cehov'un ivanov'unu okuyup da,kendi hayatındaki aşık olduğu kendi ivanov'larıyla özdeşleştirmemiş kadın yoktur.her kadının bir ivanovu,her erkeğin de bir Saşa'sı vardır.
okkalı bir orta sınıf iki yüzlülüğü,ahlak ve din eleştirisi yapmış oyundur.şimdi bu karaktere ''ögh kaka bok'' demeden önce aslında neyi simgelediğine bir göz atalım.kadınları elde edene kadar onlara delicesine bir bağlılık ve aşk besler,elde ettikten sonra ise ortadan kaybolur.lakin Don Juan bildiğimiz Casanova'dan farklıdır.çünü Casanova iki yüzlü bir çapkınken,Juan onun aksine ''varoluşçu''luğu simgeler.kadınları kandırmaz,kadınlar onu oldugu gibi kabul eder ve hep geri dönmesini beklerler..sonunda yıkıma sürüklense de Juan bir seçim yaptığı için bu yıkım onu kahraman yapar.çünkü hayattaki seçimlerimizdir bizi var eden şey.evet yaptığı şey yanlıştır ama yiyip,içip,sıçan ve koyun gibi toplumun tabularıyla yaşayan orta sınıfa bir baş kaldırıdır.(oyun da bunu savunur zaten)çünkü eğer don juan iki yüzlü bir sapık olsaydı oyunun kahramanı değil anti-kahramanı olurdu. yani ben ''hayatta hırsız yada fahişe olmayı seçiyorum''dediğimde kimse beni yadırgayamaz.çünkü bu benim seçimimdir.bedelini ödemeye de hazırım demektir.hatırlarsanız oyunun sonunda juan'ın yardımcısı ''gitti paralarım..'' diye sonlandırır oyunu,bu da ahlak savunucusu orta sınıfın iki yüzlülüğü simgeler moliere..onca olay olur,efendisi yanar ama dine ve tanrıya bağlıymış gibi gözüken ve ahlak üzerine tembihlerde bulunan uşak sonunda ''paralarım..'' der. zaten moliere göre Juan bir protestodur..varoluşçuluğun anasını ağlatmış kahramandır(her ne kadar ahlak dışı isler yapmış gibi görünse de).yüzeysel okumadan ziyade biraz Sarter kafasıyla okuyunuz.ozaman yazarın ne demek istediğini daha rahat anlarsınız.
mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi devlet konservatuvarı üflemeli çalgılar bölümünün yüzde seksenini oluşturan öğrenci topluluğudur.gündüzleri derste çalarlar,akşamları çiğ köfte partilerinde..
güzelliğin tarihine bir bakın.antik yunan heykellerindeki ''altın oran'' la orantılıysa evet beren güzeldir.. naif hatlar,düzgün burun ve dudaklar,çıkık elmacık kemikler ve beyaz tenin uyumuyle güzel kabul edilir kuşkusuz.ama şu da var; 21.yüzyılda güzellik orantıdan çok yerini ''çarpıcılık'' a bırakmıştır yavaş yavaş.. geniş alın,sivri ve karakteristik bir burun yada küçük yüze büyük gelen dudaklar bir araya gelince çarpıcı bir komposizyon yaratıyorsa kesinlikle güzel kabul edilir gözlerde.beren güzeldir evet.. ama en güzel denebilir mi bilmiyorum.. bana göre kişinin güzel olması ise doğuştan ''local ışığa'' sahip olmasıdır. şeytan tüyünün değişik bir versiyonu bu.
örneğin'Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler'sözüyle ünlenen Fransa kraliçesi Marie Antoinette,fransız devriminin ardından 16 Ekim 1789 sabahının erken saatlerinde infazından önce yanlışlıkla birazdan kafasını kesecek olan celladın ayağına bastı. Marie Antoniette, celladına dönerek 'Pardon beyefendi, isteyerek olmadı' dedi.
Bu sözler Antoniette'nin son sözleri oldu.cok sıra dışı bir sanatın ve yaşamın sahibi olan sürrealist ressam Salvador Dali, 23 ocak 1989 tarihinde ölümünden hemen önceki son sözü 'Saatim nerede' oldu.Pablo Picasso ise ölürken dostlarına son olarak 'Bana için'demişti.Sigmund Freud da 'diğer taraf' hakkında çok anlaşılmasa da küçük bir ipucu verdi.23 eylül 1939'da hayata gözlerini yuman Freud'un son sözleri'Bu absürd! Bu absürd!' oldu.bir diğer ünlü besteci Beethoven ise ölürken şu sözleri sarf etti: 'Alkışlayın dostlarım; bu komedi bitmiştir'.Nostradamus'un son kehaneti ise ölümü oldu. Ünlü kahinin ölümünden önceki son gözleri 'yarın artık burada olmayacağım'dı.ünlü gezgin Marco Polo'nun 9 Ocak 1324 tarihinde 70 yaşında öldüğünde dudaklarından dökülen sözler şunlardı: 'Ben gördüklerimin sadece yarısını anlattım'.içkiye çok düşkün olan ünlüler arasında son anlarında da yine içkiden bahsedenler de oldu. Örneğin ünlü Hollywood yıldızı Humprey Bogart son anlarında 'Hiçbir zaman Scotch'u bırakıp Martini'ye başlamamalıydım' dedi. Son sözlerin belki de en etkileyicisi Hollandalı ressam Vincent Van Gogh'un son sözleriydi:'Hüzün her zaman baki kalacaktır.'
başka bir algı boyutunda yaşadığının göstergesi.. zira otobüste de cam kenarı kollayan insan vardır,akşam üzeri eve dönerken hızla geçer otobüs ağaçları,evleri,sokakları,rüzgar çarpar yüzüne ve kafanda bin bir hikayeyle bir sinema perdesi iner gözüne.
insanlar inanıyor mu sanıyorsun. insanlar sahipleniyor.. dinleri,değerleri,yani ''kutsal'' dediği herşeyi.. oysa yer yüzünde kutsal olan yada olmayan bir şey olabilir mi.
bu adam öyle deli bir yönetmendir ki,bir düğün sahnesi çeker akşamına çektiği sahneleri izlemek için bir sinema perdesi gerdirir ve asistanlarını oturtur yanına eline de bir silah verirler,beğenmediği figüran yada oyuncuları sinema perdesine ateş ederek belirtir ve asistanları not alır.ertesi gün aynı sahneyi bir daha çekerler. makyözüyle çalışma fırsatım olmuştu,ordan biliyorum.
sanat adına yaptığı sohbetlerde dinlenmesi gereken kutsal kadın.ters ve aksi olmasına rağmen tuhaf bir tatlılığı vardır.kurduğu her cümle hayata yeni bir bakış açısı kazandıracak niteliktedir. ayrıca tabloya da ''tablö'' der.
dünyayı döndüren şey cinselliktir.sırf üremeye değil,insanların sokağa çırılçıplak çıkıp eylem yapmalarıyla bir tür siyasi protest tavır sergilemelerine,küfür etmeye,yada orta sınıfın iki yüzlülüğüne nispet olsun diye kendilerini çıplak doğaya bırakmaya teşvik eder.. obama belki bir gün iyi sevişemese ertesi gün hepimizin ağzına sıcabilir. o derece önemlidir.