Deli gibi izlediğim, Barış Akarsu'nun vefatiyla yarim kalmış, buruk bir final ile geçiştirilmiş dizidir. Barış'in öldüğü aynı günde Alsancak'ta hastahanede yatan babamı eve çıkarmıştık. O günü hiç unutmam ağlamaktan gözlerim şişmişti, bi an babamı kaybedegim korkusu beni mahvetmisti ki iki sebe sonra avı gerçekte karşılaştım. Neden sözlük sabahim bu saati açılacak başlık mi bu!
Edit: tam hatırlamıyorum final olmamış da olabilir.
Sevdiğinden çok uzak bir şehirde olduğunda dahi onunla olmaktır. Bir sokak başından heybetiyle yürüdüğünü, tüm özlemișligiyle kemiklerini kirarcasına sarıldığını hayal etmektir. Bi vakit sonra onun olduğu şehre gittiginde uzaktan onu görüp mal gibi mutlu olmaktır. Otobüste metroda parfümünü duyumsadiginda öküz gibi etrafa bakmaktır. Belki o koku kadar yakınında olabilir o dakika ama değildir, sümüklunun biri sıkmıştır. Daha ne diyeyim sözlük adamın haberi bile yok, habersiz sevmektir işte.
iletișimsizliktir. Taraflar birbirine fena kuruluyor, doluyorlar doluyorlar sonra işte... Birde zannimca bencil olmaktir ki aslında bencil olan karşı tarafı bencillikle suçlar. Bu ne yaman çelişki.
Geçip geçmediğini sevdicegini uzun bir aradan sonra gördüğünde anlayabildigindir. Zira geçti zannedersin, oh unuttum takilirsin, bi gün onu gördugunde içine öküz oturuyorsa nah geçmiştir afedersin.