Hikayesini, konusunu vs hicbirini bilmeden izledim. Sadece internette guzel oldugunu duymustum o kadar, pek merak da etmemistim dogrusu.
Ancak; kendisini kati kalpli biri zanneden benim gibi birinin bile aglayayazdigi, gozlerimin doldugu bir filmdi. Bence oyunculuklariyla, hikayesiyle, sinematik unsurlariyla cok cok guzelbir film.
Zor begenen biri, Dram tarzi filmleri begenmeyen biri olarak son azamanlarda izledigim en iyi Turk filmiydi galiba.
Klasik darbe donemi ajitasyonu yapan bir film degil, siyasi propaganda kovalayan bir film hic degil. ulusozluk'te Kore uyarlamasi oldugunu ogrendim, hayranligim bizim senaristlerden Kore'liye kaydi biraz. Ancakanlatilan hikayeye kimse yok boyle bir sey, olmamistir diyemez. Filmi izledikten sonra yurtdisindaki Turk'ler (Almanya'ya isci olarak organize gidenler haric) tabi ki muhalif olur diyorsunuz. Devletin en kotu yuzunu gormus, her seyini geride birakip gitmis birinden halen yoneticilere, idarecilere dolayisiyla devlet denen soyut olguya ask beklenmesi beklenemez.
Sadece filmin sonunda, ailenin nerede ne yaptigini, babasinin son halini gormeyi bekledim. Son bir mutluluk sahnesi olsun isterdim. Yonetmen, yapim boyle bitirmek istemis saygi duyarim. Belki benim beklentim onlara cok klisedir, farkli bir sekilde bitirmek istemislerdir. Film elestirmeni veya sektorden degilim. Sadece izledigi filmde orjinallik, estetik, biraz zeka arayan, sorgulayici ve kendine guvenen bir film izleyicisiyim.
Son kismi icimde ukde kalmakla birlikte bence son zamanlarda cekilmis, yada benim izledigim en guzel Turk filmiydi. Kolay kolay film tavsiye etmeyen biri olarak, dram tarzini pek sevmememe ragmen izlenmesini siddetle tavsiye ederim.
Tayyipleşmek artık kahvehanelerde bile kişilerin birbirine falan söyleme olm demenin farklı bir versiyonu olmuştur.
Tayyipleşmek: teröriste sayın, şehise kelle demektir.
içindekileri bilgisayara atma konusunda her seferinde stres olduğum depolama kartları. sebebi şöyle ki: micro sd kartı bilgisayarıma direk takamıyorum bunun için kart okuyucumu da her seferinde nereye koymuştum diye bir stres alır beni. her seferinde de derim ki, şöyle iyi bi yere bırakayım ki bi daha lazım olursa böyle aramayayım, ancak kim bilir aradan kaç ay geçer o iyi yeri çoktan unutmuş olurum ve her seferinde arar dururum, kart da zırtapoz bir yerden çıkar vicdansız. ne zaman şu kartta ki görüntüleri bilgisayara atmayı düşünsem içimde istemeden bi stres gerginlik başlar. Allahtan akıllı telefonların bilgisayar bağlantısı kolay kuruluyor artık.
Atatürk'e yapılan saygısızlık kısmının yanında, başşörtülelerden hazmetmeyenlerin kullanacağı bir fırsattır. yeterki başörtülü olsun diyenlerin çakmak için kolladığı fırsatı ellerine veren kızdır bu başörtülü kız.
herşeyde de başörtüsüne çakmasa olmazdı mübareklerin...
sihirli sözcük "EMPATi" burada hakaret edenlerin kız kardeşi yokmu acaba. veya annelerinin babası halen sağ mı? ileride kız çocuğu olduğunda ölmemeyi mi düşünüyorlar. öldükten sonra yazdıkları entryler bi taraflarına batmayacak mıdır diye düşündürten hakaretlere maruz kalan insanlardır...
