allah kuran'ı korurken neden incil, tevrat ve zebur'u korumamıştır bunu tartışmak için açılmış başlıktır.
bunu bir müslüman olarak soruyorum öncelikle bunu belirteyim. kuran'ı değiştiremeyiz çünkü allah koruyor değil mi? zaten kuran'ı indirdiğimiz gibi koruyacağız da gibi ayetler bulunuyordu sanırım. fakat tevrat, incil ve zebur'da allah'ın kitabıdır fakat onların değiştirilmesi nasıl mümkün olmuştur? yani allah o kitaplarını neden korumamıştır? yeşillendirirseniz sevinirim.
aralarına giren engellere birlikte göğüs geren, bu engeller karşısında dik durarak hepimizin gönlünde yer edinmiş aşıklardır....
bir gün kız, erkeğin evine gider. birlikte film izlerler. fakat, kız filmin ortasında ağlamaya başlar. çocuğa yalan söylediğini, aslında bakire olmadığını söyler. biraz tartışırlar. çocuk, kıza evden gitmesini söyler.
akşam mesajlaşırken, çocuk kıza ayrılmak istediğini söyler. kız problem olmadığını, çocuğa kendisininde yapmasını ve ödeşmelerini söyler. kızdan aldığı cevabı seven çocuk, ertesi gün kendisini iki tane zenciye s*ktirir.
tanım: her gün küfür edilen, kedi direkte mahsur kalsa "kesin israil oyunudur" denilen israil'in nerede olduğunu bilmeyen arkadaşlardır.
çok şerefli ve harikulade zekası ile öne çıkan, aynı zamanda ileri görüşlülüğü ve istikrarı sayesinde gönülleri fethetmiş padişahımız hakkında konuşurken, aynı zamanda dar pantolon ve tayt ile kombine edilmiş türbanları büyük ilgi çeken malum kitleyi bir arada herhangi bir konu hakkında tartışırken görürsünüz. yanlarına gidersiniz ve aranızda şu konuşma geçer:
+ israil nerede biliyor musunuz lan tirrekler?
- mmm.. şey.. neydi o ya, bir ülkeye işkence ediyordu ama?
+ filistin'den mi bahsediyorsun?
- aa aynen o.
+ ee nerede israil?
- bilmiyorum yaa..
+ suriye nerede? her gün göç ediyorlar sonuçta bilmeniz gerek...
ilk olarak tanım: beni ve benim gibi yazarları reddedebilecek kadar geri zekalı olan kızdır.
evet arkadaşlar, şimdi öncelikle "kızdan tekmeyi yedikten sonra zoruna giden liseli", "bir kızı bile tavlayamayacak kadar beceriksiz yazar" tarzı entry girecek olan yazar ama boş yazarlar burayı bir terk etsinde öyle devam edelim. evet abla çocukları pistten alalım.
konumuza geçelim sevgili arkadaşlar. şimdi bak, bir kızı çok seviyorsunuz ve iletişiminiz yok, karşısında elleriniz bile titiriyor lan düşünün öyle seviyorsunuz. önceleri, bu tarz heyecanlanmalar sonucu olarak reddedildiniz tamam, kabul. yeterli ilgiyi alamadın ve reddettin. haklısın.
daha sonra aradan zaman geçiyor ve kendinize bir çeki düzen veriyorsunuz. tekrar kızla konuşmaya başlıyorsunuz ve belirli bir zaman vererek biraz konuşalım mı diye bir öneride bulunuyorsunuz. kız bu konuşma teklifini bile reddediyor bir havalara girmeler falan. evet. konuştuğu, etrafında bulunan bütün erkeklerden daha yakışıklı, daha uzun boylu, daha kaslısınız ve birçok sporla ilgileniyorsunuz. iletişim beceriniz gayet iyi, birçok kitap okumuşsunuz ve okumaya devam ediyorsunuz. etrafınızda sizinle olmak için can atan onlarca kız var ve bu geri zekalı sizi reddediyor. üstelik bu şartlarda onun için canınızı verebilirsiniz o kadar çok seviyorsunuz.
sorum şu güzel kardeşlerim, bu kız gerizekalı mıdır değil midir?
not: bunları yazarken gerçekten gülüyorum lan. durum çok vahim. geri zekalı sevgilim benim... hahaha.
