şerefsiz ilan edilmek istendiği Amerikan dayatması sözde Kürt açılımının savunulacak hiçbir tarafı yok tabi. Birileri şerefsiz pkk nın kahpece çabalarının boşa çıkmadığını göstermek istiyor, ve birileri de yataklık ediyor. Ama gerçekleşen şeyler Kürtlere bazı hakların tanınmasından çok etnik köken ayrımcılıklarıyla insanların daha da keskin şekilde 'öteki'leştirilmesi. Sonrada gene birileri ortaya çıkıp tekrar bağırmaya başlıyor. 'bu ülke bütündür bölünemez!' diye.. sen çoktan bölmüşsün bile.. onlar her zaman bu ülkedeydiler. Biz bir anda gökten 'türk' diye inmedik. Türkler anadoluya girmeden yaşayan halkları ne yaptık ? Öldürdük mü birden hepsini.. bu ülkede yaşayan herkes aynı hamurdan saf ırk diye bir şey de olamaz ve tamamen yalandır..
eve misafir gelip beraber zaman geçirilen çok sevilen eş dost akraba sonrasında kişide oluşan yalnızlık hissidir. eğer gelen kişi çok daha yakın kardeş anne baba gibi kişilerse gelmelerinden 2-3 gün sonra bile gitmeleri bir zulüme dönüşebilmektedir. tatil dönüşü pazartesi günleri yaşanan duygularla özdeştir.
çingenenin karı boşadığı zaman olarakta kullanılan bu deyim; gereksiz bir zamanda gereksiz bir davranış biçiminde olan kişilere sitem amaçlı kullanılır genelde. ikindi ile akşam saatleri arasına denk gelen süre içinde kullanıldığı olur. 'en olmadık zamanda' anlamını barındırır.
i.melih gökçek'in ankara halkına yüksek oranda arsenik içeren kızılırmak suyu vermesinden dolayı ankarada bir anda patlama yapan salgındır. bugün sivastan ankaraya gelen ben babam ve ablamın aniden rahatsızlanarak halsizlik, ishal ve kusma belirtileriyle ankara üniversitesine gitmem ile örendiğim salgındırda. son 1-2 haftada 180 üzeri aynı vaka hastaneye başvurmuş. hepsinin zehirlenme sebebi sudan alınan bakteriler olduğu söylendi(biz de dahil). bunu bize bizzat acil bölümündeki doktorlar söyledi.sabah 3 ten beri 3 serum almama rağmen hala ayakta duramıyorum arkadaşlar. yemin ederim bu entry i girmek için girdim internete. inanmayan arkadaşlar yakındır sizin de gidip görmeniz. devam gökçek'i desteklemeye. bu ülkede böyle adamlar var oldukça bu halk daha çok ızdırap çeker..halk dalkavukluğuyla bir yere gelinemeyeceğini yakında ispatlayacak gökçek...
hadi gökçek çık gene ispatlamayan şerefsizdir de...
erkeklerin evde zor durumda kaldıklarında akıllarında çakabilecek son umut tarifleridir. karagün tarifleridir, zor anlarda yetişir ve kolay hatırlanır. normal hayattada kullanılabilir.
iktidar şakşakçısı yanlı basının nerelerden aldığı belli hazır başlık kullanması hakkında çok güzel bir yazıdır. ergenekon iddianamesi okunmadan daha insanlar yargı önüne çıkmadan onları mahkum ilan eden satılmış amerikan yanlısı basına çok güzel bir ayar niteliğindedir.
buyrun yazısını birde siz okuyun:
işler ayna...
- işler nasıl?
- Allah bereket versin.
- Sen demokratsın.
*
- işler nasıl?
- Kesat.
- Sen Ergenekoncusun.
*
Henüz iddianameyi görmedik ama, sağolsunlar, AKP ci gazeteler sayesinde bütün iddiaları görüyoruz... Bir tanesi şu: "Ekonomiyi kötüymüş gibi göstereceklerdi!"
*
Halbuki...
