bu sene tekne turunda sarı kısa saçlı emekli teyzemiz ve onun top sakallı eşini sinan akçıl' ın seni gören kalp tak tak atıyor' unda oyun havası şeklindeki romantik danslarından sonra kararım daha da bir kesinleşti. valla o hallerini görseniz siz de beni anlardınız sözlük ahalisi. aklıma bile gelmezdi böyle dua edeceğim ama ama allahım sen bana da emekli olup seni gören kalp tak tak atıyor da göbek atabileceğim bir zevce nasip eyle yarabbi.
arada şaşırtmıyor da değil bu yaşlılar. şarkı yarışması yapıyoruz. kelime ' esmer ' . yine emekli ve bir torun sahibi ciddi ciddi konuşan amcamızın sadece sözlerini bildiği şarkı: ' tenin esmer ruhun sarışın, çağırıyorsun günaha sen şeytan mısın, tenin sıcak tenin kıvrak ruhun sarışın ' *
( sen emekli maaşı için bankada kuyruk bekleyen bir insansın, türk sanat musikisiyle büyümüşsün nasıl biliyorsun teomanın şarkısını hayret. vallahi bu yaşlılar gizli bomba azizim )
yeni moda. herkes bu listeden 1 adet üzülünecek katliam seçsin ona göre görüşümüz de belli olsun. diğerlerine üzülme yasağı yoktur ama içlerinden birine şiddetli üzülmek şartı aranmaktadır.
madımak oteli katliamı
üzülme şartları: alevi olmak
tarih: 2 temmuz 1993
yapılması gerekenler: twitter dan trend topic olmak ve alevilerin çektiği acıları vurgulamak
başbağlar katliamı
üzülme şartları: ülkücü olmak
tarih: 5 temmuz 1993
yapılması gerekenler: twitter dan trend topic olmak, pkk ya sövmek ve türk birliği vurgusu
gezi olayları
üzülme şartları: sol görüş mensubu olmak
tarih: 27 mayıs 2013
yapılması gerekenler: twitter dan trend topic olmak, akp' ye sövmek ve yönetimi eleştirmek
gazze savaşı
üzülme şartları: dindar sağ kesim mensubu olmak
tarih: 27 aralık 2008 ve israil filistine her saldırısında
yapılması gerekenler: twitter dan trend topic olmak, israil mallarını boykot etmek ve müslümanlık vurgusu
mısır protestoları
üzülme şartları: akp' yi desteklemek
tarih: 22 kasım 2012
yapılması gerekenler: twitter dan trend topic olmak, rabia işareti yapmak ve akp merkezli başbakanı övmek
hocalı katliamı
üzülme şartları: azerbaycan sevgisi ve türk milletlerinin birliği görüşü
tarih: 26 şubat 1992
yapılması gerekenler: twitter dan trend topic olmak, azerbaycan sevgilisini vurgulamak
hrant dink suikastı
üzülme şartları: hristiyan olmak veya sol görüşe mensup olmak
tarih: 19 ocak 2007
yapılması gerekenler: twitter dan trend topic olmak, hepimiz ermeniyiz sloganı atmak ve derin devlet hakkında geyik muhabbeti döndürmek
dersim katliamı
üzülme şartları: akp merkezli sağ görüş mensubu olmak
tarih: 20 mart 1937
yapılması gerekenler: twitter dan trend topic olmak, chp yi kötülemek ve atatürk' e bok atma çalışmaları
ana akımlar bunlar olsa da her türden başka katliama üzülmek isteyenlere de açığız. başında da belirtildiği gibi 1 den fazla katliam seçilecekse aralarında ilişki bağının bulunması rica olunur. iyi üzülmeler, bol trend topicler...
yeni modamızdır.
(bkz: siyaset bilimi ve kamu yönetimi)
(bkz: siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler)
uzun süreden sonra girdiğim entry' imde siz tercih yapacak genç arkadaşları bilgilendirmek istedim. bu durum cidden sosyolojik analiz yapılabilecek bir durum. itiraf etmeliyim ki zamanında biz de aa siyaset bilimi; düz kamu yönetimi okuyacağıma siyaset de okuyayım pollyannalığı ile tercih yapmıştık.
yazının ana fikri: kamu yönetimi ve siyaset bilimi ve kamu yönetimi arasında pratikte hiçbir fark yoktur arkadaşlar.
teoride nasıl bir farklılık vardır onu anlatayım. kamu yönetimi bölümü (siyasetsiz olan) daha iktisat ve maliye ağırlıklıdır. yani daha sayısaldır, hesaplamalara,grafiklere dayalı dersleri görürsünüz. fakültenin ders programına göre kentleşme,çevre gibi derslere de ağırlık verilebilir.