3 yıldır köpek gibi sevdiğiniz kız tarafından ilk sene reddedilip, üçüncü yıla girdiğiniz ve hala sevmeye devam ettiğiniz aynı kişiye sunduğunuz "biraz konuşabilir miyiz" teklifinde, üçüncü yılınızda tekrar reddedilip sizle konuşmak bile istemediğini anlarsınız...
işte ben bunu geçen gün yaşadım ve hala depresyondayım amk...
kezbanım ben, anlamam erkekten ve ilgiden,
ilgilenmeyin benimle, götüm kalkar aniden.
ne olduğunu anlamaz, şaşırırsın yürekten,
umrumda değilsin, nefret ediyorum hepinizden.
geçen senenin faişesi, bu sene kapanmışım..
başınıza bir imam, din adamı kesilmişim,
okumadım kuran'dan tek bir ayeti kerime,
en iyi ben bilirim, en güzel zaten benim.
kezbanım ben ezelden değiştiremez beni,
bu sikindirik evrenin, sikindirik düzeni,
senin gibi aptallar benden uzak dursun uzak,
kim oluyorsun ulan sen, üff snne be slk.s.s
odunum ben, anlamam sevgiden, sevgiliden.
yaşarım keyfimce, hep seni düşünerek..
odunum ben, ayrılmam erkeklerin dibinden,
pes oynarım kankalarla, sana dalıp giderek..
anlamam karıdan kızdan, hiç olmadı sevgilim.
hiç sevmedim kimseyi, hoşlanmadım kızlardan,
gençliğim geçti böyle, sevgisiz ve ilgisiz,
kılavuzum kargadır, burnum kurtulmaz boktan.
odunum ben, anlamam sevgiden, sevgiliden.
hiç kitap okumadım, mırıldanmadım şiir,
öylece bakarım ama ayrılamam dibinden.
en dibinde dursam da konuşamam bir kelam...
matematik sınavında, sorunun cevabını 0/10 olarak doğru bulmuş olup, hocanın 0/10 ifadesine =0 yazmadığınızdan dolayı bütün sınıfın 20 puanlık sorusuna tek bir puan bile vermemesi sonucunda, sıra arkadaşınızın sarf ettiği kelimeler bütünü, söylerken yüzünün aldığı ifade ve tonlamasıyla birlikte işin içine jestlerde katılınca, gülmekten karnınıza ağrılar girmesine sebebiyet veren bir nevi küfürdür.
soyunma odasında, arkadaşımla atatürk hakkında konuşurken, personel (temizlik ve odaların düzenlenmesinden sorumlu görevli kişi) geldi bu kelimeleri sarf etti. aydınlandık. gözlerimiz yaşlı, gururla doğrulduk temizlik görevlisine bakarken... o kadar neşeliydi ki herhalde cahillik mutluluğu olmalıydı bu. ama biz hiç yüzüne vurmadık. onu dışlamadık. aramıza aldık, derdini dinledik. anlattı. çanakkale savaşı sırasında bulutların düşman askerlerini alıp götürdüğünü, atatürk'ün ise sadece dürbünle baktığını anlattı bizlere. her şeyi bulutlar yapmıştı oysa... ah bulutlar, sizin emeğinizin ekmeğini atatürk mü yedi yoksa? canım bulutlar. garip bulutlar... derdini anlattı sevgili personel görevlisi ve 15 dakikaya kalmadan görevliler geldi, akıl hastanesine kaldırdılar bilge adamı... tedavi görecekmiş. öyle söylediler...
reddedilmişsinizdir fakat hala çok seviyorsunuzdur. tekrar bir şans istemek istersiniz ama nasıl yapacağınızı bilemezsiniz. işte bu durum, başlıkta geçen olay öncesi yaşadığınız psikolojik ve duygusal durumdur.
tanımımızı yaptığımıza göre derdimize geçebiliriz. bu noktadan sonrası, bana özel mesajla ulaşabilecek ve yardımcı olabilecek yazarları ilgilendirmektedir, benim için çok önemlidir bilginize.
bundan 2 öncesinde bir kızı çok sevmiştim. hayatımda ilk defa bir kadına değer veriyordum ve ne yapacağım, nasıl yakın olacağım hakkında en ufak fikrim yoktu. çünkü daha öncesinde ne bir kadına ihtiyaç duymuş, ne bir sevgilim olmuş, ne de bir kadından hoşlanmıştım. bu benim için bir ilkti ve son olarak kalmasını istiyordum, hala istiyorum.
iki sene önce tanıştığımız zamanlar benim ondan hoşlandığımı anlamıştı ve benimle ilgileniyordu. yakınımda takılıyordu, yanıma gelip selam veriyordu veya bir yere giderken birlikte gidelim mi diye teklifte bile bulunuyordu. fakat ben, odunluk ve hanzolukta master yapmış, okulunu okumuş ve hatta uzmanlık yapmış olduğumdan bunların farkına varmadım veya varsam da bir karşılıkta bulunamadım. çünkü dediğim gibi, daha önce hiçbir kadınla ilerde bir ilişki kurmak amaçlı konuşmamış, ilgilenmemiştim.
