Şeytan bir gün, aralarında kocaman bir siyah kedi ile çırılçıplak bir cadının da bulunduğu yardımcılarının eşliğinde Moskova'ya iner. Moskovalıları gözlemleyecek, insanlığın değişip değişmediğini anlayacaktır. Kullanıldıktan sonra şampanya etiketlerine dönüşen banknotlar dağıttıktan, çeşitli insanlara ne zaman ve nasıl öleceklerini bildirdikten, ihtişamlı bir de balo verdikten sonra ayrıldığındaysa, ardında tıka basa dolu akıl hastaneleri ile şehri ele geçiren düzensizlik karşısında ne yapacağını şaşırmış yetkililer bırakır. Şeytan'ın cazibesine kapılmayanlarsa sadece hayatını gerçeğe adamış olan Üstat ile hayatını Üstat'a adamış olan Margarita'dır.
"Gel peşimden, ey okur! Kim söyledi sana yeryu?zu?nde gerçek, sadık, sonsuz aşk olmadığını? O yalancının iğrenç dilini kessinler!" diyor anlatıcı Üstat ile Margarita'da. "Gel peşimden, ey okurum ve sadece benim peşimden gel, ben sana böyle bir aşk göstereceğim!"
20. yüzyılın en önemli yazarlarından Mihail Bulgakov, gerçekten de aşkı, büyüyü, inancın gücünü, en önemlisi de gerçeği seriyor okurun gözlerinin önüne. Başyapıtı Üstat ile Margarita, şimdi ilk defa özgün dilinden yapılan çeviriyle Türkçe okurlarını da bu tüyler ürpertici yolculuğa katılmaya çağırıyor.
Ve işimiz bitti, Joshua Ferris'in 2007'de Amerika'da büyük ilgi gören romanı. Zeki kurgusu, edebi dili, kara mizahı ve şaşırtıcı duyarlılığı ile Joshua Ferris'in Chicago'da bir reklam ajansında geçen bu ilk romanını en iyi Nick Hornby'nin sözleri tanımlıyor:
"Franz Kafka ofis ortamına düşüş sanki... Muhteşem!"
New York Times'dan amazon.com'a uzanan bir yelpazede istisna tanımadan tüm 'yılın en iyi kitapları' listelerine giren roman, akıcı dili, mizah dolu üslubu ve zeki kurgusuyla, içinde yaşadığımız zamanların klasiği olmaya aday.
Chicago'nun göbeğinde prestijli bir reklam ajansı ve ajansın ilk bakışta sıradan görünen çalışanları... Monoton iş hayatının gerisinde yatan, patlamaya hazır onlarca bombanın fitili, ekonomik krizle başlayan işten çıkarmalarla birdenbire çekiliyor. Olacaklara hazır mısınız?
Ve işimiz Bitti, işleri başlamadan bitmiş olanların, işleri bitik olup da bu gerçek karşısında çaresiz kalanların ve gerçekte neler olup bittiğinin farkında olamayanların, ekonomik zorunlulukların çarklarına sıkışıp kalanların, hafta sonlarını sabırsızlıkla bekleyenlerin, öğle aralarında oyalananların, ne olursa olsun koltuğunu elden bırakmayanların, hafta içi sabahları dehşet içinde uyanıp akşamları ofisten kaçarcasına çıkanların ve hayat akıp giderken hayatı pahasına işyerinde ömür tüketenlerin romanı...
Türkiye' de 19 yıl önce gerçekleştirilmiş eylemdir.
Kim yaptı? Nasıl yaptı? gibi sorular bunca yıldır sorgulanmaması
ve bir cumhurbaşkanının bile böyle şaibeli ölümünden yıllar sonra
bunun gün yüzüne çıkması, bizler için utanç vericidir.
Bu saatten sonra soruların aydınlatılması da zor olduğundan
umudun sadece bir sonuç çıkması isteğidir.
Adana'da yaşanan olaydır.karpuzculuk yapan 43 yaşındaki adam, karpuz sattığı yerin bir bölümünü branda ile banyo haline çevirdi. Vatandaş banyo yaparken yarım litrelik pet şişenin üzerine düştü.
Şişe makatına giren karpuzcu, şişeyi çıkarmayı başaramayınca bağırarak yardım istedi.
Şişe makatına giren karpuzcu, şişeyi çıkarmayı başaramayınca bağırarak yardım istedi. Vatandaşın yardımına yan komşusu koştu.
ÜZERiNE HAVLU ÖRTÜP GÖTÜRDÜLER!
