Tamam mucizeleri bekleyecek yaşı geçtin ama bu kadar da günü geçirmek, vardiyanı doldurmak için yaşamak doğru mu? Hiç mi heyecanla beklediğin; hayalini kurduğun bir şey yok?
sinsice insanların kalbinde yer edinip sonrasında onları kullanıyorum. daha kullanıldığını anlayanını görmedim. aksine bu ikili ilişkilerde taviz veren taraf benim zannediyorlar.
Okurken vurucu olayların geliştiği aşamada bana inanılmaz bir çaresizlik hissi yaşatan kitap. Hatta tanıdık bir çaresizlik hissi de denebilir benim açımdan.
Içten içe çok ucuz ve nefsine tutsak biri olduğumu biliyorum. Ama bunu öyle güzel saklıyorum ki çevremdekiler ve hatta kendim de çoğu zaman yüce gönüllü biri olduğum yanılgısına düşüyorum.
Bu yaşıma geldim hala bilmiyorum aradaki farkı. Eğer sevgi aileme hissettiğim duyguysa ve bir miktar da huzur getiriyorsa bunu karşı cinse karşı hiç hissetmedim. Belki de her kalbin sevebilme kapasitesi yoktur. Ama her kalp aşık olabiliyor bence. Normalde yapmayacağımız şeyleri illaki aşık olduğumuz kişi için yaptığımız dönemler oluyor hayatımızda.
hayatımda gerçekten sevdiğim hiç bir arkadaşıma hayır demedim. hoşuma gitmeyen organizasyonlarda bile yer aldım defalarca sırf bu yüzden. ya da son noktaya gelirsem yalan söyledim ama hiç bir zaman dürüstçe hayır demedim. az önce oturdum ve sevdiğim bir arkadaşıma uzun bir mesaj yazdım ilk defa apaçık doğruyu söyleyeceğim ve hayır diyeceğim. biraz gerginim ve mesajdan sonra hemen beni aramasından korkuyorum bu sebeple mesajı gece 3-4 sularında göndereceğim. hayır demek ateş etmekten daha çok cesaret gerektiriyormuş. ama ne kadar korkutucu olursa olsun artık önce ben demeliyim çünkü yarın yaşayıp yaşamayacağımızın garantisini kimse veremez.
en nefret ettiğim gerçek; bir kaç gün sonra hayatıma istesem de istemesem de hiç bir şey olmamış gibi devam edeceğim.
değiştiremeyeceği gerçeği kabul etmeye mi programlı insan? hayatına devam edebilmek için gerçekten böyle mi olmak lazım?
iş arkadaşım adımı söyleyince sıçrayarak uyandım. her seferinde 'hasta mısın sen?' bakışlarına maruz kalıyorum. ama ne yapabilirim ki? evim dışında bir yerde biri nazikçe seslense dahi korkarak uyanıyorum.
Artık bulduğum her yerde uyuyabiliyorum. Bankta, bekleme salonlarında, konuşmamın ortasında koltuğu rahat bulduysam vs. üstelik saatin veya uykulu olup olmamanın bir önemi yok.
Herkes gibi çok iyi çok kötü günlerim oluyor. Bu günlere göre de özelliklerim değişiyor tabi. Çok neşeli iken dünyanın en karamsarina dönüşebiliyorum. Yani özelliklerim arasında bir tutam dengesizlik var diyebilirim.