dün; 28 şubat'ta, başörtüsü yasağı döneminde, mavi marmara vs. türlü eylemlerde meydanlara inen müslümanları "bas bas bağırmak"la itham eden şakirtlerdir.
son dönemde iddialarının aksine aslında oldukça politize bir örgüt olduklarını anlamıştık da bayağı bayağı meydanı da kullanmaya başladılar. helal olsun koçlarıma.
genelde ithal, bilhassa avrupa menşeili her nevi ürünün bolca yer aldığı, içerisinde sadece iki üç reyon kedi köpek maması çeşidi bulunan, manav bölümündeki elmaların neyim çöpür çöpür değil de pürüzsüz, böyle pamuk prensesi zehirlemekte kullanılan elma gibi durduğu marketler.
iş yerindeki hanımların ikindi sularında bir tanecik ama onu da sekiz dokuz ısırıkta yedikleri italyan bisküvileri falan da buralarda satılıyor. öyle sarayçikilop falan arasan bulunmuyor sanırım.
cumhurbaşkanlığı seçimi hususunda kemal kılıçdaroğlu'nun beyanatı.
ya arkadaş bir tane seçim kazanamamışsınız akp'ye karşı bugüne değin. son mağlubiyetin üzerinden daha bir hafta geçmemiş halen şu cürette konuşabiliyorsun.
magazin programlarında, gazetelerin pazar eklerinde görmüş, okumuşsunuzdur: falanca ünlü "kanseri moral ile yendi". muhakkak anlaşılıyor ne denmek istendiği, yani ilaç vs gerekli görülen tedavi var olacak ama yanında moral şart.
moral tamam da ilaç?
nasıl bir garabetse artık senin ilacın türkiye'de stoklanmış durumda değildir. devlet o ilaca muhtaç hastasının sayısını bilerek buna uygun stok bulundururak önlem almaz. ithalatını ise, ticari bir kurum olmayan eczacılar birliği aracılığıyla yapar.
ama hemen üzülmemek lazım tıkır tıkır işleyen bürokrasimiz var sağolsun. Sağlık Bakanlığı ile Türk Eczacılar Birliği (TEB) koordinasyonu sayesinde en iyi ihtimalle bir buçuk iki ay içinde ithal edebilirsin o ilacı. Başvurun Ankara'ya gönderilmiş olabilir, oradan güya sana ulaşamadıkları için TEB'in ankara ofisine gönderilmiş de olabilir, hayır evrakın orada da yoktur. Sağlık Bakanlığı Tıbbi ilaç ve Cihaz Kurumu'nu araman lazım, hayır endikasyon dışı ilaç talepleri için falanca email adresine mail atılması gerekir. iki aylık bekleyişin sonunda emailine gelen yanıt şöyle birşey olabilir mesela:
"Sayın ilgili,
Kurumumuza falankes isimli hasta için endikasyon dışı ilaç kullanım başvurusu ulaşmamıştır.
Lütfen tekrar mail ile durumunu sorunuz. Maillerinize en kısa sürede cevap verilecektir. Geçmiş olsun dileklerimizle, iyi günler."
az evvel o ses turkiye de orhan gencebay'in dunya donuyor'unu fevkalade seslendirmis olan hatun kisi. bu yarismadaki diger insanlari bilmem ama bu abladan kesin ses sanatcisi olur.
Bizim gibi hamalları bulamazsınız diyerek "kurumsallaşıyoruz", ahanda ceo atadım ve bak işte "kurumsallaştık" bile, mantığıyla bir çaba.
açıkçası, adları aziz yıldırım'la birlikte anılınca kurumsallık, kurumsallaşma gibi kavramlar bile kulağa eğreti, sahte ve hatta komik geliyor.
hani tavır; memlekete komünizm gelecekse onu da biz getiririz diyen zihniyetten farksız ve bu fark edilmeli lütfen. "bu organizasyonu kurumsallaştıracağız, onu da üslubumuzca yaparız" kabilinden yüksek divan kurulu toplantısı'nda bir şahsı "bu da yeni ceo'umuz, kürsüye buyrun kendinizi kurula tanıtın" diye tanıtmak. mikrofonu eline alıp stadyumda taraftarı tezahüratından dolayı fırçalayan ya da tercümana külli medya önünde okul bebesi muamelesi yapan zihniyet ceo'yu bile aynı tarzda takdim ediyor. değişen tek şey kurumsallık.*
19 ocak tarihli haberden alıntı:
--spoiler--
Aziz Yıldırım, konuşmasının sonunda kulübün üst yöneticisi (CEO) olarak görevlendirilen Hakkı Hasan Yılmaz'ı kürsüye çağırarak, Yılmaz'dan kendisini üyelere tanıtmasını istedi.
