teşbihte hata olmaz sözüne istinaden kadının şaraba benzetilmesidir, iyi anlamda kullanılsa da bir kadın fıstıktan şaraba terfi etmeyi kolay kolay hazmedemez hem ne gereği var ki, fıstık iyiydi be yakışıklı demeleri de muhtemeldir ama maalesef artık fıstık değilsin be güzelim, gözlerinin altı ve yüzündeki o gölgeler ele veriyor seni..
bizi göz altına alamazsınız, bizi suçlayamazsınız, bizi sorgulayamazsınız diye bas bas bağıran kitleyi gördükçe anladığım durum. meğer atatürkçülük ne büyük bir zırhmış. modernim, çağdaşım üstüne üstlük atatürkçüyüm o halde suçsusuzum. bir suçum varsa bile atatürkçü olmamın hatırına hasır altı edilmelidir. bundan sonra ben de atatürkçüyüm arkadaş. oohh ne ala memleket.
ak parti aleyhine girişilen haksız hareketlerden sonra bu davranışları yapanların video ve ses kayıtlarının youtube'a düşmesinden mütevellit abdurrahman yalçınkaya kişisinin arkadaşları tarafından zat-ı alilerine söylenmesi muhtemel cümle.
cumhuriyet rejimiyle yönetilen ülkelerde yetişen portakaldır. hilafete karşıdır, laikçidir. washington portakalından hiç hazzetmez, kahrolsun abd, işbirlikçi akp.
bir nevi halk ekmeğidir. atatürkçüler tarafından tüketilir, laiktir. şeriatçıların yediği ekmekten tek farkı yeşil ambalajında satılmaz. içindekilere ise burada etik gereği girmek istemiyorum.
insanlığın en büyük yanılgısı. içine düştüğü en büyük karanlık.
"kahraman türk askeri x pkk'lıyı öldürdü" diye başlayan gazete haberleri...insan öldürmek kahramanlık mıdır?
bir de diğer taraftan bakalım olaya, türk askerini öldüren kahraman pkk'lılar var.
ırak'ta kan döken kahraman abd askeri v.s...
dünya tarihine bakın, her ülkenin çıkardığı kahramanlara bakın. ortak yanları toplu katliamların ve büyük savaş trajedilerinin içinde bulunmalarıdır.
savaş iyi bir şey mi diye sorsam büyük çoğunluk, hayır tabii ki der. namusumuzu ve toprağımızı, dinimizi, kültürümüzü savunmak için ölüyoruz, öldürüyoruz der. haklısın. peki o zaman neden kahramanlaştırıyoruz ölen ve öldürenleri?
allah bu dünyada savaşın mı dedi insanlığa, bozgunculuk çıkarasınız diye mi yarattı sizi? onbinlerce kez savaştın insanoğlu, hala akıllanmadın mı?
tarihe mal olmuş "kahramanlar" oldukça ve çocuklarımız bu kahramanlık destanlarıyla büyüdükçe savaşlar biter mi? kan durur mu? göz yaşı diner mi?
bir akıllı çıksın artık ve sorsun insanlığa acaba gerçek kahramanlar ölenler veya öldürenler mi yoksa savaşlar çıkmasın diye fikri mücadele verip sessizce bir köşede ölüp, tarih tarafından unutulanlar mı?
cumhuriyet mitingleriyle tanıdığımız bu kadınların savaş durumunda cephede düşmana karşı durması.
mitinglerdeki azimlerini görünce, bu kadınlar bizde varken bizi cephede hangi kuvvet durdurabilir ki diyor insan. herhalde tek bir sorun çıkar, savaşın gününü iyi ayarlamak gerekir. konken partisine denk gelirse yanarız.
internette dolanan "çakmak çakmak gözleri vardı" sapsarı saçları vardı" çok karizmatikti" "beyefendi bir liderdi" v.b cümleleri gördükçe farkına vardığım durumdur.
türk milleti ölüsünün, dirisinin, öss yi kazanan çocuğunun, dünyaya gelen torununun v.s şerefine mevlit okutma geleneği olan bir toplumdur. bu mevlit de okunan şeyse "hz. muhammed'e naattır" düşündüm de bu çağda bu naat olmaz.
modern insan mevliti türkçe okutur. hz. muhammed yerine atatürk'ü metheder. işte ancak o zaman muasır devletler seviyesine çıkabiliriz.
atatürk hiçbir şeyden eksik kalsın istemeyen insandır. iyi niyetlidir. *
*ya hacı tayyip çalışıyor ya.
