az önce dumur bir dialog başıma gelmiştir. tanımadık bir numara 2 kez beni aramış. belki önemlidir diye geri döndüm. çağrı merkezi çıktı. vir vir bir şeyler dedi anlamadım tabi. bekledim beni bir yere bağladı..
lan manyağa bak. sen kimsin de suratıma telefonu kapatıyorsun. üşenmesem tekrar arayıp: kanc.k o...pu seni! o digiturku g.tüne sokarım senin sen kimsin de benim suratıma telefonu kapatıyorsun??** derdim de... aman küfredecek bile enerjim yok sözlük.
eşşek kadar insanım, imanım da yerinde çok şükür, aklım da başımda... ama bu saatte cinli film açtım, izleyip hala ilkokuldaki halimdeki kadar korkuyorum.
gidip bizimkilerin arasına yatasım var.
tamamen iklimden gelen kültür farkı. sahildeki insan denize giren insanlar olsun, sıcaklığın etkisi olsun açık giyinmeye daha yatkın. iç kesimler ise iklim açısından serin olduğu için açık giyinen insan daha az. insanlar da ister istemez iç kesimlerde muhafazakar bir aday görmek istiyorlar. sahil kesimi ise iklim açısından kapalı giyinen ve o tarz davranan insanları hoş karşılamıyor. bu da sahilleri chp iç kısımları akp nin almasının tekrarına bizleri şahit ediyor.
benim de bu ara başıma gelen sorunsal. tam başlıyorum okumaya sözlük aklıma bir şey geliyor. millete namaz kılarken vs olur bana da kitap okurken oluyor. kısacası kafanın dolu olması, gelecek kaygısı, geçmiş değerlendirmesi, fazla ve gereksiz düşünmek sonucu odaklanamama normaldir. ama üstüne gitmek lazım ben de gidiyorum bakalım ne olacak...
kalitesiz insan turnusolü. bu filmleri öven tiplerin film kültürü 0' dır. bu film türlerini seven insan eşittir kalitesiz insan.
inanmayanlar en basitinden fight club la test yapabilir. tarafımdan onaylanmışlardır.
- fight club güzel filmdi ama tüketim toplumuna müthiş bir eleştiri getiriyordu demi?
-aamir khan çok tatlı yhaa!*
-???***!!!
ne dediğini bilmez insanlar. karşısına ağzına ne geliyorsa o anda söylemeleri. g.t kadar beyinleri ve dilleri arasında hiçbir filtre bulunmaması. ve buna maruz kalmak istememek.
an itibariyle maruz kaldığım modern işkence yöntemi zannımca. hayır benim aklım almıyor da anlayabilen varsa bana açıklayabilir mi?
bir insan neden 13 apartmanın bulunduğu blokların otoparkında, bayramın 2.günü, son ses hoparlör açıp 3 saat düğün yapar? hani bu adamın etrafı evlerle çevrili olmasına rağmen burada sadece kendinin yaşadığını düşünmesi nasıl bir kafadır? bu kafaya nasıl ulaşıyoruz?
düğün yapmaya paran olmaz anlarım da lan otoparkta yapmak daha mı iyi. otoparkta yapıp torunlarına onu mu göstericeksin! hayır hiç yapma daha iyi. inşallah boşanırsınız orspu çockları!
tanım: bunu yapanı hele otoparkta yapanı sabaha kadar skiceksin arkadaş. ha tanım olmadı bu!?* düğün şu an bizim evin içinde olduğu için kafamı toparlayamadım kusura bakmayın!
yapanı sabaha kadar bağırta bağırta skerek uslandırabileceğin düğün tipi.
bana bir sayın başbakanımız tayyip erdoğan attı.
bundan dolayı tüm oylarım ona...
edit: bazılarının zoruna gitmiş. neyse cumhurbaşkanı da olunca sayın başbakanım daha da gider artık.
internetten arada yalçın çakır' ı açıp izlerim okan bayülgen sağolsun. orada yalçın abi bilgisayara internet ortamından virüs atıldığını ve izinsiz görüntülerin çekilerek porno sitelerinde yayınlandığını söylemişti. hatta bilgisayarın açık ya da kapalı olması da fark etmiyormuş. * ben de baya bir süre odada soyunup giyinirken laptop' un kafasını aşağı indirmiştim. çok seksi olduğum için internet ortamına düşmek istemiyordum. * giyindikten sonra kaldırıyordum ama laptop' un kafasını.
acayip derecede övesim gelmiştir.son zamanlardaki dizilere bakıyorum da bu zencileri hep asil rollerde oynatıyorlar:
arrow
breaking bad- gus fring
dexter- hightower
- acayip uzun, ince, üstüne bir de güzel vücutlu oluyorlar!
