kuaförlerin deliler gibi harcama yapmış olan çiftlere bir kere de biz vuralım mantığıyla çaktıkları kazıktır.
basit bir fön çektircek olsanız bile cümlenin içinde gelin saçı geçiyorsa on kat fazla para ödersiniz. en temizi alışık olduğunuz, sürekli gittiğiniz kuaföre gitmektir. böylece yenecek olan kazık en aza indirgenmiş olur.
düğünde takılan altınlardan farklı olarak yeni evli çiftimizin pembe panjurlu evlerinde kullanmaları üzere alınan hediyelerdir. ilk akla gelenler vazo, şekerlik ve borcam türevleridir. bu hediyelerin çoğu başkasının hediyesiyle pişti olmaya mahkumdur. *
en mantıklısı bir mağazayla anlaşarak ihtiyaçların belirlenmesi ve ilgili kişilere bunun duyurulması olsa da bu genelde aile büyüklerinden "aaaa ne ayıp" denilerek veto yer ve siz de bilmem kaç bin yüz adet birbirinin aynısı vazonuzla mutlu mesut yaşamaya çalışırsınız.
evlenen çiftin bir stüdyo ile anlaşarak çektirdiği genelde gudik olan fotoğraflardır.
yeni nesil çiftlerde moda bir fotoğrafçı tutup albenisi olan bir mekana gitmektir. bu fotoğraflarda arka fonda perdeden oluşan bir gün batımı ya da gelinin gözleri yerine çayır olur, çimen olur, ne bileyim ben işte eğer istanbuldaysa çiftimiz boğaz olur. fotoğrafçının kafa bir tip olup olmamasına bağlı olarak bu fotoğraflar çok eğlenceli ya da herşeye rağmen çok basma kalıp olabilirler.
şemsiyenin artık açılamayacak bir noktaya gelmesidir.
işin içine bir süre sonra dünür olacak iki adet anne de girerse, istisnalar hariçtir, eve somurtularak dönülecek olan alışveriştir. en güzeli ve makbul olanı sadece evlenecek olan çiftin bu alışverişe çıkmasıdır.
ispanyolgelinlik markası. fiyatları biraz el yakıyor diyorlar ama araştırmalarıma göre beyaz butik gibi türk muadilleriyle arasında pek bir fark yok fiyat açısından. yine de hesaplı gelinlik almak isteyenler pek bakmasın zira bu markanın modellerinden sonra hiç bir gelinlik beğenilemiyor. ya da bakın anasını satayım aynısını diken bulunur nasılsa. vakko'da satılıyor ve ayrıca nişantaşı'nda mağazaları var. *
ayrıca,
(bkz: sevgilisi askere gidince düğün hayalleri kurmaya başlayan kız modeli)
burada denilmek istenen, bak seni herhangi bir yükümlülüğe sokmuyorum. biz de imzalarla bağlama, sorumluluk altına sokmak yok. sen hele bir yılbaşı gel ben sizden olacağımdır.
dünyanın sonu gibi bir durummuş. sokaktan gelen en büyük asker bizim asker naralarına eşlik eden korna seslerine ağlamakmış. hayatımda onunla geçireceğim 6 ayım çalınıyor, ya ona bir şey olursa, ya bana bir şey olursa diye düşünmekmiş. ve bir yandan da gideceğine inanamamakmış.
tehlikeli olmayan, hemen hemen bütün iranlı hatunların yaptığı davranış. ellerinde bir adet eşarp ve büyükçe bir çanta oluyor. uçak havadayken üstlerini değiştiriyorlar.
birini aklı fikri olması gereken yerde olan insanlar popoları görünmesin diye giyerler. diğerini ise aklı fikri poposunu kurtarmakta olan insanlar kafalarına takarlar.
gördüğünüz gibi fark aslında çok açıktır: bir giyilir diğeri takılır.
mahir çayan ve hüseyin cevahir tarafından rehin alınan binbaşı kızı. olayda hüseyin cevahir bir subay tarafından öldürülmüştür. (bkz: cihangir erdeniz)
bu olaydan sonra "mahir abi ve hüseyin abi çok iyilerdi, onları çok sevdim" diye açıklama yapmıştır.
cumhuriyet kazanımlara sahip çıkılması adına açılmış bir imza kampanyasıdır.
ülkenin gidişatından memnun olmayanların, karanlığa karşı durmak isteyenlerin, aydınlık dandik bir ampulden yayılamaz diyenlerin destek vermesi gereken kampanyadır.
önce tanımımızı yapalım: yaşlı teyzelerin küçük çocukları, torunlarını, vs. bağırarak sevmesidir.
şimdi de bu kanıya nasıl vardığımızı bir anı vasıtasıyla anlatalım:
acıbadem'in huzurlu, sakin, sessiz sokaklarından birinde yürürken birden kulağa hebelübelü şeklinde gelen bir sesle irkildim. bir de baktım yaşlı bir teyzemiz apartman bahçesindeki bir çocuğa sevgi gösterisinde bulunuyor. aslında naralar atıyor. o benim hebelübelü sandığım şey ise "anneannesinin kuzusuuu yerim ben seni yavruuumm!"muş. bu arada dikkatimi çeken bir diğer husus da bunun sesli söylenmesinin yanında bir de haşin söylenmesidir. neden böyle yaparlar bilemiyorum, üstelik çocuklar bu tepkilerden korkuyorlar da.
neyse arkadaşlar, bir daha ki tespitimde görüşmek üzere der, hepinizin gözlerinden öperim.
insanın kardeşinin başka bir şehirde okula gitmesidir. *
yaz başında gelir. herşey harika geçer. sonra eylül gelir ve gitmek zorunda kalır. oysa bütün yaz berabersinizdir, şimdi nasıl ayrılacaksınızdır ki? pasaport kontrolünde ağlamaya başlarsınız ve eve gelene kadar ağlarsınız. birkaç gün boyunca da burada okul yokmuydu ki onu oralara gönderdiniz diye anne babaya surat asarsınız. özlersiniz çook özlersiniz... *
bilmem ne bilmem nelerin demek istediklerini demek isteyenlerdir. *
meali: her haltı bilirim. bildiğimle kalmaz herkesin bilmesi için de yazarım. hadi verin artıları bana, nick altıma güzel entryler yazın, beni istatistiklerin en tepesine yerleştirin. bekliyorum canlarım.