wyzab37
48 (uyuyan dev)
sekizinci nesil silik 1 takipçi 1.10 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    hatırlanan eskiler

    1.
  1. eskide kalan, günümüzde olmayan ya da yok denecek kadar az olup, bulunması güç olan şeyler.
    (bkz: tipitip sakız)
    1 ...
  2. bir gün herkes fenerbahçeli olacak

    131.
  3. muhtemel olan ve kabul edilmesi gereken bir gerçektir.
    (bkz: fenerbahçeli olmamak.)
    2 ...
  4. fenerbahçeli olmamak

    ?.
  5. orta parmak katliamı

    ?.
  6. orta parmak ile neler yapılabilir i ispatlamaya çalışan bireylerin katliam genelgesidir.
    (bkz: #11737230)
    0 ...
  7. hep aynı parmakları görüyorum diyen öğretmen

    4.
  8. - evet çocuklar kim çözmek istiyor bu soruyu?
    + ben, been, ben, been (öğrenciler hep bir ağazdan)
    - ama hep aynı parmakları görüyorum
    - salih sen çöz bu sefer bakayım, neden parmak kaldırmıyosun?
    + al sanaaaa _orta parmak katliamı_
    - evladım napıyosun, döverim bak seni
    + al ulan al kodumun manyağı, bunu istiyodum dimi, al sana al allll.
    1 ...
  9. ipimle kuşağım

    5.
  10. 1 tas çorba ile 1 bütün ekmek yemek

    1.
  11. aç öğrencilerin maduriyet içerisinde fazla para harcamadan karın doyurma biçimidir.
    7 ...
  12. ana sayfası youporn olan genç

    3.
  13. o bir ergen, o dünyayı sex ten ibaret sanan bir ruh durumu içerisindedir.
    (bkz: ölüyü becermek.)
    3 ...
  14. hoşlanılan kızın doğum kontrol hapı alması

    ?.
  15. saat 3 eminönü

    2.
  16. saat 6.30 sıralarıydı. Yoldaş fermat ve ben iftar yapmak için sultanahmete gitmeye karar verdik. çok güzel bir akşam geçirip, yoldaş ile eğlenip gerçekten ramazan ın tadına varmak adına sultanahmet güzel bir yerdi. iftara yarım saat kala varmıştık. çok kalabalık ve bir o kadar güzel bir görüntü vardı. heryerde ailesi ile eğlenip ramazanın güzelliğini tadan çocuklar, hayret içinde hoş bir şekilde etrafı gözlemleyen insanlarla konuşan turistler, sultanahmetin güzelliği içerisinde tatlı bir efekt oluşturuyordu.

    derken vaktin girmesine 15 dakika kalmıştı. ve biz sucuk ekmek yemeye karar verdik. orada stand kurmuş markaları seçmek gerçekten zordu. namlı nın standını seçtik ve oturduk. ayakta duran garsona 2 adet iftarlık dedik ve,

    w: yoldaş çok güzel burası ya, keşke herzaman gelebilsek, dimi?
    f: evet dostum ya, ama fırsat bulamıyo ki herdaim insan.
    w: evet.
    w: yoldaş 1 dakika var yok, nerde kaldı bizim yemekler, öldük açlıktan ya.
    garson: geldi güzel abim
    f: hele şükür be bilader
    w: yoldaş okunuo hadi allah kabul etsin.
    f: dostum allah kabul etsin

    açlıktan ve muhteşem kokan ekmek arası sucukları yemenin verdiği haz ile eğlenip ayranlarımızı yudumluyorken ezan sesleri de beni cezbediyordu gerçekten.

    f: insan da hemen kesiliyo be dostum, bitiremicem galiba
    w: bişey yenmiyo ramazanda be yoldaş, sigara içmek için yiyoruz, ayrıca sen mi bitirmiceksin, yoldaş sen sonradan açılırsın ya, ben bilirim
    f: bu defa zorlıyayım bakalım dostum

    ben yiyeceğimi bitirp son yudum ayranımı çektim ve

    w: garson 2 çay, hapishane çayı olsun
    garson: ustaaa, iki demli çek
    f: hele şükür bitti dostum, bi çay sigara yapalım ama dimi, bu da bünye yani
    w: e bünye ne isterse vericeksin yoldaş
    garson: çaylar abicimm
    f: eyvallah.

