bangladeşte 2013 de yaşanan bir göçük faciasını büyük ihtimal "biz bunları aştık artık yea" tripleriyle sorular arasına koyan ösym ekibinin ne tesadüftür ki sınavla aynı 24 saat içinde göçük altında kalıp hayatını kaybeden işçilerini bahar dönemi sınavına benzer bir paragrafa koyabilecek kadar götünün olup olmadığını merak ettiğim sınav.
resmen aramızda kuşak farkı olan yeni sözlük yazarı güruhu. bayramda el öpmeye bekleriz, buralarda çürüyeceğinize gidin yan sınıftan esraya yazılın hınzırlar, sözlükten kız düşmez üniversitede işe yaramıyor şimdiden söylemesi.
tıp eğitimi için saçma sapan üniversitelere yeni fakülteler açılıyor daha merkezi tıp fakültelerinde bile yeterli kadavra ve maket imkanları yokken bir sürü gereksiz tıp fakültesi açıldı. açılan yeni fakülteler de daha sistemleri oturmadan kontenjanları artırılan öğrenciye verilen imkanları giderek azalan yerler. balıkesirdeki tıp fakültesi de bunlardan biri, kampüsünde 3-4 tane adam akıllı binası anca olan üniversiteye tıp fakültesi açıp ondan sonra sağlıklı yeni nesil doktor yetiştirilmesini beklemek saçma. doktor eksiği var deniyor eksiği kapatmak için fakülte açmak mantıklı ama bir allahın kulu da demiyor ki bu fakülteler gelecek nesillere bakabilecek doktorlar yetiştirmek için yeterli mi? bir allahın kulu da demiyor ki ben eğitim için kendimi bağışlıyorum. her zamanki boş mantıkla haysiyetsizlik şerefsizlik diye sallamaktan başka birşey bilmeyen insanlar ortalıkta çemkiriyor.
öğrenciler gidip mezardan kemik çalıyor gören sanacak sanki gidip kaynatıp suyuna ekmek banmak için çalıyor. fındık kadar aklınızı kullanın o kadar derecek yapmış zilyon tane adam arasında gidip ilk 10 bin 5 bin e girmiş adam akılsız mıdır bu kadar. bu öğrenciler yerine o fakülteyi oraya kuranları oraya imkanları oluşturamayıp üstüne bir de pişkin pişkin doktor adayı bir insanı kemik çalmak zorunda bırakan bir de öğrenciyi suçlayan eğitim sisteminin de bunu burada savunan aklın da cibiliyetini sikeyim ben gidiyorum.
Tarih 22 ocak 2013:her yıl milyonlarca insanın vapurda denizden gördükçe gözüne tat katan güzelliğiyle içini rahatlatan bir bina. okuduğum bölümü bünyesinde barındırmamasına rağmen yerleşkede okuyan öğrencilere gıpta ile bakmama neden olan her yıl üniversite sınavına hazırlanan binlerce öğrencinin görüntüsünü aklına kazıdığı, duvarına resmini astığı hayaliyle uyuduğu bina göz göre göre kül oldu.
hala espiri yapmaya çalışan andavallara not bırakmaya lüzum görmüyorum.
81. bölümden bi bok anlamadım diyen andavalların bok attığı dizi. dizi izlemek zeka gerektiren bir iş değil sadece baksanız anlıyorsunuz bunu bile beceremeyen iq su ayakkabı numarasından küçük yazarlarla dolu uludağsözlük. olayları falan çözmeye çalışmayın izleyin siz sadece.
--spoiler--
dede behzatın benim bir kızım diğer kızımı öldürdü yazısına ben böyle bir şey hatırlamıyorum böyle bir şey yoktu demesi gösteriyor ki ya o olay behzatın bildiği gibi değil yani diğer kızı ölmedi. ya da behzat onu bilinçaltından sildi.
--spoiler--
şu videoyu koyup kendi takımının taraftarını övmeye çalışan var. saçma sapan 10 yaşında çocuk gibi davranan galatasaray taraftarını da savunan var. sizin anlayacağınız dilden konuşmak gerekirse hayat felsefenizin taraftarlık anlayışınızın ta amına koyayım gerizekalı sürüsü. hayat görüşünüz buysa gidin kendinizi atın bi yerlerden beyin fakirleri.
