ayni memeyi gostere gostere bakalim kac takipci yapabilecek dedigim kadindir. bobi eden bile gecen dunya kupasi sirasinda arkadaslarini da katmisti olaya heyecan olsun diye. ama bizimkinde nerde oyle dusunce?
geldi gelecek, bu yıl değil seneye derken iron maidenın türkiyeye geleceği kesinleşti. derken, mekan konusu ve ses sistemi konuşulmaya başlandı. küçukçiftlik parkın çok küçük olduğu, geçen sene sonispheredeki ses sisteminin berbat olduğu rabarbaları arasında bir çok arkadaşım bilet almaya son ana kadar direndi ve bir o kadarı da sırf bu sebeplerden dolayı bilet almadı.
mekan küçük olduğundan dolayı az sayıda (!) bilet satılabileceğinden yüksek konser v lojistik masraflarını bilet başına oranladığınızda en ekonomik bileti biletix komisyonlarını da dahil edince 150 liraya satmak zorunda kaldılar ve bu da bir o kadar seyirci kaybına yol açtı kanımca
19 haziran günü çok ama çok sıcaktı, tam o sıcak tepedeyken mastadon sahne alıyordu, ancak bizler o sıcakta mastadon ve inflames dinlemek yerine taximde soğuk biralarımızı yudumlarken gaz parçalar eşliğinde konsere daha bi hazırlanmayı tercih ettik. güneş yavaş yavaş alçalırken son biralarımızı da yudumlayıp kendimizi gezi parkından aşağı salı verdik pek çok metal sever arkadaş ile birlikte
konser alanına vardığımızda kapı bomboştu ve anında içeri girebilmiştik sonradan öğrendikki performanslar başlamadan girişlerde sorun yaşanmış ve insanlar bayağı uzun bir kuyruk beklemişler, tabi bu olay insanları o sıcakta daha bir paralamış. tam alana vardığımız sırada inflames sahneden yeni inmişti ve insanlar serinlemek için gölgelere sığınıp soğuk birşeyler alırken, yürümesi pekte zor olmayan kalabalığın arasından alanın tam ortası diyebileceğimiz bir yerde kendimizi bulduk.
ses sistemi
konser alanının ağırlık merkezi sayılabilecek bir noktadan konseri izlememiz önemliydi çünkü genelde ses mühendisleri sesi her noktadan eşit duyulmasını sağlayabilmek için bu noktayı es geçemezlerdi. tahmin ettiğim gibi de oldu, tüm şarkılardaki tüm enstrümanları ayırt edebiliyordum, lead sesleri çok temiz duyarken parçalardaki bas yürüyüşleri de gayet güzel duyuluyordu. kimileri iron maidenın ses sisteminde parmağı olduğunu söylerken kimileri de bu olayı sponsorlardan biri olan sennheisera bağlıyordu.
alice cooper
60 küsür yaşında bir adamdan böyle bir performans izleyebileceğim aklımın ucundan bile geçmezdi. onca gitaristler çıkarmış bu piyasada çok emeği geçen alice amcamızın, maidenın hemen öncesinde slipknottan önce sahneye çıkması lazımdı şeklinde konuşmalar vardı alanda. bence alice reyizin program sıralamasındaki yeri gayet uygundu sonuç olarak slipknot daha bir gaz çalacağı için maidena güzel bir pas atmış olacaktı, nitekim öyle de oldu.
alice cooperın o yaşına rağmen sahnedeki showu sesini kullanması gayet doyurucuydu hele bir ara türk bayrağı ile sahneye çıkınca bruceun trooper olayına selam mı çakıyor dedik *
slipknot
iaowadan çıkan bu gençler benim albüme sığmayan grup olarak nitelendirdiğim kategoriden. zaten imajları ve sahne showlarının populerliklerine etkisi, müziklerinin etkisinden kat kat daha hızlıdır.
