bunu istemeyenlerin, niye istemediğini anlamadığım hede. her şeyi geçtim, sadece bu estetik görüntü için bile, insanın oturup tanrıya dua edesi geliyor. betonun, kirin, pasın arasında, can veren bir vahaya kim niye karşı çıkar?
bir parça duygu sömürüsü ile hassas bir şekilde, ölüm arzusunu dile getiren soru cümlesidir.
dillendiren kişileri; okşayarak, severek kınamak insanlık borcudur.
her sene, çay bitkisinde dalların en ucunda bulunan iki üç yaprağı tek tek elimle toplarım. eve dönünce bunları fırınlar ve kendime özel, mis gibi çam kokulu, ahşap bir fıçının içine doldururum. ağzı kapalı fıçıda beş ay kadar beklemiş olan kavrulmuş yaprakları üçer beşerli guruplar halinde demler ve içerim. işte budur çay.
acımasızca pompalanan toplumsal deformasyonun etkisi ile benliğini, onurunu, özsaygısını kaybetmiş bir kurbanlara ait iticiliktir.
son yıllarda hemen her mekanda rastlanılır olması, kabul edilemezliğini asla azaltmaz.
pozitif ve sanatsal yaklaşım tarzı olması sebebi ile takdirimi kazanmıştır. daha özgünlerini bütün belediyelerimizin çalışmalarında görmek istediğimi de belirtmem gerek.
z kuşağı kendi dünyasında, kendi hayalleri ve arzuları içinde kaybolmuş pembe bir nesil olması sebebi ile siyasi bir bakış geliştirememiştir dolayısıyla doğru olmayan bir önermedir.