Basit bile gözükse adına binlerca hayal kurulabilecek ya da mısra yazılabilecek bir cümledir..
Yılın ilk karı'nın Ankara'ya yağdığı bir gündür...Siyah yün bir palto, fakülte'den çıkılmış ve tunalı'da kuğulu parka doğru yürünmektedir... 14 yaşında yaşında yaşanılan ilk sevdanın yanıkları, saplı duran bir mızrak gibi hala sırttadır. Atılan her adım bir gün artı bir gün daha seklinde yılları içine alabilecek kadar uzun, yağan her kar tanesi sevgili'nin yüreğinden damlayan aşk fısıltıları gibi ağırdır...
Yolun sonuna gelindiğinde şu mısralar dökülür dudak boşluğundan;
Şairlerinde Kalbi Vardır Karmela... Şairler de Sever...
Gel Gör ki Bu Aşk, Bu Kara Sevda insanı Deli Eder...
Şimdi devir öyle bir devir ki yukarıda görülen entryi insan yazmak zorunda kalıyor efendim. Neden akıllı dersek; Babamın hayatta bütün nasihatlarını dinlemişimdir ama bir tek evlendiğin hanımın senden çok zeki olmasın derdi (bkz: Tecrübe konuşuyor) bana, bende bu sıralar bu nasihatı dinleyemiyorum. Şöyle izah edeyim;Şimdi hanım zeki olacak ki evlilik denen müesseseyi bir gemi gibi düşünürsek dümeni eline alsın ve yönetsin. Amiyane tabir olacak ama erkeğin buraki rolünüde azımsamamak lazım, erkekde geminin motorudur ve motorsuz hiç bir araç kolay kolay ilerleyemez diyerek anektodu vereyim. Hanım akıllı olacak ki eşiyle paylaşabilsin, dertlere ve ortak sıkıntılara çözüm bulabilsinler. Akıllı olsunki erkeğini yüceltsin ve değerine değer katsın. Hanım nihayetinde akıllı olmalı ki akıl almaz bir yanlışlık ya da aptallık yaparak erkeğe de kendisine ve nihayetinde her ikisinede ortak bir sorun yaratmasın. iyi kazanan deyince valla benim eşim benden fazla kazanabilir. Hiç tınmam yada gurur meselesi yapmamak lazım. Bu devirde zaten zor geçiniliyor, benim gururum kalkacak şaha diye eşimin maaşı az olsun diye dua etmemek lazım. Sermaye ne kadar kuvvetli olursa gelecekde o kadar görünür ve rahat olacaktır. Tecrübeyle sabittir. Yani ben müfettişim aldığımızı aşağı yukarı herkes bilir, benim eş adayım müdür ya da kendi şirketinin yön. krl. bşk. yrd. olacak bende akıllı olan erkekte bunu istemeyecek? Valla bunu düşünmesinin keyfi 3 ay sıkıntısı 33 sene sürer. Haksız mıyım sevgili hemcinslerim, daha başka ne diyeyim?
En makbul olan eş adayıdır. Şimdi neden diyeceksiniz... Olaya şu yönden bakmak lazım. Birincisi devlet memuru ve sırtını devlete yaslayan birisinin sırtı kolay kolay yere gelmez. ikincisi onurlu ve kutsal bir meslek (Annemin mesleği diye demiyorum tamamen objektif yaklaşıyorum). Üçüncüsü maaşı gayet iyi, emeklilikte tıkır tıkır para alıyorsun yılın en az 2.5 ayı tatilin var misler gibi. E birde erkeğin yaşı 30'a yaklaşmışsa benim gibi, görüp göreceği hanım efendiler de hep finans dünyasından olup en erken görüşme saati akşamın 9'u oluyorsa ve illallah denilmişse geleceği kurtarmak ve hayatı düzene koymak adına akıllı bir erkek (Bu tamamen subjektiftir) böyle bir seçim yapabilir ve yapmalıdır da. Düşünsenize okullar akşam en geç 5'te bitiyor, eşin eve gelmesi en fazla 6-6.30 olur. Sen eve geliyorsun 8'e doğru. Hazır masa, sıcak bir ortam, kapıyı gülen bir yüzün açması ve yemek üstüne bir kahve. Daha başka ne diyem ben mahmut mu diyem? Yalan mı ey yaşı 30'a ramak kalan arkadaşlar söyleyin bana...
Valla ben övünebilirim eğer karım bir şirketin yönetim kurulu başkanı olursa ya da onun muadili bir pozisyonda. Şimdi yakışır mı diyecekler ama kardeşim bu devirde, bu hayat pahalılığında insanlar böyle radikal kararlar da alabiliyor tamamen duygusal olarak...