slipknotın vokalinin bu kadar iyi olduğunu görünce zamanında grubu keşfeden prodüktöre bir kez daha hak verdim. stone sour vokalinin cuk oturacağını sezmiş vesselam. perkisyonistleri sahnede bir oradan bir oraya koşup bizi yordular o derece bir performanstı.
kaybettikleri grup üyesi #2 paula sahnede selamı hem arkaplandaki numara iki görseli ile hem de maskesi ve giysisini sahnede bulundurmaları ile selamı çaktılar. o racer koltuğundaki sabit baterist ve hareketli davul platformu gösterisi ile başarılı bir performans sundular. slipknot t-shirtlü genç ve heyecanlı ergenleri mutlu ettiler.
iron maiden
beklenen an geldiğinde, hem önceki muhteşem performansların hem de o sıcağın insanları ezmesi ile yorgunluk belirtileri baş göstermişti. maiden final frontier ile sahneye geldiğinde kimsede yorgunluk filan kalmadı tabi.
artık yaşlandılar, kendilerini tekrar ediyorlar, yok şöyle yok böyle denen grup çatır çatır neredeyse hatasız çaldı sahnede. bruce mükemmel söyledi bitsin istemedik bu performans.
blood brothers parçasına geçmeden önce bruce reyiz organiasyonada selam çekan bir kaç kelam etti, söyledikleri hatırladığım kadarı ile şöyleydi:
maidenın bir çok farklı ırktan, cinsten, renkten ve dinden fanları olduğunu biliyoruz. özellikle islam ülkelerinden, fastan, tunustan, libyadan ve şuanda zor zamanlar geçiren suriyeden sanırım bu gece tüm biletler satıldı ve eminimki bir bukadarınız daha dışarıda seneye türkiyeye geldiğimizde bundan kat ve kat daha büyük bir yere geleceğiz ve tüm maiden fanları ile birlikte olacağız.
***
blood brothers
fear of the dark beklendiği gibi hep bir ağızdan söylendi ve bruce turkey diye bağırıp topu bize attıktan sonraki gülüşü beklediğimden bu an benim için inanılmaz keyifliydi. güney amerikadaki konser kayıtlarını dinleye dinleye bayağı içerlemiştim bu duruma doğrusu sonunda muradıma erdim.
sanıyorum ölmeden görmek isterim dediğim son grubu da canlı olarak lzlemiş oldum. ben değil ha, onlar ölmeden *
sansur ile baslayip an itibari ile cocuk istismari etrafinda yogunlasmis programdir. oradaki elemanlarindan hic biri de cikip alternatif bir yontem soylemiyor. yapilmasin edilmesin demek kolay ozellikle web 2.0'dan sonra bu islerin olmasi da cok dogal zaten.
paket mi cikarican flltreleme mi yapican kardesim yap, nasil olsa turkiyedeki anne babalarin cogu internet nedir dediginde "ne biliim ya bizim oglan oyalanio iste" diyecektir. bu nedenle cocugunu koruyacak bilgiye sahip olmayan kisilere hazir bir hizmet olarak bunu sun. Ancak genellestirme, ben ozellikle hic bir filtrelemeye takilmayan hatta simdi bile bir suru sansurlu olan sitelere girebileyim ve ozellikle bunu tercih ettigim icin girebileyim. sen de bunu bil ve kendi sorumlulugumda olsun hersey. bizler bireyiz kendi akillarimiz ve egitimlerimiz var. btk'daki benim yerime dusunen (!) adamar benden daha mi bilgili ya da egitimli?
d-smart web tv'den ucretsiz izledigim mactir. smile adsl uyesi isen suan beta surumunden dolayi 1 nisan'a kadar bedava olan dsmart web tv client'ini indirip sorunsuzca izlenebiliyor. mac book pro ile 1mbit dandik baglantida sorunsuz izledim ilk yariyi. yayin donmak yerine, baglanti yavasladiginda goruntu blur oluyor ancak ne ses takiliyor ne bisi bu nedenle kesintisiz izlenebiliyor. sonunda smile adsl dandik baglantimin ise yaradigini gormeme sepep olan mactir ayrica.
her gencin, kendi kendine asagidaki maddeleri izleyerek, serdar ortac sarkilari yapmasina yarayan rehberdir. muzik filan da bilmenize gerek yok. sacmalayin, sanki hic sacmalamiyormus, dunyanin en duygusal adamiymissiniz gibi davranin. (ya da sarkisina gore ayar veren adami gibi.)
oncelikle isin en zor kismi gufte:
1. ilk iki satirin pek onemi yok zaten ritmi doldurmak icin, kafiyeye dahil olsun yeter.