siyaset bilimi ve kamu yönetiminde ise siyaset ağırlıklıdır. yani felsefe, sosyoloji, siyasi tarih ağırlıklı dersler görürsünüz. mesela siyasi partilerin kuruluşunu, türkiye' nin siyasal hayatını, yönetim alanında ünlü filozofların eserlerini ve görüşlerini öğrenirsiniz.
uluslararası ilişkiler de bundan farksızdır. iktisat ve maliye görmüyorsanız eğer siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler olur. onun yerine siyaset teorisi ve dış politikayla ilgili derslere ağırlık verirler. mesela siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler' de afrika' nın siyasi koşullarını da görebilme imkanınız vardır. diğerinde bunun yerine iktisat gösterirler. ama temel dersleri aynıdır.
peki kpss' de hangisi daha avantajlı? siyaset bilimsiz olan bölüm daha avantajlıdır. ama yüksek lisans açısından düşünülürse siyaset bilimi olan bölüm daha avantajlı olacaktır. ama bu dezavantajlar kesinlikle kapatılmayacak dezavantajlar değildir. her iki bölümde de temeli alırsınız.
kısaca size siyaset bilimi olanı yaz siyaset de görürsün diyen andavalları dinlemeyin dostlar. zaten siyaset göreceksiniz bu bölümlerde; daha detaylı ya da daha detaysız göreceksiniz. dersleriniz daha sayısal ya da daha sözel olacak tek fark bu. entrylere de baktım kimse de doğru düzgün bir şey yazmamış. bari dedim ben kendime bunu görev edineyim. hayır ben siyaset bilimi ve kamu yönetimi okuyup hem siyaset hem kamu yönetimi diploması alacağını sanan bir malla tanıştım da. allah sizi tanıştırmasın ne diyim...
başlık insan ama fotoğraflarda hep bayanlar var. neden? erkeklerin kötülüğü şiddet içerikli ve direk olduğu için incelenecek bir tarafı yok. ama dişilerimizin kötülüğü daha planlı daha çekici. ondan dolayı bu yazımızda bunu işlemiş bulunmaktayız.
her zaman güzellikle sonuçlanmayabilecek bilecek bir eylemdir. düşünsenize hoşlandığınız insan hanımefendi/ beyefendi bir insan. seviyeli bir muhabbetiniz var. sonra konu sözlüklerden açılıyor. nerden oluyorsa nicklerinizi veriyorsunuz birbirinize. sonra girilerini okumaya başlıyorsunuz.
kate upton: memeleri şahane hatundur. oyş yalarım...
kıvanç tatlıtuğ: o 6' lı baklavaların yanına içecek bir şey veriyorlar mı acep?
misyoner pozisyonu: siktir et hacı. en iyisi arkadan kaktırıcan
zengin erkek: erkek dediğinin cüzdanı penisinden daha kabarık olcak de mi kızlar ihihih...
gibi girilerle durduk yerde ilişkiyi bitirebilirsiniz. haa karşıdakini daha iyi tanıma açısından güzel bir ortam ama sonuçta burada hepimiz sanal kimliklerimizle varız. olmak istediğimiz kişileriz bir yerde. ondan dolayı yapılmaması gerekendir.
gıcıktır. herkesin ortasında yapar bir de; insana kendini cahil gibi hissettirir. kendine bakmaz, bir de senin açığını arar. bulunca da dalgaya vurarak düzeltir, muhabbetin de içine eder. bir de kızamazsın ya; konu kapansın bir an önce diye; içinde kalır...
bir arkadaşla film muhabbeti yapıyoruz.
-incepşın da güzel filmdi ha.
-incepşın mı ahahaha insepşın canım o.
( bu adamın da ingilizceden kalması ayrı bir koyan durum )
( muhabbeti bitirdi g.t )
sadece arkadaş olsa yine iyi. geçen halam dedikoduya sarmasın, hazır edebiyatçı da konuyu edebiyattan açıyım konuyu diye patlattım muhabbeti
- hala albırt camus da çok iyi yazar gerçekten. yabancı kitabı çok iyiydi.
- Allah' ım adamı camus yaptı ya. kamu olmasın o. senin sınavlar ne zamandı?
