internette kendisi ile ilgili yapılan, ilginç yorumlar içeren yazı ve paylaşımlara karşı savaş açacağını bildirmiş geçenlerde bir derste. çıldırmış adeta. göte geldiniz, arayıp bulacakmış.
bizim karşı dairede var bir tane; mertcan. yedinci sınıf. safi salak.
evdekilerin çalışma saatlerinden dolayı bazen dışarıda kalabiliyor. ablası ve kendisine toplam 1 adet anahtar düştüğü için sık sık bizim kapıyı çalıyor. geçenlerde eve gelmiş ama ablası evde yok. üşümesin diye içeri aldım ben de. o günkü konuşmamızdan sonra dedim ki, aga bu çocuk olmamış; bundan sonra da olmaz büyük ihtimal.
- ablanın cep telefonu yok mu mertcan?
+ vaar.
- numarası ne, soralım bir nerdeymiş.
+ bilmiyom ki abi numarasını.
- nasıl lan?! ablanın numarasını bilmiyo musun?
+ yoo. eheh
- annenin telefonu var mı?
+ var ama onun da numarasını bilmiyorum.
- nasıl olm ne diyosun sen! insan annesinin numarasını bilmez mi?!
+ valla benim telefonum yok ki abi, napiim onların numaralarını.
an gelir, dünyanın en ilginç şeyini de duysanız hissettiğiniz şeyi kelimelere dökemezsiniz. sinirleriniz boşalır. kimileri ağlar, kimileri kahkahalara boğulur, kimilerinde de saldırganlık tecelli eder. bende hiçbiri olmadı. bir 4-5 dakka başımı eğip halıya baktım. hiçbir şey hissetmeden...
neyse, dün yine çıktım evden, bunu gördüm. bizimkisi kapıya bir kağıt astı sonra ayakkabılarını bağladı. selam verdikten sonra bekledim biraz, yavaş bağladım ben de ayakkabılarımı. o gittikten sonra, kapıdaki, büyük boy kareli harita metot defteri yaprağına, ucu bıçakla açılmış, 5 cm uzunluğunda 2b kurşun kalemle, 60 puntoyla, sola yatık olarak yazılmış yazıyı okudum. şöyleydi:
"abla ben eve geldim, kumbaradan 3 tl para aldım. net cafeye gidiyorum, silkroad oynıcam. anahtar siyah botun içinde".
sonra yere baktım; bir çift siyah bot. yine o aynı his... trabzanlara tutunarak merdivenlerden indim.
---3 hafta sonra---
o gün okuldan geliyorum, gözüm yine bunların kapıya ilişti. kapı tokmağında yarım metrelik botu görünce -tarihe baktım; 2 nisan- yaklaştım. yine aynı formda yazılıp kapının kenarına iliştirilmiş notu okudum. manzara, öncekinden pek farklı değildi: "abla voleybol maçı var, ordayım. siyah botun içinde anahtar." geçen sefer, ablası, mavi botun içine bakmış olacak ki... neyse bir şey demiyorum ben.
bir dahaki sefere para atıcam botun içine. bir de şöyle not bırakıcam, hazırlayıp koydum cüzdana: "merhaba, ben hırsız. evinizi soyacaktım ama içim el vermedi. allah vurmuş, bir de ben vurmayayım dedim. alın şu 2 lirayı, gidip çoğaltın şu amına kodumun anahtarını." yemezlerse, adam değilim.
wondrous'un, kurcalarken yine amına koyduğu sözlük. iki dakika rahat durmuyor adam. olmuyor işte abi, zorlama. sözlük olarak kalsın. voltrana çevirmeye gerek yok ki.
yazarların sözlüğe girmek için kullandığı üye girişinin adı, yazar girişi olarak acilen değiştirilmeli. üye girişi ne amına koyim yaa. sonra sözlük siki tutunca böhüü diye ağlıyosunuz. foruma çevirmişsiniz sözlüğü!
takımı şampiyon olduğunda ikincilere fena gıcık olan taraftardır.
şöyle ki:
şampiyonlukları kesinleşmeden, maç sonunda timsah yürüyüşü yapar; resmi bilgilere göre şampiyon olduklarında tüplü, doğan görünümlü şahine binip camlardan sarkmak suretiyle son ses ismail türüt dinler.
takdir ettiğim yanları da şu ki: sevinçleri kısa sürüyor. yok lan, 2-2 değil. cidden kısa sürüyor adamların sevinçleri. görmemiş değiller en azından.