2. son iki satir kolay hatirda kalan, son donemlerde cok kullanilan sevgiliye ayar yada deger verdigi hissedilen sozlerden olusmali.
ornek:
yine de gel pesimden beni bulama
bu bana attigin kacinci kazik.
birak artik aski, google'da arama
bul diye bastigin butona yazik.
simdi geldi beste:
http://www.istockphoto.com/audio gibi hazir audio satan sitelere girip, search kismina "club, dance" gibi kelimer yazip "audio" kismini secerek search edin. gelen listede sarkinizin olmasini istediginiz ritme gore sample'lari dinleyin. dilerseniz satin alip telifine sahip olabilirsiniz.
muhtesem bir jean paul sartre oyunu. sehir tiyatrolari 2009 senesinde oynamistir. texti bire bir olarak, ilk cikardiklari anlam uzerinden yorumlamislardir. bu sekilde klasik bir oyunun otesine gecmemistir. oysaki oyun, being for others kavraminin adeta tanimi olan bir oyundur.
kadir has universitesi tiyatro toplulugu (bkz: khastt) bu oyunu, kanimca, hakkini vererek yorumlamistir. 3 ana karakter, (garcin, estelle ve ines) ve bir garson olmak uzere 4 kisi uzerine yazilmis bir oyundur. khastt bu oyunu 8-10 kisilik bir kadro ile oynamistir. flash back ve flash forwardlar ile being for others kavramina iyice egilmisler, kullandiklari isik teknigi ve secimleri ile oyunun sozlerinden biri olan "cehennem baskalaridir" sozunu seyirciye tam anlamiyla yasatmislardir.
oyun "no exit" olarak bilinir. estelle kokos bir hatundur ve cehennemde dahi kendisini begenicek bir erkek bulamazsa yok olacagini bilir, garcin iste bu yuzden oradadir. estelle'in kurtulusu olabilir. ancak garcin, korkak bir gazetecidir ve savastan kacmistir. korkak olmadigini, kendinden emin olarak soyleyecek bir kisiden bile duysa onun icin hersey bitecek cehennem bile umrunda olmayacaktir, iste ines (posta memuru) bu nedenle oradadir. cunku kimseye muhtac olmayan saglam bir karakterdir. garcin'in kurtulusu olabilir. fakar ines'te fazla kendine guvenmesinin yani sira sahip olduklarin hakimi olmak ister bir tutumu vardir, istedigini koparmalidir iste bu yuzden estelle oradadir, ines lezbiyendir ve estelli kandirip kendi istekleri dogrultusunda yonetebildigi zaman bu onun kurtulusu olacaktir.
nihayetinde bu 3 karakterde aslinda bir birleri icin var olduklarindan, kendi benliklerinin farkina bile varmadiklarindan birer varolus sucu islemislerdir. bi dongu devam ettigi icin hapsedildikleri odadan (cehennem) cikamamaktadirlar. no exit ismi bu nedenle cuk oturmus aslinda. nitekim oyunun kirilma noktasinda hic acilmayacak olan kapi acilir ama kimse gidemez. iste burada sartre cocugu koymus, varolusculuk kavraminin ne kadar guclu oldugunu gostermistir. sehir tiyatrosunun oyununda iste tam bu kapi acilma aninda seyircide uyanan dusunce: "korktuklari icin kapidan cikamadiklari" dusuncesi. iste bu yuzden sac bas yoldurmustur bana o oyun.