- rap müzikte falan da süperler
- cazı zaten onlar buldu
- çok güzel dans ediyorlar!
- bir break dans olsa da izlesek.
- hepsi hapçı sanırsam, ortamları da süper (bkz: süper ot)
- bizim türkiye' dekiler bile karizmatik. adamlarda birlik var mesela hepsi saat satıyorlar.
- kaslı oluyorlar bir de oğlum
- nymphomaniac taki ablamızın da dediği gibi zencileri çekici bulmayan kadın yoktur.
valla bu kadar övdüm daha övesim var. övdükçe övesim geliyor.
bu sene tekne turunda sarı kısa saçlı emekli teyzemiz ve onun top sakallı eşini sinan akçıl' ın seni gören kalp tak tak atıyor' unda oyun havası şeklindeki romantik danslarından sonra kararım daha da bir kesinleşti. valla o hallerini görseniz siz de beni anlardınız sözlük ahalisi. aklıma bile gelmezdi böyle dua edeceğim ama ama allahım sen bana da emekli olup seni gören kalp tak tak atıyor da göbek atabileceğim bir zevce nasip eyle yarabbi.
arada şaşırtmıyor da değil bu yaşlılar. şarkı yarışması yapıyoruz. kelime ' esmer ' . yine emekli ve bir torun sahibi ciddi ciddi konuşan amcamızın sadece sözlerini bildiği şarkı: ' tenin esmer ruhun sarışın, çağırıyorsun günaha sen şeytan mısın, tenin sıcak tenin kıvrak ruhun sarışın ' *
( sen emekli maaşı için bankada kuyruk bekleyen bir insansın, türk sanat musikisiyle büyümüşsün nasıl biliyorsun teomanın şarkısını hayret. vallahi bu yaşlılar gizli bomba azizim )
meyan kökünden yapılıp, bunu da farelerin yediği söylenen ve fareler ayıklanmadan içine atılıyor söylentisiyle bütünleşen içecek. adamlar geçen fabrikalarını gezdiriyorlardı ama hala bitmiyor bu dedikodu.
hee adam milyon dolarlık dünyanın en büyük şirketi ama farelerden kola yapıyor amk da diyemiyorsun karşındakine. neden? çünkü bunu söyleyen hoca duydum ben ya... yemiyor.
bir yanda dedikodusu vardır. bir yanda da içtiğinde ishali geçiriyor gerçeği. ishal olduğunuzda: muz, haşlanmış prinç ve cola ile combo yaparsanız 1 saate düzeliyorsunuz. tecrübe konuştu ve bitti benim yazım.
yeni moda. herkes bu listeden 1 adet üzülünecek katliam seçsin ona göre görüşümüz de belli olsun. diğerlerine üzülme yasağı yoktur ama içlerinden birine şiddetli üzülmek şartı aranmaktadır.
madımak oteli katliamı
üzülme şartları: alevi olmak
tarih: 2 temmuz 1993
yapılması gerekenler: twitter dan trend topic olmak ve alevilerin çektiği acıları vurgulamak
başbağlar katliamı
üzülme şartları: ülkücü olmak
tarih: 5 temmuz 1993
yapılması gerekenler: twitter dan trend topic olmak, pkk ya sövmek ve türk birliği vurgusu
gezi olayları
üzülme şartları: sol görüş mensubu olmak
tarih: 27 mayıs 2013
yapılması gerekenler: twitter dan trend topic olmak, akp' ye sövmek ve yönetimi eleştirmek
gazze savaşı
üzülme şartları: dindar sağ kesim mensubu olmak
tarih: 27 aralık 2008 ve israil filistine her saldırısında
yapılması gerekenler: twitter dan trend topic olmak, israil mallarını boykot etmek ve müslümanlık vurgusu
mısır protestoları
üzülme şartları: akp' yi desteklemek
tarih: 22 kasım 2012
yapılması gerekenler: twitter dan trend topic olmak, rabia işareti yapmak ve akp merkezli başbakanı övmek
hocalı katliamı
üzülme şartları: azerbaycan sevgisi ve türk milletlerinin birliği görüşü
tarih: 26 şubat 1992
yapılması gerekenler: twitter dan trend topic olmak, azerbaycan sevgilisini vurgulamak
hrant dink suikastı
üzülme şartları: hristiyan olmak veya sol görüşe mensup olmak
tarih: 19 ocak 2007
yapılması gerekenler: twitter dan trend topic olmak, hepimiz ermeniyiz sloganı atmak ve derin devlet hakkında geyik muhabbeti döndürmek
dersim katliamı
üzülme şartları: akp merkezli sağ görüş mensubu olmak
tarih: 20 mart 1937
yapılması gerekenler: twitter dan trend topic olmak, chp yi kötülemek ve atatürk' e bok atma çalışmaları
ana akımlar bunlar olsa da her türden başka katliama üzülmek isteyenlere de açığız. başında da belirtildiği gibi 1 den fazla katliam seçilecekse aralarında ilişki bağının bulunması rica olunur. iyi üzülmeler, bol trend topicler...
