wyzab37
48 (uyuyan dev)
sekizinci nesil silik 1 takipçi 1.10 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    hatırlanan eskiler

    1.
  1. eskide kalan, günümüzde olmayan ya da yok denecek kadar az olup, bulunması güç olan şeyler.
    (bkz: tipitip sakız)
    1 ...
  2. fenerbahçeli olmamak

    ?.
  3. orta parmak katliamı

    ?.
  4. orta parmak ile neler yapılabilir i ispatlamaya çalışan bireylerin katliam genelgesidir.
    (bkz: #11737230)
    0 ...
  5. 1 tas çorba ile 1 bütün ekmek yemek

    1.
  6. aç öğrencilerin maduriyet içerisinde fazla para harcamadan karın doyurma biçimidir.
    7 ...
  7. 7tepe feast

    1.
  8. Saat 11 sularıydı. Yeditepe üniversitesi spring feast günüydü, Yoldaş Fermat ve ben ise evdeydik ve festivale gitmeme kararı almıştık. Fermat bana acıkıp acıkmadığımı sorup, kendisinin acıktığını söyledi. Ben de acıkmıştım. Ardından dolapta köfte olduğunu kızartıp yiyebileceğimizi söyledim ve sonra;

    w: yoldaş, ekmek olup olmadığını bilmiyorum, vecihi gelirken ekmek aldı mı acaba, dur bakayım.
    f: tamam dostum, güzel bir yemek yiyelim ya, sabahtan beri şu bilgisayar ömrümü yedi valla, format atmak dert değilde bu belge şu belge sıktı vallahi.
    w: yoldaş ekmek yok, hadi çıkıp alalım mı?, hem hava almış oluruz.
    f: olur dostum, hadi üzerimizi değiştirelim.

    ardından ben odama gidip pijamamı çıkarıp pantalonumu giydim, fermat ta giyinmiş ayakkabılarını giyiyordu. Ardından evden çıktık. Ve karanlık sokakta yürürken birer sigara yaktık.

    W: yoldaş hala yaz gelmedi, küstü gelmicek galiba bu sene, ama hava da fena değil öyle değil mi?
    f: öyle ya, yaz küsmüş bize, aynen hava fena değil. Domates, salatalık filan da alalım dimi?
    w: öyle ya, alırız almasına da umarım açık bir yer buluruz be yoldaş.

    ve bakkalların marketlerin kapanmış olduğunu gördük. taksi durağının çarprazında olan tekel bayii yi düşündük, fakat orada sadece ekmek bulabilirdik, ayrıca kocaman bir köpek te önünde uzamış oranın sahibiymişcesine bize bakıyordu. biraz da cesaret edemedik.

    f: dostum heryer kapalı, üniversitenin ordaki marketler açıktır, hadi oraya gidelim.
    w: tamam olur yoldaş napalım yürüyelim bakalım.

    universiteye yaklaştıkça sesler kulağımda büyüor ajda pekkan ın sesi biraz daha anlaşılır geliyordu. camii nin önüne kada yaklaşık üniversiteye 500-600 metreye kadar yol kenarları arabalar ile doluydu. Yaklaştıkça, etrafta insan sayısı artıyor herkes sağda solda ellerinde bira, votka mesnetsizce hareketler sergileyip, ilk kez içermişesine heyecanlı ve bir o kadar laubali hareketler sergiliyorlardı.

    w: yoldaş dünya bunlara güzel be, ne içmeyi biliyorlar ne de eğlenmeyi, ah bizim kuşak biliyo eğlenmeyi de içmeyi de.
    f: doğru söylüyosun be dostum, baksana şunlara ayyaş harbiden.

