Afyon incesu da yol üstünde herhangi bir yer gibi. herkes önünden geçip gidiyor, fark edilmiyor. tesadüfen bir çay içelim molasında içeri girmenizle kendinizden geçmeniz aynı an'a denk geliyor. işletme sahibi ile yanında çalışan elemanı almışlar sazı ellerine karşılıklı çalıp söylüyorlar. kendileri için-aslında herkes için- . öylesine sakince ve dünyadan geçmişcesine söylüyorlar ki 5 dk diye girdiğiniz yerden 2 saat geçmesine rağmen ayrılamıyorsunuz. bu hayatta var olan iki güzel insanı görmek isterseniz yolunuz düşerse mutlaka uğrayın.
Yeni çıkan Brushstroke adlı uygulama ile telefonunuzla çektiğiniz fotoğrafları tek bir dokunuşla güzel tablolar haline getiriyorsunuz. Bu uygulamayla telefonunuzla çektiğiniz o vasıfsız, çirkiiin , gudubet fotolar bile şaheser haline gelebiliyor. iTunes Storeda satışa çıkan uygulama 5 buçuk liraya satılıyor.
Dünyanın en çok kullanılan sözlüklerini hazırlayan Oxford Üniversitesi Yayınevi araştırmacıları, her sene o yılın ruhunu en iyi yansıtan bir sözcüğü ya da ifadeyi seçiyor ve yılın sözcüğü ilan ediyor. ingiltere'nin saygın üniversitelerinden Oxford, "Bir kişinin telefon kullanarak kendi fotoğrafını çekmesi" anlamına gelen "selfie"yi 2013 yılının sözcüğü ilan etti. Yılın sözcükleri, çevrimiçi içeriği takip eden ve her ay 150 milyondan fazla ingilizce sözcüğün kullanımı ile ilgili veri toplayan bir araştırma programı tarafından seçiliyor.
hayatımıza hızlı bir biçimde dahil olan sevgili dostumuz facebookta arkadaş ya da likedaşlarımızla yaşadığımız dumur olaylardır.
misal;
kız: aaaaa zırtocan eğer o kızı silmezsen ben seni arkadaşlıktan silcem.
erkek: ama pırtocan o kızla biz sadece arkadaşız.
kız: ben anlamam, senin profil resmini neden beğenmiş o zaman.
erkek: hayatım, arkadaşım dedim ya.
kız: tmm ya tmm, sen beni sevmiyorsun zaten.
herkes, her şeyi benim iyiliğim için bana sormadan, umursamadan yapıyor... sınırlar koyuyorlar adına ülke diyorlar, daha iyi yaşamam için güya kurallar koyup adına demokrasi/hukuk/anayasa diyorlar. ne bok yiyeceğime, ne halt edeceğime, neyi içeceğime, neye inanıp inanmayacağıma karışıp, beni her türlü kötülükten koruyorlar... işte ben, beni bu kadar düşünen herkesin ta ..........
Ankara'da, ümitköyde bulunan galeria iş merkezinde ki mantıcıdır... mantıları güzel tamam lafım yok ama o zeytinyağlı yaprak sarmalar var yaaa... kız olsam verirdim, o kadar diyorum...
afsad'da ki eğitimciliğine son verdikten sonra ka fotoğraf geliştirme atölyesinde fotoğraf gönüllülerine ders veren bir fotoğraf sanatçısıdır, fazlı hoca. seri ve etkili konuşmasının arasına serpiştirdiği anıları ve esprileriyle her daim dersle iç içe tutar sizi... aynı zamanda sizi öyle bir silkeler size öyle bi hayat sorgulaması yaşatır ki hissettirmeden, nevriniz döner mir'im. atolyesinde illa ki sinema, felsefe ve sanatın diğer dalları üzerinde söyleşiler ya da etkinlikler olur. ha bir de accaip sabırlı bi adam bu fazlı hoca... hala çileden çıkaramadık !!!
Ka* Fotoğraf Geliştirme Atölyesi,
fotoğrafı; anlamanın, anlamlandırmanın ve anlatmanın
etkili bir aracı olarak gören insanların buluştuğu bir yer olmayı hedefliyor.
Fotoğrafın, bir varoluş biçiminden çok bir ifade biçimi olduğunu düşünüyoruz.
...Dil, nasıl ki sadece bir ifade biçimi değil; aynı zamanda aklın ve
düşüncenin de ürünüyse, fotoğraf da görüntü üzerinden;
düşüncenin, aklın, estetiğin ve kişinin birikimlerinin dışavurumudur.
Fotoğraf üzerine arayışımız;
sinemanın, müziğin, felsefenin, şiirin arayışından farklı değil.
Fotoğrafı, diğer ifade biçimlerinden daha üstün gördüğümüzden değil;
en iyi bu dili kullandığımız için fotoğraf üzerinden konuşmayı tercih ediyoruz.