    çayımızı yudumlarken çok sevdiğim osmanlı macunu satan küçük bir araba gördüm. adam büyük bir ustalıkla çevresindeki çocuklara tahta sopalara macunu sarıp sarıp veriyordu.

    w: yoldaş, ne yerdim şu macundan çocukken, çok severim, sen de sever misin?
    f: dostum benim pek aram yok ama gördümü yerim.
    w: o zaman macunlar benden
    f: o zaman yerim işte dostum

    garson çayları tazeleyim mi diye sordu. fakat biz teravih e kadar dolaşmaya karar verdik ve hesabı ödeyerek oradak kalktık. macun satan adama dğru ilerledik,

    w: usta kaça sarıyosun?
    usta: 1 lira
    f: 2 sini 1 liradan ver alalım
    usta: ne kazanıyoruz ki be evladım
    w: o zaman ver 2 sini 1 buçuğa
    usta: hadi canınız sağolsun
    w: bol koy ustam elini korkak alıştırma, yavur malı mı be
    usta: fazlası fena yapar evladım, ramazan ramazan az ı makbuldür
    f: usta sen bırak wyzab bütün tepsiyi yer valla
    w: yerim vallahi

    içimizdeki çocuğu dışarı çıkarmışcasına osmanlı macunumuzu yerken bir yandan da etrafı dolaşıyorduk.
    derken

    w: ee yoldaş buraya gelmişken bi teravih kılmadan olmaz ama dimi
    f: dostum olur da, çok kalabalık ya
    w: (yeni ayakkıbılarının çalınmasından korkuyordu kanımca) neyse o zaman yarına gideriz, söz aldım senden yoldaş

    f: dostum ayıpsın, yarına söz (rahatlmış, üzerinden bir yük kalkmışcasına)
    w: olur valla yoldaş, nereye giderim
    f: farketmez gözümüze güzel görünen bir yere girelim,ama çaylar benden
    w: tamam yoldaş öyle olsun
    w: yoldaş, çok güzel bir yer biliyorum, osmanlının içinde kaybolmuş bir bizans müridi gibi hissetmeye hazır ol
    f: merak ettim doğrusu, yakın mı dostum
    w: yakın yakın merak etme
    f: çok güzel buralar ya, insanın ömrüne ömür katar
    w: öyle ya, geldik işte şurası yoldaş

    fermat fevri bir bakış atar ama sonradan mekanı beğendiği gözlerinden belli olur. Masaya oturup tavla istedim ve iki çay diye ekledim. Çaylarımızı sohbet eşliğinde içerken Sultanahmet in görkemini söylüyordu durmadan fermat. Gerçekten tarih kokuyordu ortalık, herşey çok güzeldi. Fakat vakit te geç olmuştu, son vapurları kaçırmamamız için fermat a döndüm ve,

    w: yoldaş, vapuru kaçırmayalım istersen, napalım kalkalım mı yavaştan?
    F: sahuru da burda yapsak nasıl olur? Hem daha gezeriz, çok güzel dostum buralar.
    W: peki yoldaş, ne yapalım o zaman?
    F: müzik filan olan biryer varmıdır acaba ramazan da?
    W: fasıllar var, alkolsüz hem de çok güzel, şarkı söyler eğleniriz
    F: bana uyar dostum, hadi gidelim
    W: tamamdır yoldaş, hadi o zaman kalkalım