velasili kelam, bu oyunu iyi bir sindirmek icin bir iki doz sartre alinmalidir onceden (bkz: mezarsiz oluler) (bkz: is isten gecti)
mesut turk degildir. turk olma olcusu 2 seye dayanir. 1.si turk gibi hissetmek ve ne mutlu turkum diyebilmek, ikincisi turkiye cumhuriyeti vatandasligina sahip olmak. mesut 2 yil once tc vatandasligindan cikmis. e, zaten alman gibi hissediyorum hep diyor. neden hala bu adam turkmus gibi vatan haini ilan ediliyor anlamiyorum. futbol lan bu alt tarafi, savas zihniyetine cevirmekte neyin nesi demeyecegim bunu goremeyen cok adam var.
mesut almanyada alman olabilmis midir? hayir! cunku alman olabilmek icin, onlarin seni alman kabul etmesi icin anadilin almanca olmus orada dogup buyumussun fark etmez. seninle dalga gecerler, isminle konusmanla, tipinle (mesut'un patlak gozler buna cok musait zaten). alman olabilmek icin cidden o irktan olabilmen gerek. o yuzden mesut kagit uzerinde alman, ama milli his olarak ortada kalmis bir sahistir. o ne kadar da alman hissetse bu onu alman yapmaz, ne kadar turk hissetmesede o kadar turk olamaz..!
artik aramayi ssl guvencesi altinda yapabilecegimiz internet arama moturudur, bu ssl en cok dolandiriciarin filan isine gelecektir. eskiden google'dan aratilan kelimelerden iz surup bir suru bilgi ediniyorlardi. cocuk istismarcilari boyle yakalanmisti.
Friend Feed'in içine duyguların katılmış hali. Merak ediyorum, şirketler bu olaya girip duygularını da katacak mı? Hızlı balıklar sürekli 10 yapar, küçülenler 1 filan..
beş parmak ölüm yumruğu mealli amerikalı grup. türk olsalarmış "osmanlı tokadı" olabilirmiş isimleri, beş parmak ölüm vuruşu gibi bir çeviri ile. (bkz: far from home) diye muhteşem şarkısı ile yardırgillerdendir. dinlenenesidir.
Kendilerine şöyle bir açık mektup / şikayet mektubu yazdığım kurumdur.
1999'dan beri internet kullanıcısıyım. dial-up zamanında bile superonline kullanmış biri olarak, "customer loyality"e zerre değer vermediğini idrak ettiğim güzel(!) şirket. web sitenizde "superonline bireysel müşterilerine;
ses, data ve internet hizmeti vermektedir. birçok ilke ve öncü çalışmaya imza atan şirket, a tipi arama hizmetlerini müşterilerine ilk sunan operatör olmanın yanı sıra 2007de başladığı fiber optik altyapı yatırımları sayesinde türkiyede ilk ve tek evlere kadar 100mbpsa varan internet bağlantısını taşıyan telekom operatörüdür."
şeklinde açıklamalarınız var. bende size hizmet şeklinizden bahsedeyim.
son iki aydır, sık sık nette kopma ip alamama gibi sorunlarla karşılaşıyorum. her aradığımda şikayetimi açıkça ve teknik açıdan yeterli bilgiye sahip, kendini ifade edebilen biri olarak dile getiriyorum. bir türlü sorunumu çözemeyen @superonline, sorunun üzerine gitmek yerine her seferinde suçu üzerinden attı. nasıl mı?
alt yapınızda sorun var bizim işimiz değil!
modeminiz bozuk o yüzden ip alamıyorsunuz. (bunun üzerine gidip yeni modem aldım) bu kez de;
elektriklerinizin voltu düşük geliyordur. o yüzden bu modeminizi etkiliyordur. o yüzden de ip alamıyorsunuzdur! (e-yuh!)
