üç aynalı kırk oda isimli kitabını mutlaka okuyun. hele de homofobikseniz. memleketi mardin'i, kapalı kapılar ardında yaşanan eşcinselliği, erkek bedenine hapsolmuş ama kadın duygularına sahip bir insanın iç dünyasını çok güzel anlatmış. tüm ezberlerinizi bozacak kadar gerçek ve samimi.
arkadaşlar iki çift lafım var. okursunuz, okumazsınız, anlar ya da anlamazsınız bilemem.
en azından burda emek veren ama istediği ilgiyi göremeyen insanların beni anlayacağını düşünüyorum. onlar anlarsa yeterli benim için.
boşuna yorulmayın ve neden böyle düşünmeyin. çünkü sol framede gördüğünüz insanların çoğu fakeleriyle kendilerini oylayan, kendi nickaltlarına yazan tipler. bir kişi onlarca farklı isimle burda bulunup, şu moderasyon denen ne işe yaradığı bilinmez oluşumun gözü önünde, kankalarıyla ortalığı birbirine katıp, kendini oylayıp utanmadan " kaliteli entry istiyoruz " türünden şeyler söyleyebiliyor.
bu yüzden o güzel ellerinizi yormayın. gülün, eğlenin ve çıkın. ama emeğe saygı, hak, adalet beklemeden.
çünkü yok.
* arkadaşlar bir sabah aniden geleyim de sözlükten şikayet ediyim diye girilmedi bu entry. bir sebebi var. ama insanları çok da rencide etmek istemediğimden sitem tadında yazdım. zaten anlayan anlamış, laf yerine ulaşmış. bu yeterli.*
yaşı 30'a gelmiş insan muhtemelen iş, güç, okul gibi şeyleri halletmiştir. birşeyleri rayına oturtmuştur. anlatacak çok şeyi vardır. asıl ben gencecik insanların idealleri için uğraşmak yerine bu sözlükte sabah akşam durmalarını anlamıyorum.
kadının her şeyi reddetme, istemediğini yapmama hakkı var. buna ev işleri ve annelikte dahil. bu kendi zihniyetlerini dayatma çabası. alıştık ve şaşırmıyoruz.
hangi gayri müslimi rahatsız etmiş. çoğu şehirde kiliseyle camiilerin yanyana olduğu mahalleler var. insanlar geçinip gidiyor. işiniz gücünüz provakasyon. hem de bunu inançlı kisvesi altında yapmak. islamın midesi olsa inanın sizi kusar.
bu ülkede eşcinseller yukarıda görüldüğü gibi sözlü ve fiziksel tacize uğruyor. sosyal yaşamdan soyutlanıp fuhuşa itiliyor. hala eşcinsellik hastalık olarak tanımlanılıp reddediliyor. ben eşcinsellerin aşırı tavırlarının sebebini de bu reddedişe tepki olduğunu düşünüyorum.
bırakın dertleri varsa anlatsın insanlar. x için yürümüyorlar geyiğiniz de bezdirdi cidden. çünkü herkesin hassasiyetleri, gerçekleri benzer olmak durumunda değil.
gerçekten artık ''insan'' kalabilmek çok yorucu. o kadar çok olumsuz olay ve kötü insanla karşılaşıyorsunuz ki makul olmak, sakin kalabilmek gitgide zorlaşıyor. bir de kötülüğün kutsandığı, kalitesizin, basitin, sığ'ın değer gördüğü bir toplumda erdemli olmaya çalışmak deveye hendek atlatmakla eş. sürüye uymamak, belli jargonlarla konuşmamak, objektif kalabilmek için kendinizi, özünüzü korumaya çalışmaksa ciddi ve yorucu bir savaş.
çok zorlanıyoruz bazen bunu yaparken. eskiyi kirli de olsa kapatmak istemiyoruz. belki anılara kıyamıyoruz, belki geçen zamana. ama düzeltemiyorsak birşeyleri cidden yapılması gereken bu. tertemiz yeniden başlamak.
bugüne kadar takip ettiği cinayetler genelde kırsal kesimde yaşayan, altından aşk meşk çıkan cinayetler. atalay filiz kadının dünyasına renk getirdi. ustalıkla işlenmiş cinayetler serisi, yine ustalıkla saklanan bir katil.
bu tip kendini bilen, söyleyecek iki lafı olan insanlar tek tek gidiyor burdan. haklılar da. geriye elini, kolunu tartıştığımız, cümle kurmaktan aciz bir kuru kalabalık kalıyor .
ne biliyim ya çok şey söylerim de anlayan yok ki.
mutlu olsun hep, yolu açık olsun. hep hatırlanacaksın.