( halaya da sövülmez ki )
( lüzumsuz bir savaştı. ama denedim en azından )
Allah'ı var ben düzeltmem karşımdakinin yanlışını. kırılabilir karşıdaki, zamanla öğrenir doğrusunu, ayrıca muhabbetin de içine etmek istemem. kısacası muhabbet edilmeyesi tiptir bu başlıktaki.
bu göbek özellikle yaşlanmanın belirtisi olarak gelmekle beraber artık yerleşmiş bir kalıp halini almıştır. atalarımızın sözlerine bile nüfus etmiştir: ' balkonsuz ev olmaz '
yaşın ilerlemesiyle bireylerde vücudu salma eğilimi baş gösterir. ve bu eğilimden ilk etkilenen kısım da göbektir. özellikle babalarda sık görülmekte ve ne alakaysa yakışmaktadır.
hah laf babalara geldiğine göre. buradan tüm babaların, potansiyel babaların, kendini baba gibi hissedenlerin ve godfather' ların babalar gününü kutlarım efendim. babalarımızı sevelim, göbeklerini koruyalım. ben de başlık açtı balkabağı oldum neyse.
benim sürekli yaptığım hatta hobi haline getirdiğim eylem. bakıyorum da hiç hakkında başlık açılmamış. şaşırdım...
nedir yani bir ben mi yiyorum bunu arkadaşlar? hepiniz mi tribi atıyorsunuz lan??
ben trip atamadığım için; malum bu bir döngü bana da yemesi kalıyor. acayip trip yiyorum. özellikle telefon konusunda. en çok duyduğum trip cümlesi:
' o telefona neden cevap vermedin? ' anamdan babama, arkadaşımdan manitama, hocadan kocaya... herkesten en az 1 kez duydum bu tribi. meşgulmüşüm demek ki cevap verememişim neden sormak? telefon elimde dolaşmıyorsam ya da sessizdeyse demek neden bu işkence?
en son halam: ' neden beni aramıyorsun? ' dedi ya la ?!*
en sevdiğim trip cümlesi: ' ben seni akşama kadar özlüyorum; sense hiç. aklına bile gelmiyoruz...'
içlerinde en güzeli bu. ben seni akşama kadar özlüyorum' la başlıyor ya. aklınızda olsun gençler trip atacaksanız önce güzel başlayın karşıdaki savunmasızca kalsın. sonra girdirin girdirebildiğiniz kadar lafı. sen tam ' ayy sen beni mi özledin yaa' kıvamındayken bir trip geliyor abooo:
' senin hiç aklına gelmiyor tabi, ben burada tüm gün seni düşünüyorum sen telefonuna bakmıyorsun bile. ne demek dersteydim bir mesaj dahi atamadın mı ya? ben bütün gün burada seni bekleyeyim. şimdi de yorgun musun bir de. süper ya konuşmayalım bence biz. zaten senin için bitmiş nasılsa... hede hede hödö hödö....'
artık klasik tribi çok yediğim için karşılık cümlelerim de oluştu. ben bunları toptan alıyorum perakende satıyorum baya karlı oluyor:
' canımıniçi aklıma gelmen için önce aklımdan çıkman gerekiyor.'
' bebeğim ben de tüm gün seni düşünüyorum. ama seni daha çok özleyeyim diye telefonda harcamak istemiyorum vakitlerimi. '
' beni hiç bırakmadılar ki birtanem. yoksa aklım hep sendeydi. ama nasıl atayım milletin gözünün önünde. '
' hem ben yorgundum yaa sesini duydum tüm yorgunluğum geçiverdi bir anda. '
şu tribi atmasanız olmuyor mu ya? atın, hobi olarak yine atın da alışkanlık haline geliyor sonra hoş değil!
bugün izlemeye fırsatım olan, 2014 yapımı olağanüstü bir film. 1980' lerde eşcinsel bir oluşum ve bu oluşumun içindeki bireylerin yaşamı ve ilişkileri üzerine kurulu müthiş bir film. Ned Weeks öncülüğünde başlayan AIDS e karşı tepkinin oluşumunu konu alan film çok akıcı,bir anda başlıyor ve bitiyor.
ned weeks rolünde (bkz: mark ruffalo) adeta döktürmüştür denilse yalan olmaz.
ned weeks' in sevgilisi felix rolünde matt bomer 'ın ise ondan kalır yanı yoktu.
filmin şüphesiz parlayan en önemli yıldızlarından biri julia roberts. tekerlekli sandalyedeki idealist doktor rolünde deyim yerindeyse oyunculuğun kitabını yazmış.
film 1980 gibi gay' lerin anlaşılmadığı, hoşgörüyle karşılanmadığı bir dönemde,amerika' da geçmekte. eşcinseller( homoseksüeller ) arasında AIDS,HIV virüsünün yayılması ve bu insanların resmen ölüme terk edilişini çarpıcı bir dille anlatmış. filmde cinsel özgürlük, istediğinle sevişebilme kavramları üzerinde durulmuş ve cinsel özgürlüğün bu bireylerin hayatındaki önemi çok çarpıcı bir şekilde anlatılmış.özellikle ned weeks ve felix arasındaki aşk, hiç tahmin bile edilmeyecek bireyleri ağlatacak düzeyde iyi işlenmişti. ( yazar da burada ağladığını itiraf ediyor )
filmde en güzel detaylardan biri ölenlerin isminin yazılı olduğu kartlardı. simgesel anlatımla çarpıcı bir duygu yoğunluğu oluşturulmuş. müziklerin şahaneliğinin yanı sıra çamaşırhanedeki çaresizlik sahnesi filmin tavan sahnelerindendir bana göre. felix ve ned' in kavga ettiği sahne de duygu temposu yüksek sahnelerden.
