Bile bile isteye isteye kavramlar karışıyor her gün gündem alt üst oluyor, daha biz birinciyi anlamaya çalışırken iki oluyor üç oluyor. biz de aynı anda gezi parkında ağaçları korurken bira içip reyhanlı'yı anıp thy grevine destek vermek zorunda kalıyoruz ve bu bile yetmiyor.Bırakalım şu şöyle yapmıştı bu böyle yapmıştıyı da ,artık özgürlüklerimizi kısıtlayanların ve buna izin vermeyecek bizlerin zamanı. bu yüzden GiDELiM gezi parkına; birleştikçe, ses çıkardıkça daha güçlü olacağımızı görün, hissedin. koydukları her yasakta, yaptıkları her kısıtlamada, özgürlüğümüze yaptıkları her saldırıda, insana, doğaya verdikleri her zararda karşılarında olacağımızı beraber gösterelim. UNUTMAYIN; Devlet hukuksuz hale geldiğinde ya da yozlaştığında ki her ikisi ayni şeydir, o zaman sivil itaatsizlik kutsal bir görev haline gelir.
Atatürk ilke ve devrimlerini korumak, geliştirerek ve bu yolla çağdaş insana, çağdaş topluma ulaşmak amacıyla 1989′da kuruldu; giderek, çağdaşlaşmaya engel olan tüm konular ve çevre sorunu da amaçlar arasına alındı. Paneller, büyük yürüyüşler (Nisan 1990: laikliğe saygı; ekim 1990: Bahriye Üçok, yürüyüşleri), yarışmalar düzenleyen dernek kitaplar da yayımladı.
Buraya kadarher şey güzel, hoş, yolundan sapmamış !Fakat 2012 yılında Dernek Genel Başkanı Aysel Çelikel, ilginç bir itirafta bulunarak, ÇYDD'nin imam hatip liselerinin önünü kesmek için kurulduğu imasında bulunması ilginç bir o kadar da ayırıcı!
Çelikel, "ÇYDD kurulduğunda, bir mücadele verirsek imam hatiplerin önü kesilir, çizgiye gelir, işte devlete bağlanır ümitlerimiz vardı. Şu anda böyle bir ümit taşımıyoruz. Çok fazla imam doktor, imam avukat, her türlü kadroları yetişti. Artık din kültürü ve ahlak dersi kaldırılmalı" dedi.
Devrim Yasaları´nın yürürlüğe girmesinin 88. yıl dönümü dolayısıyla, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), ÇYDD ve Eğitim-iş Sendikası Eskişehir Şubeleri tarafından panel düzenlendi. Tepebaşı Belediyesi Zübeyde Hanım Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen etkinliğe, CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan, ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel ve Eğitim-iş Genel Başkanı Veli Demir konuşmacı olarak katıldı. Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen´in moderatörlüğünü üstlendiği paneli, Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt, Tepebaşı belediye Başkanı Ahmet Ataç, Baro Başkanı Rıza Öztekin, gazeteci-yazar Emin Çölaşan da izledi.
Panelde konuşan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Aysel Çelikel, ÇYDD'nin imam hatip liselerinin önünü kapatmak için açıldığını ima ederek, dinin ise ulus kavramının önüne geçmesi halinde tehlike getiren bir unsur olduğunu iddia etti.
"Din önemli bir bağdır, önemli bir sosyal olaydır" diyen Çelikel, "Ama tek başına ulus kavramının, kimliğinin içine geçmeye gücü varsa da tehlikeyi de beraberinde getiren bir unsurdur. Bütün dünyada ulusal kimlik olayı, resmi tarihle birlikte oluşuyor. Biz Atatürk Cumhuriyeti olarak ulus devlet kurduk. Bu ulus devlet demokratik, insan haklarına, hukuk devletine saygılı, laik ve sosyal bir devlet olacak. Bundan asla vazgeçmeyiz. Bu bizim için ulusalcılıksa evet biz ulusalcıyız. Hiçbir ulus tarihine arka dönemez" diye konuştu.