    Oradan kalktık ve meydanın sonunda, en sondaki dikili taşın çarprazında olan Asr-ı Osmaniye faslına gittik. Sanki Osmanlı dönemine dönmüş, udlar, kanunlar, cümbüşler eşliğinde eğleniyor bildiğimiz bilmediğimiz tüm şarkılara katılmaya çalışıyoruduk. Saat 1 buçuk a yaklaşıyordu;

    W: yoldaş hadi yavaştan inelim eminönüne, bişeyler yer yürürüz sahilde, ne dersin?
    F: allah derim dostum
    Oradan kalktık ve eminönüne doğru yürüyerek inmeye başladık saat 2 olmuştu bile, iftardan sonra da çay içmeye ve fasıla gittiğimizde o kadar yedik ki, yarına içimizi tutsun diye bişeyler atıştıralım dedik. Gerçekten de çok yemiştik. Simit sarayında bişeyler atıştırdık ve fermet;

    F: dostum güneşin batışını istanbul da en güzel nerden izleriz
    W: yoldaş, sarayburnunu tek geçerim
    F: oo o zaman izlemek lazım di mi ama dostum
    W: bence de yoldaş, ne duruyosun hadi yenikapıdan doğru sahilden yürüyelim

    Sahilden sarayburnuna doğru yürüyorduk, sigaralarımız yakmış istanbulun güzelliğini izliyorduk ki, iki tane neydü belirsizlik kişi bize doğru yaklaşmaya başladı. Hafif bir tedirginlik te olsa serserilerden haz etmem. Fermat da öyleydi halinden belli olan. Adamlar bize yaklaştı ve;

    X: baksana bilader
    Y: hey şişşşt
    F: ne var
    W: noluyo hayırdır bişey mi oldu
    X: paranız var mı
    F: hepsini harcadık istersen havale yapayım
    Y: sen bizle daşşak mı geçiyon lan bebee
    X: skldjfoıwdmufoqjpofw ( anlaşılması güç bir küfreder )

    X bıçağı çıkarır ve yoldaş ımın üzerine yürür. Yoldaş ise bir demir gibi sert ve hızlı hamle ile x in elini tutup burnuna okkalı bir kafa atar. Vurduğu anda kanlar sıçramıştı, muhtemelen burnu kırıldı. Tam o sırada y de yoldaşımın üzerine atlayacak tı ki, kazağının ensesinden yakalayıp yana savurdum. Yüzü koyun serildi, tam kalkacaktı ki kulaklarından tutup tüm gücümle kavurdum ve üzerine oturdum.
    O sırada fermat bıçağı adamın elinden almış ona küfretmekte olan x in kafasına bir tekme daha savurdu ve bana bıçağı yerden fırlatmasını istedim. Y nin kulakları elimde homurdadıkça kafasını yere vuruyordum. Fermat bıçağı ayak dibime sürüyerk fırlattı. Bıçağı aldım ve y nin boğazına dayadım,

    W: kimden para istiyosunuz ulan siz eşkıyalar

    Bu cümleleri sarfederken kemerimi çıkardım ve ayağa kalktıp y yi kırbaçlamaya başladım, küfrettikçe kemerin tokasını kafasına denk getiriyordum, fermat ise diğerini tekmeliyordu ara ara. Korktukları her hallerinden belliydi. Çok kızmıştım ve dedim,

    W: alalım bu itlerin paralarını da akılları başlarına gelsin yoldaş,
    F: dostum haklısın

    Ben ceplerini boşalttım y nin, fermet ta direnen x ten paralarını çıkarmasını istedi, ağlaya ağlaya çıkardı yere koydu paralarını. 5 dakika önce horoz gibi ibik kabartan x ve y o an yerde kancık köpekler gibi ağlıyorlar yalvarıyorlardı. Ardından fermat;

    F: dostum napalım bunları
    W: bağlayalım mı, değmez ki bu itlere
    F: bunları deniz atalım, ancak boğaz temizler bu eşkıyaları
    W: haklısın yoldaş