özellikle bizim ülkemizde de ötekileştirilen ' lgbt ' grupları ve bu gruba mensup insanları daha iyi anlamamızı sağlayacak çok sağlam bir film olduğunu düşünmekteyim. kanser gibi bir konunun da başlangıç aşamasından son aşamasına kadar sağlam bir biçimde işlenmiş oluşu filmde herkesin kendiyle ilgili bir parça bulmasına sebep olacaktır diye düşünmekteyim. özellikle yardım fonu isterken ki ' heteroseksüel- homoseksüel muhabbeti ' kendimizden olmayana,kendimiz gibi olmayana ne kadar az tahammülümüz olduğunu güzel yansıtmıştır. bu bireylerin de anlaşılması anlatılmasını her zaman desteklemişimdir, sinemasal açıdan çok güzel bir anlatım da yakalamıştır bu film.
bunu beğenenler sanıyorum bunları da beğenir: prayers for bobby, yerli bir alternatif olarak: zenne
gel sözlük kardeşleri gel... abaza kalma gel... manita yapmanın tarifi burada gel...
size nasıl manita yapacağınızı anlatacağım pampalar. evet yanlış duymadınız artık sizin de sevgiliniz olacak. ama peşin anlaşalım bak şukumu isterim...
geldiniz mi pampalarım. hoş geldiniz. şimdi öncelikle yazının sınırlarını belirleyip kurallarını koyalım:
1. sen istiyor sikmeye kız; okumasın bu yazı. sen buluyor para, gidiyor kerhane, hallediyor ijj
2. şimdiki anlatacağım tiyolar yeter ulan baydı bu yalnızlık. bir manitam olsa gezsek, tozsak, takılsak diyen sözlük kardeşlerim için
3. bu yazı arkadaş grubundan manita bulanların değil, nerede lan bu manita yapılan arkadaş grupları diyenlerin yazısıdır.
4. amaç tamamen amme hizmetidir. abazalar boşa okumasın, çabalamasın. bir nevi kılavuzluk.
evet başlıyoruz. ders 1: manita yapmaya giriş.
evet öncelikle bir fizibilite çalışması yapıyoruz. nasıl yani? kızımızı gördük, beğendik. ama malum kızı beğenmeyle bitmiyor. bu kızın bizle sevgili olmasını istiyoruz. öncelikle istenmeyen durumları ortadan kaldırmamız lazım. bu durumlar:
- kızın sevgilisinin olması: öncelikle bunu araştıracağız. kızımızın sevgilisi var mı yok mu? mümkünse araları nasıl? bunun en garanti yolu kızın arkadaşı, arkadaşının arkadaşıyla irtibata geçip istihbarat ağını sık tutmak. seslerinizi duyar gibiyim asosyal kardeşlerim. sizde muhabbet hiç yok değil mi? neyse üzülmeyin; artık eski dünyada değil siber alemde yaşıyoruz. facebook,instagram,twitter hepsi elimizdeki hazineler...
şimdi sıra geldi bu hazineleri kullanmaya. ilk aşama facebook... kızımızın fotoğraflarına bakıyoruz.
aşama 1: manitasıyla fotoğrafı yok...temiz.
aşama 2 : kimler beğenmiş? burada 2 ihtimalimiz var:
* 1 adam kızımızın tüm fotoğraflarını beğenmişse: kız da onunkileri beğenmişse geçmiş olsun kardeşim. gitti senin kız.
* 1 adam kızımızın tüm fotoğraflarını beğenmişse: kız ise onunkileri beğenmemişse o zaman hala bir ümit var demektir. bu adam ya kıza ağır yavşıyor, ya da ölümüne kankası...
bu aşamayı instagram hesabından kontrol ediyoruz.... temiz.
demek ki kızımızın adını koyduğu bir ilişkisi yokmuş güzel...
-kızımız uzun vadeli bir ilişkiden çıkmış olabilir. burada biraz beklemek en güzel taktik.
-kızımız muhafazakar olabilir. burada verilebilecek tek tavsiye kızın mensup olduğu cemaate girip, abilere durumu çıtlatmak.