(bkz: örnek vermek gerekirse; bayan öğretmen... sonsuza kadar geçerlidir)
Muhasebe ve finans ile ilgilenen ve eğitim alan her 100 insandan en az 90'ının dolaylı ve dolaysız yoldan tanıdığı mükemmel bir hocadır. Kendisinden dolu dolu 2.5 sene muhasebe, finansal tablolar analizi vb. dersleri almışımdır ve iyiki de yapmışımdır dedirtir. Çalıştığını, gayret gösterdiğini bilen öğrencilerine bir anne sıcaklığında yaklaşır. Gösterdiği konularda uygulamaya ve iş hayatında ilgili alanlarda karşılaşılması muhtemel konu ve unsurlara yer verir. Bugün denetçi olarak çalışıyorsam ve bu meslek iyi bir alt yapı gerektiriyorsa kendisine çok şey borçluyumdur. Teşekkürler hocam...
Vaktiyle yapılıyorsa ve yerinde uygulanıyorsa doğrudur. Bazen hak edilen bir parça acı ve hatırası ileride insanları çok daha kötü yanılgılara düşmekten ve yanlış iş tutmaktan kurtarır. Babam beni dövmezdi ama terlik fırlatır, kulağımı çekerdi. içten içe kızardım ama 15 yaşından sonra ne kadar haklı sebeplerle bunu yaptığını anladım. Bu sebepten dolayı şimdi dizini dövmüyor (Genelde kızını dövmeyen dizini döver derler ama ben ayrımcılık yapmak istemedim evlatlar arasında...)
okunası bir kitaptır. şahsım tarafından okunmuştur ama üniversiteden mezun olmuş ve henüz üzerinden 3 ay geçmemiş genç arkadaşların okumasını tavsiye etmem. Neden derseniz; önce bir kaç sene çalışma hayatı üzerine doktora yapsınlar, hanya ile konya arasındaki mesafeyi öğrensinler, iş dünyasının orijinal bir kurtlar vadisi olduğunu farketsinler ve öyle bu kitabı okusunlar. O zaman daha anlamlı, daha doyumlu gelecek okudukları. Ve hak ederek söylenmesi gereken kelimelerden biri olan gerçekten öyleymiş cümlesini sarfedecekler. Bende üniversiteden mezun olduğum gece okudum, o gazla bir fırladım sonra yerçekimine bir tarafım dayanamadı ve yere inmek zorunda kaldım. gecenlerde tekrar okumaya basladım ve bitirdim ki işlk okumakla aradan yıllar gecince okumak arasında anlam farklılığı çok büyük. yine de tavsiye ederim genç dimağlara...
Felaket kötü bir duygudur ve andır. Hele hele Taksim'de sabahın 4'üne kadar içip, kafa bi dünya halde eve gitmek gerekiyorsa hele hele evde bostancı gibi yerde bulunup sarı dolmuşlara binilecekse adeta evlad acısı gibi bir ızdırap uyandırır insanda. O yol, o köprü git git bitmez, her sarsıntıda bu sefer bayılacam denir. Eve varılır, anahtar zar zor bulunur. Kafa döner, yastıga baş konulunca yastıkla beraber yatak yuvarlanır gibi olur altından. Paranoya başlar, acaba anahtarı dışarda mı bıraktım ya da kapıyı iyice kitledim mi diye... Sabah kalkıldığında baş ağrısı yoksa ne keyifli bir akşam geçirmişim diye hatırlanır, tadından yenmez denip akşam bir daha içmek istenir
Bu kişilerin hayatında 3 şey çok önemlidir; Sabır, Sabır ve yine sabırdır. Hiyerarşiyle arası iyiyse insan kolayca bu işe ve bu işin yaşantısına ayak uydurabilir. iyi derecede muhakeme, münazara ve artı olarak muhasebe ve vergi bilgisi gerektirir. Kendi isminizden çok üstad lafını kullanırsınız. Ama saygı duyulan ve havası olan bir meslektir. Parası yaratmasada ismi farkındalık ve ayrıcalık yaratır. Bu meslekte kıdem önemlidir ve kıdem basamakları için illaki sabır şarttır. Kötü yanı ise geceleri rakam sayıklar ve gözlerinizi kapadığınızda önünüze sayılar ve hesap planı gelir. Sabırla geçirilecek 1-2 sene bir çok kapıyı iş yaşantısında szie açar ve yürü ya kulum deyilesi olursunuz
Bir kerede ve seri bir şekilde hareketlerini uyguladığınızda, karşınızdaki 100 kiloluk adamı yere serebilmesine yarayan bir spordur. Hele hele 2 sene vücut çalışıp üstüne de bir kaç kuşak eklenirse tadından yenmez. Ama doğru yerden tutup tereddüt etmeden uygulamak gerekir yoksa tüm çaba ters teper