olaylar bu şekilde devam ederken tabi bir ay iki ay kız bunaldı. benden soğumaya ve ilgilenmemeye başladı. bende zaten o yanımda olduğunda ellerimin titremesine, kalbimin olağanüstü çarpıntısına ve beynimin durup hiçbir şey düşünememe durumuma bir son veremiyordum. bu yüzden cesarette edemiyordum kızla konuşmaya...
bu ilk sene böylece geçti. tabi kızın ilişkileri oldu, bitti. bu arada yıl sonunda bir kız arkadaşım, hoşlandığım kıza durumu izah etmiş ve beni de bu konuda bilgilendirmişti. bende yüz yüze cesaret edemediğimden sanal ortamda açılmıştım sevdiğim kıza. tabi buda ayrı bir soğuma nedenidir benden...
neyse tanıştığımızın ikinci yılı neredeyse hiç konuşmadık. fakat ben kendime azda olsa bir çeki düzen vermiş, kendime gelmiştim. etrafımda çok fazla hayranım olmuştu ve ciddi anlamda kızlar benimle ilgileniyordu. fakat ben hala onu seviyordum.
bu üçüncü yıl ve ben hala onu seviyorum sevgili sözlük. yakın olmaya çabalıyorum fakat işte şöyle bir düşüncem var. ya "tükürdüğümü yalamam" hesabı ile yaklaşıp "ulan ben bunu reddettim hala neyin kafasını yaşıyor bu" falan diye düşünürse? veya kendisi bana bir şans vermek istese bile arkadaşları "sen onu reddettin bir şansı daha haketmiyor" gibisinden düşünceler sokarlarsa sevdiğimin aklına?
kız çok nazlı değil. öyle aman olmaz asla olmaz ayaklarına yatacak gibi biri değil. kezban da değil.
bana özel mesajla ulaşabilecek yazarlar bekleniyor. yardımcı olun şu kardeşiniz sevdiğine kavuşsun ve yazarlar... hiç olmadı dertleşelim anasını satayım.
22 yaşındayken bir kız arkadaşım oldu. çok güzel haller kurup sürekli eğleniyorduk. ama beni rahatsız eden bir şey vardı. baldızım. 19 yaşındaydı ve tam bir afetti. 90 60 90 dı ve sürekli bana frikik verir götünü sürttürürdü. bu durumu kız arkadaşıma söylemedim.
bir gün kız arkadaşımı almak için eve geldim. baldızım vardı sadece. bana enişte seni çok seviyorum ve istiyorum eğer sende beni istiyorsan yukarı gel dedi ve odasına girdi. ben ise arabama doğru yöneldim. bi baktım dışarıda kız arkadaşım ve annesi babası beni alkışlıyorlar.
babası dedi ki testi geçtin sen kızımı hak ediyorsun. meğerse bana oyun yapmışlar. ama kimse bilmiyordu benim arabaya prezervatif almaya gittiğimi...
her gün a101'den alışveriş yaparak kendini elit kesime yükseltmiş, aynı zamanda parasını çarçur etmeyerek ne kadar tutumlu olduğunu ve insanların "ay ne kadarda fakir bir çocuk" bakışlarının altında ezilmeyerek gururunu tüm aleme göstermiş olup, bütün bu şahsına yapılan saldırılar karşısında dimdik durup tüm bunları tek seferde göğüslemiş a101 müşterisinin, marketin kapalı ve namuslu kasiyerine aşık olması, üstüne üstük reddedilmesi durumudur..
aşık veysel'e sormuşlar; aşk nedir? "oğlan kızı sever, kavuşamaz aşk olur" demiş.
yine sabahın ilk ışıklarıyla uyanmış, adeta bir sevgili gibi koynuma boylu boyunca uzanmış olan yalnızlığımla yeniden sabaha merhaba demiştim. güneş, ışıklarıyla yüzümün bazı bölgelerinde özerklik ilan etmiş, gökyüzünden bana sırıtıyordu. kalktım, bir haftadır yüzümü yıkamadığımdan olsa gerek gözlerim çapak bağlamıştı.. gözümü açamadan banyoyu bulmaya çalıştım ve yaklaşık 4 dakikanın sonunda buldum banyoyu. elimi yüzümü yıkadım ve spatula ile yüzümdeki kir birikintilerini kazıdım.
kahvaltı hazırlamak için dolabı açtım ki ne göreyim!? dolapta hiçbir şey kalmamış! bomboş, sadece kapağını açtığınızda etrafına soğuk hava yayan bir alet haline gelen dolap olduğunu iddia ettiğim klimayı doldurmam gerekiyordu. düşündüm taşındım. internetten araştırmalarımı yaptım ve en ucuz iki market arasında kaldım.. bim ve a101. arkadaşım hüseyin bim'in fetoya ait olduğu hakkında bazı istihbaratlar getirmişti bana. bende bu paralellere daha fazla para kazandırmamak adına a101'e koştum.