-atatürk zamanında böyle miydi? aaah, üstadım aaah.
*üstadım dün tv de gördüm. bu tayyip harbi karizma.
-atatürk bu ülkenin gördüğü en karizmatik insandı. aaah aahh.
*dün tayyip yine çok kızmış medyaya.
-atatürk olsa kızmazdı, çok hoşgörülüydü o. özlüyorum.
(gördü sanki)
ha bir de bunun hangi ismi duyarsa duysun atatürk diyen modeli vardır. o artık aşmıştır kendini.
*üstad bu einstein için gelmiş geçmiş en iyi fizikçi diyorlar.
-atatürk'den iyi miymiş? hadi ordan sen de. yap anketi, gör sonucu..
*üstad sanayi devrimi ingiltere'de başlamış. adamlar hep ilerde ya.
-evet, atatürkleri olmadığı halde hem de. bu bir mucize.
*müdür, naomi campbell'a hastayım.
-ha bak ona bir şey diyemem; ama zsa zsa gabor favorim.
devlet değil bizzat ben laiğim diyen erkeğin halka açık alanıdır.
yüzü, gözü, elleri, saçları v.s görünen organlar bu alana dahildir. bunların kapatılması, saklanması kesinlikle yasaktır.
giysisi içinde görünmeyen uzuv ve organların kamuya açılması ise kanunla düzenlenir. devlet uygun gördüğü durumda en mahrem yerleri bile kamuya açabilir.
en temel beklentileri türbanı çıkartmalarıdır. türbanı çıkarttıkları takdirde yapacakları her olumsuz davranış birden çağdaşlık halini alacaktır. yok eğer çıkartmıyorsan bir kemalistin ya da diğer tabirle kemalizm dinine inanmış bir inananın bazı beklentileri vardır.
*pantolon giyme
*mini etek giyme
*sürekli namaz kıl
*rock müzik dinleme
*alkol alma
*komunist olma
ve daha niceleri..
madem islam için örtünüyorsun bunları yapamazsın kardeşim diyerek türban takan kızın imanını sürekli kontrol altında tutarlar ve ne acıdır ki sonra "eyvah şeriat gelecek" diye de yine onlar hayıflanırlar. herşey karıştı yine *
okullarda okutulan andımıza alternatif olarak geliştirdiğim, modernize ettiğim andımızdır. çağdaş andımız;
insanım, hatalarım olabilir, faniyim.
ilkem, küçüklerimi sevmek, büyüklerime saygılı olmaktır.
evreni ve insanlığı canım kadar sevmektir.
ey büyük recep tayyip erdoğan!
açtığın özgürlük yolunda,
gösterdiğin demokrasi hedefine
hiç durmadan yürüyeceğime
kutsal değerlerim üzerine and içerim.
türkiye'nin geleceğe emin adımlarla ilerlediğini gören olası deniz baykal açıklamasıdır.
ilk defa türk filmlerinden öğrendik çok mutlu olmanın sonunda bir i.nelik olacağını ve tüm saadetimizin yıkılacağını. işte bugün bazı kemalist ve chp'ye gönül vermiş arkadaşların yaşadığı sendrom budur. "hayır herşey bu kadar güzel gidemez" korkusuna kapılmışlardır. fakat ben onları yine türk filmlerinde sıkça karşılaştığımız "adnan" şefkatiyle sarıp sarmalıyorum ve;
"nayır xxxx, demokratik ve laik ülkemizde sonsuza dek mesud olacağız.."