Öğrenmenin yolculuğundayız. Beraberce üretmenin ve paylaşmanın yolculuğunda…
Ezberler üzerinden değil, keşfetme isteğiyle hareket ediyoruz.
bir süredir aralarında olmaktan mutluluk duyduğum ankara da yerleşik,çok samimi, işini ciddiye alan ve alanında ehil insanların bulunduğu nadide atölyem. fazlı öztürk gibi değerli bir hoca eşliğinde fotoğraf çekmenin ayrıntılarını öğrenirken alttan alta hayatı sorguluyorsun... her ders bir kırmızı pazartesi. ankarada yaşayıp fotoğraf'a ilgi duyanlara derim ki; gidin görün kardişimmm.
dün akşam yapılan madalya törenlerinde güzelliği, zerafeti ve mor başörtüsüyle ekranlara gelen kızdır. madalya töreni organizasyonunda görev almıştır. ingiltere'yi tarafsızlığından dolayı kutlamak istiyorum. türkiye de böyle bir durum olsa "layık kemalistlerin" kıçlarını yırtmak için ne taklalar atacağını düşünmek bile istemiyorum.
hatun kişimizin habire din değiştirmesinin ardından merak edilen nedenlerdir. aradığını bir türlü bulamayan aplanın karmaşasının en baş sebebi içseldir. tedbil i mekan arayışı ile habire çark eden konu mankemizi imana davet ediyorum.
demet akalın ile eşi önder bekensirin show tv de başlayan evlilik hayatı isimli programı ile başladı her şey. evlerine kamera yerleştirilen çift, evliliklerini ne gerek varsa yurdum insanının gözüne sokacaklarmış. hadi buraya kadar gene iyi hoş da , demet aplanın sabah kahvaltısı yaparkene , gözleri hala çapaklı iken neden o takma kirpiklere ihtiyaç hasıl ettiğini hala anlayabilmiş değilim. makyajsız çekilmez çirkinliğini takma kirpikler ile kamufle edeceğini mi düşündü acaba?hatun kişi havuza atlar durum yine aynı, sırıtan takma kirpikler hep orada. ya bir allahın kulu çıkıp sayın prensesim, varlık sebebüm valla billa çok komik ve apaçi kalmakatsın bu halinle demez mi?
"içimdeki sen kırıntıları" adlı ilk şiir kitabı ile adından söz ettireceğini düşündüğüm başarılı kalem ehli. "avucumun içindeki nasırsın , şimdi sen kime dokunsam acırsın" gibi bir çok etkileyicinin dizenin sahibidir.
24 Aralık 1980 yılında doğdu. Avusturya Lisesi'ni bitirdikten sonra 2004 yılında Amerika'da Davidson College'de tiyatro ve ekonomi eğitimini tamamladı.
Üniversitede bir çok oyunda rol alan Kenan Ece mezun olduktan sonra irlanda - Dublin'de yaşamaya başladı. iki yıl boyunca Gaeity School of Acting 'de oyunculuk derslerine devam edip irlanda'nın en köklü televizyon dizisi
"Fair City" 'de 13 bölüm rol aldı. Ardından
irlanda Devlet Tiyatrosu "The Abbey" 'de
çalıştı. Irish Film Academy 'de kamera önü oyunculuğu üzerine dersler aldı. Çeşitli tiyatro oyunlarında ve kısa filmlerde rol alan Kenan Ece ayrıca uzun metrajlı bir filmde Almanca bir rol oynadı. irlanda'nın sevilen komedyenlerinden Katherine Lynch'in televizyon şovunda ispanyol bir matadoru canlandırdı.
Türkiye'deki oyunculuk kariyerine başrollerini Özgü Namal ve Demet Evgar'la paylaştığı, Osman Sınav'in yönettiği "Masumlar" dizisiyle adım attı. Kenan Ece'nin Türkiye'deki ilk sinema projesi yönetmenliğini Yusuf Kurçenli'nin yaptığı, başrollerini Tuba Büyüküstün ve Hakan Eratik'le paylaştığı "Yüreğine Sor" filmi oldu. Şu sıralar Ay Yapım'ın "Samanyolu" adlı dizisinde Namık Andac karakterini canlandırmaktadır.
ve bir insan bu kadar çekici olur deyip son noktayı koyarım. kenan görrrr beni.
ödüllü fotoğrafçı ve yönetmen Yann Arthus-Bertrand, '6 Milyar Öteki' belgeselinde insanlarla tanışmak için 5 kıtada 70 ülke geziyor.
ve artık facebook ta böyle bir grup bile var. türkiyede ötekileştirilenlerin toplanacağı yeni bir grup.
Amerika'da doğup büyümüş, Nanking'den oradan kaçan bir çiftin torunuydu.
"Irzına Geçilen Nanking" başlıklı araştırmasında, II. Dünya Savaşı boyunca japon askerleri tarafından ırzına geçilen, öldürülen, işkence edilen Çinlilerin hikâyelerini kaleme almıştı. Çin Hükümeti onu yılın kadını seçti, Japonya'daki aşırı sağ kanat öfke ve hakaret bombardımanına tuttu. Yazdığı, kendi anneannesinin hikayesiydi. Daha evvel yazdıkları görülmedi, daha sonra yazdıklarıyla da ilgilenilmedi. Yine de herşeye rağmen, yazmaya, araştırmaya devam etti.
Sesini yazıya, yazı dünyasına duyuramayanların, altkültürlerin, ezilenlerin, marjinlere itilenlerin hikâyelerini kendi ağızlarından dinleyip, kendi ağızlarından aktarabilmek için, onlarla yaptığı görüşmeleri videoya çekiyordu.
Araştırdıklarından fazlasıyla etkilendi, yazdığı konuların tesiri altında kaldı. Yazdıklarıyla arasına mesafe koymayı başaramadı. Bazen bir bölümü yazdıktan sonra günlerce bunalıma giriyor, insan içine çıkamıyordu. Yaptığı görüşmelerden sonra evine çekilip, hayata küstüğü oluyordu. Gerçek hayat ve geçmişte olanlar iç içe geçmeye başlamıştı, kendi hayatıyla başkalarının hayatları birbirine karışmaya başlamıştı...
36 yaşındaydı, günlerden salı'ydı. Sabah dokuzda arabasına atlayıp kendi kafasına göre belirlediği bir mesafe boyunca arabasını tek başına sürdükten sonra durdu, tek kurşunla kendini vurdu.