gerçekten bu konuda bir fikri olan birinin söyleyeceği bir sö değildir. bu sözü söyleyen insanın söylediği sözden çok amacına, arka planda hesapladığı şeye bakmak lazım. mutlaka başka bi amacı vardır bu sözün, durup dururken böyle bişeyi kaşımaz kimse
bir de teşekkürü vardır bu kabusun. misafirler çocuğa bi hediye almaya görsün. veledin ana babası özellikle de anası teşekkür ettinmi, hadi teşekkür et çok ayıp ama diye diye çocuğa eziyetle teşkür ettirir valla. misafir suratında ise çocuğun teşekkür etmesini beklerken ki ifade, acı aptal ve salakça bi gülümseme, teşekkürden sonra da saçma sapan saçmalamalar, rica ederim, ne de güel oldu, çok yakıştı falan filan (çocuk bu kısımda zaten misafirden kopmuştur, hediyesindedir, misafire bakmıyordur bile) ehe ehe aptal bi durum işte. tüm anne babalara çağrı yapılıp önüne geçilmesi gereken bir durumdur. çocuk bu, teşekkür etmiyor diye asacak değiliz ya. yada teşekkür etmesini misafirin olmadığı yer ve zamanlarda öğretin... imdaaat...
http://galeri.uludagsozluk.com/r/360016/ +
eğer böyle bir sevgilin varsa bu konu dert edilmemelidir. önemli olan işlevi dir unutulmamalı. bir de sonuçta kız akşam sana geliyorsa çok da düşülmeyesice basit bi koşu olarak görülesicedir...
hacettepeyi kazanmış kişi de acaba odtülünün yanında 'hacettepeyi kazandım' deyince odtülüye göre embesil olmuyor mudur diye düşünemeyen embesilin kendisini bişey zannederek hacettepeyi kazanamayanları gördüğü durum sonucu oluşmuş zavallı talihsiz bir tespittir. not:sözüm sadece çevresindekileri embesil olarak görene *
bu kadar şu kadar oldu denmese de ne hoş olurdu dedirtti entryler.
bu kadar sürede hakikaten bişey öğrendin mi sözlükten, yoksa geyik mi yaptın boşa zaman mı harcadın, yoksa karma yapmaya mı çalıştın,
işte bütün mesele bu *
(bkz: saçma başlıklar)
çok mu dert oldu, yada çok mu lazımdı diyesi gelir yazar insanın,
bi de herşeye atatürkü alet ediyorlar diyen birinin böyle bir şeye atatürkü alet etmesi teessüf edilesicedir
ayda 900 tl bulamayan akpli veya akpsiz fakirlere ayıp olur bunlara fakir dersek. herkes büyükşehirde mi yaşıyor, büyükşehirde yaşayan herkes 1000 tlnin üstündemi alıyor, 900 tlye sevinecek olan fakirlerden habersizlerin fakir zannettikleri kesimdir aynı zamanda
ayda 900 tl bulamayan akpli veya akpsiz fakirlere ayıp olur bunlara fakir dersek. herkes büyükşehirde mi yaşıyor, büyükşehirde yaşayan herkes 1000 tlnin üstündemi alıyor, 900 tlye sevinecek olan fakirlerden habersizlerin fakir zannettikleri kesimdir aynı zamanda
günlük konuşmada kibar olmak için bayan tercih edilir, aslında mantıken doğrudur. yukarıdaki entrylerde detaylı bir şekilde bu konu anlatıldığından dolayı konu onlara havale edilerek sorunsalımıza geri dönersek;
bazı feminist ruhlu kadınlar der ki (bizzat bir feministten duymuşumdur):
-ne bayanıymış yaa, biz kimi bayıyoruz???
aptala döndüğüm andan hızlı bir u dönüşü ile çıkış yaparak konuyu toparladım hemen, demek ki mesele bunlar için buymuş, bay-bayan tabiri ile "biz kimseyi baymıyoruz, biz kadınız kadın" yaklaşımı gibi sığ dehlizlerde kulaçcıklar atıyorlarmış.
ne diyeyim dedim, gari feministlere kadın deriz dedim,
ancak feministlerin düşüncesi deyip geçilmemeli. resmi literatürde de kadın diye geçer
Örnek: kadına karşı şiddetin önlenmesi kanunu vs.
sonuç olarak anlayabildiğim kadarıyla halk ağzında samimi ve kibarlık için bayan tercih edilirken daha resmi ve formel ortamlarda kadın denilesi gerekir
bi kaç kişiyle suriye halkı tabirine genellenmemesi gereken bi genelleme. suriye halkından kastın ne olduğuna göre değişir. kaç tane suriyeli ile görüşmüşün de böyle genelleme yapabilecen.