ÇELiKEL'iN iTiRAFIi: "ÇYDD 23 yıl önce kurulduğu zaman, bir mücadele verirsek imam hatiplerin önü kesilir, çizgiye gelir, işte devlete bağlanır ümitlerimiz vardı. Şu anda böyle bir ümit taşımıyoruz. Çok fazla imam hatip liseleri var. Nedir, ne yapmıştır, amaçları nelerdir? Bilmiyoruz zaten. imam doktor, imam avukat, her türlü kadroları yetişti. Şimdi Anayasa yapılırken yeni bir sorunla karşı karşıyayız. Bu konuda diri olmalıyız. Din Kültürü ve Ahlak öğretimi dersi 1982'de kondu. Bunun nasıl uygulandığını biliyoruz. Uygulamalı suni islam öğretildi. Camiye götürdüler. Bu dersin amacı bu değil aslında. Bu dersin mutlaka kaldırılması lazım."
imam hatiplerin üniversitelere girmesini kabullenemeyen Çelikel, "Meslek lisesi kapsamına alınmasıyla bütün meslek liselilere üniversiteye girebilir imkanı verildi. Böylelikle de birçok imam hatipli üniversiteli oldu. Hukuk fakültesinde görevli olduğum dönemlerde bile birçok imam hatipli bu okula kaydını yaptırdı" dedi.
Yaftala yaftala ne hale geldik. Ülkücülük adının kökenleri Ziya Gökalp'ın kullandığı "Millî mefkure (ülkü)"' ve Nihal Atsız ve Türkçülerin kullandıkları "Millî ülkü" terimlerine kadar uzanır. 1950 - 1953 yılları arasında Türk Milliyetçileri Derneği tarafından kullanılmıştır. Ülkü, kelime anlamı bakımından "ideal" demektir. Ülkücülük ise, "idealizm"in karşılığıdır.
Günümüzde ülkücüyüm diye geçinen ama ülkücülüğün ne demek olduğunu bile bilmeyen insanların eline biber gazı alan polis misali önüne gelen sol görüşlüye hayvansal egolarla yaklaşma, ülkücüyüm diye geçinen insanların bahsedilen idealizmi yanlış anlama durumudur.
Anı yaşayamaz efendim Üstüne bir de bugünün enerjisini tüketir.Yarının belirsizliği gibi bir durum varken geleceği düşünmek bugündekilerin kaybının nedenlerinden biridir efenim.
Her giitği yere, " aaaaa ben buraya daha önce gelmiştim bebeğim" diye miyavlayan, bir işin ucundan tutamamış tutsa da bağlanamamış , fellik fellik gezmekten bir bok öğrenememiş, ay bugün de şarap içmesem olmaz tadında kızlamızdandır kendileri.
Yaratım sürecine dair en ufak bir fikri dahi olmayan, çoğunlukla düşsel kaygıdan uzak kişilerin ben yaptım edasıyla ortalarda dolanmasına sebep olan ama aslında aralarında daha önce ilişki kurulmamış nesneler ya da düşünceler hakkında olmayanı özgün bir şekilde ortaya çıkarabilmeye verilen addır. Ülkemizde bu kavram sanat çevrelerince çok mu çok yanlış anlaşılmaktadır.
Aramızdan, 9 Ocak 1990da ayrılmış, hayatı boyunca kırka yakın ev değiştirmiş ve bu da hayatında bir adres sorununa yol açmıştır. Kendi ifadesiyle 13 değişik takma ad kullanmış, Sürgünlük, yatılı okullar, mesleği dolayısıyla sürdürdüğü göçebe hayat, değişen eşler, evlilikler ve hayatın pratik yanıyla ilgili acemiliği Cemal Süreyanın sürekli bir düzen kurmasına olanak vermemiştir. Zira imkansız aşklarını bu şiirde anlatmaya çalışmış;
Bu Bizimki
Yıkıcı bir aşk bu,
Yıkıyor milletin ortasına
Tutku yükünü.