-kızımız normal kızsa, nefes alıyor, konuşuyorsa falan 2. aşamaya geçebiliriz.
ders 2: anladık manitası yok da nasıl konuşacağız?
kızımızın ilgi alanlarını saptıyoruz burada. örneğin; kızımız sosyalist mi; veriyoruz buna che guevarayı, veriyoruz deniz gezmiş' i... hiçbir bilgimiz olmaması mühim değil. en kötü ' deniz gezmiş de davası uğruna can verdi ne kral adam' şeklinde geyiğe bağlarız.
burada er kişilere kültürlü olmak düşmekte. burada temelden başlarsak en azından muhabbet müzikse; bir
metallica, linkinpark, nirvana ( kurt cobain geyiği yapılacak ) dinlense rockçı kız
mozart, beethoven, vivaldi dinlense klasik müzikçi kız
hande yener, mustafa sandal, gülşen ( ki zaten dinlersin bunları ) dinlense popçu kız
fantezi severlere rap müziği tavsiye ederim buradan da rapçi kız
düşer yani...
muhabbet film ve diziyse;
how i met your mother' la temeli bir atın. bu ara popüler kültür game of thrones' a sarın. 1,2 de yerli dizi özeti izlerseniz dizi işi tamamdır.
filmde de bir fight club, godfather, esaretin bedeli banko cepte olsun.
romantik filmden yürüyecem ben usta diyenlere; ps:i love you, titanic, notebook temel giriş seviyesinde alsalar iyi olur diyorum.
dur dur hocam sen ne yaptın biz daha kızla konuşamıyoruz bile. asosyaliz biz unuttun mu? sesleri geliyor kulağıma. o zaman geriye sarıyoruz....
fiyuuuuuu fiyuuuuuu ( geriye sarma efekti )
kızla hiç muhabbetimiz yok ve nasıl muhabbet edeceğiz?
birincisi kızla ne yapın yapın aynı ortama girmeye çalışın. kızlar hangi ortamlarda olurlar peki? ( okuluydu,dershanesiydi onları atladım )
1. en garantisinden başlayalım: dans kursu
2.gençlik oluşumları, kampları, grupları
3.ebru,ahşap boyama vs. kursları
4.tiyatro, sinema vs. topluluğu
hoca sen naptın. erkek adam hiç böyle kurslara gider mi diyen kalaslar da burada mı? o zaman son alternatif:
dil kursu: her zaman çalışır. masraflıdır ama ücretsizini bulursan tadından yenmez. en azından kız tavlayamazsan 2 dil öğrenir vatana, millete hayırlı birer birey olursunuz.
ortamı da bulduk. ortamımıza gittik. unutmayın: sizler abaza değilsiniz. cool çocuklarsınız. etrafınız kızla dolu. kendinize ve karşınızdakine saygınız var. ortama girdik kızımızı da bulduk. bu kızın bir şekilde önüne, arkasına, yanına oturmaya çalışın. ama kız sizden rahatsız olmasın...
sakın sakın sakın! ilk günden yazmaya kalkmayın! her halt boşa gider.
öküz gibi bakmayın sakın! süzmeyin! illa bakacaksan bakma tarifi de veriyorum bak: kız karşıda sana bakmıyor gibi görünse de kankaları bakıyor olabilir, çok riskli. en iyi taktik etrafa bakıyormuş gibi yapmaktır. ya da 5 saniye bak ( 2 saniye alttan üste süzüş, 2 saniye üstten alta süzüş, 1 saniye de genel hatlara bakmaca şeklinde) sonra kafayı indiriyoruz ve ya başka yere çeviriyoruz.
öncelikle 1 ila 2 hafta alışma evresi veriyoruz. bu zaman dilimi geçti mi? şimdi kızımızın yine önüne, arkasına bir yerine konuşlandık mı? kızla bir şekilde temas kuracağız. mesela; herhangi bir soru sorun. eğer mümkünse kızı yalnız yakalayın, kendiniz de yalnız olun. pampayla kız tavlanmaz. burada sorunun cevabını bilmek mühim değil. mesela:' hoca şunu şunu demişti ya o şöyle şöyle mi? 'gibi. gerekirse salak ayağına yatın...
kız sorunuzu cevapladı, muhabbeti uzatabildiğin kadar uzattın ve muhabbet bitti. muhabbet bitti diye üzülmek yok. aferin ilk teması kurmuş oldun...
şimdi artık sizin muhabbetiniz var. bu ne demek? tanışsınız demek. kızı gördüğün yerde selam veriyorsun bu aşamada. bu aşama kız arkadaşlarının yanındaysa da gerçekleşiyor. ve 1 ila 2 hafta kadar bu aşamayı sürdürüyorsun.
şimdi bir ileri aşama zamanı. selam verirken, yanında naber nasılsın demece... her zaman dedi naber? dedim iyidir. geyiği üzerinden yürümek iş görür.burada önemli olan istikrar... burada kızı yalnız yakalamak özgüven eksikliği çeken arkadaşlar açısından öncelik olsun.