içeri girdiğimde kasayı sıvazlıyordu.. o kadar güzeldi ki etrafına ışıklar saçıyor, gülümsemesiyle beni baştan çıkarmayı başarıyordu kapalı, edepli ve namuslu kasiyer kız. kesinlikle ak partiliydi ve bu düşünce beni daha fazla çekiyordu kendisine. böyle kızlar kalmamıştı artık.. alışverişimi yaptım ve olanca hızımla kasaya doğru ilerledim. biraz fazla abartmış olacaktım ki giderken a101'in reyon yerine marketin ortasına dizmiş olduğu kekleri devirmişim. bu harika fikirlerinden dolayı da a101'i tebrik edemeden alamayacağım kendimi..
kasaya ulaştım ve elimdekileri uzattım. elimden ürünleri alırken güzel, namuslu, edepli kızın yüzü kadar ellerinin de güzel olduğunu fark ettim.. bu kızla kesinlikle evlenmeliydim. işte bu fikre o anda varmıştım. ürünleri kasadan geçti, fiyatı söyledi, parayı aldı ve fişimi bana uzattı. para üstünü fişe sarıp cebime koyarken gözlerimi 1 saniye bile ondan ayıramıyordum. o ise arada kaçamak yapıp beni kesiyor, kol kaslarıma bakmadan edemiyordu. farkındaydım.. hemen onu uyardım; "seni gidi fındık kıran, namusunu ve edebini koru, evlenmeden birbirimize bakamaz ve görüşemeyiz. akşam gelip seni istiyeceğim." kızın ağzı bir anda şaşkınlıktan açıldı, diş tellerini görmemle midemin kalkması bir oldu. "ulan şimdi kusucam" derken kahvaltıda yapmamış olmamın getirdiği ağız kokusuyla kız silkelendi ve "ulan ayı, ağzın leş gibi kokuyor bu kadar boku alacağına bir diş fırçası alsaydın cehapeli!" demesin mi!?
neye uğradığımı şaşırdım... bana cehapeli demişti... oysa ben koyu akapeliydim ve yaşıma kadar hep akapeye oy vermiştim... durur muyum yapıştırdım cevabı; "sensin cehapeli bi kere tmm mı.s.s" kızın başı döndü, midesi bulandı ve yerinde sendelemeye başladı. hemen ultimate yeteneğimi sergilemem gerektiğini anlamıştım ve onu bu son darbemle sonsuza kadar yaralı bırakacaktım. elimi cebime attım, kağıt parayı çıkardım ve atatürk resmi bulunan yüzünü kıza doğru uzattım.. güneş ışığına maruz kalmış kurt adam gibi yerde yuvarlanmaya başladı. kükrüyor, etrafına ateşler saçıyordu. hemen marketten dışarı çıktım ve bir sigara yaktım..
özellikle mesaj veya arama geldiğinde karşılaştığımız, nedenini kimsenin bilmediği çünkü kimsenin bu olayı araştırmaya bile yeltenmediği, sırlarla dolu ve bir o kadar da kimsenin umurunda olmayan bu esrarengiz olayla elbet herkes karşılaşmıştır.
son modellerde pek olmuyor galiba ya da markadan markaya değişiyor da olabilir. htc one m9'da böyle bir şeyle karşılaşmadım fakat samsung galaxy s3'ü malesef hoparlörden 1 kilometre uzakta tutmam gerekiyor.
samsung galaxy s3 2012, htc one m9 2015 yapımı telefonlardır.
evet arkadaşlar.. başlıkta her şey açık ve net ortadadır ve çok şaşırtıcı, bir o kadarda anlamsız olaydır.
sen binlerce kişi öldüren terör örgütünü kur, üstüne ülkede bölücülük yap, türkiye, iran, ırak ve daha bir çok ülkede eylemlerini gerçekleştiren eli kanlı bir terör örgütü kur, üstüne bir de barış ödülü al.
herhalde trollemişler amk. böyle şey mi olur la? "kandırdım nazlı yarim" falan çalsaymış bari ilgili haberde.. neyse sevgili yazarlar yapacak bir şey yok. dünya bu herifi seviyor demek ki. sonuçta çıkarları var pezevenklerin. bize de oturup bu ülkenin yavaş yavaş satılmasını, bölünmesini izlemek düşüyor sanırım. devam edin bakalım, bir atatürk daha çıkar mı çıkmaz mı orasını bilemem ama, zaten bu kodumun ülkesinde atatürk'te unutuldu ya o da ayrı bir mevzu..