(bunu dedikten sonra xxxx sıkıca bana sarılır v.s)
bırakın artık türküm mutluyum, kürdüm delicanım, ermeniyim sarrafım, fransızım yalarım, almanım yakalarsam yakarım, hasan'ım mutlucanım tarzı cümleleri. ne kazanıyorsun yani ne mutlu türküm diyene diyerek, kendi ırkını üstün göstererek?
egonuzu mu tatmin ediyorsunuz? aşağılık sendromu yaşayan bir millet miyiz ki böyle demek zorunda hissediyoruz kendimizi?
bırakın artık bu hamasi sözleri. siz değil türk olmayanlar desin ne mutlu türklere diye. işte o zaman bu söz kendi değerini bulacaktır, işte o zaman göğsüsünüzü gere gere dolaşın, kimse bir şey demeyecektir.
ha yok, durum gerçekten çok vahimse, sırtınızı sıvazlayıp anı kurtarmak adına "ne mutlu ki türksün lan" diyebilirim; ama nereye kadar?
kendinize gelin artık. insan olduğunuzu hatırlayın ve hatta bu dünyada yaşayan diğer bünyelerin de insan olduğunu anımsayın. o zaman dünyada yaşam daha bir anlam kazanacaktır.
En basit tanımıyla Atatürkçülük nedir sorusunun en samimi cevabıdır. iki yüzlülükten ırak ve gerçekçi.
Atatürkçülük bir kesimin diğer kesim üzerinde kurduğu tahakkümü ezeli kılabilmek için kapalı kapılar ardında dini bir kıvama sokulmak istenmiştir ve kısmen de başarılı olunmuştur aslında; ama kötü bir kopya olma özelliğinden kurtulamamıştır. Orjinalliği yoktur.
Yaratılmak istenen bu sözde dinin tanrısı bellidir. ilk iş olarak da halka bu kavram iyice yerleştirilmeye çalışılmıştır. Atatürk tanrıdır. Doğmamıştır ve doğrulmamıştır. Onun kardeşi, akrabası da yoktur, olamaz, olmamalı. işte bu yüzdendir ki kız kardeşi makbule hanım ve annesi onunla aynı soy ismi taşıyamaz, taşımamalıydı.
ilahi dinlerin öğretilerini barındıran kutsal kitaplar vardı ve Atatürkçülük bundan mahrum değildi. Nutuk, bizzat bu sözde dinin tanrısı tarafından kaleme alınmıştı. Üstelik bir aracı tarafından halka açıklanması için gökten de indirilmemişti. işte bu din bu açıdan akla ve mantığa ilahi dinlere göre daha yatkındı. Tanrı ile kul arasına kimse giremez, girmemeliydi.
Bu din kapalı kapılar ardında yaratılmak, halka empoze edilmek istendi. Bu konuda Atatürk'ü eleştirmek büyük haksızlık olabilir. Zira bu dini yaratanlar, onun gölgesinden ayrılmaya korkanlardır. Son olarak yaratılan bu dine inanan şairlerimizden birini sözüyle yazımı noktalıyorum..
"Onların kabesi varsa bizim de Çankaya'mız var"
Herhalde ne kadar kötü bir kopya olduğunun en bariz göstergesi bu mısra.
atatürk'ün ölümünden sonra aziz hatırasını yaşatmak için ankara'nın adının atatürk olarak değiştirilmesi teklif edilmişti. o zamanlar bu fikir çok kuvvetle savunulsa da, sonradan diğer illerin biz de isteriz, biz de isteriz diyerek işi laçkalaştıracağı ve kıskançlık krizine gireceği düşünülerek bundan vazgeçilmiştir.
işte biz yıllardır bu zihniyet yüzünden kalkınamadık. hala 3. dünya devletiyiz. abd neden kalkındı sanıyorsunuz, çünkü başkenti washington'du. yani kurucusunun soy adı.
neymiş efendim, diğer iller bunu kıskanabilirmiş. yahu kıskanırsa kıskansın. şimdi daha mı iyi oldu he, sorarım size daha mı iyi oldu? hala 3. sınıf ülke olmaktan kurtulamadık.
burada reçeteyi yazıyorum, eğer türkiye çağdaş medeniyetler seviyesine çıkmak istiyorsa, bir abd, bir almanya olmak istiyorsa önce ankara'nın adı atatürk olarak değiştirilmelidir. dünyada böyle kardeşim, azıcık medeniyete ayak uydurun yahu.
ankara'yı atatürk yapmak yeter mi?
yetmez, istanbul'da ismet olarak değiştirilsin. o zaman siz görün türkiye'yi.