şimdi kızın aklında nasıl yer ettik: tesadüf eseri! medenice tanışan 2 insan. bu tanışan 2 medeni insandan selam vermeyi unutmayan medeni adam. ve yavaş yavaş muhabbetin temelini atan abaza olmayan genç. zaten zamanla buradan muhabbet yürüyecektir.
şimdi işin püf noktalarına geldik:
bu taktiği tek bir kıza uygulamıyoruz. her an istemediğimiz bir durum oluşabilir. biz hedeflemişken başkası kapabilir kızı. bundan dolayı en az 5 kıza uyguluyoruz. unutmayın kankayız biz. 2 medeni insan, 2 iyi dost... bu 5 kızdan 2 sini kapsalar 3 ü bize kalır oradan da teke kendin indirirsin artık. bu arada 1' e indirdin diğerleri alınacak mı? hayır. siz dostsunuz canım aaa.... ilk hangisiyle muhabbet manita olma olayına gelirse bence onu al derim genç...
bu muhabbet aşamasında uzak durmanız gereken 3 muhabbet var:
1.burç muhabbeti
2.makyaj muhabbeti
3.ayakkabı, çanta muhabbeti
unutma sen onun kankası değil, kanka görünümlü manita adayısın. bir anda kendini ben seni arkadaş olarak görüyor' umun içinde bulmak istemiyorsan bu 3 muhabbeti şiddetle kapat.
evet sap kardeş. senin vefalı gözlerine sağlık. taa buralara kadar yılmadan okuyacağını bildiğim için entry' mi bu kadar uzun tuttum. sana olan güvenim başından beri sonsuzdu...
yarın öteki gün tavsiyelerimi alıp evlenirseniz beni de çağırın düğününüze olmaz mı? çok tatlı ankara' nın bağları oynarım, limonatamı içer, pastamı yer, 20 liramı takar sessizce gözümden bir damla yaş düşerken ayrılırım düğününüzden...
yeni sendrom. sol frame bile buna en güzel örnek. yeni modern! insanımızın yeni isteği: sevgi,aşk. vermeden istiyoruz.bakıyoruz şöyle bir :
eli yüzü düzgün ........tamamdır
memeler.........idare eder
am/penis......... varmış oh
boy da olsa fena olmaz......aa onu da bulduk
kilo olmasın......... iyi sevişemeyiz sonra.
tamamdır evlenebilirim.
sevgi bunun neresinde? sen bu evliliğin neresinden sevgi bekliyorsun? bu nasıl bir mantık?
sevgi yok, saygı bitiyor. geriye ne kalıyor ya? sessizce idare edilen bitirmeye cesaret edilemeyen kayıp bir evlilik; ya da bitirmeye cesaret edilmiş harcanmış yıllar... aferin.
bu ara hayatımdaki 10 insandan 9' unun gerçekleştirdiği eylem. sözlükte zaten sürekli girilen entrylerin ana konusu yalnızlık. artık gına geldi desem yeri var...
yalnızlık benim için artık koymayacak bir seviyede. gün oldu 10 kişiyle beraber kalırken; günün nasıldı diye soracak 1 kişi bile bulamadığım günler geçirdim. yalnızlığın dibini gördüğümü düşünürüm, görmemişsem de bu kadarı bile kafi. dahasını görmek istemiyorum.
anneannemler köyde yaşarlardı. evlerinin kapısı sürekli açıktır. ve dışardaki bilimum haşerat ve böcek direk evin içindedir. şehir hayatı gibi düşünmeyin. şehir hayatında kanalizasyon gibi dünyanın en büyük icadı var. bir düğmeye basıyorsun ve bokun gidiyor lan! müthiş bir şey. köy hayatı ise sıçtığın şeyle aranda maksimum 50 metrenin olduğu bir yerleşim alanı. ben de küçüğüm, şehirden gelmişim, köyde yapacak hiçbir halt yok zaten. herkes bir işe koşturmuş. biri inek sağıyor, biri yemek yapıyor... o zamanlar en büyük eğlencem sinek öldürmekti. bu sinek mereti acayip bir hayvandır. gelir özellikle kulağına vızlar vızlar gider. hani aldırmayayım dersin, onu da mümkün kılmaz. sinekler için tam bir adolf hitlerdim diyebilim. katliam yapıyordum resmen, umarım öte tarafta hesap sorma olayı falan yoktur. hoş o zamanlar ergenliğe girmemiştim; günah olmamıştır herhalde...
anneannem gelip: ' ne yapıyorsun torunum. yapma be öldürme sinekleri ' demişti. ben de ' anneanne sen alışkınsın tabi, karışma ' demiştim. anneannemin lafını bugün bile unutmam: ' torunum sineğe hiç alışılır mı' demişti.