*
Dünyanın en yüksek faizini biz vermiyoruz. Dünyanın en pahalı benzinini biz kullanmıyoruz. Dünyanın en yüksek vergileri bizde değil... Elektriğe daha dün yüzde 22 zam gelmedi. Doğalgaz sudan ucuz... ithalatın i si yok; iğneden ipliğe yerli malı kullanıyoruz. Cari açık kapandı. Kayıtdışı yok. işsizlik yok; çalışmayan keyfinden çalışmıyor. Asgari ücretle kira öder gibi ev sahibi oluyorsun. Kiralar düştü zaten... ingiliz vatandaşı bakanımız söylemişti; öğretmen maaşları, aralarında ingilterenin de bulunduğu OECD ülkelerinden yüksek... Kişi başına düşen milli gelir, 10 bin dolar... Sen, yenge, 3 de çocuk, etti 50 bin dolar; hálá geçinemiyorsan, Allahtan kork! Simit bile Simit "Sarayı"nda satılıyor; daha ne olsun? Dünyanın en yüksek kredi kartı faizi bizde değil... Kart borcu olan yok. Hiç kimse açlık sınırının altında değil. Yoksul yok. Çocuklar çöplükten pazar artıklarını toplamıyor. Zenginlikten tembelleştiler, kömür almaya bile gitmiyorlar, evlerine servis yapılıyor. Bankaları satmadık. Telefonları satmadık. Devletin borcu artmadı. Esnafın kulağından para fışkırıyor; protestolu senet azaldı, karşılıksız çek yok. Kepenk kapanmıyor. Habire fabrika açılıyor. AB ye girdik. Dünya bize hayran. Çiftçiye haciz gelmiyor. Mazot bedava. Gübre hiç bu kadar ucuz olmamıştı. Şımardılar, tarlalarını ekmiyorlar. Bi tek pirinçte katakulli oldu, onu da tahminim, Atatürkçü Düşünce Derneği stoklamıştır... Emekliler yiye yiye bitiremiyor paraları; tatile Şeysellere gidiyorlar. En son 20 lira zam aldılar, peder bana gemi aldı.
*
Neyini kötüymüş gibi gösterebilirler ki? Ya "kör" bunlar, ya nankör.
bir orhan gencebay klasiğidir.. aşk için harcanılan zamanlara sitemdir adeta, kişinin yaşadıklarına isyanıdır..
sevme sevilmeden sevme
sevme inanmadan sevme
ben sevdim de ne oldu
ben sevdim de ne oldu
sevmek izdirap demekmi$
sevmek her gun olmekmi$
ben sevdim de ne oldu
her gunum dertle doldu
bir zamalar ben de aşkın sihrine kapılmıştım
bir vefasızın beni sevdiğini sanmıştım
terkedip de gitti beni ellerim boş kalmıştım
yalnızlığın böylesini ben ömrümde tatmamıştım
anladım ki bu aşkta ben aldanmıştım
nerde o yeminler nerde
nerde gençliğim nerde
hepsi bir hayal oldu
hepsi bir hayal oldu
zehri aşk diye tattıran
beni aşk ile kandıran
sevgilime ne oldu
sevgilime ne oldu
açık kaldı gönlümün aşkla dolu sayfası
bu hatıra ömrümün en acı hatırası
terkedip de gitti beni ellerim boş kalmıştım
yalnızlığın böylesini ben ömrümce tatmamıştım
anladım ki bu aşkta ben aldanmıştım...
düşkünlük ne demek öğrenmeden neye dayandığını kavrayamadan sadece karşı olunabilcek birşey olarak kavrayan insanların tek saldırı olarak düşkünlüğü görüp savaş açtıkları yazıdır.
meşhur sivas köftesinin sivasta ki tek kralıdır kendileri, besler kebap diye dükkanları vardır. türkiye'nin hiçbir yerinde yiyemeyeceğiniz köfteleri yapar.
sözlükte atatürk ile dalga geçemeyen bünyelerin bir yolunu bulup başka bir şekilde toplanması durumudur. bu zirvede rahat rahat bir devrim önderiyle onun gösterdiği cesaretin milyonda birini gösteremeyip kaçamak kaçamak dalga geçilip soysuzluk sergilenebilir. bu aktiviteden sıkılanlar içinde çeşitli şeyler düşünülebilir 'fetoş-bush elele bölünmüş türkiye' adlı sinevizyon gösterileri de oluşturulabilir.