    Fermat x e ayağa kalk dedi, x yalvarıyor mecburiyetten yaptığını söylüyordu. Y ise gerçekten bakireliğini kaybetmiş kız gibi ağlıyordu. Fermat x i denize fırlattı ve;

    F: itin biri gitti biri kaldı
    W: e o zaman bunu da arkadaşının yanına göndermeli, hadi yoldaş hoppala yapalım
    F: olur dostum, memnuniyetle

    Y nin ayaklarından tuttu fermat, ben de ellerinden tuttum, çırpınıyordu havaya kaldırdığımızda, dizimle yanağına vurdum, pantalonuma salyalı sümüklü kanlı iğrenç bir sıvı sürüldü. Ardından

    W,F: 1,,,,,,, 2,,,,,,,, 3; hoppaaa
    itler denizdeydi, ve hakettiklerini almışlardı.

    Ardından muhteşem gün doğuşunu izlemek üzere Sarayburnu na doğru yöneldik ve arkamıza bakmadan ilerledik. Sigaramı yaktım ve aklımda şu şarkı vardı
    http://www.youtube.com/watch?v=KAGZ8HmiWCM
    1 ...
  17. 7tepe feast

    1.
  18. Saat 11 sularıydı. Yeditepe üniversitesi spring feast günüydü, Yoldaş Fermat ve ben ise evdeydik ve festivale gitmeme kararı almıştık. Fermat bana acıkıp acıkmadığımı sorup, kendisinin acıktığını söyledi. Ben de acıkmıştım. Ardından dolapta köfte olduğunu kızartıp yiyebileceğimizi söyledim ve sonra;

    w: yoldaş, ekmek olup olmadığını bilmiyorum, vecihi gelirken ekmek aldı mı acaba, dur bakayım.
    f: tamam dostum, güzel bir yemek yiyelim ya, sabahtan beri şu bilgisayar ömrümü yedi valla, format atmak dert değilde bu belge şu belge sıktı vallahi.
    w: yoldaş ekmek yok, hadi çıkıp alalım mı?, hem hava almış oluruz.
    f: olur dostum, hadi üzerimizi değiştirelim.

    ardından ben odama gidip pijamamı çıkarıp pantalonumu giydim, fermat ta giyinmiş ayakkabılarını giyiyordu. Ardından evden çıktık. Ve karanlık sokakta yürürken birer sigara yaktık.

    W: yoldaş hala yaz gelmedi, küstü gelmicek galiba bu sene, ama hava da fena değil öyle değil mi?
    f: öyle ya, yaz küsmüş bize, aynen hava fena değil. Domates, salatalık filan da alalım dimi?
    w: öyle ya, alırız almasına da umarım açık bir yer buluruz be yoldaş.

    ve bakkalların marketlerin kapanmış olduğunu gördük. taksi durağının çarprazında olan tekel bayii yi düşündük, fakat orada sadece ekmek bulabilirdik, ayrıca kocaman bir köpek te önünde uzamış oranın sahibiymişcesine bize bakıyordu. biraz da cesaret edemedik.

    f: dostum heryer kapalı, üniversitenin ordaki marketler açıktır, hadi oraya gidelim.
    w: tamam olur yoldaş napalım yürüyelim bakalım.

    universiteye yaklaştıkça sesler kulağımda büyüor ajda pekkan ın sesi biraz daha anlaşılır geliyordu. camii nin önüne kada yaklaşık üniversiteye 500-600 metreye kadar yol kenarları arabalar ile doluydu. Yaklaştıkça, etrafta insan sayısı artıyor herkes sağda solda ellerinde bira, votka mesnetsizce hareketler sergileyip, ilk kez içermişesine heyecanlı ve bir o kadar laubali hareketler sergiliyorlardı.

    w: yoldaş dünya bunlara güzel be, ne içmeyi biliyorlar ne de eğlenmeyi, ah bizim kuşak biliyo eğlenmeyi de içmeyi de.
    f: doğru söylüyosun be dostum, baksana şunlara ayyaş harbiden.