yalnızlıkta sinek gibi be dostlar. 40 yılda yaşasan yok alışılmıyor. ben hiçbir zaman alıştım diyemem, ama en azından şikayet etmeyecek kadar bir olgunluğa eriştiğimi düşünüyorum.
yalnızlığın güzel yan etkilerinden biri; insanın düşünmeye fazlaca yer ayırmasıdır. yani düşünüyorum da en son ne zaman şu sokaklarda engelli bir birey gördüm onu hatırlamıyorum gerçekten. bu ara çok sık düşünüyorum bu meseleyi. engelli olsam tüm bu sahip olduğum şeyler ( eğitim hayatım, dostlarım, özgürlüğüm...) yine aynı şekliyle olur muydu diye düşünüyorum? cevap ise korkutuyor beni her seferinde. harbi biz ne ara bu kadar hapsettik engelli kardeşlerimizi evlerine?
engelli olsam hayat nasıl olurdu ki? mesela en basitinden sabah okula gideceğim. merdiven var haydi dakika 1 gol 1. neyse zeminde oturuyorum diyelim, nasıl dolmuş kullanacağım, nereden inip nereden bineceğim? hadi tamam arabam var diyelim. ( nasıl var o kısmı düşünemiyorum) okula gittin diyelim. haydi yine merdiven. rampa yok asansör yok. açıktan okusan sınav olacak oraya nasıl gidilecek, kitapları almasıydı kayıdıydı hep birilerine muhtaçsın bu hayatta belki... kaldırımları saymıyorum bile. çoğu kaldırımda dikkat ediyorum rampa yok, rampayı da geçtim çukur mu ararsın, direk mi? yürümeyi zorlaştıracak ne varsa hepsini koyuyoruz önümüze. aferin bize.
saygım o kadar sonsuz ki bu kadar acımasız bir hayatta, bu kadar acımasız insanların içerisinde yaşamaya çalışan insanlara. kelimelerle anlatamam bunları. bazen de düşünüyorum hangisi daha kötü diye: bacaklarının olmaması mı, kollarının mı, gözlerinin mı, kulaklarının mı? hangisi daha önemsiz harbiden.
bu insanlar şikayet etmiyorsa bizim hiçbir şeyden şikayet etme hakkımız yok. sikeyim ya hu yalnızlığı. sağlamsan şükür edecek bin bir türlü bahanen var... neyin şikayeti hala? sağlam değilsen bile yanında sana destek olacak 1 kişi bile varsa yine şükredecek bin tane şeyin var demektir.
şu yanımdakilere de haykırmak istiyorum: kes şikayet etmeyi de şükür et be arkadaşım. Allah sana bin tane şey vermiş onları görüp şükretmiyorsun da; vermediklerinin batması neyin nesi? dünyada bin tane dert var be, senin yalnızlığını ben...
bu hastalığa sahip tür kasus erkekus olarak tanımlanmaktadır. ülkemiz için daha yeni bir hastalıktır. avrupa dolaylarından geldiği varsayılmaktadır. bu hastalık özellikle vine çekenlerle beraber ülkemizde doruğa ulaşmış olan hastalıktır. yakında soyunmadan vine çekmenin yasaklanması da öngörülen maddeler arasındadır.
spor salonuna verilen miktarın artışıyla beraber hala kız düşmediğini gören kasus erkekus canlısı ' görmediler herhalde, görmüyorlar herhalde ' diyerekten soyunma refleksi göstermektedir. bazı türlerde bu soyunma refleksini minimum düzeye indiren tür yine de dar giyinerek tam olarak bu hastalığı aşamamaktadır.
tv' lerde daha fazla kaslı erkek görülmesi ve özellikle biscolata reklamlarıyla beraber artış gösteren bu tür ilk olarak 2000' li yılların başlarında ortaya çıkmıştır.
türümüzün sık görüldüğü yerler:
vine videoları: çıplak bir şekilde omuzlar görünecek şekilde vine çekilmesi olarak görülür.
instagram: t-shirt kaldırılarak seksi pozlar verme şeklinde görülür.
facebook: daha acemi ve dar giyinmeyle başlangıç evresinde olan hastalar bu alanda yaşam alanı yaratmaktadırlar kendilerine.
tv' ler: 30 yaşında olsa dahi oyuncuyu lise öğrencisi olarak oynatan dizilerin konseptinde olmazsa olmaz rastlanmaktadır.
belirtileri;
zeka geriliği: sebebi kafaya gitmesi gereken glikozun vücutta harcanacağı şeklinde yorumlanmıştır.
dar giyinme- soyunma refleksi: bu kadar çabalıyorum, göstermeliyim, herkes görsün mantığı üzerine kurulmuş bir reflekstir.
kavga etmeye, şiddete eğilim: bu kadar kas yapıyoruz, dur bakalım işe yarayacak mı şeklinde deneme arzusunda artış tespit edilmiştir.
