kadının her şeyi reddetme, istemediğini yapmama hakkı var. buna ev işleri ve annelikte dahil. bu kendi zihniyetlerini dayatma çabası. alıştık ve şaşırmıyoruz.
çoğu yazarın anonim kalmasına rağmen hayatına dair gerçekleri,özlemlerini, pişmanlıklarını, yaşadıklarını anlatmadığının farkında olan birinin sorduğu bir sorudur.
gerçekten burda kendinizi özgür hissediyor musunuz. yoksa tıpkı gerçek hayatta ki gibi maskelerinizle mi dolaşıyorsunuz?
başlığa dikkatli bakın. kadına şiddet değil '' kadın şiddeti''.
kadınlara uygulanan şiddet yanında esamesi okunmaz ama dile getirilmemesi böyle bir şeyin varolduğu gerçeğini değiştirmez. kadınlar eğitim seviyeleri, maddi imkanları arttıkça erkeğe '' çenesel şiddet'' uyguluyor, aşağılıyor, başkalarıyla kıyaslıyor.
erkek - git bu kadar mutsuzsan- dediğinde ise gitmiyorlar. çünkü bu muameleyi çekecek erkek bulamayacaklarını biliyorlar.
erkeklerin sessizce kabullendiği, ortaya dökmediği bu durumun sonucunu da boşanma oranlarına bakarak anlayabilirsiniz.
''teşhir'' kelimesini kullanıp kullanmamak da önce tereddüt ettim. çünkü burda çok tehlikeli bir nokta var. bu kelime bacağını, göğsünü gösteren kadın bunu hakeder, aranır anlamına gelebilir - ki kastettiğim asla bu değil- ve kaş yaparken göz çıkarabiliriz.
fakat ortada gün gibi açık gerçekler var. henüz evrimini tamamlamamış, henüz kişiliği oturmamış erkek bireyler için bu bir saldırı sebebi. bunu televizyon seyreden herkes biliyor. bırak kendini metalaştırmayı seven bi kadını, nefes alan her kadına, hatta çocuklara herşeyi yapma hakkını bulan birtakım kimselerin varlığı gerçekken bu çaba nedir anlamak mümkün değil.
yazık size ya. ciddi ciddi sorunlarınız ve anlamsız bir özgüveniniz var.
neden ki?
( bu entry az önce fake olmadığına emin olduğum birinin bacak show'u üzerine yazılmıştır)
kadına şiddet, tecavüz, taciz derken aslında hiç konuşulmayan, üzerlerine yüklenmiş " erkek kimliği" ile yaşayan, ideal yaşamın peşinde koşarken yorulan, aslında hayatları hiç de kolay olmayan erkeklerin sorunlarının gündeme gelmemesi sizi de rahatsız etmiyor mu?
ekşi'de bile başlığının açılmamasına şaşırdığım ülkemizin sayılı kadın mizah yazarlarından. nam-ı diğer paparazziye. bayan yanı dergisinde ex tan taneler isimli, eski kocasına yazdığı matrak bir köşesi var.
son yarım saattir seyrettiğim rus kezbanı. anacım rusun kezibanı da cidden hiç çekilmiyormuş. kadın susmuyor. şu an devrelerim yandı. hunimi taktım yeminle.
gallup araştırma kurumunun anketine göre; " dün gülümsediniz mi ya da kahkaha attıbız mı?" sorusuna en çok türkler " hayır" yanıtını verirken, türkiye 148 ülke arasında mutluluğunu en az dışa vuran ülke oldu.
malumunuz vecihi günlerdir sözlüğümüzde kapalı ve açık oylayan kızın/ erkeğin amacı derin psikanalizler eşliğinde tartışılıyor.
kızlarımız "ayy beni açık oyluyorlar a dostlar" minvalli entryleriyle ne kadar popüler olduklarını, erkekler ise asıl gayelerini açık edip eğleniyorlar.
benim gibi birkaç süzme de bu muhabbetten sıkılıyor.
sıkıldım valla. çok sıkıldım. kaybolun lütfen.
ayrıca ben bir kişiyi açık oyluyorum. tabi ki o kendini biliyor.
kariyer yapmak isteyen ya da doğal yollardan anne olamayan kadınlar için kurulmuş bankalardır.
egg freezing ( yumurta dondurmak) yöntemiyle dondurulan yumurtalar şu anda sadece belçika, polonya, israil, almanya, kanada ve abd' de bulunan bankalarda saklanıyor.
not: hatta apple ve facebook gibi global şirketler kadın çalışanlarına bu yöntemi kullanmaları için mali destek sağlıyormuş. yani kapitalizmin eş atmadığı tek yer kalmıştı "annelik". o da olmuş çok şükür.
bir gün bana böyle bir başlık açacaksın deseler inanmazdım. ben hep kadından yanayımdır. sistemin, hayatın, toplumun çarklarında yokolan, ezilen, her yerde, her koşulda işi zor olan kadını bazen ayrımcılık noktasında korurum.
fakat burda nicklerini hepimizin bildiği bir kaç kadın yazarın yarattığı rezillik resmen utanç sebebi.
sayelerinde hobilerini, gündemi, aşkı, şiiri, ayrılığı, acıyı, sevinci yani yaşama dair ne varsa anlatan kadınlara hasret kaldık. bunlar yüzünden "normal" hiçbir kadın yazar sözlükte durmuyor, başka sözlüklere gidiyor.
umarım kene gibi yapıştıkları bu sözlükten giderler, bizler de nefes alırız.
geçen hafta deneyimlediğim, pek de hoş olmadığını anladığım durumdur.
geçen hafta sonu korku filmi seyrediyim dedim. çok severim laf aramızda. hafta sonu olmasına rağmen salonda ben ve öpüşmeye gelmiş iki veletten başkası yoktu. hayır filmden çok salonun sessizliğinden ürktüm. lan dedim geberip gitcem heralde burda. " sinemada ölüm" türünden halüsünasyonlar kurdum. öldüm öldüm film bitene kadar.