    o sırada ilk markete yaklaştık ve çarprazındaydık. önünde bizim vazgeçilmezimiz çılgın kokoreççi adlı kokoreç dükanına sahip salih abi tezgah kurmuş bizi farketmemişti bile. marketten içeri girdik ve,

    f: dostum napsak, sadece ekmek almayalım, 2 şer bira alalım mı, karizma çizilmesin.
    w: yoldaş, bira mı içicez ya, evde rakı var ama madem karizma söz konusu ben derim viski alalım hem 1 ay oldu içmeyeli tadını da özledim.
    w: usta bakarmısın, o alttakiler red label mi?
    bakkal: evet, 20 lik
    w: ne kadar onlar?
    bakkal: 35 lira
    w: 70 lik yok mu?
    bakkal: kalmadı be JB var istersen
    w: yok usta şu iki ekmeği sar. yoldaş evdeki biraları içelim, bitince gelir alırız ha?
    f: olur dostum.

    evde sadece biraz rakı ve biraz şarap vardı alkol olarak. ama henüz domates ve salatalık almamıştık.

    w: hadi dönelim eve, ekmeği aldık nasıl olsa ben zaten fazla sebze yemicem, bir iki domates var sen yersin yoldaş.
    f: olur mu dostum ya, dur şu bülbül markete bakalım
    w: yoldaş boşver ya, millet içiyo elimizdeki ekmeklerle gitmeyelim oraya, sen beni dinle, bir iki domates var işte, peynir, zeytin filan her türlü kahvaltılık ta var, domates salatalık olmasada olur.
    f: dostıum geldik buraya kadar, alalım dur dur bekle sen beni, ben alır gelirim.
    w: madem öyle sen beni bekle hem ben de viski alayım

    çekinerek taşıdığım ekmeği fermat a verdim ve hızlı adımlarla bülbül gıda ya girdim.

    w: iyi akşamlar, red label mı o?
    bakkal: evet 70 lik
    w: ne kadar onun fiyatı?
    bakkal: 62 lira
    w: sar usta
    bakkal: hay hay
    w: sen onu sararken ben de sebze alayım, soda da koy yanına 6 lı olanlardan, sade olsun, soğuk olanlardan
    bakkal: hay hayy.

    5-6 tane domatesi ve 3-4 salatalığı seçip poşete koyup kasaya gittim ve tartmasını söyledim. ücreti ödedikten sonra fermat ın yanına döndüm. onun elinde 2 tane ekmek, benim elimde domates, salatalık, soda ve bir büyük viskimiz ile evin yolunu tutmaya koyulduk. sesli ve gürültülü bir odadan uzaklaşırcasına karanlığa sessizliğe doğru yürüyorduk yoldaşla.

    w: yoldaş sen de bir kadeh de olsa içersin dimi?
    f: içerim dostum
    w: o zaman bu gece bizim gecemiz olsun ve hikayemiz burada başlasın.
    1 ...
  19. 3131 yılı

    1.
  20. dünya abazalık yılıdır. Herkes tuttuğunu becerektir.
    2 ...
  21. kibrit ve çakmak kullanmadan ateş yakmak

    2.
  22. tren giderken istasyondakilere hareket çekmek

    16777215.
  23. yapılması gereken yapılmayan davranıştır.
    1 ...
  24. sevişecek erkek arayan kız yazar

    4.
  25. venedike gidip en yakın camiyi sormak

    ?.
  26. eczaneye girip bir kilo kıyma istemek gibidir.
    1 ...
  27. bir at organı

    1.
  28. pipisi olup mutlu olmayan insan

    5.
  29. fındık kadar değil de, daha büyüklesmis hale gelmis bir organa sahip olan kadının psikolojisine eş değerdir.
    (bkz: dünya kadar malın olacağına, fındık kadar damın olsun.)
    1 ...
  30. japonca konusan japon