yeni vicdan susturucusu.
insanların gerçekten kapitalist sistemi ve onun getirdiklerini anlamadıklarının en net göstergesi. kaç senedir olmakla beraber özellikle birkaç gündür telefonuma israil mallarının sıralı listesi ve bunları almamaya dair mesajlar geliyor. çoğu insan eminim ki o listeyi araştırmıyor bile. copy paste gönder herkese...
gazzedeki katliama tepkini gösterdin, yapabileceğini yaptın ohh rahatsın artık. özellikle bu mesajı dindar kesimden arkadaşlardan alıyorum o da ayrı bir düşündürücü. kendilerine güzel bir ütopya kurmuşlar sanırım ' boykot ediyoğuz savaşı bitiriyoğuz ' tarzı... bizim ülkede tepkiler de görüşe göre şiddetleniyor o da apayrı bir konu zaten. mesela islami düşünceye yakınsan gazzeye tepkin şiddetli oluyor, neden müslüman kardeşler orada çünkü. müslüman, ülkücü, ateist, ermeni her şey olduk da insan olmak konusu biraz sıkıntılı...
istediğin kadar alma o malları. bugün sana o malı satamazsa o şirket yarın başka malı satar, şirketi kapatır gizli bir şirket kurar onun mallarını satar, paravan bir şirket kurar onun mallarını satar. senin ruhun bile duymaz neyi aldığına dair. telefonuna sarılır toplu mesajlar atarsın anca şu şu şirketten kesinlikle mal almayın diye. sonra da vicdanın rahat uyursun anca...
eğer katliamları önlemek istiyorsak bunu boykotla, sms le, twitter da trend topic olmakla başaramayız. eğer protesto edilecekse hukuk kurallarının ve yaptırımların uygulanmadığına dair bir protesto olmalıdır ki bir işe yarasın. ortada haksız bir durum varsa bunu gerek uluslararası gerek ulusal hukukla çözmemiz gerekir. her zaman sivil toplum desteği önemlidir. ama sivil toplum kanun ve kuralların arkasında etkin bir güçtür.
- askerlerim bizim danone 100 bin tane az satılmış. bir kurşun az sıkıyoruz okey!
Mauritius ( morişus diye okunuyor )
bu ülkede aynı zamanda budistlerin hac merkezi olduğunu biliyor muydunuz? budistler de hac yapıyorlarmış ilginç.
masmavi bir okyanus, altın kumu sahiller ve güneşin içinizi saracak sıcaklığı...
merhaba genç arkadaşım,
tercihini yaptın ya da yapacaksın. burayı okudun sövdün, bu ne lan dedin. gel sen tüm saçma insanları siktir et bana kulak ver.
kamu yönetimi bölümü emek isteyen bir bölümdür. sonsuz bir derya. neye ne kadar emek verdiğine bağlı. bu fakülteden çıktığında bankacı da olabilirsin, kaymakam da. özel sektöre girip kaymakamdan daha çok da para alabilirsin, asgari ücretten hallice bir maaşa da talim edebilirsin. kamuya kapağı atıp azıcık aşım kaygısız başım da diyebilirsin, kendi işinin yöneticisi de olabilirsin. iş imkanları çok çeşitlidir yani. ve bu imkanlara ulaşmak senin elinde. şimdi akademik olarak bakalım. ana bilim dalları:
yönetim bilimleri:
yerel yönetimler
insan kaynakları yönetimi
kentleşme ve çevre sorunları
siyaset ve sosyal bilimler
bunun dışında tam uzmanlık alanına girmese de:kamu hukuku ve anayasa hukuku.
peki hangi dersleri alırsınız? hukuk, iktisat, maliye ve bu anabilim dallarının temelini.
bizim bölümler iibf fakültesinde olması en büyük avantaj. ne gibi? atıyorum kamu yönetimini seçtin ama dersleri beğenmedin. ya da kpss açısından eksik görüyorsun. herhangi bir işletme, iktisadın dersini de o dersi seçmeden takip edebilirsin. farabi yapıp farklı üniversite de görmüş bir insan olarak şu ana kadar dersinden kovan hocaya ya da sen bu bölümde misin diyen hocaya rastlamadım. derlerse de farabi ile geldim diyip konuyu kapatabilirsiniz. ya da hocaya hocam sizin dersinizi takip etmek istiyorum derseniz daha da memnun olacaktır. ondan dolayı istediğiniz dersleri almakta özgürsünüzdür bir nevi.
kpss açısından avantajlıdır kamu yönetimi bölümü.
iktisadın bir kaç anabilim dalı dışında hemen hemen hepsini görürsünüz. zaten 3 tane iktisat dersi alacaksınız: iktisada giriş, mikro iktisat, makro iktisat. almayacağınız kısım: uluslararası iktisat,dünya ekonomisi vb. olabilir.(bu fakülteden fakülteye değişir. kiminde görmezsin kiminde seçmeli olarak verebilirler.)
hukuk açısından temel hukukları alırsınız.bunlar: hukuka giriş,anayasa hukuku, medeni hukuk, idare hukuku, ceza hukuku, borçlar hukuku, icra ve iflas hukuku, obsiyonel olmakla beraber iş hukuku ve ticaret hukuku.
bu kadar hukuk bana yetmedi derseniz aynı fakültede uluslararası ilişkiler bölümünün uluslararası hukuk dersi vardır.kaçak olarak ona da girersiniz.
maliye açısından:kamu maliyesi,maliye politikası, obsiyonel:para politikası( iktisadın da alanıdır ), kamu ekonomisi ( kamu maliyesinin içinde de görülebilmekte.)
bonus olarak muhasebe dersleri de birçok fakülte bünyesinde vardır.
zaten kpss' de de bu kısımdan sorumlu olacaksınız.
kamu yönetimi bölümü size siyasi hayat hakkında da bir çok birikim sağlar. kahvehane muhabbetlerinden, içki masasında devlet kurtarmacalardan sıkılabilirsiniz.
yüksek lisans açısından anabilim dallarını sıralamıştım onları tercih edebilirsin. onun dışında sosyal bilimler enstitülerinin açtığı programlara bakılmasını öneririm. bir çok uluslararası ilişkiler bölümü kamu yönetimi öğrencisini kabul eder. kamu yönetimi de uluslararası ilişkileri keza. bu açıdan mezun olduğunuzda alan da değiştirebilirsiniz. külfetlidir ama imkansız değildir. siyaset bilimi, bazı üniversiteler için kamu hukuku da yüksek lisans alanlarından sayılabilir. kısacası baya imkan vardır önünüzde.
tavsiye olarak kesinlikle ingilizce seviyenizi geliştirmenizi öneririm. bu birçok rakibinizi geride bırakırsınız. hatta yapabiliyorsanız 2. bir yabancı dil de öğrenin. tarihsel süreci kafada oturtmak açısından, en azından osmanlı pasişahlarını ezberleme açısından güzel bir bölümdür. tarihimizi öğrenmek 2. bir tavsiye niteliğinde olabilir. bölüm size alternatif düşünme yeteneği kazandırır. her şeye eleştirel gözle bakabilmeyi öğrenirsiniz. 3. bir tavsiye ise bol bol eleştiri okuyun böylece yorumlama yeteneğiniz gelişir. ve olmazsa olmaz son tavsiye gazeteleri okuyun, takip edin.
(bkz: #24481997) bu entry im de siyaset bilimi ve kamu yönetimi ile arasında hiçbir fark olmadığını da açıklamıştım.
iş imkanları konusunda zaten bolca şey yazılmış. ben sizi istatistiğe boğmayacağım. çok güzel bir laf vardı: istatistik rakamlarla yalan söyleme sanatıdır diye. ondan dolayı korkaklar olarak istatistiğe değil cesurlar olarak yapabileceklerimize odaklanalım. ben bu yazıda size bu bölümle yapabileceklerinizi anlatmak istedim zira yapamayacaklarınız yeterince yazılmış.
