doğum esnasında ebelere veya doktorlara fazla iş bırakmadan kendi rızası ve çabası ile ve süratle bünyeyi terk edip özerkil kazanan insan yavrusudur. Bu tarz kişiler yaşamları boyunca çok atik ve bitirim olurlar, hazır cevaptırlar, çok afedersiniz piçtirler!
Nev-i şahsına münhasır, Uludağ Üniversitesi Makine Müh. mezunu, yüksek lisansının ODTÜ'de yapmış, uzun yıllar tofaş'ta görev yapmış, saygı duyulan ve heykeli dikilesi ulu şahıs.
bir soba türüdür. benzelerine nazaran farklı bir yapısı vardır. Boyu yaklaşık 1,1-5 metre, eni ve yüksekliği ise yine yaklaşık 50 cm'dir. ön tarafındaki küçük bir kapaktan beslenir ve sadece odun yakar. ön bölümündeki diğer kapaklı bölüm fırın olarak kullanılır. isminin ingilizcede ki "machine" kelimesinden geldiği tahmin edilmektedir.
özellikle tuvaletten sonra erkek kişilerin yaptığı, fermurı çekerken herhangi bir fermuar kazasına kurban gitmemek için kıçı hafifçe geri itmek sureti ile mağlumatı olay mahallinden uzaklaştırma çabasıdır.
"pıs osurup pis osuracağıma, zort osurup mert osururum" özdeyişinde de belirtildiği gibi pis bir osuruktur. Sessiz ama içten gerçekleşen bu osuruk gerçekten çok pis kokar. Ses gelmediği için yapanı yakalamak zordur, ancak koklayarak bulunabilir. Pis osuruğun, yumurta ve sosis ile takviye edildiğinde öldürücü etki yaptığı görülmüştür.
Çocukluk döneminde birçok kişinin oynadığı, en az üçer kişilik iki grup tarafından oynanan güzel bir oyundur. Öncelikle düz bir zemine bir daire ve bu daireye yaklaşık 5-6 metre uzaklıkta bir çizgi çizilir. Dairenin içerisine 9 adet taş üst üste dizilir. Bu taşların üst üste dizildikleri için genelde düz olması gerekir, biz bunun için tuğla parçaları kullanırdık. Daha sonra gruplardan biri çizginin gerisinden elindeki top ile dairenin içindeki taşlara taşları devirmek maksatlı atış yapar, başarız olursa topu atmak hakkı diğer gruba geçer, yok eğer başarılı olursa, topu atan takımın tüm üyeleri çil yavrusu misalı dört bir yana kaçışırlar ve dairenin başındaki gruba yakalanmamaya çalışırlar. Dairenin başndaki grup önce devrilen taşları dairenin içinde kalacak şekilde dağıtır, daha sonra taşları yıkmak için kullanılan top ile kaçan diğer grubun üyelerini vurmaya çalışır. Bu arada kaçan grubun üyeleri devrilen taşları topla vurulmadan tekrar dizmeye çalışır. Vurulan oyuncu oyundan çıkar. Oyun kaçan grubun tüm üyelerinin vurulması yada kaçan grubun taşları yeniden üst üste dizmesi ile sonuçlanır. Çok zevkli ve de eğlenceli bir oyundur.
bu sözü ilk kez 9. cumhurbaşkanı s.demirel'den duymuştum. arapça kökenli olduğunu zannettiğim kelime ikilisi, iyininde iyisi anlamını taşımaktadır. kullanıldğında fonetik olarak kulakta hoş bir iz bıraktığını düşünüyorum.
kısaca ayvayı yemek diyerek özetlenebilecek kandırılma durumudur. Zoka kelime anlamı olarak balık tutmak için kullanılan olta ucu olarak tarif edilebilirbu tanım itibari ile zokayı yutana "sazan" da denebilir.
dolunayın olduğu ve tüm yıldızların parladığı bir gecede, hiç olmadığım kadar romantik olduğum bir anda ettiğim bence tarihsel bir kelam! ne varki bu kişi artık yok! Heba oldu ne yazık!