Bayanların kaçırmaması gereken erkektir diye yazmışlar ama bunun 35 yaş öncesi ve 35 yaş sonrası bayanlar diye kategoriye ayırmak gerekir diye düşünüyorum. Zira bayanlar 35'ine kadar hep elektrik arıyorlar ya * 35'inden sonra manen aydınlanma oluyor galiba
Nesli tükenen, elde değil baş üstünde tutulması gereken erkektir. Bu devirde kahve yapmayı bilmeyen bayanlar oldukça yemekten çok daha fazlasını da yapar erkekler !
Çöpçatanlık yapmanın, müfettişlik gibi bir mesleğin (bkz: ben) maddi olarak kazandırdıklarından daha fazla fayda sağladığına ispattır.Binlerce hesapla uğraş, risk denen kavramı canlı olarak hisset, kıdem denen seviye belirleme sınavını en kallavisinden yaşa, üst yönetime önün ilikli hesap ver ama bak neredeyse hiç harcamazsan 10 senede kazanabileceğin bir paranın çöpçatanlıkla da kazanılabilindiğini hazmede hazmede yaşıyorum.
Şu an itibariyle içimde olduğum atmosferik basınç durumudur. insan sabretmesine sabrediyor ama sabrın karşılığında verdiklerini geri alması hiç kolay olmuyor...Hep derler ya kin ve nefret en aşağılık ve insana yakışmayan duygulardır diye. Maalesef bu sabır o duyguları hep besliyor, sessiz ve derinden. Seneler geçse dahi o sabrın yanık izleri insanda hala gözüküyor
Bunca yıl okuyup tabir-i caiz ise mürekkep yalayıp, iş hayatına girince yaladıklarının yutturulmasından tut ta yüksek lisans yapıp ana dili yabancı dili olanların 1.000 tl altında maaşa çalıştıklarını bilmek ve bilipte insanın hayatında kendisine sormaması gereken belkide tek soru olan bu nasıl adalettir durumunun canlı örneğidir.
Buradan anlaşılıyor ki eğitim iyi kazanıp geçinmeyi sağlamıyor. eğitim sadece nefes almayı sağlayacak kadar kazandırıyor ama daha fazlasını da tükettiriyor.
limitsiz bir kredi kartı ve akabinde bayana söylenecek olan limit sizsiniz cümlesi. Bunun dışında sabır ve hacı yatmaz kalemi gibi her söylenen lafa kafa sallamak. Kararsızlıklarına tahammül göstermek. Tecrübeyle sabittir.
kesinlikle ter kokmaları, üstüne üstelik bu ter kokusunu ağır bir parfüm ile gidermeye çalışmaları birde sabahları kalabalık otobüslerde otobüs durağa gelmeden önce sigarayı atıp leş gibi sigara kokusuyla otobüse binmeleridir. Doğru mudur? doğrudur.
ekonomik nedenlerden dolayı evde geçirmek eziklikse evet eziğim ama şöyle bir çzöümleme yapmak daha doğru olur.. O gün dışarı çıkıp ben ezik değilim ve ben özgürüm diye kredi kartımı pos makinasında ezdireceğime, ay sonunda ezdirdiğim kredi kartını şokella sürülmüş ekmek gibi yutacağıma evde oturur.. sıcak var huzur var derim. daha başka ne diyim mamut mı diyeyim?
Kadınları anlamak aslında hayatı anlamak ve insan-ı kamil olmaktır. Varoluş felsefesine ve david hume'un farkındalık yasasına göre değerlendirecek olursak, insanlar istemedikleri yada öz'e ters gelen konuları,kişileri anlamakta ve farkına varmakta zorlanırlarmış. Bir kadını anlamak demek, koskoca bir dünyayı anlamak demektir. Bir kadını anlamak demek gece akşam olduğunda sabah güneş doğacak mı diye sabahı beklemektir. Bir kadını anlamak demek en kısa haliyle bir gülün gonca iken açmasını izlemek, her değişimi görmek ve o gülü korumak, koklamaya kıyamamak gibidir.
Bir kadını anlamak demek... Bir kadını mısralara dökerken içini serbest bırakmak ellerinle değil başka türlü bir şekilde yazmaktır.
Sözümü şöyle bitireceğim; Bir kadını anlamak bambaşka bir dünyayı keşfetmek ve keşfettiğin o dünya'da en güzel köşklerde ah ne çok sevmişim seni denilen kadınla dünyaya bakabilmektir.
Basit bile gözükse adına binlerca hayal kurulabilecek ya da mısra yazılabilecek bir cümledir..
Yılın ilk karı'nın Ankara'ya yağdığı bir gündür...Siyah yün bir palto, fakülte'den çıkılmış ve tunalı'da kuğulu parka doğru yürünmektedir... 14 yaşında yaşında yaşanılan ilk sevdanın yanıkları, saplı duran bir mızrak gibi hala sırttadır. Atılan her adım bir gün artı bir gün daha seklinde yılları içine alabilecek kadar uzun, yağan her kar tanesi sevgili'nin yüreğinden damlayan aşk fısıltıları gibi ağırdır...
Yolun sonuna gelindiğinde şu mısralar dökülür dudak boşluğundan;
Şairlerinde Kalbi Vardır Karmela... Şairler de Sever...
Gel Gör ki Bu Aşk, Bu Kara Sevda insanı Deli Eder...
seni seviyorum diyebilecek ama bunun her harfini hissederek söyleyebilecek cesarete sahip olan. Paylaşmayı, paylaşmanın sorumluluğunu ve kutsallığını bilen ve akabinde hayatı paylaşabilecek derecede olgun. Ben ve sen değil, biz demeyi bilen, diliyle değil yüreğinin sivri uçlu plak iğnesiyle bunu söyleyebilecek olan.Ailelere ailem diyebilen, saygılı ve aslında hayattaki herşeyin bir gün elden gidebileceğinin farkında olan ama huzur olmadan asla olmayacağını bilen kadındır... Var mıdır böyle birisi? Galiba uzak bir yerlerden gördüm... gittikçe yaklaşıyor...