--spoiler--
futboldan anlamadan; daha doğrusu takımların son durumlarını düşünmeden, istatistik ne bileyim ney derin hesaplara girmeden minik daireleri doldurarak, hülasa götünden kupon uydurarak ve ancak spor toto'da olabilecek hadisedir.
iddaa diliyle söylersek 1/2 bitmiş serie a maçıdır.
ilk yarıyı 1 - 0 önde kapatan bir juventus, ilk yarıyı ve maçın geri kalanını 10 kişi tamamlamış bir sampdoria, yine bu durumda ikinci yarıyı ve maçı 1 - 2 kazanan bir sampdoria. ne mi var bunda? 1'e 70 oran var. meğer boşuna değilmiş arkadaş her sene şikeden tutuklanan oyuncular, yönetici ve teknik adamların olması bu ligde.
kafada bir fikriyat var ya illa onu aktaracak karşıdaki insana. araya başka proses alamayan, böyle makinalı tüfek gibi devam eden hanımlar, canlar.
kdkk: xyyx konuşabilir miyiz?
ben: lüffen.
kdkk: ya ben hakikaten cart curt** toplantısı hakkında siyami bey'e öyle demedim.
ben: tamam o mesele halloldu.
kdkk: o bana dedi ki
ben: yo yo sorun kalmadı hallettik biz onu.
kdkk: ben de öyle deyince.
ben: tamam ama.
çabuk sinirlenen esnaf komşuyla imece usulü dalga geçilir. memleket göndermeleri, cimrilik yakıştırması vs. şeklinde. mesela çoğunlukla nohut pilav yiyen komşuya; harca o paraları harca biraz! ya da çay ısmarlamaktan kaçınan komşuya; arada sen de iç güzel bir şey valla gibi.
mahalle esnafı özellikle, mahallenin delisine takılır. bazen deli diğer esnafa karşı kışkırtılır örneğin.
mekanına, muhitine, cüzdan kalınlığına göre farklılık gösterir. fakat çoğu zaman dozu kaçırılan eğlencedir.
Bir hanımın eşeği giderek zayıflıyordu. Nalbantlara bu illeti sordu. Kimse bunun cevabını veremedi. Kadın bu işin aslını adamakıllı araştırmaya başladı... Evde bir de halayık vardı. Ayıya türlü türlü oyun bellettikleri gibi o halayık da hanımının eşeğine kadına yakınlaşmasını öğretmişti, onunla nefsini köreltirdi. Yalnız, hayvan içinde ileri gitmesin diye aletine bir kabak geçirirdi. Bir gün evin hanımı ahır kapısı aralığından ne görsün? Halayık bir sekinin üzerinde eşekle işi bitiriyor! Görmezden gelip ahırın kapısını vurdu.
1350: ... Halayık bütün fesat aletlerini gizleyip kapıyı açtı.
Yüzünü ekşitip gözlerini yaşartarak dudaklarını oynatmaya başladı, güya oruçluyum demek istiyordu. Eline sapı yıpranmış süpürge aldı, develerin yatması için ahırı süpürüyor göründü...
1355: Yüzünü ekşittin, eline süpürgeyi aldın, iyi.
Fakat yemeden içmeden kesilmiş eşeğin hali ne?
işi yarıda kalmış, öfkeli aleti oynayıp durmada.
Gözleri kapıda seni beklemede... Hanım, halayığı bir bahaneyle başka yere gönderdi.
1360: ... Zaten şehvetten sarhoş olmuştu, hemen kapıyı kapadı, oh dedi.
Yalnız kaldım, bağıra bağıra şükredeyim. Artık erkeklerin gâh tam, gâh yarım yamalak yakınlaşmasından kurtuldum. Kadının keçileri sanki bini bulmuştu, öyle neşelendi.
Eşeğin şehvet ateşiyle kararsız bir hale düştü...
1365: Şehvet isteği, gönlü sağır ve kör yaptı mı eşeği bile Yusuf gibi nurdan meydana gelmiş bir ateş parçası gösterir...
Halayık gidince kadın kapıyı kapar, sevine sevine eşeği kendisine çeker, o halayığın yattığı sekiye yatar.
genellikle maç sonu ** basın toplantılarında arkasından bir ama gelen tümce. işte o ama'nın ardında bir dağ gizlidir ve bayağı hakemlerle ilgili konuşulur.
haber sitesi 8sutun.com'un 12 temmuz tarihli, "teröristle birlikte patlayıcı ele geçirildi" başlıklı metnin yanında counter strike oyunundan alınan bir görseli kullandığı haberdir.
ahanda web sayfası linki ve onun uludağ sözlük galeri'ye eklenmiş imajı.