2.5 litrelik olanlarından alıp 2 kişi birer bardak içtikten sonra, ertesi gün belki de asit oranı ilk günden daha iyi olacak şekilde dolaba kaldırırsınız.. ağzınını öyle bi sıkarsınız ki bi sonraki gün yeterince gazlı içmek için. ama akşam olur ve yediğiniz o yemek benim yanımda neden kola yok diye yalvarır. ve bir bardak daha içersiniz..
ertesi gün mü? tabiki de 1 litrelik "şekerli su"dan bahsediyoruz. kimileri buna şeytan diyor. ben buna frontal kortexin oyunları diyorum.
işte böyle birşeydir kola mutluluğu bulup mutsuz olmak gibidir. ilk gün mükemmel tat sonrası sadece "şekerli su".
aykut kocaman'ın bu cümlesiyle ünal aysal'ın bahsettiği çilek kavramına alex in cuk oturmasını sağlayan cümledir. güçlü kuvvetli, tanınmış, ismi 4 harfli, yakışıklı siz kaka mı sandıydınız?
benimkisi biraz tıp fakültesi tercih edeceklere tavsiyerler olacak ama başlayalım bakalım.
eğer tıp fakültesi yazmamak için bir an bile kafanızda soru işareti varsa vazgeçin yazmayın. dönem şartları gelecekte doktorluk koşulları, halkın mesleğe karşı değişen bakış açısı, uzmanlık sınavı kaygısı, en az 6 yıl bitmek bilmeyen çileli okul, çan sistemli anatomi sınavları (bunlar şimdi size çok eğlenceli geliyor ama işin içine girince öyle değil emin olun) komite sistemi, oğlum/kızım şu sırtımda bi ağrı var diye önünüze gelenin tisörtünü açması, tıp okuyorum dedikçe hangi bölüm okuyorsun diye soranlar, etraftaki bölümlerde 3 harfliler olarak anılmak ve en kötüsü de eğer kafanız çalışıyor beyniniz gayet iyiyse onu dışarıda bırakıp içeri girmeniz gerektiği.
ey sen lise son sınıfa gelmiş veya mezun olmuş sınavlara hazırlanmış tıp kazanacak puanı almış güzel kardeşim. tıp yazmadan önce otur bir düşün. yazdığın okula 95 iq lu adamı koysan okur sınıfı geçer. ama sürekli çalışması gerekir. 150 iq lu adamı koysan da geçer. ama onun da aynı şekilde çalışması gerekir. tıp fakültesi okumak zeka isteyen bir iş değildir. tıp fakültesini kazanmak ve tıp fakültesini bitirdiğinde bildiklerini mesleki hayatına uygulamak zeka işidir.
bu yukarıda yazanları okudum ve tıp yazma fikri göze hoş gelmedi diyorsan puanına tutan mühendislik, eczacılık, mimarlık bilimum bölüme doğru kaymanı tavsiye ve temenni ederim. ama meslek garantisi var yeeaa tıp yazayım demek kadar saçma bir şey yoktur. sen türkiye de 1.5 milyon kişinin girdiği sınavda ilk 10 binin içinde olacaksın sonra üniversite bitince işsiz kalacaksın ilk 10 bine girecek kadar zekiysen işsiz kalırsın diyen etrafındaki sığır sürüsünün seninle ilgili hayallerinin sadece tıp yazman olduğunu anlaman gerekir.
ilk 10 bine girdim ve işsizim diyen bir mezun bulur sorarsan iş görüşmesine annesinin bağladığı bezle gitmiş olduğunu öğrenirsin.
yukarıda yazanları okudum ben hala tıp yazacağım diyorsan.
öncelikli notum türkiye de doktorluk yapmayı düşünüyorsan mecbur kalmadıkça ingilizce tıp yazma saçmalığından vazgeçmeni öneriyorum.
sıralamaya göre basitçe yazalım
ilk 500 deysen koç ve cerrahpaşa yazmalısın. eğer benim durumum uygun değil aileme daha yakın olsam iyi diyorsan hacettepe tıp düşünebilirsin.
ilk 1500 kişi içindeysen çapa tıp önceliğin olmalı. okumak diğer üniversitelere göre daha kolay ve sistem normal bölümler gibi vize final.
ilk 3000 için de yüksek tercihlerden başlayarak yazabilirsin ama esas tutacak bölümlere geldiğinde ege tıp, marmara tıp, gazi tıp, ve dokuz eylül kalacak. burada benim tavsiyem eğer çalışkanım ben çok iyi çalışırım uçar kaçar yaparım diyorsan ege yazman. eğer kolay okurum diyorsan dokuz eylül pdö sistemi, komite ortalamasıyla finalsiz geçme özelliği vb durumlarla diğer üniversitelere okuma kolaylığı olarak biraz daha ağır basar. ( bu sıralamalarda istanbul acıbadem tıp var özel bir üniversite ama mihmit ıli ıydınlır ın -aydınlar vakfı-nın üniversitesi burayı tercih ederken kılavuzdaki bazı cümleler 9 yıl zorunlu hizmet varmış gibi algılayabilirsiniz. bu üniversitede tıp fakültesinin zorunlu hizmeti yok. hem zaten kim istemez acıbadem kuruluşlarında 9 sene çalışmayı o kadar maaşla. bence yazmayı düşünüyorsanız gidin en azından görüşün derim yeni kampuse taşınacaklardı önü açık bir üniversite.)
ilk 5000 civarındaysan buradan sonrası büyük ihtimal eskişehir, akdeniz, bursa ya kalıyor. bu üçü arasında bursa tıp özellik olarak çapa tıp ın sisteminin aynısı vize-final, komiteler, kurullar yok. bursa çapa için yatay geçiş basamağı olarak kullanılabilecek bir üniversite ama yatay geçiş yapmak hele de istanbul veya ankara da bir bölüme yatay geçiş yapmak hiç kolay değil.
bu sıralamadan sonrası tamamen size kalmış. tus oranlarına bakıp üniversite tercih etmek saçmalığın daniskasıdır. lisede kazandırma oranı yüksek diye bir dersaneye gitmek gibidir. unutmayın sınav bireyseldir. tus için başarı istiyorsanız tus kazandırma oranı yerine 6. sınıfa gelmiş intern öğrencilerin yorumlarını öğrenerek üniversitenin sınav çalışma konusunda ne kadar yardımcı olduğunu ve üniversite yazdığınız şehrin tus dersanesine sahip olup olmaması, dersane için büyük şehirlere yakınlığını göz önünde bulundurarak tercih yapmanızı öneririm.
son tavsiyem gerçekten köyümün tek doktoru olacağım benim 2 yaşında pipimi ilk gördüğüm günden beri hayalimdi gibi cümleler ve idealara sahip değilseniz istanbul, ankara, izmir dışında evinizden binlerce kilometre uzakta küçük bir anadolu şehrinde (veya büyük olsa da farketmez) bir tıp fakültesini tercih ettiğinize değmeyeceğini düşünüyorum. kafanızda tıp yazmaktan başka bir fikir daha varken yazıp gittiğinizde başarısız olduğunuz her saniye ben ne büyük aptallık yaptım diye düşüneceksiniz.
tercih konusunda yatay geçiş psikopatı arkadaşlar ve sınıf geçerken rahat olayım diyen arkadaşlar için önerilerim çanakkale ( gidip görmedim ama her yere yatay geçiş veren üniversitelerden biri, karadeniz teknik (çanakkale ye benzer bir durum.) aydın tıp (okuyan bütün arkadaşlarım rahat sınıf geçtiklerini ve zorlanmadıklarını söylüyor.) ve özel üniversiteler (özel üniversiteler genelde devlet üniversitelerine göre biraz daha basit ve şişik notlu öğrenciler veriyor. yalnız özel üniversiteler için özel bir durum var siz bir özel üniversiteyi burslu olarak kazanmış olsanız dahi devlet üniversitesine yatay geçiş yaptığınızda devlet sizden harç olarak 8000 (sekizbin) tl dönem harcı isteyecektir. yani özel üniversite okur gibi devlet üniversitesi okursunuz.) bu konulara dikkat etmenizi önerir, umarım okuduğunuzda çok geç olmaz veya işinize yarar diyerek şimdiden önünüzdeki hayatta başarılar dilerim.
diyerek kısaca açıklayabileceğim tavsiyelerdir. (tanımımı zorlama da olsa yaptım.)