1 ay sonra; internetim çok yavaş (0,2mbps) diye şikayetim sonrası gelen cevaplar.
alt yapınız 8mb'e kadar destekliyor yükseltiyoruz. (sık sık kopma yaşadım)
alt yapınız 6mb görünüyor (yine kopma yaşadım)
alt yapınızı 4e düşürelim. (hala aynı..)
yazarken bile sıkıldım, bu konuşmalar bu şekilde sürüp gitti.
@superonline özgürlüğünüzü nasıl kısıtlar?
6 hazirandaki en son şikayetim 2 gün sonra geri dönüş yaptık mantığı ile kapatıldı taskı. 2 temmuzda bana bir telefon geldi. " -internet bağlantınızla ilgili şikayetiniz varmış eve ekip göndereceğiz." e tamam gönderin, ama bana yalnızca şunu söylesin binama gelen hat kaç mb olarak geliyor? bunu hakkında bilgi alabilecekmiyim? " - tabi"
ben evde yokken ekip gelir, mevcut olan bina içindeki hat sistemine bok atarak binaya kadar çok yüksek gelio sorun bina içinde diye. mevcut hattımı iptal ederek, tamamen amatör bir şekilde, bina girişinden odama koca cat5 kablosu çekmişler. merdivenlerden filan geçiyor hat, komşuların kapısının önünden, benim kapımdan içeri odama. sokak kapım kapanmıyor! o gece resmen kapı açık kaldı, cat5 kablosunu hangi mantıkla direkt bu şekilde çekerler anlamadım!
eve geliyorum, neti test ediyorum, sorun aynı hiç bir değişiklik yok! e, hani benim bina tesisatındaydı sorun?
cumartesi aradım durumun kritik olduğunu anlattım "bana 1-2 saat içerisinde geri dönün, hiç birşey istemiyorum gelen şu kabloyu sökün yeterki kapımı kapatıp dışarı çıkabileyim" dedim. "tamam ben bildiriyorum, üstlerimle birebir görüşüceğim" filan dediler. cumartesi akşam oldu 5 kez aramama rağmen bir tepki yok. diyorum ki, yapıyoruz yada yapamıyoruz diye birşey söyleyin yeter. ona göre başımın çaresine bakıcam. sadece bunu söyleyin diyorum. ilgileniyoruz diyorlar. hem bana engel oluyorlar hem birşey yapmıyorlar.
nitekim, kimse ilgilenmeyince, ben gidip profesyonel bir ekip bulup getirdim, tesitatımı baştan sona yenilettim, bu bana zaman ve paraya mal oldu. böylece @superonline'ın çözüm diye sunduğu bozumu giderdim.
ama bakın, sorun hala devam ediyor sevgili (!) superonline! hani bendeydi sorun? bu kadar mı ilgileniyorsunuz müşteri ile? hani neyin ne olduğunu bilen birileri olmadığı zaman, kim bilir nasıl başınızdan savıyorsunuzdur onları. çağrı merkezine 24 saat yardım diye yetkisiz ve bilgisiz insanlar koyacağına, sadece 8 saat çalışan profesyonellerle çalışsanız inanın bizi üzmek yerine mutlu edersiniz.
çağrı merkezindeki gül isimli bayan, "aa 4mb destekliyor yükseltiyorum, hızlanacak." hayır diyorum yükseltme, biliyorum çünkü sorun çıkacak! istemiyorum dememe rağmen yükseltme yapıyor! benimle dalga mı geçiyorsunuz pek sayın (!) superonline. hayır diyen müşteriye ne diye zoraki hizmet veriyorsunuz! tesisatımı mahvedip, haftasonu beni eve kapatıp özgürlüğümü elimden, paramı cebimden, zamanımıda bilgimden çalıyorsunuz?
eski kurt, daum'a oynanan cakalligi tecrubeyle sabitledigi icin bu yorumda inceden daum'a selam cakerken fenerbahcelilere giren cikan yoktur kanimca. giren cikan aziz yildirimadir. aziz taraftari pek siklemedigi icin biz tarafatarlarda onu siklemeiyoruz. yardir beckenbauer!