    40.
  31. bad boy

    9.
  32. murat boz un gay olması

    14.
  33. murat boz dinleyen gayları sevindiren, normal insanları üzen bir haberdir.
    2 ...
  34. öpücükle uyandırılan sevgilinin osurması

    ?.
  35. milli silahlarımız

    20.
  36. balgam, genital organımız, göğüs kılları, etli-acılı çiğ köfte, kokoreç-mumbar-uykuluk, kelle-paça-işkembe, ayran, takunya, hamam peşkülü, amerikan bezi(kefen), samsun sigara, taharet bezi-taharet musluğu, çaydanlık, muhtar çakmağı, kuzùneli soba, elektrik kesintisi, camiye yardım, polise rüşvet, muhallebinin dibini parmakla sıyırmak, maşrapa, oymalı sehpa, kilitli misafir odası, yeni alınmış arabanın poşeti üzerinde koltukları, televizyonun üzerindeki fiskos ve dantel takımından bir parça, tuvalet kuyruğu, halk ekmeği kuyruğu, bahçeli nin dediği pöskövit, tavla, kürdan, pekmez, battaniye, zıçarken sigara içmek, yalan konuşmak, kolonya, kara lahana, mısır unu, hamsi, ümük, laptop ya da lcd plazma ların ekranına dokunmak, anahtarla kulak temizlemek, taş ile kulaktan su çıkarmak, toplum içinde osurmak, denize işemek bazen ileri gidip zıçmak, açık büfede kıtlıktan çıkmış mütevazilik içinde beleş yiyecekleri hayvan gibi sömürmek, durmadan ve sıkılmadan spor programı izleyebilmek, battal gazi, tatar ramazan, tarkan ve kurt, inek şaban, hababam sınıfı, bulvar gazetesi, şahin k, yumurta pişirmeyi marifet sanmak, cacık, kuru ve yeşil soğan tüketmek, köftenin içine domates ve soğan basmak, tarhana, kornişe kağıt parçası tıkamak, hacı şakir sabun, ormanda mangal yapıp ormanı yakmak, benzin istasyonunda sigara içmek, otobüste muavinden su istenildiğinde surat yapması, kısa mesafe yola taksicinin surat yapması, belediye otobüsü balık istifi yolcuları, nihat doğanın garip dansı ve bundan utanmayışı, yılmaz morgülün gizli gülben ergen aşkı, sibel kekilli, ali kırca, gamze özçelik, ajdar, fenerbahçe, civciv alıp beslemek, ajda pekkan, tv kumandasının hep babalara ait olması.
    1 ...
  37. üsküdar a giderken

    61.
  38. senin ki benden kara, diye devamını getirirdik lise talebesiyken.
    3 ...
  39. sekizinci nesil bir yazarı dudaklarından öpmek

    50.
  40. baslığı okurken bozalan, bunun hayali icinde yasayan 8. nesil saplı bir yazarım.
    (bkz: çıkrık demiri.)
    2 ...
  41. 15 mayıs 2011 pornocular yürüyüşü

    32.
  42. Yetkili mercilerin bu sese kulak vermesi için ünlüleri davet ediyoruz. Onların eşliğinde çıkardığımız ses daha büyük olacaktır.
    (bkz: sahin k.)
    1 ...
  43. türkiye erkeğinin kadın dövme eğilimi

    1.
  44. içgüdüsel bir davranıştır.
    1 ...
  45. apache lerin tepkisi

    1.
  46. içine almadıkları bir kişinin zorla onlardanmışcasına kromanya vari hareketler yapması.
    (bkz: Nihat Doğan)
    1 ...
  47. sabunluk dinazorlar

    ?.
  48. kendini halkın sahibi sanan asalak canlılar.
    (bkz: öglena, amip, terliksi hayvan.)
    1 ...
  49. facebook ta kızının sevgilisini ekleyen baba

    15.
  50. qodoşlaşmış fakat bunun vurdumduymazlığı ile meznetsizce hareket eden meczup kişidir.
    0 ...
  51. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük