anneler gününden tut işçi bayramına kadar nerdeyse tüm belirli gün ve haftaların abd'den çıkmasıdır. sebepleri irdelenmelidir, acaba biz yatarken amerikalılar çalışmışlar mıdır? bok atmak en basit yoldur.
bundan 20-30 yıl sonra daha belirgin olarak gözlemlenecek katkılardır. aslında dikkatli gözlemciler bugünden bazı şeylerin farkına varabilirler.
bence temelde gülen hareketi'nin en büyük katkısı dünyadaki diyalog ve hoşgörü ortamının geliştirilmesi olacaktır. nasıl bugün dünyanın her ülkesindeki yahudiler, o ülkeleri karıştırıyor ve medeniyetler çatışması çıkarmaya çalışıyorlarsa; gülen hareketi de tam tersine o ülkeleri yumuşatarak medeniyetler ittifakı oluşturmaya çalışacaktır.
ateizm temelde özgür düşüneciliktir, herhangi bir sınır olmadan her ihtimalin var olabileceğine inanır. fakat maalesef bu özgür düşünceliler konu yaratılış olunca bayağı bir bağnazlaşıyorlar. e be kardeşim, nerde kaldı senin özgür düşünceciliğin, madem özgürsün, o halde yaratılışın da var olma ihtimali seni korkutmamalıdır, neden kökten bunları reddediyorsunki! tamamen ihtimaller üzerine kurulu evrim teorisine inanıyorsan, bunu da komple dışlamamalısın.
yaptığı kaçak evi belediye ekipleri yıkamasın diye evinin tepesine atatürk heykeli konduran uyanık adamdır. nitekim nerdeyse başarılı olacak gibi olmuş lakin sadece yıkımı geciktirebilmiştir. atatürk'ün arkasına saklanıp iş çevirmeye en somut örnektir.
anlamakta zorlandığım olaydır. bir insan öleceğini bildiği halde nasıl ateist olabilir! düşünsene yok olup gideceksin, yarın yok olacak bir şey şimdi de yoktur esasında. yani sen bir hiçsin. ben böyle bir psikolojiyle yaşayamazdım doğrusu...
henüz türk kelimesinin ortaya çıkmadığı dönemlerde yaşayan türklere denir. tabi bazı kaynaklar bunların türk olmadığını söyler zaten o yüzden öntürk denmiştir.
hiç şaşırmadığım olaydır. bence ergenekon masonik bir örgüttür. yoksa birbirinden bağımsız ve ilgisiz pek çok meslekten insan nasıl aynı amaç için bir araya toplanabilir ki!!
yıllardır amerika birleşik devletleri'ni israil lobisinin yönettiği iddia edilir. yapılan politikalar da bunu açıkça gösterir zaten. fakat acaba israil amerika için asla vazgeçilemez bir ortak mıdır, aslında abd kendi çıkarlarıyla örtüştüğü için israil'i destekliyor olmasın mıdır? bence üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. mesela iran israil'e saldırsa abd buna karşılık verecek midir ya da sırf israil istemiyor diye abd iran'la ilişki kurmayacak mıdır? belki de obama'nın gelişiyle bazı şeyler değişiyordur ancak temelde israil'in abd'yi yönettiği şeklindeki algı hatalıdır, tam tersine abd israil'i ortadoğu'da bir üs olarak kullanmaktadır ve işine yaramadığı anda kullanılmış bir kağıt mendil gibi atmasını da iyi bilmektedir.
çok yanlış bir zandır. ben biliyorum, akp'liler tsk'yı en çok seven kitledir. akp'lilerin tsk'yı eleştirmesi, tsk'nın kendi işi dışında yaptığı işler yüzündendir ve emin olun bu tür eleştiriler tsk'yı daha da modernleştirecek ve geliştirecektir.
diğer taraftan bu eleştirilerin tsk'nın içine sızan bir grup kendini bilmeze yönelik olduğu da ortadadır. mesela şu habere bir bakın, hangi mantık bunu izah edebilir: http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=220755
öteki tarafta karşılaşılacak olay. dolayısıyla şahsen ben bir hristiyanı, bir ateiste tercih ederim. ancak, ateist memleketimin insanıysa elbette kan çeker. çünkü neticede memleketmin havasını soluyan bir ateist bile elin gavurundan daha insaflıdır. tabi bu, yine de öteki taraftaki durumu değiştirmeyecektir.
hakikaten ülkemizde bayağı bir vardır bunlardan, her olayı şehitlerimize bağlayarak prim yapmaya çalışırlar.
konu fatih terim'in maaşıysa, "şehit anaları 3 kuruş alırken fatih terim o parayı hak ediyor mu" gibi laflar ederler. ya da konu mesela, anaokulu eğitimi olsun, inanın bunu bile bağlayabilirler, derler ki "şehitlerimiz karlı buzlu dağlarda çarpışırken, vatan için şehit olurken bu veletlerin sıcacık okullarda eğitim alması adaletsizlik değil mi". zorlarsak daha çıkarırız aslında...
belki inanmayacaksınız ama amerikan fast food kültürünün en büyük rakibidir. önümüzdeki onyıllar içinde mcdonalds ve burger king'lerin yerini döner kebab'lar alacaktır. (türkiye'den değil dünyadan bahsediyorum)
bakın doğru düzgün bir yapılanma ve şirketleşme bile olmadığı halde dünyanın her yerinde ne kadar popüler:
mardin'de yaşanan katliamdan sonra daha da artan gerekliliktir. insanlar "işin ucunda ölüm yok ya" diyerek istediklerini yapabilmektedirler. bence bazı şeylerin ucunda ölüm olmalıdır.
sözlüğümüzde ne zaman bir protesto olsa, sözlük yönetiminin satın aldığı bir takım satılmış yazarların protestoyu ihlal etmesi sebebiyle protesto gerçekleşememektedir. eğer sözlük yazarları olarak toplu hareket edebilirsek toplu iş sözleşmesi imzalama hakkına sahip olacağızdır ve satılmış yazarları dışlama olanağına kavuşacağızdır. dolayısıyla bizim en büyük sorunumuz sendikalaşamamaktır. üstelik sendikalaşırsak 1 mayıs'ta sözlüğü tatil ettirebiliriz. (bkz: yaşasın 1 mayıs)
sözlüğün bir an önce kurtulması gereken ideolojidir.
kuruluş aşamasında belki gerekli ve yeterliydi ancak şimdilerde sözlüğe bir boy küçük gelmektedir; artık sözlük, zallizm'i demokrasinin içindeki görüşlerden sadece biri olarak değerlendirmelidir.
tarhimize toz konduramadığımız için asla kabul etmeyeceğimiz olasılık. ama ben olaya daha farklı açıdan bakıyorum. diyorum ki, ermenilere bu zulmü çektirenler ittihat ve terakkicidirler. ittihat ve terakki ise millî bir oluşum değildir. aralarında yahudiler, masonlar, ingilizler falan var. dolayısıyla bu 1915 olayları içimizdeki pisliklerin oyunudur. hatta diyebilirim ki şimdiki ergenekon bunların devamıdır. (mesela ergenekon rahip santaro'yu öldürüyor ama dış dünyada türkiye öldürdü gibi algılanıyor) fakat sonuçta ittihatçılar milli değil diye onların yaptıklarından mahfuz değiliz, bir dönem devleti onlar yönetmiş, onların hatalarınının bedelini ödemek zorundayız. ayrıca bence de soykırım yok, ama ortada "büyük bir felaket" olduğu su götürmez bir gerçek.