bu bölümün açıköğretimi var. onlar da umutsuzluğa kapılmasın. hakkını vererek okuduktan sonra açık ya da örgün fark etmez. ama hakkını vermek lazım. yani murat yayınlarının kitabını alıp son bir hafta ezberliyorlarsa boşa okumasınlar bu yazıyı. açıköğretim yüksek lisans açısından bir handikap. çoğu bölüm hocası örgün varken açığı kabul etmek istemez. ama yazının her yanında dediğim gibi her şey kendini geliştirmeyle alakalı.
eminim bu yazıyı bir heves sonuna kadar okudun. merak etme bir zamanlar ben de sonuna kadar okuyanlardandım. bu bölüme sadece gidip gelerek de mezun olunur. sınırdan geçersiniz, şansla geçersiniz, o an boşluktasınızdır azıcık çalışıp geçersiniz. ama hakkını vermek zordur bu bölümün. çok dersi vardır. ama sizi güzel yerlere de taşır, hakkını verirseniz. emeğinizi boşa çıkarmaz. oldum derseniz biter bu bölüm. çalıştığınız sürece sizi istediğiniz yere getirir.
son olarak sözlük ahalisi bölümlerin altına saçma sapan yorumlar girmeyiniz. sonuçta burayı bir heves okuyan genç kardeşler var. onları umutsuzluğa düşürmeyelim.
yeni modamızdır.
(bkz: siyaset bilimi ve kamu yönetimi)
(bkz: siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler)
uzun süreden sonra girdiğim entry' imde siz tercih yapacak genç arkadaşları bilgilendirmek istedim. bu durum cidden sosyolojik analiz yapılabilecek bir durum. itiraf etmeliyim ki zamanında biz de aa siyaset bilimi; düz kamu yönetimi okuyacağıma siyaset de okuyayım pollyannalığı ile tercih yapmıştık.
yazının ana fikri: kamu yönetimi ve siyaset bilimi ve kamu yönetimi arasında pratikte hiçbir fark yoktur arkadaşlar.
teoride nasıl bir farklılık vardır onu anlatayım. kamu yönetimi bölümü (siyasetsiz olan) daha iktisat ve maliye ağırlıklıdır. yani daha sayısaldır, hesaplamalara,grafiklere dayalı dersleri görürsünüz. fakültenin ders programına göre kentleşme,çevre gibi derslere de ağırlık verilebilir.
siyaset bilimi ve kamu yönetiminde ise siyaset ağırlıklıdır. yani felsefe, sosyoloji, siyasi tarih ağırlıklı dersler görürsünüz. mesela siyasi partilerin kuruluşunu, türkiye' nin siyasal hayatını, yönetim alanında ünlü filozofların eserlerini ve görüşlerini öğrenirsiniz.
uluslararası ilişkiler de bundan farksızdır. iktisat ve maliye görmüyorsanız eğer siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler olur. onun yerine siyaset teorisi ve dış politikayla ilgili derslere ağırlık verirler. mesela siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler' de afrika' nın siyasi koşullarını da görebilme imkanınız vardır. diğerinde bunun yerine iktisat gösterirler. ama temel dersleri aynıdır.
peki kpss' de hangisi daha avantajlı? siyaset bilimsiz olan bölüm daha avantajlıdır. ama yüksek lisans açısından düşünülürse siyaset bilimi olan bölüm daha avantajlı olacaktır. ama bu dezavantajlar kesinlikle kapatılmayacak dezavantajlar değildir. her iki bölümde de temeli alırsınız.
kısaca size siyaset bilimi olanı yaz siyaset de görürsün diyen andavalları dinlemeyin dostlar. zaten siyaset göreceksiniz bu bölümlerde; daha detaylı ya da daha detaysız göreceksiniz. dersleriniz daha sayısal ya da daha sözel olacak tek fark bu. entrylere de baktım kimse de doğru düzgün bir şey yazmamış. bari dedim ben kendime bunu görev edineyim. hayır ben siyaset bilimi ve kamu yönetimi okuyup hem siyaset hem kamu yönetimi diploması alacağını sanan bir malla tanıştım da. allah sizi tanıştırmasın ne diyim...
önceki nickim yanasbirseydiyicem di. yanaşan herkese bir şeyler derdim. yanaş kelimesinin ekstra bir samimiyet kattığını düşünürdüm. ta ki o güne kadar. güncellemeyi yapmadığım güne kadar. uyarmışlardı dinlemedim. 13100 entry' lik hesabım yerini 131 entry lik yaklasbirseydiyicem' e bıraktı. güncellememek pişmanlık. şimdi geçmişe dönebilsem, zamanı geriye alabilsem ilk işim hesabımı güncellemek olurdu. *