    o sırada ilk markete yaklaştık ve çarprazındaydık. önünde bizim vazgeçilmezimiz çılgın kokoreççi adlı kokoreç dükanına sahip salih abi tezgah kurmuş bizi farketmemişti bile. marketten içeri girdik ve,

    f: dostum napsak, sadece ekmek almayalım, 2 şer bira alalım mı, karizma çizilmesin.
    w: yoldaş, bira mı içicez ya, evde rakı var ama madem karizma söz konusu ben derim viski alalım hem 1 ay oldu içmeyeli tadını da özledim.
    w: usta bakarmısın, o alttakiler red label mi?
    bakkal: evet, 20 lik
    w: ne kadar onlar?
    bakkal: 35 lira
    w: 70 lik yok mu?
    bakkal: kalmadı be JB var istersen
    w: yok usta şu iki ekmeği sar. yoldaş evdeki biraları içelim, bitince gelir alırız ha?
    f: olur dostum.

    evde sadece biraz rakı ve biraz şarap vardı alkol olarak. ama henüz domates ve salatalık almamıştık.

    w: hadi dönelim eve, ekmeği aldık nasıl olsa ben zaten fazla sebze yemicem, bir iki domates var sen yersin yoldaş.
    f: olur mu dostum ya, dur şu bülbül markete bakalım
    w: yoldaş boşver ya, millet içiyo elimizdeki ekmeklerle gitmeyelim oraya, sen beni dinle, bir iki domates var işte, peynir, zeytin filan her türlü kahvaltılık ta var, domates salatalık olmasada olur.
    f: dostıum geldik buraya kadar, alalım dur dur bekle sen beni, ben alır gelirim.
    w: madem öyle sen beni bekle hem ben de viski alayım

    çekinerek taşıdığım ekmeği fermat a verdim ve hızlı adımlarla bülbül gıda ya girdim.

    w: iyi akşamlar, red label mı o?
    bakkal: evet 70 lik
    w: ne kadar onun fiyatı?
    bakkal: 62 lira
    w: sar usta
    bakkal: hay hay
    w: sen onu sararken ben de sebze alayım, soda da koy yanına 6 lı olanlardan, sade olsun, soğuk olanlardan
    bakkal: hay hayy.

    5-6 tane domatesi ve 3-4 salatalığı seçip poşete koyup kasaya gittim ve tartmasını söyledim. ücreti ödedikten sonra fermat ın yanına döndüm. onun elinde 2 tane ekmek, benim elimde domates, salatalık, soda ve bir büyük viskimiz ile evin yolunu tutmaya koyulduk. sesli ve gürültülü bir odadan uzaklaşırcasına karanlığa sessizliğe doğru yürüyorduk yoldaşla.

    w: yoldaş sen de bir kadeh de olsa içersin dimi?
    f: içerim dostum
    w: o zaman bu gece bizim gecemiz olsun ve hikayemiz burada başlasın.
    1 ...
  9. 3131 yılı

    1.
  10. dünya abazalık yılıdır. Herkes tuttuğunu becerektir.
    2 ...
  11. bir at organı

    1.
  12. apache lerin tepkisi

    1.
  13. içine almadıkları bir kişinin zorla onlardanmışcasına kromanya vari hareketler yapması.
    (bkz: Nihat Doğan)
    1 ...
  14. sabunluk dinazorlar

    ?.
  15. kendini halkın sahibi sanan asalak canlılar.
    (bkz: öglena, amip, terliksi hayvan.)
    1 ...
  16. katamotuk

    ?.
  17. Burun pisliğidir. Siyahımsı macun gibi olmuş haline de Katamotük denir.
    0 ...
  18. rüyada sıçmak

    1.
  19. Rüyada hacet giderirken gerçekte de yatağında hacetini istemeden tuvaletteymişcesine giderme olayıdır.
    5 ...
  20. ip yiyip urgan sıçmak

    1.
  21. ''Etimiz budumuz belli'' gibi, ''ayağını yorganına göre uzat'' anlamında tutumlu olmayı anlatan, babamdan fazla para istediğimde bana söylediği sözdür.
    1 ...
  22. © 2025 uludağ sözlük