cinsellikte artış: ' hani bu kızlar kaslı erkeklere veriyordu? ' şeklinde bir soruyla başlayan, o kadar kas yaptım sıra kızda şeklinde yorumlayan mantık tespit edilmiştir. ' kas = kız ' denkleminden hareket etmektedirler.
daha yeni yeni ortaya çıkan bir hastalık olduğu için isviçreli bilim adamları üzerinde araştırmalarını sürdürmektedirler.
dünyanın en boktan arkadaş grubuna sahip olmak
arkadaşlıklarının not alış- veriş üzerine kurulu olması
en az 10 kez kazık yemek
' üniversitede kızlar çıkma teklifi ediyormuş ' geyiği
her bölümde olan ve sınıftaki kızların çoğuna yavşamış erkek
aynı sınıfta olduğuna lanet edeceğin tiki kız
bir dolu lüzumsuz insan
bin tane cemaatin maşalığını yapan abi ve ablalı mübarek öğrenciler
manita bulamamak,yapamamak
sözlükte sürekli bununla ilgili aşağılayıcı entrylerin gizli muhattabı olmak
yapılacak hiçbir aktivite olmaması
her derse ayrı ayrı çalışma zorunluluğu
anlayışsız, kaba, kendini bilmez hocalar
ortalama kasma zorunluluğu
mezun olunca bir de iş bulamayacak olma sorunsalı
mezun olunca sınavlar, dershane, aile baskısı üçgeninde iş arama çalışmalarının seni bekliyor oluşu
ataması olmadığını bile bile tüm bu eziyetleri çekmek
bunların hepsini hazmetmiştim aslında. ama bugün patladım bu da son sebebimizi oluşturuyor:
aa düşmesi için bütünlemeye bırakılan derse dur şunu alırsam en az bb gelir. şunu alırsam ba diye hesap yaparken devamsızlıktan kaldığını öğrenmek.
yanisi her daim çabalayıp, çırpınsan da yine de işlerin bir yerde hep boka sarıyor oluşu.
bayadır kafa yorduğum ve içinden çıkamadığım konu. öyle ataerkil bir toplumda yaşamaktayız ki bayanların küfretmesi adeta yasaklanmış. bayanların erkeklere edebileceği küfür bulamadım ben.
içinde tüm ' s.k ' geçen küfürleri direk olarak elemekle başlıyorum
' .mına koyim' kadına ediliyor, kadını hedef alıyor.
'ağzına s.çayım' / ' ş.r.fsiz ' / ' p.ç ': ortak alan, eşitlik söz konusu
2 tane küfür buldum:
' p.z.venk ' : kadın satan erkek demek.
' i.ne ' : kadına benzeyen erkek demek.
yani edilebilecek 2 küfür de aslında kadını satması ve kadına benzemesi yönünden edilmekte. yani biz bir erkeğe ancak bize benzediği zaman hakaret edebiliyoruz.
hani kadın erkek eşitliği? toplumun içinde göremedim ben.
( yazar burada sansürün b.kunu çıkararak eleştirisine eleştiri katmaktadır. : peşin gönderme analizi )
tarifini veriyorum:
1. bolca parlatılmış ve beyazlatılmış pürüzsüz ay parçası konseptli surat resmi
2. sevimli kedicik resmi
3. yenilen yemek resmi
4. pampalarla takılmacalar konulu fotoğraf
tebrikler nur topu gibi bir türk kızı instagramınız oldu.
fazla yenmesi halinde bağımlılık yapıyor. mesela bana yaptı. insan ilk yiyişte bir hüzünlenmiyor değil, hafif hüzünden sonra hazmetme evresi başlıyor, ondan sonra kabullenip bir daha olmayacak- buna izin vermeyeceğim evresi, sonra yine bir döngüye bağlanıyor her şey.
ben ise öyle bir evredeyim ki; artık kazığı yiyorum kazık içimdeyken ' yaa ben biliyordum ki zaten bunun gireceğini ' diyebiliyorum.
( bir ah de, oh de, ağla sızla de mi mal. en kısa zamanda pollyannanın yanında staja başlamak gibi düşüncelerim de mevcut)
avrupa yakası
galip derviş
yalan dünya
üsküdara giderken
savcının karısı
işler güçler
leyla ile mecnun
ben de özledim
asmalı konak
yaprak dökümü
fatmagülün suçu ne
kuzey güney
menekşe ile halil
baba evi
kardeş payı
7 güzel adam
behzat ç
ezel
suskunlar
bir yastıkta
1 kadın 1 erkek
aşkı memnu
kavak yelleri
7 numara
geniş aile
cennet mahallesi
arka sokaklar
akasya durağı
son 3' lü favorimdir. zaten son 3' lüyü hayatımda görmedim diyen yalancıdır net.