Üzeri havlu ile örtülen adam hastaneye götürüldü. Yapılan operasyonla şişe çıkarıldı. 43 yaşındaki adamın ifadesinde, “Banyo yaparken şişenin üzerine düştüm. Sabunluymuş, makatıma girdi” dediği belirtildi.
Mastürbasyon veya Sık Cinsel ilişki Saç Döker mi? sorusunun cevabı burada.
Diğer taraftan mastürbasyon veya sık cinsel ilişkiye girmenin de saç kaybını yaratabileceğini düşünen erkekler bulunmaktadır. Bu inanışta da doğruluk payı yoktur. Aksine sağlıklı bir cinsel yaşam stresi ve gerilimi azaltması, kalp atışını ve kan dolaşımını hızlandırması sebebiyle hem kadın hem erkeğin vücut ve saçı sağlığı için faydalıdır.
EFE YÜREKLER..!
AYDINLI OLMAK DEMEK;
Harmandalı oynayan erkeğe vurulmaktır.
Efe Yürekli Anneye sahip olmak.
Efe Soyundan gelmektir.
Aydınlı olmak demek ota çim olarak değil yemek olarak bakmaktır. Bir Aydın' lıyle yanyana gelince ağzının Ege Şivesine kaymasıdır.
Aydın'lı olmak Simit'e Gevrek Çekirdeğe Çiğdem demektir.
Sarma ve dolma ne demek bilmektir.
Aydın' lı ; Dürüsttür, Sıcaktır, Samimidir.
Uzaktan gördüğünün Aydın' lı olduğunu kestirebilmektir...
insan Yaşadığı Şehre Benzer, Bu Yüzden Aydın' lılara denir EFE YÜREKLER..
Yine Sana Yazıyorum Kaşla Göz Arasında ..
Herkesten Gizli ,
Kimselerin Bilmediği Bir Vakitte ,
Unutulmaya Yüz Tutmuş Hayalini Çiziyor ,
Saklı Kalemimden Arta Kalan Cümleler Kuruyorum ..
Bilmem Nasıl Anlatsam Yokluğunu ?
Yaşanmışlığı Geçtim de ,
Tükenmişliğin Ötesinde ,
Kaçamak Bir Düşsün Şimdi
Sana Dair Rüyalar Kurduğum Gecelerde
Kavuşmalara AdaNılmış Uykularım Vardı Hep
SAHi ,
Birgün Çıkıp Gelir misin Rüyama ?
Çok Kalmasan da ,
Bir Kerecik Görünür müsün ANNE ?
SENi ÇOK ÖZLEDiM DE BEN ....
Kendimi bu diyaloğun son kelimesini bulmaya adamış bir meczup gibi hissediyorum bazen. 50 yıldır evli olan tatlı çiftlere işin sırrını sorduğumuzda da direkt adını verdikleri bu saygı nedir?
Mesela neden kimse 'Sevgi' beklediğini söylemediği halde bütün şarkılar bunun üzerine? Saygı kelimesi geçen bir tek şarkı gelmiyor aklıma. 50 yılını aynı yastıkta geçiren o tonton çiftin verdiği tek sır, bir tek müzisyene ilham kaynağı olamadıysa 'saygı' aslında hava gibi görmediğimiz ama yaşamsal olduğunu sadece sorguladığımızda bulduğumuz bir şey mi? Kirlendiğinde ikisinin de zarar verdiğini düşündüğümde biraz daha benzetebiliyorum hava ve saygıyı.
işitsel bir duygu olmamasına rağmen sonuna koyduğumuz 'duymak' fiili de aslında ne kadar uzak olduğunu ve az bulunabilirliğini mi anlatıyor acaba? Bazen saygı gören insanlardan bahsederiz mesela ve özeniriz. Hep duymaya yönlendirildiğimiz bu şeyi gören o şanslı insanlara gıpta etmek de bu bilinmezliğin ürünü mü? Ben birlikte olduğum her kadını sevdim mesela, sorduklarında saygı ile ilgili bir cümle çıkmazdı sanırım ağzımdan. Acaba hiçbiri arkamdan '' çok saygılıydık birbirimize'' demiş midir? ilkokulda kafasına silgi fırlatarak ayrıldığım ve adını hatırlamadığım o kız dememiştir kesin ama diğerlerini bilmiyorum.
Sanırım sevgi kelimesini kullanamadığımız her yere sokuşturduğumuz bir şey saygı. Sonuçta ''Sana saygım var'' bende hala bir ayrılık cümlesi gibi tınlıyor. Ama 50 yıl sonra bir kadın yanımda bu kelimeyi kullanırsa takma dişlerimi takırdatarak güleceğim, söz.