an itibariyle son bir yıldır tv dizilerinde programlarında ekranın dltında twitter tag isimleri yazılır ki izleyenler aynı zamanda twitter da da bişeyler yazsın. interaktif izlengeç yöntemi tamam güzel ama sorun bu başlığın tt denilen top listesine girmemesi. ikiye bir:
-hadi arkadaşlar daha tt olmadı
-hala tt olmadımı? (sanki kendisi görmüyo kazma sapı)
gibi saçmalamalar serisi alıp gidiyor.
sanki hesabın sahibi adam/kadın, o kadar sahiplenmiş.
bir sorunsal da şu, bazı başlıklar (leyla ile mecnun başlıkları gibi) o kadar seri geliyor ki, diziyi mi izleyeleim twitter mı takip edelim. gerçekten bütün yazılan twitler (nasılsa) gerçekten okunuyor mu? samimi oalrak merak ediyorum kimseye de soramam utancımdan
takıl tıkın diye bir lisenin yakınında kafe ismi. orjinal olacam diye kasmış biraz ama zaten lise yanı olduğu için liselilere hitap etme amacındaydı heralde, sorun yok
şimdi bu konu bilgiçce pis pis sırıtarak hep böyle bir çok bilmişin "farketmez yürüsen de koşsan da aynı ıslanıyorsun mall" ifadesiyle sonlandırılır. hatta bilimsel oalrak açıklamaya çalışıp konuya akademik boyut katmaya da açlışılır. (bkz: )
ANCAK şöyle de bir durum var ki:
desek ki yağmurda 10 dk koşan mı 10 dk yürüyen mi daha çok ıslanır.
bu çakma akademisyen de dese ki
-tabiki efenim ikisi de aynı ıslanır hatta bilimsel çalışmalar!! göstermiştir ki koşan kişliler ... falan filan, adam haklı. sonuçta yağmurun altında 10 dk. kalmışsın
şu açıdan bakalım bir de:
yahu benim gideceğim yer belli ben buraya yürürsem 10 dk sürer ama koşarak gidersem 5 dk.ya varırım. ee yürürsen de koşsan da aynı ıslanırsın peki.
bu akademik çalışmayı açıklamaya çalışan arkadaşlar ne derler acep. 10 dk. salına salına yürüyüp de ıslanmaktansa koşa koşa 5 dk daha erken varıp daha az ıslanmak mantıklı değil midir. tabi yağmurda ıslanmak isteyenleri, bundan haz duyanlar müstesna. o bir zevktir koşturulmaz efenim.
an itibarı ile birinin 15 yaşındaki kızların bekaretine kafayı taktığı, 40ının da peşiden atladığı başlık rezillikleri dizisi. yahu sözlükte 15 yaşındaki kızların bekareti ile ilgilenen ne kadar yazar varmış. size ne yahu. hadi orjinal değilsi orjinal bişey bulamadın faydalı bişey biliyosan onu yaz o da yoksa oku çık. ne olursun rezil rezil başlık açıp bi de bu başlıklara entry yazacağına okuyucu kal lütfen.aynen başlıkları nakledeyim efem:
-15 yaşında zarı paramparça olmuş kız
-15 yaşlarında bakire olmayan kız
-15 yaşına gelmiş ve ilişkiye girmemiş kız
-16 yaşında sevişmeyi hayal eden kız
-15 yaşında sevişmiş kız
-hay 15 inize de kızınıza da (bu da benim gibi dayanamamış ve isyan etmiştir haklı olarak...)
ulusözlük seviyesini düşürmeyelim yahu.
aklında orjinal bir başlık olmayan, sözlükte öylesine takılırken gördüğü bir başlıktan etkilenerek aklına gelen şeyi başlık olarak açmak.
yazmış olmak için yazmak, entry girmiş olmak için entry girmiş olmak gibi birşeydir. fikir ve ilham vermesi bakımından başka başlıktan etkilenmenin sakıncası yoktur. orjinal ve altı doldurulan başlıklar çıkabilir.
başka bir başlıktan etkilenerek açılan başlıklara örnek: sırasıyla
(bkz: hocam selin in morali bozuk tuvalete götürelim mi)
(bkz: kızlar ve tuvalet ilişkisi)
(bkz: başka bir başlıktan etkilenerek açılan başlıklar)
adamın bilincinin üstü de çok temiz değil ancak nasıl bu kadar şarkılarını dinletiyor? yksam dinlendiğini mi zannettiriryor. bi kaç kızın dışında serdar ortaçı seven tanımıyorum