Bir joan baez şarkısı. Bunu da bob dylan için yazmış. Anlamlı. Şarkı Yazılmayacak bir adam değil ki zaten:
"The lady's adrift in a foreign land
Singing on issues both humble and grand A
Decade flew past her and there on the page
She read that the prince had returned to the stage
Hovering near treacherous waters
A friend saw her drifting and caught her
Unguarded fantasies flying too far
Memories tumbling like sweets from a jar
And take me down to the harbor now
Grapes of the summer are low on the bough
Ghosts of my history will follow me there
And the winds of the old days will blow through my hair
Breath on an undying ember It doesn't take much to remember
Those eloquent songs from the good old days
That set us to marching with banners ablaze
But reporters, there's no sense in prying
Our blue-eyed son's been denying
The truths that are wrapped in a mystery
The sixties are over so set him free
And take me down to the harbor now
Grapes of the summer are low on the bough
Ghosts of my history will follow me there
And the winds of the old days will blow through my hair
Why do I sit the autumnal judge
Years of self-righteousness will not budge
Singer or savior, it was his to choose
Which of us knows what was his to lose
Because idols are best when they're made of stone
A savior's a nuisance to live with at home
Stars often fall, heroes go unsung
And martyrs most certainly die too young
So thank you for writing the best songs
Thank you for righting a few wrongs
You're a savage gift on a wayward bus
But you stepped down and you sang to us
And get you down to the harbor now
Most of the sour grapes are gone from the bough
Ghosts of Johanna will visit you there
And the winds of the old days will blow through your hair"
gregor samsa gelip öyle gidecek kişilerdir. suya sabuna dokunmadan, 'salla başını al maaşını' , 'gözlerimi kaparım vazifemi yaparım' anlayışı ile hareket ederler. genellikle çoğu kendini yenileme, geliştirme taraftarı değildir. üstelik pek çoğu samimi de değildir, iş icabı birtakım sohbetlere girerler. mesele çıkarmazlar. 'memurum memurla evleneyim' zihniyeti hakimdir. hatta bazen evliliklerindeki tek kıstas budur. genellikle memurlar, dürüst, çalışkan, sadık kişilikler olarak bilinirler, fakat şimdi hemen aksini iddia edelim: biri mesela, yeni atanmış her gördüğü yerde kesiyor, bakıyor, bir değişik oluyor sizi görünce. Ama bir gün dolmuşla gidiyorsunuz, duraklardan birinde bebekli bir kadınla dolmuşa biniveriyor. Sizi Görünce de bozuluyor, ne yapacağını şaşırıyor. Dolmuşta tek boş yer sizin yanınız, yanındaki kadına ne yapacağını bilmez halde 'arkada boş yer var' diyor yutkunarak. Neyse ki kadın oturmuyor.'vay be!' diyorsunuz. 'Hangi ara çocuk yapmış'. Belli ki uzun zamandan beri, en azından sizi kestiği zamandan beri evli. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Memur olacak bir de yakışıyor mu diye düşünüyorsunuz. Bazılarının da böyle geniş midesi var işte.
